Cari açığa ilaç şirketler
Türkiye, kalkınmanın temel unsuru olan üretimde adeta yeni bir çağa giriyor. Tekstil, kimya, çelik, kağıt gibi farklı sektörlerden pek çok firma devletin de desteğiyle daha önce sadece ithalatı yapılan ürünleri ülkemizde üretmeye başladı. İthalata savaş açan şirketlerin cari açığa ilaç olacak çok sayıdı yeni yatırımı ise yolda.
Volkan Özsoy / INBUSINESS
İthalat, özellikle de üretimde dışa bağımlılık, bir ülkenin ekonomik dengesini hiç ummadığı anda sarsabilecek en önemli tehditlerden. Pandemide yaşanan tarihi tedarik zinciri kırılması, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşla büyük bir endişeye dönüşen tahıl krizi ve son olarak geçtiğimiz günlerde Kızıldeniz'de ticari gemilere düzenlenen saldırılar, ithalat tehlikesinin sadece cari açıkla sınırlı olmadığını ortaya koyan bariz uyarılardan birkaçı.
Artık hem kendine yetebilip hem de dışarıya satanın "kral" olduğu bu yeni dünya düzeninde yerli ve milli üretim, hiç olmadığı kadar önemli hale geldi.
Hal böyleyken, ticaret savaşlarının hemen her cephede yaşandığı 21. yüzyılın bu döneminde Türkiye sanayisinde de önemli gelişmeler yaşanıyor. Şimdilerde hiç yapılmamışı yapmak için kolları sıvayan Türk sanayicisi, daha önce sadece ithalatı yapılan girdilerini üretmek için kolları sıvadı. İthalatı ikame edecek pek çok ürünün ilk kez içeride üretimi başladı. Bunlar arasında ilaçtan gıdaya, çelikten plastik ham maddesine kadar ismini belki daha önce hiç duymadığımız birçok ürün bulunuyor.
Girişilen bu mücadele, elbette zorlu bir süreç. Ancak bir yerden başlanması ve endüstriyel üretime destek olunması gerekiyor. İşte bu yüzden Sanayi Bakanlığı'nın "Proje Bazlı Teşvikleri", ithalatı ikame edecek alanlarda yatırım yapan ve yapacak olan sanayicileri cesaretlendiriyor.
İkame ürün
Yatırımlarıyla ithalata savaş açan sektörlerin başında kimya göze çarpıyor. Polisan Holding de bu şirketlerden biri. Polisan Kimya Genel Müdürü Mehmet Serkan Metan, Türkiye'nin fenol bazlı formaldehit reçinelerine artan talebi üzerine 2021 yılının mart ayında 5 milyon euro değerinde formaldehit ve reçine tesisinin yatırımı yaptıklarını ve geçtiğimiz yılın kasım ayında üretime başladıklarını söylüyor.
Bu ürünün en fazla levha sektöründe kullanıldığı ve Türkiye'nin dünyanın en büyük beşinci üreticisi olduğu göz önüne alındığında, yatırımın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Yeni yatırımla yıllık 150 bin ton olan formal- dehit ve reçineleri üretim kapasitelerini yüzde 30 oranın- da artarak, 195 bin tona ulaştırdıklarını ve yeni tesislerde 135 yeni istihdam yarattıklarını belirten Metan, şu bilgileri veriyor:
"TÜİK verilerine göre Türkiye halihazırda yılda 14 bin ton civarında söz konusu reçinelerden ithal ediyor. Bunun rakamsal değeri de 29 milyon dolar. Polisan olarak biz reçine üretiminde Türkiye pazarının yüzde 40'ını elimizde bulunduruyoruz. Formaldehit ve reçine fabrikamızın faaliyete geçmesiyle bu alandaki ithalatın yüzde 0,01'ini ikame ediyor, ülkemizin toplam reçine ithalatından 6,3 milyon dolar tasarruf etmesini sağlıyoruz."
Yerli üretimde bir ilk
Son dönemlerde kimya alanında yapılan yatırımlardan bir diğeri de sektörün en büyük firmalarından olan Beta Kimya'dan geldi. Şirket, Kocaeli Gebze V (Kimya) İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nde (GEBKİM) hayata geçirdiği üretim kampüsü ile sektörde bir ilki de gerçekleşmiş olacak. Zira senelik 150 bin ton üretim kapasitesiyle 10 farklı kategoride 200'den fazla ürünün üretim üssü artık bu tesis. Beta Kimya GEBKİM Kampüsü'nde, yüksek katma değerli PUR Hotmelt Yapıştırıcılar ile birlikte silanla termine edilmiş poliüretan yapıştırıcı ve dolgu ürünleri yerli ve milli olarak üretilecek.
