Avrupa ekonomik görünüm:mart
Kıta Avrupası’nda tek gündem komünist rejim iktisadi denklemini dikte etmeye çalışan Donald Trump ve kurmayları. Şubat ayını da Trump’ın koruyucu politikalarına nasıl cevap vereceğiz adlı tiyatro ile geçiren bürokratların enkaz büyüklüğü derinleşmeye başladı.
Kitabın ortasından konuşmakta fayda var, küresel şirketlerin kar merkezi olarak kalması için halkını öteleyen Almanya dahil olmak üzere Fransa, Avusturya, Hollanda hatta İngiltere'de faşist ve aşırı sağ partiler iktidar olmak üzere. Bu partilerin bir araya gelmesi sonrasında ne kömür birliği kalabilir, ne gümrük birliği ne de "Avrupa Birliği".
Genç işsizlik, iç tüketim, nitelikli ihracat, kamu maliyesi sorunlarına çözüm bulamayan Avrupa Parlamentosu üyeleri halen çözümden çok uzaktalar. Bu köşeden son iki senedir söylediğimiz ve yinelediğimiz konu başlığını yeniden açmakta fayda var. Avrupa Birliği çözüm bulmuyor, yenilik ve açılım yapmıyor; ABD yahut Çin tarafından alınan kararlara ya ayak uyduruyor ya da tepki gösteriyor.
Şubat ayında AB'nin tepki gösterdiği olaylara bir bakalım.
4 AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD'nin çelik ve alüminyum ithalatına vergi getirme kararına sert karşılık vereceklerini açıkladı.
4 Münih Güvenlik Konferansı Başkanı gözyaşlarına boğularak, ABD'nin Ukrayna - Rusya barış görüşmelerinden Avrupa'yı dışladığını ve ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in Avrupa demokrasisini bir diktatörlüğe benzettiğini söyledi.
4 ABD'nin savunma harcamalarını Çin ve Pasifik'e kaydıracağını açıklaması sonrası, Fransız ve Alman Bakanlar Rus tehdidine karşı Avrupa'nın savunmasız kalacağını, bunu kabullenemeyeceklerini belirterek sert tepki gösterdi.
4 NATO Genel Sekreteri Mark Rutte; "Avrupalı dostlarıma şunu söylemek isterim: Masada olup olmamaktan şikayet etmeyin, bunun yerine somut öneriler sunun, savunma harcamalarını artırın".
FItch: ABD'nin Ticaret Politikası Avrupa'yı Zorluyor
Fitch Rating'den malumun ilanı son kez teyit edildi diyebiliriz. Fitch ABD'nin Avrupa Birliği'nden (AB) yaptığı ithalata getireceği olası geniş kapsamlı tarifelerin, Avro Bölgesi Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'na (GSYH) net ticaretin katkısını azaltacağı, güveni ve yatırımı zedeleyeceği ve Alman ihracatçıların karşılaştığı zorlukları artıracağı aktarıldı.
Açıklamada,
4 Öngörülenden daha geniş kapsamlı tarife uygulanmasının Fitch'in bu yıl Euro Bölgesi için tahmin ettiği yüzde 1,2 büyüme beklentisi için ek riskler oluşturduğu belirtildi.
4 Yüksek hane halkı tasarruf oranları ve siyasi belirsizliğin bazı büyük Avrupa ekonomilerinde toparlanmayı baskıladığına işaret edilen açıklamada, ancak yapısal iyileştirmelerin İspanya'nın GSYH potansiyelini artırdığı belirtildi.
4 Büyüme konusundaki endişeler ve enflasyonun hedef seviyeye döndüğüne dair güven nedeniyle, Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) faiz oranını temmuz ayına kadar yüzde 1,75'e düşürmesinin beklendiği ifade edilerek, bu oranın Fitch'in yüzde 2 olan nötr faiz oranı tahmininin altında olduğu bildirildi.
Alman ve İsviçre Ekonomi Politikası Enstitüsü Araştırma Sonuçları
2025 / 1. Çeyrek
Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) ve İsviçre Ekonomi Politikası Enstitüsü (IWP), 3 ayda bir gerçekleştirilen "Ekonomi Uzmanları Anketi"nin 2025 ilk çeyrek sonuçlarını yayımladı.
