Çekirdekten girişimci
Sütiş’in üçüncü kuşak temsilcisi Esat Kocadağ, 2014 yılında Santral’de kurduğu Espressolab ile sadece ailesine değil, dünya devi global rakiplerine de azmini ispatladı. Türkiye ve yurt dışında 220’ye ulaşan şubesiyle boynuzun kulağı geçtiği bu başarı hikayesi, 2024 yılında bizleri daha da şaşırtacak. Zira markanın planları arasında halka arz, yeni üretim tesisleri ve yaklaşık 200 mağaza daha açmak var. Kocadağ, talep olursa Moğolistan’da dahi iş yapmaya şimdiden hazır…w
Çekirdekten girişimci
İpek Alpkökin Olgunsoy / INBUSINESS
Altı yaşındayken dedemler bize geldiğinde onlara 'Sütlü kahve ister misiniz?' diye sorar 'Evet' yanıtını alınca da mutfağa koşup, ocağa erişmek için çekmeceleri çekerek basamaklar yapıp, kahve hazırlardım..." Bu cümleler için ister 'Ağaç yaşken eğilir', isterseniz de 'Aslan yattığı yerden belli olur' deyin. Takdiri size kalmış...
Ama 10 yılda 220 şubeye ulaşan, üstüne üstlük 11 ülkede yer edinen ve en yakın global rakibine yap- tığı hamlelerle nefesini ensesinde hissettiren Espressolab, hepimizin yakından bildiği Sütiş'in üçüncü kuşak temsilcisi Esat Kocadağ'ın ellerinde büyüyor. Şu anda Sütiş'i hem ciro hem de şube sayısı olarak geçen Kocadağ'ın "boynuz – kulak" ilişkisinden bağımsız gelişen hikayesi ise iş dünyasında alışık olduğumuz agresif bir tarz değil. Ilıman, keyifli, ince ince düşünülmüş ama bir o kadar da iddialı...
İşe 30 bin dolar sermaye ile başlayan Esat Kocadağ, 2023 yılını 1 milyar 200 bin lira ile kapattı. Bunun yüzde 25'i ise yurt dışı şubelerden geldi. Geçtiğimiz günlerde Bahreynli bir yatırım banka- sının satın almak için 115 milyon dolar teklif ettiği markanın yanıtı şimdilik hayır gibi dursa da Kocadağ "Hayır demedik ama evet de demedik" diyor.
Bu sene halka açılmayı düşünen Espressolab, henüz resmi bir başvuru sürecini başlatmadı lakin bu he- def için hazırlıklarını yapıyor. 2022 yılında yaklaşık 2 milyon dolar yatırımla, 100. şube olarak Merter'deki eski bir kağıt fabrikasını dönüştüren ve böylece Avrupa'nın en büyük kahve deneyim merkezini açan Espressolab, sadece bu merkezde günlük 10 bin müşteriyi ağırlıyor.
Bu sene yaklaşık 3 milyon euro yatırım ile Kemerburgaz'da bir kutulama tesisi açmayı planlayan markanın bir başka hedefi açıp içmeye hazır kutu kahve ile benzin istasyonları ve marketlere girmek. Marka, şube sayısını ise 400'e yükseltecek. Dinledikçe şaşırdığınız bu başarı hikayesinin devamını ise Esat Kocadağ'ın anlatması sanki en doğrusu...
-Sütiş gibi bir markanın üçüncü kuşak temsilcisisiniz. Ve Emirgan Sütiş ile büyük bir başarı da elde ettiniz. Kahve fikri nereden geldi aklınıza?
