Elektrikli otomobil, gelişmekte olan ülkelere nefes aldırabilir
Yeni nesil teknolojiler ve ciddi altyapı yatırımlarını gerektiren elektrikli otomobiller maliyetleriyle dikkati çekerken, uzmanlar gelişmekte olan ülkelerde uygun fiyatlı elektrikli araçların yaygınlaşmasının bu araçların iklim dostu hareketliliği hızlandırmaya yardımcı olabileceğini belirtiyor.
Teknolojik gelişmelerle birlikte elektrikli otomobillerin sayısı hızla artarken, Covid-19 salgınının neden olduğu zorluklar ve iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik yeni standartlar, birçok üreticiyi geleneksel içten yanmalı motor teknolojileri yerine geleceğe dönük yatırımlar yapmaya zorluyor.
Otomotiv sanayisi, yapay zeka, otomatik sürüş ve elektrikli araç teknolojileriyle bir dönüşümden geçerken, salgının insan-çevre etkileşimlerini "tekrar düşündürmesiyle" elektrikli otomobillere talebin ivme kazanması dikkati çekiyor.
ALMANYA'DA TRAFİĞE KAYITLI ELEKTRİKLİ OTOMOBİL SAYISI 500 BİNİ BULDU
Dünyanın en önemli otomobil üretim merkezlerinde birisi olan Almanya'da trafiğe kayıtlı yaklaşık 500 bin elektrikli otomobil bulunurken, Alman hükümeti 2030'e kadar yollarda en az 15 milyon elektrikli araç görmeyi hedefliyor. Almanya yollarında toplamda 48 milyondan fazla otomobil bulunuyor.
Bu hedef, 9 yıl içinde Almanya'nın yollarında neredeyse 30 kat daha fazla elektrikli otomobil olması anlamına geliyor. Uzmanlar ise bunu başarmanın zor olduğunu belirtiyor.
Alman siyasiler söz konusu hedefi başarmanın mümkün olduğunu savunurken, Almanların elektrikli bir otomobil satın almasını belli bir noktadan sonra doğal hale getirmek için çalışmalar yapıyor.
Ülkede, arızalı, bakım ve onarım takibi yapılmayan, bazı otomobillere uygun olmayan şarj istasyonları ve net olmayan maliyetler birçok elektrikli otomobil sürücüsünün uzun mesafelerdeki sorunları arasında yer alıyor.
Eksikliği elektrikli araçların yaygınlaşmasının önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen şarj altyapısı konusunda, Alman koalisyon hükümeti 2030 yılına kadar ülkede bir milyon halka açık şarj istasyonu kurmayı planlıyor. Almanya'da halihazırda bu istasyonların sayısı 50 binin altında.
Ülkenin 2030 yılında enerji tüketiminin de özellikle elektrikli otomobillerin yüksek elektrik talebiyle 645-665 terrawat/saate çıkması bekleniyor.
DÜNYA YOLLARINDA 10 MİLYONDAN FAZLA ELEKTRİKLİ ARAÇ VAR
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, geçen yıl dünya genelinde satılan elektrikli araçların sayısı yüzde 41 artışla 3 milyona ulaştı.
Bu yıl ilk çeyreğinde ise satışlar yüzde 140 artış gösterdi.
Dünya yollarında halihazırda 10 milyondan fazla elektrikli araç bulunurken, elektrikli araç satışları geçen yıl dünyadaki toplam araç satışlarının yüzde 4,6'sını oluşturdu.
Ayrıca, 2015 yılında 86 olan elektrikli araç modeli sayısı 2020'de 368'e çıktı.
IEA'nın Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu (SDS) ile tutarlı olması için 2030 yılına kadar dünyada yollara 230 milyon elektrikli otomobilin çıkması gerekiyor.
Elektrikli araçlar, iklim değişikliğiyle mücadelede vazgeçilmez bir role sahip olmasına rağmen, bu araçların benzinli veya dizel araçlardan daha pahalı olması, yeterli batarya şarj istasyonlarının olmaması, çip kıtlığı ve az da olsa batarya yangın riski gibi nedenlerle elektrikli otomobil devriminin beklenenden çok daha uzun sürdüğü belirtiliyor.
"GELECEĞE ELEKTRİKLİ ARAÇLARLA BAKMANIN EN İYİ YOL OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
Almanya'nın ünlü otomobil uzmanı Prof. Dr. Ferdinand Dudenhöffer, elektrikli araç endüstrisindeki son gelişmeleri, Tesla'nın Berlin'de kurduğu fabrikayı ve Alman hükümetinin 2030'e kadar yollarda 15 milyon elektrikli araç hedefini ve otomobillerin geleceğini değerlendirdi.
Almanya'nın elektrikli araçlara yönelik hedeflerine değinen Dudenhöffer, hükümetin 2030'e kadar 15 milyon elektrikli aracı yollarda görme hedefinin yeni koalisyon hükümetinin protokolünde çok güçlü teşvikler olmaması nedeniyle "başarması zor bir hedef" olarak tanımladı.
Dudenhöffer, "Temelde elektrikli araçlarda şimdiye kadar sahip olduğumuz politikanın devamı…Öte yandan elektrikli araçlara, verilen teşvikleri gelecek yıllarda azaltmak istiyorlar. Şu anda bu hedeflere ulaşmayı (2030 hedefleri) başarıp başaramayacağımız belli değil, bu hedeflere ulaşmak için siyasi açıdan daha fazla eyleme ihtiyacımız var." dedi.
