Avrupa ekonomik görünüm:aralık
Korumacı politikaların en net savunucularından bir tanesi olan Donald Trump’ın Beyaz Saray’daki ikinci döneminde uygulayabileceği potansiyel tarifeler, Ukrayna – Rusya savaşında konvansiyonel silah tehdit boyutunun yükselmesi kasım ayında Kıta Avrupası’nın derin sıkıntılarına tuz biber oldu.
Ay içerisinde Avrupa hisse senetleri üzerinde baskı net şekilde hissedilirken, art arda yaşanan dört haftalık düşüş pandemi dönemine yakın bir seyri hatırlattı. ABD alan hâkimiyetini temsil eden DXY göstergesine baktığımızda dolardaki yükseliş ve Çin ekonomisindeki yavaşlama da başta Avrupa ve küresel piyasalar üzerinde baskı unsuru olmaya devam etti.
Rusya tarafından kırmızı çizgi olarak nitelendirilen ATACMS füzesi ( ABD tarafından Ukrayna'ya hibe edilen süpersonik füze ) ile ilk kez Rusya'ya saldırılması, piyasalar tarafından net şekilde negatif satın alındı.
Saldırının ardından euro/dolar paritesi yüzde 0,5 düşerken Avrupa'da gösterge endeks Stoxx 600 endeksinde kayıplar ay içerisinde yüzde 2'lere ulaştı. Düşüşe bankalar ve otomotiv hisseleri öncülük etti. Hazine tahvilleri, Japon yeni, İsviçre frankı ve altın gibi geleneksel güvenli limanlar yükseldi. Ons altında yükseliş yüzde 2'yi aştı.
Almanya'nın 10 yıllık tahvil faizi 10 baz puan düşerek yüzde 2,7'ye geriledi. ABD'de S&P 500 ve Nasdaq 100 endeksleri de yaşanan gerilim sonrasında ciddi kayıplar yaşadı.
Euro Bölgesi'nde Tüketici Fiyat Endeksi Yükseldi
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Euro Bölgesi ve Avrupa Birliği'nin (AB) ekim ayı nihai enflasyon verilerini yayımladı. Verilere göre, Euro Bölgesi'nde eylülde yüzde 1,7 olan yıllık enflasyon ekimde yüzde 2'ye çıktı. TÜFE, ekimde aylık bazda yüzde 0,3 oldu. Piyasa beklentileri de ekimde Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyonun yüzde 2, aylık enflasyonun yüzde 0,3 olması yönündeydi.
Euro Bölgesi'nde çekirdek enflasyon ise ekimde yıllık yüzde 2,7, aylık yüzde 0,2 seviyesinde ölçüldü. Böylece, ekim ayında Euro Bölgesi enflasyon oranı Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) hedefi olan yüzde 2 seviyesini yakaladı.
Euro Bölgesi'nde enflasyonun ana bileşenlerine bakıldığında, en yüksek yıllık enflasyon yüzde 1,77 ile hizmetlerde gerçekleşti.
AB uyumlu verilere göre, ekimde enflasyonun yıllık bazda en yüksek gerçekleştiği ülkeler yüzde 5 ile Romanya, yüzde 4,5 ile Belçika ve Estonya, yüzde 4,2 ile Polonya oldu. Ekimde yıllık enflasyon Almanya'da yüzde 2,4, Fransa'da yüzde 1,6, İtalya'da yüzde 1 ve İspanya'da yüzde 1,8 seviyesinde belirlendi.
