Küresel fırsatlar peşinde…
Ülke sınırları içerisinde kalmamak, yeni ve farklı pazarlardaki büyüme fırsatlarını değerlendirmek her ölçekteki şirket için daha da önemli hale geldi. Türk şirketleri için bunun bir yolu da yurt dışında marka, tesis ve şirket satın almak. Son üç yıldır bu tür işlemlerin arttığını ifade eden uzmanlar, önümüzdeki dönemde işlem sayısında yükseliş beklentisinde.
Gamze Karagöz / INBUSINESS
Eskiden yabancı şirketler Türk marka, tesis ve şirketlerini satın alırken, son 20 yıldır ivme tersine döndü. Artık Türk şirketleri dünyanın farklı ülkelerindeki rakiplerini satın alıyor. Bu yıl da Tosyalı Holding'in Steel Tubular System'i aldığı haberiyle yıla başladık. Nisan ayında Vestel Elektronik beyaz eşya alanında faaliyet gösteren Cylinda AB'nin hisselerini satın aldı. Sonrasında Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri, Faslı temizlik kağıtları üreticisi Jeesr Industries'i satın aldığını açıkladı. Mayıs ayında ise Papara Pakistan merkezli SadaPay'i bünyesine kattı.
En son Anadolu Isuzu, merkezi Taşkent ve üretim tesisi Semerkant'ta bulunan araç üreticisi JVSamavto'nun çoğunluk hisselerini devralmayı değerlendirdiklerini, Mega Metal ise Amerika'da 45 yıl önce kurulmuş ve bakır tel üretimi konusunda yüksek deneyimi olan bir firmayı almak için görüş- melere başladığını duyurdu.
Türk şirketlerin yurt dışından şirket, marka ve tesis satın alma trendi pandemi öncesinde yılda 30-40 adet işlem seviyesindeyken 2021 yılından bu yana 130 civarında bir işlem sayısına yükseldi ve trend yıldan yıla artmaya devam ede- cek gibi gözüküyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Ödemeler Dengesi verilerine göre yurt dışına doğrudan yatırım miktarı 2016-2021 yılları arasında yıllık ortalama 3,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmişken 2022 ve 2023 yıllarında ortalama 5,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi de bu beklentiyi doğruluyor.
Yeni gelir akışı, yatırım fırsatları, çeşitli pazar faydaları, daha büyük yetenek havuzlarına erişim, daha az rekabet ve daha fazla küresel görünürlük şirketleri yurt dışında yatırıma teşvik eden önemli sebepler arasında geliyor.
Madencilik öne çıkıyor
Uzun vadeli ekonomik kalkınmada uluslararası yatırımlar, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için son derece önemli diyen PwC Türkiye Kıdemli Şirket Ortağı Cenk Ulu'ya göre bu yatırımlar, şirketlerin büyüme stratejilerinin bir parçası olarak yer alması yanında aynı zamanda global rekabette öne çıkmalarına ve yeni fırsatlara ulaşmalarına da olanak sağlıyor. Cenk Ulu, yurt dışından şirket satın almalarda 2002-2023 yılları arasında madencilik ve taş ocakçılığı sektörlerinin 16 milyar dolar yatırımla ön plana çıktığını aktarıyor. Bu iki sektörün toplam yatırım yapılan tüm sektörler içerisinde yüzde 25 paya sahip olduğuna değinen Ulu, finans ve sigorta sektörünün 12 milyar dolar sermaye pozisyonu ve yüzde 19 pay ile üçüncü sırada yer aldığını ve devamında 5 milyar dolarla gayrimenkul sektörü, 2 milyar dolarla inşaat sektörünün geldiğini anlatıyor.
Önümüzdeki dönemde ABD ve Avrupa'da 40 ya da 50 yılını doldurmuş, iyi müşterilere sahip, tedarik zinciri sağlam, uzman ekipleri ile kar etmeyi başarmış ancak yaşlanan ve işi bırakmak isteyen kurucuların şirketlerini satışa çıkaracağı söyleniyor. Dahası enerji krizi bir yandan resesyon ve enflasyonist ortam bir taraftan bu pek de öz sermayesi güçlü olmayacak şirketlerin uygun fiyatlı hale geleceği de beklentiler arasında. Dolayısıyla hem İstanbul hem de Anadolu'da nakit akışı güçlü, özsermayesi sağlam, yatırım peşinde koşan şirketlerin bunu değerlendireceği düşüncesi hakim.
Avrupa'daki köklü şirketlere ilgi arttı
EY Türkiye Kurumsal Finansman İş Ortağı İlhami Koç, geçmiş yıllara kıyasla Türk şirketlerinin yaptığı satın almaların çoğunlukla AB ülkelerindeki şirketlerden oluştuğunu ve coğrafya olarak ise AB'yi ABD ve İngiltere'nin izlediğini ve önümüzdeki dönemde çoğunluğu yine benzer coğrafyalarda olmak üzere satın almaların artmasını beklediklerini ifade ediyor.
"ABD'ye yapılan yatırımlar genellikle teknoloji odaklı" diyen Deloitte Türkiye Birleşme ve Satın Alma Hizmetleri Lideri Özlem Ulaş da İngiltere, Almanya ve İtalya'nın köklü şirketleri ve markaları ile öne çıktığını, bu ülkelerde resesyonun etkisi ile de eskiye göre daha fazla şirketin yatırımcı ilgisine açık hale geldiğini belirtiyor. "Türkiye'deki üreticiler bu köklü marka ve şirketleri tekrar parlatma ve yeni pazarlara taşıma potansiyeline ve enerjisine sahipler" değerlendirmesinde bulunan Özlem Ulaş, bu anlamda güzel sinerjiler yakalanabileceğinin de altını çiziyor.
