GÖZDE ESEN SAKAR

GÖZDE ESEN SAKAR

InBusiness Dergisi Yazar

gozde.esen@inbusiness.com.tr
07.08.2023 | Pazartesi

Yabancı dilde akdedilen sözleşme geçerli mi?

Ticari sözleşmelerde Türkçe dilini kullanmayı teşvik eden ve 1926’da yürürlüğe giren 805 Sayılı Kanun maddesi, Türkiye’de artan yabancılık unsuru içeren işlemlerde pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.

Gözde Esen Sakar / Avukat / Şirket Birleşme ve Devralmaları, Sermaye Piyasaları ve Uluslararası Hukuk

Uygulamada, biz hukukçulara çok sıklıkla sorulan bir sorudur bu... Örneğin; yabancı şirket, bir Türk tarafı ile sözleşme akdedecek, sözleşmenin ifa yeri Türkiye diyelim, sözleşme illaki Türkçe dilde mi olmalı? Yabancı menşeili şirketin Türkiye'de iştiraki var, bir Türk tarafı ile sözleşme akdedecek, sözleşmeyi yabancı dilde mi yapalım, Türkçe dilde mi yapalım? Dual format dediğimiz yani bir tarafta Türkçe ve diğer tarafta yabancı dilde olmak üzere iki sütun halinde sözleşmeyi düzenlesek, imzalasak, Türkçe mi yabancı dil mi geçerli yazalım? Bu soruların arkasındaki yasal düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yasal düzenlemelerinden neredeyse ilki olan 1926 yılında yürürlüğe giren 805 sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun ("805 Sayılı Kanun")'dur.

O dönemde, bu Kanun ile özellikle ticaret şirketlerinin işlemlerinde Türkçe dilini kullanmasını teşvik etmek amaçlanmış. Ancak 805 Sayılı Kanun günümüzde hala yürürlükte olsa da günümüz şartlarında Türkiye'de yabancılık unsuru içeren işlemlerin artması nedeniyle oldukça eleştirilen ve tartışmalı bir düzenleme olduğunu söylemek de bir o kadar yerinde olur.

Öncelikle belirtmek isterim ki, Türk Borçlar Kanunu uyarınca, temel kural sözleşmelerin şekil serbestisine tabi olması. Türk Borçlar Kanunu madde 12 uyarınca, sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı olmadığı. Buradan yola çıkılarak, şekil serbestisi istisnalarını kanunlarda ayrıca düzenlenen şekil kuralları, başka bir deyişle geçerlilik şartları oluşturuyor. Kanunlar ile düzenlenen istisnalardan biri de işte bu 805 Sayılı Kanun'un hükümleri.

805 sayılı kanun ne diyor?

Türk Tabiiyetindeki Şirket ve Müesseselerin Türkçe Dilini Kullanma Zorunlulukları: Türk tabiiyetindeki şirket ve müesseselerin, Türkiye dahilindeki, her türlü işlem (muamele), sözleşme (mukavele), haberleşmelerini Türkçe yapmaları ve hesap ve defterlerini Türkçe tutmaları zorunlu. Türk Ticaret Kanunu uyarınca bu şirketlerin Türk tabiiyetinde sayılmaları için, merkezlerinin Türkiye'de bulunması ve elbette varlıklarının Türkiye'deki bir Ticaret Sicili Müdürlüğünde tescil ve ilan edilmesi gerekmekte.

Bu düzenlemenin yalnızca Türkiye dahilindeki işlemler için olduğunun altını çizmek gerekir. Buna göre, her ne kadar Türk tabiiyetindeki şirketlerin Türkçe kullanma zorunluluğu olsa da işlem/sözleşme konusunun coğrafi olarak Türkiye dahilinde olmaması halinde, yabancı dil kullanmaları mümkün.

Yabancı Şirket ve Müesseselerin Türkçe Dilini Kullanma Zorunlulukları: Yabancı şirket ve müesseselerin, Türk tabiiyetindeki kişi ve kuruluşlarla yapılan yazışma, işlem (muamele) ve temaslar ile Türk resmi makamlarına ibraz edecekleri defter ve belgelerde Türkçe kullanma zorunluluğu bulunmakta. Burada sözleşmeden bahsetmemektedir. Kanun'a göre aşağıdaki iki durumda da Türkçe kullanılması zorunlu: Türk tabiiyetindeki iki veya daha fazla şirket ve/veya müesseselerin Türkiye dahilinde akdedecekleri sözleşmeler ve iki veya daha fazla yabancı şirket ve/veya müesseselerin Türkiye'de akdedecekleri sözleşmeler.