İsviçreli UBS: Altına Yönelim Kaçınılmaz
Ukrayna – Rusya savaşında kademe artış riskini fiyatlayan UBS'den önemli bir uyarı geldi. İsviçreli global dev banka UBS Group AG'ye göre altın, önümüzdeki yılın sonuna kadar ons başına 2 bin 900 dolara yükselecek
UBS, böylece Goldman Sachs'ın ardından altında yükseliş beklentisi içinde olan kurumlar arasına katıldı. Bloomberg'in derlediği bilgilere göre L.Spry ve Lachlan Shaw'un da aralarında bulunduğu UBS analistleri, altının tekrar tırmanmaya başlamasından önce, güçlü dolar ve ABD'de yeni mali politikaların, daha yüksek faiz oranlarına yol açması olasılığına ilişkin endişeler nedeniyle bir konsolidasyon dönemi yaşanmasının muhtemel olduğunu belirtti.
UBS analistleri, altının 2026 sonuna kadar da ons başına 2 bin 950 dolara kadar yükseleceğini öngördü. Analistler, "Yüksek makro oynaklık ve kalıcı jeopolitik riskler ortamında devam eden güvenilir liman alımları ve merkez bankalarının alımları altın fiyatlarını destekleyecek" yorumu yaptı.
Fransız Dev Fon Şirketi AmundI: Euro / Dolar Tarihi Dip Görebilir
Faiz artırım kararını geciktirmesi sonrası iyiden iyiye yalpalayan AB'de Euro'nun genel görünümü de kırılganlığını koruyor. ABD'de Donald Trump'ın seçimleri kazanması sonrası doların bir süre daha gücünü koruyacağı tahminleri yapılırken ( DXY ), zayıf Euro görünümün artması olasılıklar arasında. Avrupa'nın en büyük fonu Amundi de önümüzdeki ay euro ile doların aynı seviyeye geleceğini öngördü.
Amundi Baş Yatırım Yetkilisi Vincent Mortier gazetecilere verdiği demeçte, "Döviz piyasasındaki oynaklık geri dönecek. Euro/dolarda önümüzdeki ay 1 seviyesini bile görebiliriz" yorumunu yaptı. Teknik faktörler, faiz ve büyüme farkları nedeniyle euronun düşeceğini öngören Mortier, "Ancak gelecek sene euronun yeniden güçleneceğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Mortier euro/dolar paritesinin 2025 yıl sonunu 1,16'da tamamlayacağını öngördü. Euro/dolar paritesi artan jeopolitik gerilimin etkisiyle ay içerisinde ortalama yüzde 0,2 düşüşle 1,05 seviyelerinden işlem gördü.
ASYA EKONOMİK GÖRÜNÜM
Asya'da gündem kasım ayı içerisinde yapılan ABD seçimleriydi. Çin – ABD ilişkilerinin geleceğini belirleyecek bu seçim sonrasında şahin kanadın galibiyeti piyasalar tarafından olumlu karşılanmadı. Çin Denizi ve Tayvan sorunu ile en nihayetinde Trump'ın bir önceki başkanlık döneminde kan kusturan koruyucu politikaları Çin'i bir hayli düşündürüyor.
Ay içerisinde bankalara yaklaşık 142 milyar dolarlık kredi paketini devreye almayı duyuran Pekin yönetimi sübvansiyonlara yönelik hamlelerini de hızlandırdı. Bilinen lakin dillendirilmekten kaçınılan gayrimenkul sektöründeki uzun süreli borç krizi, durgun iç tüketim ve yüksek genç işsizliği sorunları dip dalga şeklinde ilerlemeye devam ediyor.
Konuya ilişkin AFP'de yer alan Bloomberg News'in haberine göre, Pekin devlet bankalarına 1 trilyon yuan (142 milyar dolar) sermaye enjekte etmeyi düşünüyor. Raporda, tedbirin esas olarak yeni özel devlet tahvilleri ihracı yoluyla uygulanacağı belirtilirken, ayrıntıların henüz kesinleştirilmediği ifade edildi.
Çin Ekonomisinde İç Talep Yeniden Yükselişte
Çin Ulusal İstatistik Bürosu (UİB), Ekim 2024 ve yılın ilk 10 ayına ait sanayi üretimi, perakende satışlar, sabit sermaye yatırımları ve işsizlik rakamlarından oluşan veri setini açıkladı.
