İklim değişikliğiyle mücadelede bir araç: Sürdürülebilirlik raporlamaları
Şirketlerin faaliyetlerinin gezegen, insanlar ve refah üzerindeki etkileri nedeniyle tüm paydaş beklentilerinin karşılandığı mikro ve makro anlamda bir sürdürülebilirlik anlayışına ihtiyacımız var. Raporlama ve düzenlemeler bu ihtiyacı kolaylaştırıyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 6'ncı Değerlendirme Raporu'nda (AR6) küresel sıcaklıkların 2100 yılına kadar 5°C artacağı tahmin ediliyor. Avrupa Çevre Ajansı tarafından 11 Mart'ta yayımlanan Avrupa Risk Değerlendirmesi Raporu'na göre ise dünyanın en hızlı ısınan kıtası olan Avrupa'da sıcaklık artışının 2100 yılına kadar 7°C'yi bulacağı öngörülüyor. Ekosistem, gıda, sağlık, altyapı, ekonomi ve finans olmak üzere beş grupta 36 iklim riski üzerinde odaklanan raporda iklim değişikliğinin Avrupa ülkeleri üzerindeki potansiyel etkisi, çeşitli politika stratejileri ve tavsiyeleri aracılığıyla ele alınıyor. Söz konusu politika stratejilerinden biri de bu yazının konusunu oluşturan sürdürülebilirlik raporlamaları ile ilgili düzenlemeler.
Türkiye ekonomisini en çok etkileyecek ve şirketler için oyunun kurallarını değiştirecek olan düzenlemelerin başında; 5 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren AB Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD), 25 Nisan 2023 tarihinde yürürlüğe giren Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü Direktifi (CSDDD) ve 31 Temmuz 2023 tarihinde açıklanan Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS) geliyor. Ocak 2023'ten itibaren eşik değerleri aşan borsaya kote tüm işletmeler, sigorta ve kredi kuruluşları da dahil olmak üzere yaklaşık 55 bin işletme sürdürülebilirlik raporu hazırlamak zorunda. 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren ise bu kapsama KOBİ'ler de eklenecek.
Temmuz 2021'de açıklanan AB Yeşil Mutabakat Eylem Planı kapsamında alınan kararlar doğrultusunda, ülkemizde de benzer biçimde bir süreç işliyor. AB'deki ithalatçılar kapsamında uygulanacak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile ithalatçıların tedarik zincirinde yer alan tüm işletmeleri kapsayacak biçimde geçerli olacak mali yükümlülükler, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren karbon vergisi uygulamasıyla başlayacak.
Bugüne kadar gönüllü olarak yapılan sürdürülebilirlik raporlamaları açısından bakıldığında ise belli şartları sağlayan kurum, kuruluş ve işletmeler için söz konusu raporlamaların yasal zorunluluk haline geldiğini görüyoruz. Kamu Gözetimi Kurumu'nun (KGK) 29 Aralık 2023 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (TSRS S1 ve TSRS S2) yürürlüğe girdi. KGK, raporlama standartlarını belirleyen ve düzenlemeleri yapan dünyadaki muadillerinin Türkiye'deki karşılığı. Yani Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Vakfı (IFRS) tarafından kurulan Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB), AB'ndeki Avrupa Finansal Raporlama Danışma Grubu (EFRAG) ya da Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) ne anlama geliyor ise KGK da o.
YEŞİL YIKAMAYA KARŞI ÖNLEM: Sürdürülebilirlik Raporlamaları yapacak olan kuruluşların yol haritası olarak yararlanabilecekleri belli başlı raporlama çerçeveleri ve standartları arasında en çok başvurulanlar ise; Karbon Saydamlık Projesi (CDP), Entegre Raporlama (IR), Sürdürülebilirlik Muhasebesi Standartları Kurulu (SASB) İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (TCFD), Küresel Raporlama Girişimi (GRI), Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS1 ve IFRS2), Avrupa Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları (ESRS).
