Dünyayı bekleyen 10 zorlu etap
Fırsata dönüşebilecek 10 zorlu etap 2024 yılı, küresel düzen ve küresel ekonomi-politik sistem açısından, 2020’den beri yükselen, 2023’te ciddi derinleşme gösteren ‘belirsizlik’ler ve ‘trendler arası çatışma’ açısından en zorlu etap, en esaslı eşik olacak. Çünkü tüm dünyayı seçimlerden koridor savaşlarına, yüksek faizden enflasyona 10 temel zorluk bekliyor.
Prof. Dr. Kerem Alkin
İçinde bulunduğumuz küresel düzenin sebep olduğu kargaşa, tutarsızlık ve adaletsizlik bizleri o kadar zorlamaya başladı ki, hayatın adeta hızla üzerimize geldiği hissine kapılıyoruz. Dünyanın her noktasında artan silahlı çatışmalar, küresel enerji denkleminin yeniden şekillenmesine yönelik yoğun rekabet, yapay zeka (AI) gibi nereye evrileceğinden emin olamadığımız yeni teknolojiler ve teknolojik trendlere yönelik artan kuşkular bizi günlük hayatımızı rahatlatacak, ailemiz için isabetli ekonomik kararlar ve doğru yatırım kararları alacak bir noktaya götürmekten çok, sanki bir 'kara delik'e çekiyor gibi hissediyoruz.
Çünkü, küresel sistemi derinden etkileyen 5 temel başlık, aynı zamanda 'Küresel Güney' ile 'Küresel Kuzey' arasındaki anlaşmazlıkları da sıklıkla derinleştirmekte. Oysa, küresel düzeni yeniden yapılanmaya zorlayan söz konusu 5 temel başlık için güçlü ve sürdürülebilir bir 'Küresel Güney'/'Küresel Kuzey' diyaloguna ihtiyacımız var. Küresel düzeni tehdit eden 5 temel başlığı hatırlayalım: 'İklim Değişikliği', 'Teknolojinin Yaratıcı Yıkımı', 'Demografik Dönüşüm', 'Dağılan Dünya' ve 'Sosyal Huzursuzluk'. 'İstikrarsızlaştırıcı' etkisi kadar, bu başlıklar 'istikrarlı' bir ekonomi-politik sistemin yeniden inşası adına önemli fırsatları da beraberinde getiriyor.
Ülkeler ve şirketler, temiz ve yenilenebilir enerji atılımları, tüm elektrikli araçlar, küresel vergi sisteminde yeniden yapılanma ve daha adil bir vergi sistemi, küresel tedarik zincirinin etkinliği ve verimliliğini arttıracak yeni teknoloji yatırımları ve dünya ekonomisinin, imalat sanayinden hizmetler sektörüne, tüm stratejik sektörlerinde üretkenliği ve sıfır atık olgusunu sıçratacak yeni yaklaşımlar, söz konusu 5 zorlu başlığın sebep olacağı yeni fırsatlar olabilir.
2024'te 10 zorlu etap
1-İklim krizi ile mücadele ve finansmanı
2024'de de küresel iklim krizi en popüler başlıklardan birisi olmayı sürdürecek. Ancak, dünyanın her noktasında iklim koşullarına, hava koşullarına yönelik bunca anormallik yaşanmasına rağmen, hala 'iklim değişikliği'nin bir yalan, bir safsata, bir kurgu olduğunu ifade eden insanların olduğu bir dünyada, küresel iklim kriziyle mücadele için uluslararası farkındalık ve ortak mücadele kararlılığı oluşturma savaşı devam ediyor. En büyük sorun ise, yeşil dönüşüm, iklim dönüşümünün finansmanı. Uluslararası kalkınma bankaları ve ticari bankalar dünyasında, temiz ve yeşil enerji, iklim dönüşümü odaklı yatırımları finanse etmek üzere iştah arttırıcı adımlar ve düzenlemeler hala çok zayıf. Bu nedenle, 2024 iklim dönüşüm finansmanı için tarihi adımların atılabileceği bir yıl olabilir.