Ancak, "Türk tabiiyetindeki şirket ve/veya müesseseler" ile "yabancı şirket ve/veya müesseseler" arasında akdedilecek sözleşmelerde Türkçe kullanma zorunluluğu tartışmalı. Buna göre, 805 sayılı Kanun madde 2'de sözleşme ile ilgili düzenleme bulunmadığından, bu şirketler arasında akdedilecek sözleşmelerde Türkçe kullanma zorunluluğu bulunmadığı savunmasının yanında, işlem (muamele) kelimesinin sözleşmeleri de kapsayacağı savunan ve sözleşmelerde de Türkçe kullanılmasının zorunlu olduğunu belirten doktrinsel görüşler var.

Tahkim sözleşmeleri

Öte yandan, bu konuda maalesef, Yargıtay kararlarında da doktrinde olduğu gibi farklılıklar bulunuyor. Yargıtay'ın bazı kararlarında sözleşmenin yasaklanan hukuki işlemlerden sayılmadığından, yabancı dil ile akdedilmesinin mümkün olduğuna1 ilişkin karar verilmiş olsa da farklı bir kararda sözleşmenin İngilizce düzenlenmiş olması nedeniyle İngilizce kaleme alınmış tahkim şartına dayanamayacağına2 ilişkin karar da bulunmakta.

Şunu belirtmek isterim, 805 Sayılı Kanun hükümlerinin günümüz ekonomik ve uluslararası şartlarına uygun olmaması nedeniyle son yıllardaki yargı kararlarında, sözleşmelerin geçerli sayılması eğilimi görülmekte. Bölge İdare Mahkemesi kararı, tahkim sözleşmeleri ile ilgili önemli bir gelişmeye yol açtı. Bu karar kapsamında bir tarafı yabancı şirket olan yabancı dildeki tahkim anlaşması geçerli sayılmış durumda.3 Bölge Adliye Mahkemesi kararına ek olarak, Yargıtay, iki Türk tabiiyetindeki şirket arasında yabancı dilde düzenlenen tahkim anlaşmasını da, "yabancılık unsuru" barındırması nedeni ile 805 sayılı Kanun'a aykırı bulmadı ki bunlar da bu konunun önünü olumlu anlamda açtı.4

Aykırılık durumunda yaptırım

Uygulamada ve doktrinde yorumlanmasına ilişkin farklı görüşler bulunuyor: Görüşlerden biri, kanun koyucunun butlanı amaçladığı, başka bir deyişle aykırılığın işlemin/ sözleşmenin geçersizliğine neden olacağı yönünde. Ancak bu görüşün savunulması halinde, tarafların sözleşmeyi bilerek imzaladıkları durumda, Türk Medeni Kanunu madde 2 dürüstlük kuralının olay özelinde değerlendirilmesi gerekir ki bu görüşe katılmadığımı ve bu görüşün destekleyicilerinin de azınlıkta olduğunu belirtmek isterim. Diğer bir baskın görüş, 805 Sayılı Kanun'a aykırılık, yabancı dilde yazılmış olan hükmün bu yasağa aykırı davranan tarafın aleyhine yorumlanması yönünde. Bu kapsamda Türkçe kullanma zorunluluğunun geçerlilik şartı yerine ispat ve yorumlama konuları önemli.

Son olarak, diğer bir yaptırım düzenlemesi olan madde 7 uyarınca, 805 Sayılı Kanun hükümlerine aykırı hareket eden kişi, yüz günden az olmamak üzere adlî para cezasıyla cezalandırılacağı belirtiliyor ancak uygulamasının pek görüldüğü söylenemez.

Hukukçu olarak önerim, her somut olay ve sözleşme özelinde, sözleşme tarafları, sözleşmenin ifa edileceği yer, uygulanacak hukuk ve dil, hangi dilin geçerli olacağına dair maddelerin hassasiyetle düzenlenmesi, kontrol edilmesi yönünde.

1 YargıtayKararı-11.HD.,E.2007/5129K.2007/9050T.14.6.2007
2YargıtayKararı-11.HD.,E.2016/5836K.2017/4720T.26.9.2017
3BölgeAdliyeMahkemesiKararı-İstanbulBAM,12.HD.,E.2020/19K.2020/184T.13.2.2020
4YargıtayKararı-15.HD.,E.2020/1714K.2020/2652T.2.10.2020

BİZE ULAŞIN