4 2025'te küresel ekonomide büyümenin yüzde 2,9 olması bekleniyor. Ekonomistler, 2024 yılı için yüzde 2,6'lık bir büyüme öngörmüştü.
4 Ekonomistler, küresel ekonomide büyümenin 2026'da yüzde 3,2'ye çıkacağını tahmin ediyor.Söz konusu büyümenin 2028'de yüzde 3,1'e inmesi bekleniyor.
4 Bu yıl için büyüme beklentileri, Afrika için yüzde 3,9, Kuzey Amerika için yüzde 2,4, Asya için yüzde 3,8 ve Avrupa için yüzde 2,1 olarak açıklandı.
4 Öte yandan, Türkiye ekonomisinin de 2025-2028 arasında yüzde 2,5 ila yüzde 3 arasında büyüyeceği öngörülüyor.
4 Bu arada, Çin, Arjantin, İspanya ve Hollanda gibi ülkelerin büyüme oranının yıllar içinde neredeyse sabit kalması veya düşmesi de bekleniyor.
Alman Ekonomik Araştırma Grubu
Bilgi Notu;
"Almanya'nın acilen büyümeyi yeniden artırabilecek farklı bir ekonomi politikasına ihtiyacı var. Almanya uluslararası lokasyon rekabetinde çekiciliğini büyük ölçüde kaybetti. Yeni hükümet, bunu piyasa odaklı reformlarla ele almalı."
ASYA EKONOMİK GÖRÜNÜM
Asya piyasalarının genelinde sakin bir dönem geride kalırken, Güney Kore ve Japonya ekseninde iç talebin dengelenmesiyle merkez bankalarının eli güçlenmiş durumda.
Ülke özeline odaklandığımızda, Japonya'nın dördüncü çeyrekteki ekonomik büyümesi, ihracattaki sıçramanın desteklemesiyle beklentileri aşmış durumda. Hükümet verilerine göre, Japonya'nın GSYİH'si dördüncü çeyrekte yıllık yüzde 2,8 ile beklenenden daha iyi bir büyüme kaydetti. Ekonomistlerin beklentisi yüzde 1 olması yönündeydi. Çeyrek bazda yüzde 0,7 büyüyerek üst üste üçüncü çeyrekte de büyüme kaydetti.
Kendi yağında erimeyi alışkanlık haline getiren Çin'de merkezi bütçe verileri olumlu giderken, piyasa verilerinde halen kırılganlığın devam etmesi sonucu arz-talep dengesi oturmamış durumda. ABD'nin sert sınırda vergilendirme politikalarından kaçmak adına yurt dışına yatırımları artırmaya yöneleceği düşünülen Çin'de 2025 stratejileri de netleşmeye başladı. Çin'in 2025 yılında doğrudan yabancı yatırımları artırarak ABD'nin yüksek gümrük vergilerinin ihracatı ve daha geniş ekonomi üzerindeki etkisini hafifletebileceğine yönelik beklentiler yükselmiş durumda.
Bilindiği üzere Çinli şirketler, 2018'deki ilk ABD-Çin ticaret anlaşmazlığından bu yana Meksika gibi üçüncü ülkelere büyük yatırımlar yaparken, 2025-26-27'li yıllarda yatırımların başta Güney Amerika olmak üzere Kanada'da yoğunlaşabileceği kaydedildi.
Çin Ticaret Bakanlığı'na göre 2020'de 133 olan Çinli şirket sayısı 2023'te 326'ya ulaşarak Meksika'ya yatırım yapmak için kayıt yaptırdı.
İhracat fazlası ticari denge ile yurt içinde enflasyonu dizginlemeye çalışan Pekin yönetimi şimdilik stratejisinde başarılı gözüküyor. Çin Devlet Döviz Takas İdaresi (SAFE), Ocak-Aralık 2024 dönemine ait cari işlemler hesabını açıkladı. Dış ticaret, hizmetler, yatırım ve cari transferlerdeki gelir-gider dengesinin toplamını ifade eden cari denge, yıl genelinde 422 milyar dolar fazla verdi.
Japon Şirketler Trump'tan Çekiniyor
Global araştırma şirketlerinin üzerinde durduğu Trump – Dünya ilişkileri denklemi başka bir seviyeye evrildi. Reuters'ın şubat ayı içerisinde yaptığı bir ankete göre her 10 Japon şirketinden neredeyse dokuzu ABD Başkanı Donald Trump'ın politikalarının işlerini olumsuz etkilemesini beklediğini açıkladı. Aralık ayında yüzde 77 düzeyinde olan olumsuz beklentinin yüzde 89 düzeyini çıktığını görmek kimseyi şaşırtmamalı.