Aslında kahve ekspertizi değilim. Damağım iyidir ama uzmanım diyemem. Benim işim kahveden çok iyi anlayan insanları bulmak. Bu konuda da iyi olduğumu düşünüyorum. Dedemin babasının Gürcistan'da ekmek fırınları varmış. Biz 170 yıldır yiyecek ve içecek sektörünün içindeyiz. Keza ben de kendimi Sütiş'in içinde buldum. Abim ile 15 yaşında yazları çalışmaya başladık. Babam bizi dükkanlara götürürdü. Sonra üniversiteye girdim. Eğitim için Amerika'ya gittim. Döndükten sonra bana Emirgan Sütiş'i verdiler. O dönem Emirgan şubemizde 30 kişi çalışıyordu. Ben bıraktığımda 230 kişi idi. Emirgan Sütiş markası adı altında 32 dükkan, bir fabrika açtım. Çiftlik kurdum. Sonrasında kendimi yeni bir alanda ispatlamak istedim. 'Sen bir şey yapabiliyor musun?' algısını yıkmak istedim. Bir de şunu gördüm. Sütiş gibi restoranlarda, bir dükkanda 70 – 80 kişi çalışıyor ve bu operasyonların sürdürebilirliği çok zor ve stresli. Ama hızlı zincirlerde ortalama sekiz kişi var.
Daha karlı ve fazla dükkan açabiliyor. Bu düşünce ile 2011yılında yeni girişimimin ne olacağını tam da netleştirmeden isim tescili almaya başladım. O zaman aklımda pek çok fikir vardı. Hamburgerci açacağım, kahveci açacağım gibi... Belki 50 isim tescilim vardır. 2014 yılında Bilgi Üniversitesi Santral İstanbul Kampüsü'nde ağabeyim bir işletme almıştı. Baktım personelin yemek yediği küçücük bir köşe var. 'Bana burayı versen ben burayı kahveci yapsam' dedim. Ağabeyim de biraz havalı 'Orayı çok kişi istiyor' diye bana takıldı. Ve Espressolab ilk o köşede başladı.
-Espressolab için toplamda nasıl bir yatırım yaptınız?
2014 yılında orayı aldıktan sonra geliştirmeye odaklandım. Ben iki üç yıldır pinterest gibi yerlerden kahvecilerin fotoğraflarını biriktiriyordum. İlham versin diye. İlk dönemde mimarı bu şekilde yönlendirdim. Ben bu işi 30 bin dolarla kurdum. Bir daha asla cebimden para çıkmadı. Geçen günlerde Bahreynli bir yatırım bankası bize 115 milyon dolar teklif etti. Tam hayır demedik ama evet da demedik.
Risk ala ala geldim bu güne kadar. Ben hep şöyle düşünüyorum. Bir sıkıntı olursa sadece ilk baştaki 30 bin dolarım gider. Çünkü başka para koymadım. Ailemin varlığı bana güven verdi ama onlardan da para almadım. Merter şubemiz beni heyecanlandırıyor. Avrupa'nın tek çatı altındaki en büyük kahve dükkanı diyebilirim. Bu konseptte üç şubemiz var. Toplamda 11 ülke 220 noktadayız. Bize ait 22 şube var. Gerisi franchise.
-Günlük satış rakamlarınız nedir? Rekabette pazarın neresindesiniz?
Türkiye'de günlük 150 bin kişi geliyor şubelere. En çok filtre kahve gibi klasikler içiliyor. Bizim en yakın rakibimizin tek mağaza özelinde Türkiye rekoru günlük 2 bin 200 fiş. Bizim buradaki skorumuz ise 5 bin 850. Bu bizim için paradan da önemli. Kendileri bizim bu kadar satış yaptığımıza da inanmıyorlarmış. Bence bu da iyi bir gösterge. Rakibinin seni görmemesi kadar güzel bir şey yok. Bizim Merter şubemizde 'Ego senin düşmanındır' diye bir kitap var. Dağıtıyorum gelenlere ve çalışanlarımıza. Toplantı yapacağım zaman 'Arkadaşlar egonuzu dışarda bıraktınız mı?' diye soruyorum.
-Bir deneyim merkezi kurmaya nasıl karar verdiniz?