29 Aralık'taki karardan sonra Türkiye özelinde ise bu yol haritalarına, TSRS S1 ve TSRS S2 de eklendi. Böylece ülkemiz için de raporlama kapsamları belirlenmiş oldu. ISSB ve KGK arasında imzalanan anlaşmanın sonucu olarak; 2023 yılında yayınlanan IFRS S1 ve S2 standartlarının Türkçe'ye çevrilmesiyle oluşturulan TSRS S1, Sürdürülebilirlikle İlgili Finansal Bilgilerin Açıklanmasına İlişkin Genel Hükümleri, TSRS S2 ise İklimle İlgili Açıklamaları gösteriyor. Başka bir ifade ile Türkiye'nin Sürdürülebilirlik Raporlamaları Standartları, 2021 yılında kurulan ISSB Standartlarını benimsiyor. ISSB Standartları, Borsa İstanbul (BIST) Sürdürülebilirlik Endeksinde bulunan işletmelerin de sürdürülebilirlik raporlarında kullandığı CDP, IR, SASB, ve CDSB gibi yukarıda sayılan belli başlı raporlama çerçeveleriyle uyumlu bir bakış açısına sahip.
KGK'nun raporlamaya tabi olacak kurum, kuruluş ve işletmeleri açıkladığı listeye göre; art arda iki raporlama döneminde kriterlerden en az ikisini aşanların TSRS'ye göre raporlama yapmaları zorunlu tutulmuş durumda. Söz konusu kriterler; CSRD dikkate alınarak belirlenen kurum, kuruluş ya da işletme türlerinden biri olmak kaydıyla; aktif toplamının 500 milyon TL, yıllık net satış hasılatının 1 milyar TL ve çalışan sayısının 250 kişiyi aşması olarak belirlendi. Bu kapsama girenlerin 2024 yılı verilerini kullanarak hazırlayacakları raporlarını 2025'te açıklamaları gerekiyor. Başka bir ifade ile kurum, kuruluş ve işletmeler stratejik planlarını yaparken iklim değişikliğine bağlı riskleri dikkate almak zorundalar. Bu noktada sürdürülebilirlik raporlamalarının amaç mı araç mı olacağı sorusuna verecekleri cevap önemli.
Raporlama, ESG verilerine dayalı olarak karar alacak yatırımcıları, sürdürülebilirlik performanslarından şirketleri sorumlu tutacak paydaşları ve sorumlu iş yapış biçimleriyle çalışanlar dahil tüm toplumu ilgilendiriyor. Örneğin; KLM havayolları şirketinin başlattığı "fly responsible" kampanyasının Haksız Ticari Uygulamalar Direktifi kapsamında yanıltıcı bulunması, giderek artan yeşil yıkama örneklerinden biri olarak raporlamanın ya- tırımcılar ve paydaş katılımı açısından önemini ortaya koyuyor.
Çevresel, sosyal ve yönetişimsel boyutlarıyla sürdürülebilirliğin değer zincirlerine derç edilmesi, çalışan katılımının sağlanması ve tüketiciler tarafından tercih ediliyor olunması gibi iş uygulamalarıyla içselleştirilmesi elzem. Bu noktada raporlamalarda "çifte önemlilik" kavramı önem kazanıyor. Şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetlerinin finansal açından işlerini nasıl etkilediğiyle ilgili bilgiler (finansal önemlilik) kadar, şirket faaliyetlerinin çevreyi ve toplumu nasıl etkilediğine ilişkin açıklamaları (etki önemliliği) da içermesi gerekiyor.
Raporlamada önemli konulardan bir diğeri ise; istenen verilere şirketin sahip olup olmadığı. Sahipse bu verilere nerede ve nasıl erişilebileceği yani iyi bir veri yönetiminin olması meselesi. Zira verilerin doğrulanması, sürdürülebilirliği iş modellerine dahil etmenin bir diğer aşaması olan İzleme, Raporlama ve Doğrulama (MRV) süreçleriyle bağlantılı. Sistematik olarak yürüyecek MRV süreci, bir yandan hesap verebilirliği ve şeffaflığı sağlayarak işletmelerin risk yönetimine yardımcı olan, öte yandan da karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşmak için yapılması gereken yatırım faaliyet- lerinin belirlenmesini sağlayacak kilit unsur.