Anketin sonuçlarına göre,
l ABD ile Çin arasında daha yüksek gümrük vergileri ve artan ticari sürtüşme ihtimalinin dünyanın dördüncü büyük ekonomisindeki şirketler için görünümü nasıl gölgelediğini gösteriyor.
l ABD'nin sıkı bir müttefiki olan Japonya da hem bir üretim üssü hem de makine ve diğer ihracatları için kilit bir pazar olarak Çin'e derinden bağımlı olması şirketleri korkutuyor.
l Ankete katılanların yaklaşık yüzde 86'sı Trump'ın politika önlemlerinin iş ortamları üzerinde olumsuz ya da kısmen olumsuz bir etkisi olacağını söylerken, geri kalanı olumlu ya da kısmen olumlu bir etki bekliyor.
Japonya Merkez Bankası Faizde Zirveyi Gördü
Japonya Merkez Bankası (BOJ), enflasyonun arzu edilen hedef seviyesinde seyrettiğini belirterek geçen ay temel faiz oranını yüzde 0,25'ten yaklaşık yüzde 0,5'e yükseltti. BOJ Başkanı Kazuo Ueda Tokyo'da iki gün süren politika kurulu toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ekonomi kademeli olarak toparlanıyor" dedi.
Ueda, denizaşırı enflasyon ve döviz dalgalanmaları da dahil olmak üzere belirsizliklerin devam ettiğini kabul etse de ekonomik koşulların devam etmesi halinde ek artırımlara ihtiyaç duyulacağı yönündeki görüşünü yineledi. Artan fiyatlar ve ücretlerin „pozitif döngüsünün» önemini vurgulayan Ueda, "Temel düşüncemiz değişmedi" diye konuştu.
l Son fiyat verileri, enflasyonun Merkez Bankası'nın yüzde 2'lik hedefi civarında seyrettiğini gösteriyor.
l Karardan saatler önce açıklanan hükümet verileri, değişken gıda fiyatları hariç tüketici fiyatlarının geçen yıl ortalama yüzde 2,5 oranında arttığını ve bunun art arda üçüncü artış yılı olduğunu gösterdi.
l Gıda hariç tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) sadece aralık ayı için yüzde 3'lük bir artış kaydedildi.
AMERİKA KITASI
EKONOMİK GÖRÜNÜM
Yeni başkan Trump'ın tüm dünyayı tehdit ettiği bir ayı geride bıraktığımız dönemde geleceğe yönelik gri alanlar artmaya devam ediyor. ABD hegemonyasını korumak için var gücüyle gaza basan Washington yönetimi, siyasal istikrarı bozma noktasında istediğine varmak üzere.
Son 1 ayda yaşananları sizler için özetlediğimizde gerçekten ilginç bir tablo karşımıza çıkıyor.
l Çin ve Avrupa'ya teknoloji transferlerinin askıya alınması,
l Danimarka'dan Grönland'ın talep edilmesi,
l Kanada'nın ABD'ye bağlanması ve eyalet olması,
l Meksika'nın ABD sınırlarından feragat etmesi, tarafsız bölge ilan etmesi
l Kudüs başta olmak üzere tüm Filistin topraklarının ABD yönetimine bırakılması, Filistinlilerin Mısır ve Ürdün'e sürgün edilmesi,
l Ukrayna yer altı kaynaklarının tamamının ABD'ye bırakılması,
l Tüm NATO ülkelerinin savunma harcamalarını yüzde 10 artırması ve ABD'den daha fazla silah siparişi vermesi,
l Güney Kore ve Japonya'nın askeri tersanelerinin ABD Donanmasının yenilenmesi için faaliyete geçmesi,
l Kuzey ve Güney Kutup bölgelerinin ABD bölgesi olarak tanınması ve diğer ülkelerin bu bölgelerde araştırma yapmalarının yasaklanması.