Beta Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, yüzde 100 yerli ve öz sermayeye sahip, yaklaşık 1,7 milyar TL yatırım değerine sahip olan yeni üretim üssünün Orta Doğu ile Doğu Avrupa'nın en büyük yapıştırıcı ve tutkal üretim tesisi olacağı bilgisini veriyor. Üretim kapasitelerini beş katına çıkaracaklarını bildiren Pelister, "Yıllık 150 bin ton üretim kapasitesi ile burada yüksek katma değerli beş yeni ürün grubuna daha adım atarak, oto- mobilden ambalaja, havacılıktan savunma sanayine kadar stratejik öneme sahip pek çok sektöre yönelik yeni nesil ürünlerle ilklere imza atılacak. Uzun zamandır yurt dışından ithal edilen PUR Hotmelt yapıştırıcıların yanı sıra silanla termine edilmiş poliüretan yapıştırıcı ve dolgu ürünlerini de Türkiye'de ilk defa üretilecek" diye konuşuyor.
Tarıma fayda sağlayacak
Kimya sanayindeki bir diğer şirket olan Koruma Şirketler Grubu ise tarım ürünlerinde yoğun olarak kullanılan, Türkiye'nin ithal ettiği acetamiprid aktif maddesini üreterek yıllık yaklaşık 20 milyon dolarlık ithalatın önüne geçmeyi hedefliyor.
Koruma Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şükrü Kemal Aracı, tamamı yerli imkanlarla Avrupa standartlarında aktif madde üretimini gerçekleştirdiklerini belirterek, "Çin şirketleri bu teknik maddenin en büyük üreticisi konumunda. Aktif madde üretimine başladığımızda bu ürün en önemli projemiz konumundaydı. Şu an Avrupa standartları olan yüzde 99'luk saflıkta acetamiprid aktif maddesini üretebiliyoruz" diye konuşuyor.
Türkiye'de bu ürünün ithalatının yıllık bin ton civarında olduğunu dile getiren Aracı, konuşmasına şöyle devam ediyor: "Bu da 20 milyon dolarlık bir kayıp olarak karşımıza çıkıyor. İlerleyen zamanda bu miktarın tamamını karşılayabilir konumda olacağız. Acetamipridin ülke eko- nomisine katkısı çok büyük. Yaptığımız fizibilite çalışmalarıyla Çin'den sağladığımız tedarik fiyatının altında bir fiyatla bu üretimi gerçekleştireceğiz."
İthal ürün bağımlılığından kurtulmanın tarım sektörüne büyük faydalar sağlayacağına da dikkat çeken Aracı, "Türk tarımının hizmetine sunduğumuz yerli üretim aktif maddeler, ithal ürün bağımlılığına son verirken çiftçimizin hem daha az maliyetle hem de daha hızlı ve kolay şekilde ihtiyacını karşılamasını imkan tanıyacak" diyor. Acetamiprid projesinin ihracat açısından da potansiyelinin büyük olduğuna işaret eden Aracı, Türkiye'nin jeopolitik konumunun lojistik açıdan büyük avantaj sağladığını, dışa bağımlılığı ortadan kaldırdıktan sonra yurt dışındaki talepleri de karşılayabileceklerinin altını çiziyor.
Katma değerli ihracat hedefi
İsmi artık neredeyse çelikle özdeşleşen Tosyalı Holding de ithalatı önleme adına önemli hamleler yapan gruplarından biri. Tosyalı Demir Çelik Sarıseki tesisinde 500'e yakın faklı kalitede, ebatta yeni ürünü portföyüne katan Tosyalı Holding, özellikle otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinde kullanılan nitelikli çelik ürünleri konusunda ciddi bir ilerleme sağladı. Grup bu tesisi ile Türkiye'nin 4 milyon ton yassı çelik ithalatını ortadan kaldıracak. Katma değerli ihracat konusunda örnek çalışmalardan biri olarak gösterilen tesis ile 2024'te ihracatta AB, ABD, Kuzey Afrika ve Türkiye'ye komşu bölgelere odaklanacak olan grup, yeni segmentlerde ve katma değerli ürün gruplarında pazar payını da artırma hedefinde.