Tüketimin ölçüsü kabul edilen perakende satışlar ise ekimde yıllık yüzde 4,8 artarak eylüldeki yüzde 3,2'lik yükselişin üzerinde performans sergiledi. İç talepteki artış şubat ayından bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Ekim ayı ekonomik verileri, tüketimde toparlanmaya işaret ederken, gayrimenkul yatırımlarındaki süregelen düşüşün ekonomik büyüme üzerindeki negatif etkisi devam etti.
Yıllık cirosu 20 milyon yuanın (yaklaşık 2,74 milyon dolar) üzerindeki sanayi işletmelerinin üretim çıktılarının hesaplandığı sanayi üretimi, ekimde yıllık bazda yüzde 5,3 artarak eylüldeki 5,4'lük artışın altında kalsa da artış ivmesini sürdürdü.
Japon İş Adamları Çin'e Güvenmemekte Israrcı
Güney Kore, Hindistan hatta Pakistan ile bile ticaret yapmak için büyük uğraş veren Japon iş insanları Çin'e olan ön yargılarından bir türlü vazgeçmiyor. Belki askeri geçmiş deneyimleri belki disipliner olarak iş yapma şekilleri farklılık gösterse de Japonya her manada Almanya'yı geçebileceği tarihi fırsatı bu bakış açısı sebebiyle kaybetmek üzere.
Asya'dan derlediğimiz habere göre, Çin'deki Japon Ticaret ve Sanayi Odası'nın son anketi dikkat çekici.
Japon şirketlerinin yaklaşık yüzde 64'ü Çin ekonomisinin geçen yıla göre daha kötü durumda olacağını öngörmüş.
Bir önceki raporda yüzde 60 olan bu oran, güvenlik endişeleri ve Shenzhen'de bir Japon öğrencinin bıçaklanarak öldürülmesi sonrasında yüzde 64'ler seviyesine yükselmiş durumda.
Japon firmaları, 90 ve 2000'li yıllarda Tokyo'nun en büyük ticaret ortağı iken yatırım seviyesi gerilemeye devam ediyor. Artan jeopolitik gerilimler, kötüleşen ikili ilişkiler ve Çinli firmaların sert rekabeti nedeniyle birçok şirket geri çekilme kararı almış durumda.
Japon firmalarının yüzde 40'ından fazlası Çin'deki iş koşullarından memnun olmadıklarını belirtirken, bazı şirketler çalışanlarının ve ailelerinin güvenliğine ilişkin endişelerin arttığının altını çizmiş durumdalar.
Çin'in Japon vatandaşları için vizesiz seyahati geri getirmeyi reddetmesi sonrasında işin rengi daha da sertleşmeye başladı diyebiliriz. Dünyanın en güçlü pasaportlarından birine sahip Japonya'ya bunu yapmak ciddi bir adım. Çin tarafı içinse ticaretin ilk sırada olmadığının da en büyük kanıtı niteliğinde.
Ekim ayının ikinci yarısında yapılan ankete baktığımızda 1.513 şirketin görüş verdiğini görüyoruz. Bunların yüzde 44'ü bu yıl Çin'deki yatırımlarını azaltmayı ya da hiç yatırım yapmamayı planladıklarını açıklamış.
AMERİKA KITASI
EKONOMİK GÖRÜNÜM
Donald Trump'ın seçim zaferi sonrası piyasalar Kasım ayı içerisinde toparlama eğilimi gösterirken, askeri gerginliklerin yükselmesi ABD tahvil fiyatlamalarında dalgalanmalara sebep oldu. Biden yönetiminin giderayak Ukrayna – Rusya savaşında kırmızı çizgi ihlallerine girişmesinin ardından altın fiyatlarında yeniden yükseliş gözlemlenirken, 2700 USD / ons direnç noktasına oturdu.