1.Dünya Savaşı sonrası Fransızların bile Almanya'ya dikte etmediği taleplerin son bir aya sığdırılması gerçekten değişik bir durum. Son 100 yıllık anlaşmaları hiçe sayan, Çin ve Hindistan'ı oldukça tedirgin eden, Almanya'nın düştüğü komik durumu daha da derinleştirecek onlarca talep. Bu ortamda global büyüme, işsizlik gibi konuların konuşulması olası durmuyor.
FED'in bile elini kolunu bağlayan bu olumsuz siyasal ortamda, iç ve dış yatırımcı çekme noktasında zorlanacak dev bir ülkenin sebep olabileceği risklere karşı hepimizin dikkat etmesi gerekiyor. Ve bu henüz başlangıç.
ABD'den yüzde 25'lik Ek İthalat Vergilendirmesi
ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin otomobil, yarı iletken ve ilaç ithalatına yüzde 25 civarında gümrük vergisi uygulayacağını ve bunun 2 Nisan'da açıklanacağını söyledi.
Trump'ın bu açıklamaları küresel piyasalarda riskli varlıklarının neredeyse tamamında satışa sebep oldu. Açıklamalar sonrasında ay içerisinde altının onsu ABD-Rusya görüşmelerinin izlendiği bir dönemde rekor seviyesinin hemen altında işlem görmeye devam ederek kırılganlığını sürdürdü. Bu yıl yüzde 12 yükselen altın için Goldman Sachs'ın yıl sonu hedefi ons başına 3 bin 100 dolar seviyesinde.
Vergilendirme detaylarına baktığımızda, ülke içinde yatırım yapanları ayrıştıracağını beyan eden Trump, ABD'ye gelerek fabrika kuran şirketlere tarife uygulanmayacağını, onlara tarifeler devreye girmeden "gelmeleri için zaman" tanımak istediğini söyledi.
Yapay Zeka Yarışında DeepSeek ABD'yi
Tedirgin Etti
Donald Trump döneminin geri kalan yıllarını temsil edecek gelişmelerden bir tanesi olan Çin – ABD entegre savaşı son hızıyla devam ediyor. Özellikle çip teknolojileri, yarı iletken çip ve yapay zeka alanında artan rekabet Çin'in yapay zeka uygulaması DeepSeek ile zirveye ulaştı.
Ocak ayı sonunda Çin'in yapay zeka asistanı DeepSeek'in teknoloji sektörünü ve piyasaları sarsma ve yapay zeka (AI) teknolojilerinde Amerikan üstünlüğüne dair algıyı yeneceğiz diye uygulamaya aldığı yeni programı ocak ve şubat aylarında Apple Store'da en fazla indirilen uygulama oldu.
Ocak sonu itibarıyla ABD'li teknoloji şirketlerine çok sert bir yumruk indiren Çin'li şirket, sadece 2 günlük işlem gününde milyarlarca dolarlık zarara sebep oldu.
27 Ocak Pazartesi günü piyasalar kapandığında ABD merkezli çip üreticisi Nvidia, yüzde 17 değer kaybetmişti. Yaklaşık 600 milyar dolara karşılık gelen bu kayıp, Bloomberg'e göre ABD borsaları tarihinde rekor bir düşüşe sebep oldu.
Bu kaybın altında yatan en büyük unsur ise elbette maliyet unsuru ve verimlilik. Haber detayına baktığımızda ortaya çıkan tablo gayet net. ABD'de yapay zeka geliştirme maliyetleri yıllık 4-6 milyar dolar aralığında, Çin'de ise bu rakamlar milyar doların altında. Bir yatırımcının ABD'de kalmasının olası durmadığı bu ortamda elbette Trump da olabildiğince sertleşecektir.
TÜRKİYE EKONOMİK GÖRÜNÜM
Ay içerisinde tüketici kredileri başta olmak üzere kredi genişlemesine yönelik alınan kararlar dikkat çekerken, tüketici güveninde görülen kısmi artış 2025 yılına yönelik olumlu beklentiyi artıran bir gelişme oldu.
Dış politikada gözüken gerginliklerin etkisiyle DXY dolar çıpasında yükseliş ihracatçı tarafında olumlu karşılandı. Bununla birlikte ihracatımızın kalesi Almanya'da iç sorunların devam etmesi ise negatif hanemize yazılan kritik bir unsur olarak kalmaya devam ediyor. En kısa zamanda AB içerisinde politik gerginlikler ve talep genişlemesi yaşanmaz ise iç taleple ayakta kalmayı hedefleyeceğimiz kırılgan bir yıl bizleri bekliyor.