Ben Merter'deki deneyim merkezimiz gibi büyük bir şube için çok yer aradım. Buradan önce iki sene boyunca Osmanlı'dan kalmış eski bir fabrika aradım. Şapka fabrikası, kibrithane pek çok yer gezdim. Gidiyorum tabii ki diyorum ki "Ben burayı kahveci yapacağı" insanlar suratıma şaşkın şaşkın bakıyorlar. En sonunda burayı buldum. Ve tüm paramı harcayarak riske girdim. Burası bir karton fabrikası idi. İstanbul'un ilk karton fabrikası Kartonsan, 1950'lerde açılmış. Burayı ilk tuttuğumda ailedeki en aptal kişi bendim. Bir günde akıllıya geçtim. Kime Merter desem şaşırdı. Mesela üniversiteden arkadaşlarıma açılış davetiyesi yolluyordum, adresi görünce 'Esat biz oraya kadar yorma' diyorlardı. Buraya 2 milyon dolar yatırım yaptık. Merkezi hazırlarken 14 ay boyunca kamera ile kendimizi çektik. O videolarda da söylemiştim, insanlar Pendik'ten bile kalkıp buraya gelecekler diye ve geliyorlar. Çünkü İstanbul'da şöyle bir durum var. İstanbul çok stresli bir şehir. 20 milyon insan var. Sen ilginç bir şey yaptığında insanlar görmeye geliyor. Darbe sonrası 16 Temmuz günü neler olduğunu görmek için o dönem işlettiğim Emirgan Sütiş'e gittim. Doluydu. Buna çok şaşırdım. Bu ülkede savaş dahi çıksa bir kesim sürekli dışarıda.
-Marka algınız nasıl? En çok hangi kesim sizi tercih ediyor?
Gençler kahveyi çok seviyor. Müşteri yaş ortalamamız 20. Markamızın adı benim 2011 yılında tescil ettirdiğim isimlerden biri idi. Sevildi. Şimdi şöyle diyorlar; 'Hadi! Lab'a gidelim.' Bu bizim için önemli. İnsanlar markayı tanıyor.
-Şubeleşme nasıl ilerliyor?
Bana bir abimiz demişti ki; "100 şubeye kadar çok yıpranırsın, yüzden sonra nasıl bir dengeye girdiğini sen bile anlayamazsın." Gerçekten de 100'üncü şubeden sonra 'her yerdesiniz' denmeye başladı. 2022 yılında 100. şube olarak Merter deneyim merkezini açtık. Son 14 ayda 120 şube kurduk. Yani neredeyse şu anda üç günde bir şube açıyoruz. Bazen günde iki şube açtığımız da oluyor. Türkiye'deki şubelerimizin yüzde 80'i franchise. Bizim bazı girişimcilerimiz içinde altı – yedi şubesi olanlar var. Doğru lokasyon verdiğimiz için memnun kalıyorlar, kazanıyorlar ve yeni şubeler açıyorlar. Tüm şubelerimiz büyük bir hevesle borsaya açılmamızı bekliyor.
-Peki bu yılki ajandanızda borsaya açılmak var mı?
Borsaya açılmak istiyoruz. Belki yedi ila sekiz ay sonra olabilir. Rakamlarımız tutuyor. Henüz net değil ama şimdiden hazırlanmak istedik. Koşullarımız halka arza uygun.
-Şube sayısıyla ilgili hedefiniz nedir?
Şube sayımızı 400'e çıkartmak istiyoruz. Hazır kutu kahve konusu. Kutu kahve üreterek market ve benzinliklere soğuk kahvemizle girmek istiyoruz. Şu anda şişe var ama şişelerin raf ömrü çok uzun olmuyor. Kutuya geçersek raf ömrünü bir yıla kadar çıkartabileceğiz. Bir de şöyle bir avantajımız var; Fas'taki ortağımızın 560 benzin istasyonu var. Bu noktalarda eğer böyle bir ürün yaparsak ihracata da başlamış olacağız. Kemerburgaz'da bir kutulama tesisi açacağız. Bu alana ortalama 3 milyon euro civarında bir yatırım planlıyoruz. Ancak tesisimize ilişkin diğer detaylar henüz netleşmedi.