2- 2024: Seçimler yılı
2024, 70'den fazla ülkede, 4,2 milyar insanın başkan veya cumhurbaşkanını, merkezi hükümetini veya yerel yönetimini seçmek için sandık başına gidecekleri bir yıl. Dünya nüfusunun 8 milyarı daha 2023'de yeni geçtiğini dikkate aldığımızda, modern tarihin demokrasi ile bezenmiş son 100-150 yılı açısından, ilk kez küresel nüfusun yarısından fazlasını aynı yıl oy kullanacak. Herkesin umudu, küresel meseleler için birbiriyle daha uyumlu çalışacak liderlerin ve hükümetlerin seçilmesi yönünde. Ancak, ülkelerin ve ülkelerin bulunduğu bölge ve kıtaların kendine özgü sorunları o kadar derinleşmiş durumda ki, seçmenlerin küresel meseleleri de gözetecek şekilde oy kullanmaları doğal olarak kolay gözükmüyor. ABD'nin başkanlık seçimi ise, küresel jeopolitik ve jeoekonomik meselelerin seyri açısından hayli kritik olacak.
3- Avrupa için meydan okumalar yılı
2024, Avrupa açısından yeni meydan okumaları da beraberinde getiriyor. Avrupa'nın en gelişmiş ülkeleri açısından dahi sosyo-ekonomik sorunlar derinleşmiş durumda. Bu nedenle, Avrupa Birliği'nin kamu mali disiplin kuralları ile, sosyo-ekonomik sorunların üstesinden gelmek için hane halkı ve KOBİ'lere yapılması elzem olan kamu mali destekleri arasında, Avrupa sıkışma yaşayacak. İşin ilginç boyutu, bu sıkışma Avrupa'da seçim sonuçlarını da derinden etkiliyor ve göç konusundaki tartışmaların da etkisi ile, sağ eğilimli partilerin güçlenmesine sebebiyet veriyor.
Avrupa, aynı zamanda dağılmış bir Yugoslavya'da 1990'larda yaşanmış insanlık trajedisi ve soykırımlar sonrasında, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana ilk kez sıcak bir savaşın etkileri ile de boğuşuyor. Rusya-Ukrayna Savaşı Avrupa'ya ağır bir enerji krizi, gübre ve tarımsal ürünler açısından hayli ciddi bir tedarik krizi ve imalat sanayinde pek çok ara mamul ve yedek parçanın temin edilememesi olarak döndü. Yetmezmiş gibi, içeriden ve dışarıdan, AB Komisyonu ve Avrupa ülkeleri, Ukrayna'ya uzun bir mücadele için gereken askeri ve ekonomik desteği sağlaması konusunda, bir yandan da nihai AB üyeliğine giden yolu hazırlamak konusunda baskı altında. ABD'deki 2024 başkanlık seçimleri sonrasında, seçilen yeni başkan Ukrayna'ya desteği çeker ise, yalnız kalacak Avrupa için süreç daha zorlu olacak.
4- Emtiaların politizasyonu ve enerji savaşı
2024 yılının bir başka mücadele alanı ise, küresel enerji, gıda, hammadde ve ara mamul tedariğine yönelik tartışmalar olacak. Rusya-Ukrayna Savaşı ve ABD-Çin gerginliği, küresel tedarik zincirine 'emtiaların politizasyonu' olarak yansıyor. Enerji türevleri, petrol ve doğalgaz, yarı iletkenler, çipler, kritik mineral ve madenler, pek çok emtia ağır bir küresel ve bölgesel jeopolitik ve jeoekonomik savaşın tam ortasında kalmış durumdalar. Bu nedenle, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (APEC) San Francisco'daki liderler zirvesinde Biden ile Xi arasındaki görüşme küresel tedarik zinciri rekabetine bir sakinleşme getirecek mi birlikte izleyeceğiz. Temiz enerjiye geçiş, hidrojene dayalı yeni temiz enerji tedarikçisi ülkelerin ortaya çıkması ve enerji kaynakları haritasının yeniden çizilmesine yönelik tartışmalar da 2024'de sıklıkla izlenecek.
Yüzde 100 elektrikli yaşama geçiş ve rüzgar, güneş gibi temiz ve yenilenebilir enerji teknolojileri ve yatırımlarındaki ilerlemeler, lityum, bakır ve nikelin önemi adeta sıçrayacak. Yeşil kaynaklara yönelik rekabet, jeopolitiği ve ticareti yeniden şekillendirmekte. Bu nedenle, dünyanın önde gelen ekonomileri arasında beklenmedik kazananlar ve kaybedenler olacak. Bununla birlikte, petrol ve doğalgaza bağımlılık 2030'a kadar artarak sürecek. Bu arada, iklim dostu politikaları elitlerin sıradan insanlara karşı bir komplosu olarak gören kesimlerin bu konudaki önyargılarının değiştirilmesi de epey mesai alacak gözüküyor.