İnşaat sektörüne yönelik emlak konut paketlerinin nisan ayı itibarıyla daha da genişleyeceğini öngördüğümüz bu dönemde özellikle bireysel kredi genişlemesine yönelik dokunuşlar da hızlanmış durumda. Ay içerisinde BDDK'dan yapılan açıklamaya göre, 36 ay vadeye kadar olan ihtiyaç kredisi limiti 50 bin liradan 125 bin liraya yükseltilirken. 24 ay vadeye kadar olan işlemler de bu oranlar 125 bin ve 250 bin lira arasına yükseltilmiş durumda.
Araç kredilerinde de yapılacak düzenlemeler sonrasında iç pazarda yüzde 20 düzeyinde artış olası durduğu öngörülürken, ithalatı artıracak hamlelerden ise uzak durulması gerekliliği halen varlığını korumakta.
Para piyasalarına baktığımızda yabancı yatırımcı 14 Şubat haftasında 1 milyar 851 milyon dolarlık tahvil alırken hissede de satıştan alıma döndü. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, DİBS (Kesin Alım) net alımları 1 milyar 851,1 milyon dolar oldu.
Yurt dışında yerleşiklerin DİBS (Ters Repo) alımları net 26,2 milyon dolar, net DİBS (Teminat) satımları 56,7 milyon dolar oldu. DİBS (Ödünç) işlemi gerçekleşmezken, şirket borçlanma senetleri alımları net 7,1 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Yurt dışında yerleşik kişilerin hisse senedi stokları piyasa değeri 32 milyar 961,9 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Tüketici Güveni 2 Yıllık Zirvesine Yükseldi
Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, ocak ayında 81,0 iken şubat ayında yüzde 1,4 oranında artarak 82,1 oldu.
l Endeksin detaylarına bakıldığında, mevcut dönemde hanenin maddi durumu endeksi geçen ay 64,8 iken şubat ayında yüzde 1,1 artışla 65,6 oldu.
l Gelecek 12 aylık dönemde hanenin maddi durum beklentisi endeksi ocak ayında 80,5 iken bu ay yüzde 1,73,1 artışla 83,1 olarak kaydedildi. Ocak ayında 79,1 olan gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 0,3 artışla şubatta 79,3 oldu.
l Gelecek 12 aylık dönemde dayanıklı tüketim mallarına harcama yapma düşüncesi endeksi ise ocak ayında 99,4 olarak kaydedilmişken şubat ayında 100,3 olarak hesaplandı.
l Tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabiliyor. Tüketici güven endeksinin 100'den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100'den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor.
TCMB Ekonomistler Beklenti Anketi OCAK Sonuçları
Yıl sonu enflasyon tahmini 27.05'den yüzde 28,30'a yükseldi.
Yıl sonu dolar tahmini 43.03'den, 42,89'e geriledi.
2024 yıl sonu faiz beklentisi
yüzde 45'den 44.79'a geriledi.
Yıl sonu büyüme oranı yüzde
3.9 olarak öngörülüyor.
Merkez Bankası'nın Rezervleri Her Ay Yükseliyor
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervleri, şubat ayında 5.7 milyar düzeyinde artarak 173 milyar dolar bandına oturdu. Şubat ayının ilk haftasında Merkez'in brüt rezervi 167,5 milyar dolar, net uluslararası rezervleri ise 72,3 milyar dolar düzeyindeydi.
Yaşanan yükselişte 5 Şubat 2025 tarihinde 2,5 milyar dolar tutarındaki Eurobond ihracı etkili olduğu bilinirken, ihracatçının rekabetçi konumunu korumak adına kurun aşağı yönlü hareketinin de yakından takip edildiğini düşünüyoruz.
Net uluslararası rezervlerde de yukarı yönlü hareket dikkat çekmeye devam etti. Bir önceki ayda 70 milyar düzeyinde hareket eden rezervler son açıklamalara göre 72 milyar 332 milyon dolara çıktı.
TCMB'nin rezervlerindeki bu yükseliş, piyasalarda yakından takip edilirken, küresel ekonomik gelişmeler ve yurt içi finansal dinamikler rezerv hareketlerinde belirleyici olmaya devam ediyor.