Faiz indirim serilerinin hızını dahi etkileyecek bu durum sonrasında ABD 10 yıllık tahvil getirisi kasım ayı ortalarından aralık ayı başına kadar 7 baz puan kadar düşerken aynı vadede Alman tahvilleri 11 baz puan geriledi.
ABD ekonomisini canlandırmak için yeni hamlelere girişecek olan Trump yönetiminin önünde 2-3 seçenek bulunduğunu gözlemlemekteyiz. ABD'nin seçilmiş başkanın, federal kurumlar vergisi oranını yüzde 21'den yüzde 15'e düşürmenin yanı sıra, sosyal güvenlik yardımları ve fazla mesai ücreti üzerindeki federal vergileri ortadan kaldırmayı planladığı ajanslara yansımış durumda. Bu adımların şirketlerin karlarını artıracağı ve aynı zamanda ekonomiye canlılık getirebileceği öngörülürken, bu tür vergi indirimlerinin bütçe açığı ve enflasyonu artırma riski taşıdığı belirtiliyor.
Kıtanın bir diğer önemli oyuncusu Brezilya ay içerisinde G20 toplantısına ev sahipliği yaparken, çekirdek enflasyonda gözüken ısınma yetkilileri harekete geçirdi. Güney Amerika'nın en büyük ekonomisi Brezilya'da enflasyon beklentilerinin kötüleşmesi üzerine Merkez Bankası faiz oranını yarım puan artırarak yüzde 11,25'e çıkardı. Bankanın COPOM Para Politikası Komitesi eylül ayında da faiz oranını yüzde 10,75'e çıkarmıştı. Bu, bankanın faiz oranında üst üste ikinci kez yaptığı artış oldu.
Trump sonrası global ekonomi editörlerinin derlediği haberlere bakmakta fayda var;
Fitch Rating 'Trump' seçimi sonrası kredi ortamı değişebilir uyarısı verirken, gerekçe olarak aylık temel hizmet enflasyonundaki büyüme, Trump yönetiminde artabilecek enflasyonist baskı potansiyeli ve mali açığa dair endişelere işaret edilerek, ABD Merkez Bankasının (Fed) politika gevşemesinde bir yavaşlama olabileceği spekülasyonuyla ülkede Hazine tahvili faizlerinin yükseldiğini kaydetmiş durumda.
Peki Fitch böyle bir kanıya nasıl vardı? Aslında olay tamamen korumacı politikaların devam edip etmeyeceği ile ilintili. "America first" diyerek milyonlarca oy almış bir CEO'dan başka ne beklenir bilemem. İddia şunun üzerine kurulu; vergi indirimlerinin uzatılmasının şirketlerin serbest nakit akışı marjlarını destekleyeceği ancak, daha yüksek tarifelerin tüketici talebini azaltabileceği, girdi maliyetlerini artırabileceği veya tedarik zincirinin yeniden yapılandırılmasını gerektirebileceği bunun yanında Trump yönetiminin bankalar, petrol ve gaz üreticileri, enerji projeleri, kamu hizmetleri, otomobil üreticileri, hastaneler ve ilaç şirketleri dahil olmak üzere bir dizi sektör üzerinde doğrudan, uzun vadeli etkilere sahip olacak finansal, iklim ve sağlık düzenlemelerini geri alabileceğine yönelik çok ama çok iddialı beklentiler.
ABD Tahvilleri Seçim Kurbanı Oldu
Bloomberg'in Asya piyasalarından derlediği haberlere göre Japon ve Çin yatırımcılar yılın üçüncü çeyreğinde rekor miktarda ABD tahvilini elden çıkardı. Japonya'dan gelen stratejik hamlenin yenin değerini koruma amaçlı olduğu kaydedilmiş gözükmekte.
ABD Hazine Bakanlığı'nın yayınladığı verilere göre, Japon yatırımcılar 30 Eylül'de sona eren üç ayda rekor seviyede, 61,9 milyar dolarlık ABD tahvili sattı. Çin'deki fonlar aynı dönemde 51,3 milyar dolarlık satış gerçekleştirdi.