5-"Koridorlar Savaşı" ilerleyecek
2024'ün bir diğer konu başlığı ise, Çin, ABD ve AB arasındaki 'Koridorlar Savaşı' olacak. Malum, Çin'in 10 yıl önce başlattığı ve 8 trilyon dolar bütçe belirleyip, bugüne kadar 1 trilyon dolar para harcadığı 'Kuşak-Yol İnisiyatifi' Afrika, Asya, hatta Latin Amerika'da altve üst yapı projeleri ve jeostratejik hakimiyet noktasında Çin, ABD ve AB arasındaki rekabeti yoğunlaştırmış durumda. ABD, Çin'in hamlesine Blue.Dot. Network, yani Mavi Nokta Ağı projesi ile, AB ise Global Gateway, yani AB Küresel Geçit projesi ile yanıt vermeyi arzu ediyor.
Ancak, ülkeler arası kıtadan kıtaya geçen 'Koridor Savaşları'nın tırmandığı bu dönemde, kimi ülkelerin liderlik ettiği yeni ekonomi ve ticaret koridorlarında gözlenen 'çok duraklı', 'çok elleçlemeli', çok sayıda depolamayı gerektiren projeler, öngörebileceğiniz gibi, üretkenlik, maliyet yönetimi, yeterlilik, sadelik ve ekonomik olma prensipleri açısından çok sayıda zorlukla karşılaşacak. Bu nedenle, 'sırf alternatif bir koridor' oluşturmak adına ilan edilen koridorlar yukarıda ifade ettiğimiz gerekçeler nedeniyle hayata geçirilmeleri konusunda önemli zorluklar yaşayacaklar. 2024'de de 'Koridor Savaşları'nı dikkatle takip etmeyi sürdüreceğiz.
6- 'Çok kutuplu' bir küresel sisteme doğru
Uluslararası siyaset uzmanlarına göre, dünya Soğuk Savaş döneminin iki kutuplu döneminden sonra, 1990'lardan 2020'lere kadar devam ettiği ifade edilen 'tek kutuplu' dünyanın bittiğini belirtiyor. İki 'siyah kuğu', küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı, bir yönüyle katalizör, bir yönüyle de adeta turnusol kağıdı gibi, dünyanın artık 'çok kutuplu' bir jeopolitik rekabet sürecine girdiğini adeta tescilledi. ABD'nin Asya'ya yoğunlaşma ve yükselen Çin ile rekabetine daha fazla odaklanma çabaları, hali hazırda devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı ve şimdi de Gazze'deki savaş nedeniyle sekteye uğramış durumda.
Ukrayna Savaşı ise, Rusya'nın prestiji açısından iyi olmadı. Hem dikkati dağılmış durumda hem de nüfus kaybediyor. Küresel düzeyde uluslararası jeostrateji uzmanları 'dondurulmuş anlaşmazlıklar' ve mevcut gerginliklere bağlı olarak dünya çapında yeni bir 'Soğuk Savaş' rüzgarının esmekte olduğundan endişe duyuyorlar. Sahel'deki istikrarsızlık da artıyor. 'Çok kutuplu dönem'in dünyada daha fazla çatışmaya sebep olmaması adına, 2024 bilhassa Afrika, Asya ve Avrupa'da bölgesel sorunlara daha somut çözümler üretilmesi gereken bir yıl olmalı.
7- İkinci bir soğuk savaş dönemi kapıda mı?
Bir tarafta, Ukrayna, diğer tarafta Gazze ve yetmezmiş gibi Tayvan gerilimi. Bunun yanı sıra, ABD ile Çin arasında yükselen ileri teknolojilere erişim yarışı ve karşılıklı yaptırımlar, sınırlamalar 'yeni soğuk savaş' söyleminin ne yazık ki sertleşmesine sebep olmakta.