Hangi ülkelerde fırsat var?
PwC'nin yaptığı araştırmaya göre şirketlerin önümüzdeki üç yıl içerisinde yeni yatırım planladıkları ülkelere bakıldığında ise ilk 4'te yüzde 19'luk pay ile ABD, yüzde 15 ile Almanya ve son olarak yüzde 7'lik payları ile Rusya ve Çin'in yer aldığını gördüklerinin altını çizen Cenk Ulu, araştırmanın bulgularına göre mevcut yatırımlarda halihazırda ön planda bulunan ülkelerin gelecek üç yılda da muhtemel destinasyonlar olarak yerlerini koruyacağına vurgu yapıyor. Cenk Ulu, ABD ve AB ülkeleri dışında kalan ve diğer kategorisi içerisinde belirtilen destinasyonlardan bazılarının ise Fas, Kazakistan, Brezilya, Suudi Arabistan, Meksika ve Hindistan olduğunu ve bunun da yatırımcıların, küresel arenada son dönemde ön plana çıkan gelişmekte olan ülkelere ilişkin farkındalığına ilişkin ipuçları verdiğini söylüyor.
Hangi ülke veya bölgelerin şirket satın almak için avantajlı olduğu şirketin satın almada hangi faktörleri göz önünde bulundurduğuna bağlı olduğunu değinen Dr. Abdülkadir Şahin; iş yapma kolaylığı, sektörel çeşitlilik, ekonomik ve siyasi istikrar, geniş bir coğrafi pazara sahip olma gibi avantajları değerlendirmek isteyen bir yatırımcının AB ülkelerini, ticaret ve finans için önemli merkezlere yakınlık ve vergisel avantajlar için Dubai'yi, özellikle vergisel avantajlar için Çin, Singapur, Malta, İrlanda gibi ülkeleri, teknolojik yatırımlar ve güçlü piyasalar için ABD'nin tercih edilebileceğini de sözlerine ekliyor.
Özlem Ulaş ise dünyanın hemen her bölgesi yurt dışı yatırımları için fırsat barındırdığını ve Uzak Doğu, Güney Asya, Kuzey Afrika ülkeleri- ne yapılan yatırımları daha sık duymaya başlayacağımızı ifade ediyor.
Dikkat edilmesi gerekenler
Dr. Abdülkadir Şahin - PKF Yönetici Ortağı
Yurt dışına yapılacak yatırımlarda şirketlerin gelecekteki başarılarını şekillendirebilecek birçok faktör söz konusu. Büyüme stratejileri, pazar genişletme hedefleri, kaynak çeşitlendirmesi ve finansmana erişim gibi çeşitli unsurlar önemli. Bununla birlikte, vergi kolaylığı, finansmana ulaşım, mevcut regülasyonlar gibi uzun vadede yatırımların verimliliğini büyük ölçüde etkileyebilecek unsurlar göz önünde bulundurulan faktörler arasında yer alıyor. Bunların yanı sıra yurt dışında şirket satın almada çeşitli zorluklar ve dikkat edilmesi gerekenler de var.
Vergi ve hukukla ilgili düzenlemeler, doğru veri setleri sunan pazar ve rekabet analizleri, doğru insan kaynağına ulaşma, satın alınacak şirketin gerçekçi bir değerlendirmesini yapmak süreç için kritik sayılabilecek adımlar. Satın almaya konu şirket, bir üretim şirketiyse daha çok çalışanların durumu ve sendikal ilişkilerde sorun yaşanabildiği gibi satın alınan şirketin birden çok ülkede faaliyeti varsa her bir ülkede yerel otoritelerden izin alınması süreyi uzatabiliyor.
Dr. Abdülkadir Şahin'nin görüşü ise yaşanan en büyük zorluğun yasal farklılıklardan kaynaklandığı yönünde. Ayrıca insan kaynağı, bilgi güvenliği, ekonomik ve siyasi faktörler ve hatta kültürel farklılıkların satın alma sırasında yaşanacak zorluklar arasında olduğunu söyleyen Şahin, bu anlamda çifte vergilendirmeyi önleme amaçlı her iki ülke arasından yapılan vergi anlaşmalarının mutlaka incelenmesi gerektiğini söylüyor. Satın alınacak şirketin vergi riskleri, borçları ve yükümlülüklerinin denetlenmesini ve ilgili ülkede varsa vergi istisna ve indirimleri, teşvikler konusunda uzman kuruluşlardan destek alınmasını ve güncel vergi mevzuatının takip edilmesini de öneriyor. Şirket satın alırken dikkat edilmesi gereken bir başka öncelikli konunun ise tüm denetimlerden geçmiş finansal raporlar sonrası şirket değerleme çalışmasının yapılması ve doğru analiz edilmesi olduğunu söyleyen Dr. Abdülkadir Şahin, hukuksal, finansal, vergisel ve operasyonel süreçlerin denetimini uzman ve tecrübeli kuruluşlar ile gerçekleştiren bir yurt dışı firma yatırımcısının stratejik plan uyumu, kültürel uyum ve entegrasyonu, finansal, operasyonel ve siyasi riskleri de mutlaka değerlendirmesi gerektiğini ifade ediyor.