Tahvillerin getirisi, Cumhuriyetçi Parti'nin Kongre'nin her iki kanadında ve Beyaz Saray'da kontrolü ele geçirmesinden önce, eylül ortasında 2,5 yıllık zirveye ulaşmıştı. Tahviller, başkan seçilen Donald Trump'ın düşük vergi, yüksek tarife politikalarının enflasyonu körükleyeceği endişesiyle gerileme kaydetmişti.
Konuya ilişkin bir diğer analiz ise AT Global Markets'den geldi. AT Global Başanalisti Nick Twidale konuya dair açıklamasında, "Trump'ın muhtemelen enflasyonist politikaları, tarifeleri olacak ve bu yalnızca Çin ve Japonya'dan daha fazla ABD tahvili satışına yol açacak. Çin ve Japonya tarafından iyi savunma önlemleri alındı ve bu muhtemelen devam edecek" ifadelerini kullandı.
TRUMP'IN GELİŞİ Musk'A ve Kripto Simsarlarına Yaradı
Belirsizliğin ortasında enflasyon üstü getiri bekleyenlerin platformu kriptoda BTC'nin 80 bin dolar bandına yaklaşması ayın ilginç gelişmelerinden bir tanesiydi. Trump'ın seçim zaferi sonrası piyasada alt kriptolarda dominansın artacağı beklentisi ile geri dönen balina oyuncularının yanı sıra bireysel kullanıcı yoğunluğunun da 2021 düzeyine yaklaşması piyasa tarafından olumlu karşılandı.
Yeşil enerji düşmanı Trump'ın ocak sonrasında yapacağı hamleler merak edilirken, Elon Musk'ın Tesla'sı ay içerisinde dolar bazında 14'ten fazla prim yaparak milyar dolarlık kar rakamlarına ulaştı. Trump'ın seçilmesinden sonra Avrupa temiz enerji şirketlerinin hisselerinde ise düşüş görüldü. Bunda ABD'nin yenilenebilir enerji ve iklim politikasına verdiği desteğin ortadan kalkabileceği endişesi etkili oldu.
TÜRKİYE EKONOMİK GÖRÜNÜM
Ay içerisinde ülke ekonomimize yönelik iç ve dış piyasalardan yıllık analizlerin arttığı bir dönemi geride bıraktık. Sektörel risklere yönelik algının stabil kaldığını gözlemlediğimiz bu dönemde, sıkı mali politikanın da etkileri artmaya devam etti. Hususa ilişkin ilk göze çarpan rapor AB'den gelirken, gösterilen çabalara yönelik olumlu tavrın devam etmesi pozitif bir gelişmeydi.
Avrupa Birliği "Avrupa Ekonomik Tahminleri 2024 Sonbahar" raporuna göre sıkı politika duruşunun iç talebi etkilemeye devam etmesinin beklendiği kaydedildi.
Türkiye'de enflasyonun mayıs ayından beri düştüğü anımsatılarak, enflasyon beklentilerinin azalmasıyla birlikte enflasyondaki düşüşün devam etmesi öngörülüyor değerlendirmesi yapıldı. Depremle ilgili harcamaların azalmasıyla birlikte, kamu açığının azalmasının beklendiği belirtilen raporda, kamu borcunun ölçülü seyredeceği belirtildi.
Yüksek belirsizlik ortamına rağmen dezenflasyon ve ekonomik dengelenmenin süreceğine işaret edilen raporda, "Türk ekonomisi şimdiye kadar çok yüksek jeopolitik riskleri ve belirsizliği iyi idare etti" ifadesi yer aldı. Raporda, Türkiye ekonomisinin 2024'te yüzde 3, 2025'te yüzde 3,2, 2026'da yüzde 4 büyüyeceği öngörüldü.