Tekstilde milli yaklaşım
Tekstil sektörü de ithal ikame konusunda önemli yatırımlara imza atıyor. Bunlardan biri de spandeks yatırımı. T.C. Sanayi Bakanlığı Proje Bazlı Teşvik Sistemi kapsamında Migiboy Şirketler Grubu'nun 2022'de hayata geçirdiği çalışmayla ilgili bilgi veren Migiboy Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Canpolat, 80 milyon dolarlık yatırımla kurulan ilk tesisin 2024 haziran ayı ortalarında üretime başlayacağını anlatıyor. Migitex ismiyle üretilecek ürünün, Türkiye'nin ilk yerli ve milli spandex markası olacağını söylüyor. Canpolat'ın verdiği bilgilere göre, Niğde Organize Sanayi Bölgesi'nde 200 bin metrekare alanda üretim yapacak olan tesisle ilk etapta yıllık 7 bin ton üretim hedeflenirken, yaklaşık 200 kişiye de istihdam sağlanacak. İkinci yatırıma geçildiğinde ise bu sayı, 200'ü beyaz yakalı olmak üzere 500'e ulaşacak.
Yatırımın ikinci etabını ise üretim başladıktan sonra hayata geçirme planladıklarını dile getiren Canpolat, 220 milyon dolara mal olacak bu çalışmanın da yıllık 35 bin ton üretim kapasitesine sahip olacağı bilgisini veriyor. Söz konusu ürünün yıllık ithalatının, şu anda 35 bin tonlar civarında olduğunu ve emtia fiyatları düşük olmasına rağmen ithalat tutarının 200 milyon dolar civarında olduğunu vurgulayan Canpolat, şunları söylüyor: "Spandex ithalatının önüne geçmeyi hedefliyoruz. Ülkemizin yıllık spandex ihtiyacı yaklaşık 60 ila 65 bin ton civarında. Bunun 25 bin tonunu yabancı sermayeli bir şirket üretiyor. Kalan 40 bin tona yakın miktar ise ithal ediliyor. İşte biz bu ithalatı ikame ettiğimiz gibi, üretimin yüzde 30'unu da ihraç etmeyi planlıyoruz."
Yeni istihdam yaratacak
Türkiye'nin dışa bağımlı alanlarından biri de kağıt. Bu nedenle sektörde yapılan her katma değerli çalışma çok kıymetli. Yaptığı yatırımla bu alanda ithalatı tamamen bitirip, ihracata başlayan Kipaş, önemli bir başarıya imza attı. Kurduğu tesisle özellikle ambalaj sektöründe yoğun olarak kullanılan ve ithalatı yapılan karton ve kuşe kağıtların üretimini yurt içine taşıdı.
Tüm etapları tamamlandıktan sonra tutarı 1 milyar doları bulacak olan yatırım, ülkemizin kağıt sektöründe çok önemli bir yere sahip olacak. Kipaş Kağıt Üretim İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Sinem Öksüz Dedebayraktar yatırımın ikinci etabını, bu yılın ikinci çeyreğinde devreye almayı planladıklarını belirtiyor. Dedebayraktar, "Tümü tamamlandığında yıllık 1 milyon 340 bin ton üretim kapasitesine sahip olacak bu yatırıma başlama sebebimiz, özellikle ambalaj sektöründe yoğun olarak kullanılan ve yurt dışından ithalatı yapılan karton ve kuşe kağıtlarının ithalatını önleyerek, döviz çıkışını engellemenin yanı sıra, ihracatını da yaparak ülkemize döviz kazandırmak" diyor.
Yatırım devreye alınmadan önce Türkiye'nin bu ürünlerin yaklaşık yüzde 70'ini yurt dışından ithal ettiğini anlatan Dedebayraktar, şimdi ise ihraç edebilir durumda olduğunu vurguluyor ve ekliyor: "Tesislerin tümü tamamlandığında yaklaşık 1500 kişilik bir istihdam yaratacağız."
Yeni yatırım hamlesi
Bir tarım ülkesi olan Türkiye'de elbette ki ihtiyacı en fazla duyulan girdilerden biri de gübre. Ülkemizin, 2022 yılın- da ithal ettiği 2,3 milyon ton gübre karşılığında 1 milyar 567 milyon dolara yakın döviz ödediği göz önüne alındığında bu alanda yapılacak yerli üretimin önemi de ortaya çıkıyor. Türkiye'de yaklaşık 3 ila 3,5 milyon ton üre tüketiliyor. Bunun yaklaşık 2 milyon tonu tarımda, geriye kalan kısmı sanayide kullanılıyor. O nedenle üre, en kritik azotlu gübre konumda. Bu miktarın 550 bin tonunu İGSAŞ üretirken, kalan miktar ise ithal ediliyor.