8. Küresel Güney'in önlenemez yükselişi
'Küresel Güney' uluslararası ekoomi- politik düzeninin yeniden yapılandırılmasına yönelik sancılı gelişmelerin, hararetli tartışmaların yaşandığı son 10 yıl, 'saha'lara güçlü bir şekilde 'geri dönmüş' durumda. Birleşmiş Milletler'in (BM) 17 sürdürülebilir kalkınma amaçlarına (SKA, SDG) yönelik, 21. Yüzyıl'ın yükselen kıtası 'Afrika'ya yönelik olarak öne sürülen projelerin, çözüm önerilerinin, daha da kötüsü, finansman metotlarının yetersizliği, adeta sorunları 'hafife' alan görüntüsü 'Küresel Kuzey'i ciddi bir küresel samimiyet testinden geçirirken, 'Küresel Güney'in inisiyatif almaya karar vermesi çok mu şaşırtıcı?
Bu nedenle, Türkiye gibi, sahada ve masada 'insani ve girişimci' diplomasi imkan ve kabiliyetleriyle, samimiyetini, gerçekçiliğini, tarafsızlığını, hak yemeyen, dürüst tavrını, itibarını ve inandırıcılığını defalarca kanıtlamış bir ülkenin Küresel Güney ile Küresel Kuzey arasındaki 'diyalog' ve 'iletişim' gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Yeni yüzyılın ilk 25 yılını tamamlamaya hazırlanırken, 'sorunlar küreselleşirken', 'açlık', 'yoksulluk' sorunu belirli coğrafyalarda bırakın kısmen iyileşmeyi, daha derinleşirken, 'Küresel Kuzey'in sorunları çözme kapasitesindeki zafiyet nedeniyle, göç, güvenlik gibi kritik önemde başlıklar 'bölgesel' olmaktan, 'küresel' olma seviyesine geçtiler. 'Küresel Güney'i temsil eden ülkelerin dünyanın karşı karşıya kaldığı ciddi meselelere karşı üretilen çözüm önerilerinin yetersizliğine duydukları endişe katlandı ve bu durum, 'Küresel Güney'in temsilcisi olan önde gelen ülkeleri yeni çok taraflı platformlar oluşturmaya yönlendirmiş durumda.
9- Ekonomik belirsizlik 2024'te devam edecek
Her ne kadar, enerji, tarım ve gıda ürünleri bazlı küresel enflasyon baskısı hafiflemiş gözükse de, buna bağlı olarak, önde gelen ekonomileri resesyon, ağır bir durgunluk sarmalına düşürmek istemeyen önde gelen merkez bankaları para politikasını sıkılaştırma adımlarını 'şimdilik' tamamlamış gibi gözükse de, 2024 enerji türevleri, gübre ve gıda gibi tarım ürünleri bazlı fiyat dalgalanmalarının tekrar ağırlık kazanabileceği bir yıl olma özelliği taşıyor.
Evet, batılı ekonomilerin yılbaşındaki daha karamsar tahminlere göre, bilhassa büyüme boyutunda 2023'te beklenenden daha iyi performans gösterdikleri bir gerçek. Ancak, IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi kuruluşlar, 2024'de toparlanmanın ve göreceli olarak ivme kazanmış bir büyümenin devam etmesini beklemiyor. Merkez bankalarının 2024 sonuna kadar faiz oranlarını yüksek tutmayı sürdürecekleri anlaşılıyor ve bu durum resesyon olmasa bile, hem şirketler hem de hane halkının yatırım ve tüketim eğilimini yeniden zayıflatabilir. Çin'in yeniden deflasyona düşüp düşmeyeceği de takip edilen konulardan birisi olacak.
10- Yapay zeka gerçeğe mi dönüşüyor?
Yaşanan tüm jeopolitik gerginlikler ve belirsizlikle rağmen, ülkeler ve şirketler arasındaki teknoloji rekabeti hızlanarak devam etmekte. Rekabetin yoğunlaştığı alanlardan birisi de, Yapay Zeka. Görünen o ki, yapay zeka uygulamaları işletmeler tarafından her geçen gün daha fazla benimseniyor, Ancak, halen ve halen, yapay zekanın etik kodları boyutunda, beklenmedik kullanımlar ve suistimaller ortaya çıkmaya devam edecek. Hükümetler açısından 2024'te en hassas konu, yapay zekanın istihdam üzerindeki etkisi ve daha da riskli bir alan olarak ülkelerdeki demokratik seçimlere müdahale potansiyeli konusunda yoğun endişelerin nasıl yönetileceği.