-Siz yurt dışında da şubeleşiyorsunuz. Cironuz içinde yurt dışı gelirlerinizin payı nedir?
2023 ciromuz 1 milyar 200 bin lira. Bunun yüzde 25'i yurt dışından geliyor. 38 yurt dışı şubemiz var. Yurt dışı şube sayımızı biraz daha artırmak istiyoruz Bizim Mısır'da 13 dükkanımız var. Paletimiz Suudi Arabistan'dan Güney Afrika'ya kadar uzanıyor. Sistemi öyle bir kurduk ki bizim için İzmir'de şube açmakla Cape Town'da şube açmak arasında operasyonel olarak büyük bir fark yok. O yüzden her yere mağaza açabiliyoruz.Asla girmem dediğim bir nokta yok. Bu bir ticaret. Basra, Bağdat, Lübnan da dahi şubeler açıyoruz. Yakında Erbil'de de olacağız. Moğolistan'a bile gideriz yeter ki talep olsun.
Kahve için dünyayı geziyoruz
Operasyon ekibimizle tüm dünyayı geziyoruz. İki hafta önce Hong Kong'a gittik. Ondan önce Japonya, Güney Kore, ABD, Almanya ve İsveç'teydik. Tüm kahvecileri geziyoruz ilişkimizi diri tutmak için kim ne yapmış ne getirmiş onlara bakıyoruz. Biz önce kahveyi Almanya'da Hamburg'dan toptancıdan alıyorduk. Hamburg kahvenin borsasıdır. Ama şu an biz direkt tarladan alıyoruz. Ruanda'daki köylülerle çalışıyoruz. Bunları belgesel haline de getirdik.
Bizle iş yapana vatandaşlık veriyorlar
Yurt dışında Suudi Arabistan pazarını geri kazanmaya çalışıyoruz. Daha önce girmiştik ancak operasyonlarımıza ara verdik. Şimdi orada dört büyük firma ile görüşüyoruz. Bölgede en az 100 şube açabilecek bir ortak arıyoruz. Bizi gerçekten temsil edebilecek ortaklar olması önemli. Halihazırda 30 AVM'si olan bir firma ile görüşüyoruz. Lizbon'da ise ikinci dükkanımızı açacağız. Orada vatandaşlık vermeye başlayacağız vatandaşlarımıza. Şöyle bir gelişme oldu; Lizbon'da normalde mülk aldığınızda vatandaşlık veriliyordu. Şimdi ise yeni düzenleme ise birlikte işletme açmanız lazım. Şu anda Türkiye'den Portekiz'de şube açmak isteyen 18 kişi sırada bekliyor.
Yatırımın geri dönüşü 3 yılda alınıyor
Esat Kocadağ, Espressolab'in franchise koşullarıyla ilgili şu bilgileri paylaşıyor. "İsim hakkı olarak 700 bin TL ve ciro payından yüzde beş alıyoruz. Dükkanın tüm maliyeti 10 milyon TL tutuyor. Geri dönüşü ortalama üç sene ama burada konum da çok önemli. Örneğin Anadolu şehirlerinde bir şube kirası ortalama 7 bin TL, ama günde 30 bin TL ciro yapıyor. O girişimci bu şartlarda ödediği rakamı bir yılda da çıkartıyor. Bu biraz tutuğunuz yere ve kira koşullarına da bağlı. Bu noktaya kadar gelmemizin sebebi, detaylı bakmamız. Ben hep derim ki bizim tek kurşunumuz var onu doğru noktaya atmamız lazım."