Global Bankaların Türkiye Notları Yönetici Özeti
Morgan Stanley
Türkiye'de ekonomi yönetiminin sıkı makro politikalarıyla makroekonomik dengesizlikler azaldı, dış rezervler güçlendi.
Banka, 2025 yılı için Türkiye'de ılımlı bir büyüme öngörürken, enflasyonun yüzde 20'lerin ortalarına gerilemesini öngördü.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) gelecek yıl kademeli faiz indirimi döngüsüne başlaması projekte edildi.
Mevduat dolarizasyonu azalırken, Türk lirası mevduatlarının toplam içindeki payı yıl başından bu yana 13,6 puan artarak yüzde 56'ya ulaştığı, döviz korumalı mevduatların (KKM) 140 milyar dolarlık zirveden 38 milyar dolara düşerken, net portföy girişlerinin 17 milyar dolara yükseldiğinin altı çizildi.
Yurt içi talepte kademeli bir yavaşlama gözlendiği, ilk çeyrekte yüzde 5,3 olan reel GSYİH büyümesinin, ikinci çeyrekte yüzde 2,5'e gerilediği öne çıkarıldı.
HSBC
TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine göre tüketici fiyat endeksinin (TÜFE) yıllık yüzde 48,58, aylık yüzde 2,88 arttığı ve enflasyondaki artışa en büyük katkının gıda ve giyim fiyatlarındaki artıştan geldiği, hizmetler enflasyonu ivmesinde bir miktar iyileşme gözlendiği belirtildi.
Giyim fiyatlarındaki keskin artışın çekirdek mal enflasyonunun yükselmesinde de rol oynadığı kaydedildi.
Merkez Bankası'nın öngörülen sıkılaşma döngüsünü devam ettirerek faiz oranlarını sabit bırakmasını bekledikleri ifade edildi.
Deutsche Bank
Deutsche Bank Türkiye'ye ilişkin 2024 yıl sonu enflasyon beklentisinde yukarı yönlü revizyona gitti. Banka 2024 yılı enflasyon tahminini yüzde 44'ten yüzde 45'e çıkardığını kaydetti. 2025 beklentisi ise yüzde 25'ten yüzde 25,4 seviyesine yükseltildi.
Banka ayrıca iki aydır açıklanan enflasyon verilerinin 2024'te faiz indirimine gidilme ihtimalini düşürdüğünü kaydetti. Deutche Bank, enflasyon verilerinin gevşemenin kademeli adımlarla ocak ayında başlayacağı yönündeki öngörülerini desteklediğini söyledi.
Merkez Bankası'nın öngörülen sıkılaşma döngüsünü devam ettirerek faiz oranlarını sabit bırakmasını beklediklerini ifade edildi.
TCMB Ekonomistler Beklenti Anketi
Kasım Sonuçları
Yıl sonu enflasyon tahmini 44.11'den yüzde 44,81'e yükseldi.
Yıl sonu dolar tahmini 36,63'ten 35,72'ye geriledi.
2024 yıl sonu faiz beklentisi 50,00'de sabit kaldı.
Yıl sonu büyüme oranı yüzde 3.2'de sabit kaldı.
Merkez Bankası'nın Rezervleri 157 Milyar Dolar Seviyesinde
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri, kasım ayı ortalarında rekor kırdığı seviyeden geri dönüş yaşadı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın son verilerine göre, bir hafta önce 159,6 milyar dolar olan brüt rezervler, 8 Kasım haftasında 157,3 milyar dolara geriledi. Rezervlerin 15 günlük periyota 2 milyar 311 milyon dolar azaldığı görüldü.
Gerilemenin yanı sıra aynı dönemde net rezerv ise 61,2 milyar dolardan 60,7 milyar dolara düştü. Swap hariç net rezervlerde sınırlı bir gerileme görülürken, swap hariç net rezervler 45,1 milyar dolara düştü. Kasım ayı başında bu rezervler 45,7 milyar dolar seviyesinde kaydedilmişti.