Otomotiv sektörünün geleceğinin karbon (CO2) salımı içermediği ve fosil yakıtlarına kıyasla daha fazla enerji verimliliği olduğu için elektrikli araçlarda olduğunu vurgulayan Dudenhöffer, "Doğrudan o yöne gitmek mantıklı. Elektrikli araçlarla karbon salımının azaltılmasıyla büyük şehirlerimizde daha iyi ortamlara, daha az gürültüye ve daha az kirliliğe sahip olabiliyoruz. Bu yüzden, geleceğe elektrik araçlarla bakmanın en iyi yol olduğunu düşünüyorum." dedi.
"TEDARİK ZİNCİRİNİ YENİDEN YAPILANDIRMAMIZ GEREKİYOR"
Alman otomotiv sektörünün ünlü kanaat önderi Dudenhöffer, dünyada otomobil üretiminde Alman otomotiv sektörünün çok önemli bir payı olduğunu vurgulayarak, ülkede elektrikli araçlar konusunda karşılaştığı zorlukları anlattı. Dudenhöffer, şunları kaydetti:
"Bence Almanya'da otomotiv sektöründe tedarik zincirini yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Çünkü gelecekte çok fazla batarya üretim tesisine ihtiyacımız olacak. Örneğin Çinli şirketlerin yanı sıra Norveçli ve kısmen Alman şirketlerinin devreye girdiğini ve geleceğin araçları için batarya üretim tesisleri kurmayı planladığını görüyoruz. Dolayısıyla, ortaya çıkan yeni bir tedarik endüstrisini görüyoruz, aynı zamanda bataryalar için yeni bir kimya sektörü doğuyor. Bu nedenle, yeni bir tedarik endüstrisi kurma sürecinde olduğumuzu düşünüyoruz."
Dünyanın en popüler elektrikli otomobil üreticisi Tesla'nın Berlin'de kurduğu fabrikaya işaret eden Dudenhöffer, Tesla'nın Almanya'da olmasının "iyi bir şey" olduğunu dile getirdi.
Dudenhöffer, Tesla'nın Alman tedarikçileri kullandığını belirterek, şöyle devam etti:
"Tesla'nın otomotiv piyasasına yaklaşımını ve üretim teknolojisi öğrenebiliriz. Bu artı bir şey. Bence Tesla bize Almanya'da çok daha dinamik ve hızlı olmamız gerektiğini gösteriyor. Almanya karar vermede çok ama çok hızlı bir ülke değil, karmaşık yönetimlerimiz var, yeni tesisler kurmak, gerekli tüm prosedürleri yerine getirmek uzun zaman alıyor. Tesla bunu çok daha hızlı yapmanın mümkün olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda Tesla bize gelecekte sanayi ve toplumla ilgili kararların nasıl ilerlemesi gerektiği konusunda yeni bir fikirler veriyor."
"GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER İÇİN UYGUN FİYATLI ELEKTRİKLİ ARAÇLAR ÖNEMLİ"
İklimi korumak için gelişmekte olan ülkelerde elektrikli araçların yaygınlaşmasını teşvik etmenin önemini vurgulayan Dudenhöffer, Çinli şirketlerin uygun fiyatlı elektrikli araçlar yapmanın mümkün olduğunu gösterdiğini aktardı.
Dudenhöffer, "Çin'de General Motors (GM) ve Shanghai Automotive Industry Corporation (SAIC) arasında ortak girişim var. Mini EV adı verilen elektrikli araçları 4 bin dolardan düşük fiyatlarla çok başarılı bir şekilde üretiyorlar. Bu yüzden uygun fiyatlı elektrikli araçlar ABD veya Almanya'daki gibi insanların çok fazla parasının olmadığı ülkelerde iklim dostu hareketliliğini hızlandırmaya yardımcı olabilir." diye konuştu.
Otomotiv sektörünün gelecek 15 yılda hangi noktaya geleceğini de değerlendiren Dudenhöffer, "Bence bundan sonraki konu elektrikli araçlar. Önümüzdeki 15 yıl içinde bunu konuşacağız. Tam otonom sürüş özelliğine sahip robot taksilere de ağırlık vermek çok önemli. Elektrikli araçtan sonra otomobil endüstrisindeki bir sonraki büyük devrimin otomatik sürüş olacağını düşünüyorum." dedi.
OTOMOBİL SANAYİNİN ALMANYA İÇİN ÖNEMİ
Son yıllarda otomobil endüstrisinde çığır açan teknolojilerin Çin ve ABD'den gelmesi Alman kamuoyunda tartışma konusu olurken, Alman üreticiler, bu tartışmalardan sonra elektrikli otomobiller için 150 milyar avrodan fazla yatırım yapacaklarını açıkladı.
Alman otomotiv sektörü, toplam katma değerin yüzde 5'ini oluşturuyor. Ülkede istihdamın yüzde 3'ü de otomotiv sektöründen sağlanıyor.
Merkezi Münih'te bulunan Ekonomi Araştırma Enstitüsü'ne (Ifo) göre, Almanya'da üretilen otomobillerin yüzde 70'i İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya ve ABD'ye ihracat ediliyor. Ayrıca Çin de İngiltere ve ABD'nin ardından Alman üreticiler için önemli bir ihracat ülkesi haline geldi.