İGSAŞ Genel Müdürü İlkay Ünal, işte bu nedenle söz konusu alanda yatırım hamlesi başlattıklarını söylüyor. Ünal, "Kocaeli Körfez'deki merkezimizde kurmayı planladığımız ve Cumhurbaşkanlığımızca proje bazlı Devlet desteği teşviğine uygun görülen yatırımımız ile ülkemiz tarımı ve sanayisi için çok önemli ürün gruplarında kapasite artırımı yapacağız. Tesis devreye girdiğinde ülkemizin ithal etmek zorunda kaldığı bazı ürünleri ikame ederek yurt dışına döviz çıkışını azaltacağız" diyor.
Şirket, bu yeni yatırımıyla birlikte yılda 560 bin ton olan üre üretim kapasitesine, 630 bin ton daha ekleyecek. Böylece Türkiye'nin tek üre üreticisi olarak üre gübresindeki pazar payını yüzde 15'ten yüzde 35'e çıkararak yılda 500 milyon dolarlık ithalatı ikame etmiş olacak.
Ancak şirketin yatırımları bununla sınırlı değil. 2024'ün mart ayı içerisinde Samsun'da yıllık 220 bin tonluk orga- nomineral ve kompoze gübre fabrikasının da devreye gi- receği bilgisini veren Ünal, "60 milyon dolarlık bu yatırım- la da yine yıllık 60 milyon dolarlık ithalatın önüne geçmiş olacağız. Ayrıca deprem bölgesindeki Hatay'a da 250 bin ton kapasiteli kompoze gübre tesisi kurmak için kolları sıvadık. Bu projemizin toplam tutarı da 60 milyon dolar civarında olacak. 2025 yılında devreye almayı planlıyoruz. Bu sayede deprem bölgemizde direkt 100, en direkt olarak ise 300 kişilik bir istihdam fırsatı daha yaratmış olacağız" ifadelerini kullanıyor.
Ünal, 5 yıl içinde tamamlanması beklenen bu üç yatırımla yüzde 16 olan paylarını, yüzde 27'ye bir başka deyişle üretim kapasitesini 2 milyon 285 bin tona yükselterek, Türkiye'nin en büyük üretim kapasitesine sahip olacaklarını da dile getiriyor.
Çinkoda ithalata dur diyecek!
Kendi alanında ithalatı bitirmeye kararlı olan şirketlerden biri de izabe çinko tesisi kuran Lineer Metal. Şirket, 2019 yılında açtığı ve toplamda 256 milyon doları bulacak olan yatırımıyla, bu alandaki ithalatı önemli ölçüde azaltacak. Savunma sanayinden sağlığa, tekstilden demir çeliğe, otomotivden mobilyaya kadar birçok sektörün kullandığı çinkonun ülke sanayinin en fazla ihtiyaç duyduğu stratejik ürünlerden biri olduğuna dikkat çeken Lineer Metal Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Baydarman, bugüne kadar bu alanda yapılmış yeni bir tesis bulunmadığını hatırlatıyor. Baydarman ayrıca dünyada yeni teknolojilerin hayata geçmesi ile çinko kullanımının yüzde 20'ler civarında artacağını söylüyor.
Yıllık 400 bin ton ithalatı bulunan bu ürünün tamamının ithal edildiği bilgisini veren Baydarman, devam eden yatırımların tamamlanmasıyla gelecek üç yılda ithalatın yüzde 30'unu ikame edeceklerini ve sonraki yıllarda da kapasiteyi sürekli olarak artıracaklarını dile getiriyor.
Proje Bazlı Teşvik Sistemi nedir?
.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nca yürütülen Proje Bazlı Teşvik Sistemi kapsamında gerekli kriterleri yerine yatırımcılara önemli destekler veriliyor. Söz konusu destekleri alacak firmalarda ise şu kriterler aranıyor: 4 Ülkemizin mevcut durumda veya gelecekte ortaya çıkabilecek kritik ihtiyaçlarını karşılayabilmek
-Dış ticaret açığı verilen alanlarda ithalat bağımlılığını azaltma
-Yüksek katma değerli olmak
-Türkiye'de üretimi olmayan yeni nesil teknolojiler kullanılarak üretim yapılmasını sağlamak
-Farklı sektörlerde ülkemize rekabet gücü kazandırmak
-Etkileşimde olduğu sektörlerde teknolojik dönüşümü hızlandırma ve bu sektörlerin gelişimine katkı sunmak
-Yenilikçi ve Ar-Ge'ye dayalı yatırım yapmak
-Cari işlemler dengesini olumsuz etkileyen ve ham madde sıkıntısı yaşanılan sektörlerde gerçekleştirilecek yüksek katma değerli işlenmiş ürünlerin üretimine yönelik yatırım yapmak
-Ülkemizin ham madde potansiyelinin değerlendirilmesine olanak sağlayan entegre üretime yönelmek.