İş dünyası büyümeyi böyle gördü

02:28 - 31.08.2023, Perşembe

İş dünyası temsilcileri, 12 çeyrektir üst üste büyüyerek, OECD’’nin en hızlı büyüyen ikinci ekonomisi olan Türkiye’nin yakaladığı bu performanstan memnuniyet duyduklarını dile getirdi.

İş dünyası temsilcileri, TÜİK tarafından açıklanan büyüme rakamlarını değerlendirdi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, 2023'ün ikinci çeyreğinde GSYH'nin geçen yılın aynı dönemine göre % 3,8 oranında artış göstermesinin, istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme açısından oldukça pozitif bir tablo ortaya koyduğunu söyledi.

Türkiye ekonomisinin, 2023 yılının ilk yarısında küresel ve bölgesel zorluklara rağmen büyümesini sürdürmeyi başardığını vurgulayan Olpak, şunları kaydetti:

"Özellikle küresel olarak ekonomik ve ticari faaliyetlerin azaldığı bir dönemde olduğumuzu da göz önünde bulundurmalıyız. ABD, Çin ve Avrupa Birliği gibi küresel ekonominin lokomotifi olan bölgelerin iktisadi faaliyetlerinin azaldığı, küresel ticaretteki büyümenin tarihsel ortalamanın altında olduğu zor bir dönemde, bu umut verici büyüme performansımızı elbette iş dünyası temsilcileri olarak memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak detaylara baktığımızda ise sanayinin ve ihracatın daralması gibi arzu etmediğimiz gelişmelerin yaşandığına da tanık oluyoruz.

Büyümenin detaylarına baktığımızda, talep tarafını değerlendirdiğimizde GSYİH'nin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturan hane halkı tüketimi %15,6 oranında artarken, yatırımlar % 5,1 oranında artış göstermiştir. Mal ve hizmet ihracatı % 9 oranında daralırken ithalatın % 20,3 artmasıyla net ihracatın büyümeye negatif katkıda bulunduğunu görüyoruz. İhracatta son 2 çeyrekte de bir düşüş vardı ancak bu sefer makasın biraz daha açıldığını gözlemlemekteyiz ki, küresel ticaretteki daralmanın bunda etkili olduğunu değerlendiriyoruz.

Üretim tarafında ise sanayideki üretimin daraldığını görmekteyiz ki, bu veri de bize ev ödevlerimizin olduğunu gösteriyor. Sanayi daralırken, büyümenin sürükleyicisi inşaat, perakende ticaret ve hizmet sektörleri oldu.

Önümüzdeki dönemde büyümenin istikrarlı olması, iç ve dış talep açısından dengeli bir şekilde artması son derece önemli. Bunun için de yatırım ve ihracata dayalı büyüme performansı için iş dünyası olarak elimizden gelen gayreti göstermenin çabası içindeyiz.

Ayrıca DEİK olarak hazırlık çalışmalarına katkı sağladığımız Orta Vadeli Programın yakın bir zamanda açıklanmasını bekliyoruz. Söz konusu program ile cari açık, bütçe açığı ve enflasyon gibi sorunlarımızın ile orta vadeli bir bakış açısı ile makul bir dengeye getirilmesini ve atılacak yapısal reform adımları ile en önemlisi güven unsurunu pekiştirmesini bekliyoruz. Böylece sanayideki üretimin artırılarak daha fazla ihracat yapılmasının da önümüzdeki dönemde mümkün olacağına inanıyoruz."

"Türkiye ekonomisi gelişimini taçlandırdı"

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı ise, ilk çeyrekte yüzde 3,9 büyüyen Türkiye ekonomisinin, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8'lik bir büyüme performansı kaydederek gelişimini taçlandırdığını söyledi.

Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin etkisine dikkati çeken Asmalı, "Asrın felaketi olarak adlandırılan Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin iktisadi aktivite üzerindeki sınırlayıcı etkilerine karşın kaydedilen bu büyüme, Türkiye ekonomisinin yüksek direnç gücünü bir kez daha teyit etmiştir." ifadelerini kullandı.

Asmalı, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu dönemde net dış talep büyümeyi 6,3 puan sınırlarken, iç talebin büyümeye katkısı 11,4 puanla dikkat çekmiş, 1,3 puanlık katkısıyla yatırımlarda da pozitif görüntü sürmüştür. Yüzde 3,8'lik büyüme performansıyla ikinci çeyrek verisi açıklanan G20 ülkeleri içerisinde 4'üncü sırada yer alan Türkiye, böylece pozitif büyüme eğilimini üst üste 12'nci çeyrekte de sürdürmeyi başarmıştır. Ekonomi yönetiminin piyasaları düzenleyen, yönlendiren ve teşvik eden etkin politikalarının öncü rolünün yanı sıra iş dünyasının da gayretleriyle ülkemizin üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme sürecinin devam edeceğine olan inancımız tamdır."

"Önümüzdeki çeyrekte tarımdaki büyüme oranının daha da iyileşeceğine inanıyorum"

İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Ali Kopuz da Covid-19 salgınından bu yana kesintisiz büyüme sürecinin sürdüğünü vurgulayarak, "Türkiye ekonomisi depreme, küresel ekonominin yön arayışına ve iklimsel sınamalara rağmen 2023 yılının ilk yarısında önemli bir büyüme performansı ortaya koymuştur." ifadelerini kullandı.

Krediye erişimde sıkıntıların olduğunu belirten Kopuz, şunları kaydetti:

"Fiyat istikrarına karşı uygulanan sıkılaştırıcı politika tedbirleri ile yükselen kredi maliyetlerinin de etkisiyle, işletme sermayesine ihtiyacı olan firmalarımızın kredilere erişimindeki sıkıntılar, işletmelerin ve istihdamın devamlılığı için çözüme kavuşturulması gereken alanlar. Bu bakımdan, yakında açıklanacak olan Orta Vadeli Program'ın muhtevası önümüzdeki süreçle ilgili önemli olacaktır. Bu kapsamda istihdam, katma değerli üretim ve ihracatı odağa alan büyüme politikalarını destekleyen hedefler ve yapısal tedbirler doğrultusunda atılacak adımların, sürdürülebilir büyümeyi destekleyeceğine inanıyorum. Küresel gelişmeler de dikkate alındığında, istihdamı koruyarak ve millî hasıladan aldığı payın artmasını sağlayarak büyümeyi sürdürmek, önümüzdeki süreçte önem arz etmektedir."

Tarımda yüzde 1,2 düzeyinde bir büyümenin gerçekleştiğini ifade eden Kopuz, "Büyük depremin bölgedeki tarımsal faaliyetleri sınırlayıcı etkisine rağmen ilk çeyrekteki olumsuz tablonun toparlanmaya başladığını görmek memnuniyet vericidir. İçinde bulunduğumuz hasat döneminin de katkısı ile önümüzdeki çeyrekte tarımdaki büyüme oranının daha da iyileşeceğine inanıyorum. Ülkemizin en büyük avantajlarından olan genç nüfusu ve onların tarımın teknolojiye entegrasyon kabiliyetlerini kaldıraç olarak kullanabilirsek, tarımsal potansiyelimizi çok daha verimli hale getirebiliriz. Zira tarım ve gıda sektörü, ülkemiz ve tüm insanlık için hem çok stratejik, hem de tüm iklimsel sınamalara rağmen milli hasılamıza önemli katkılar vereceğine inandığımız bir alandır." açıklamasında bulundu.

"Türkiye ekonomisi rotasını normalleşmeye çevirdi"

Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın ise mevcut şartlarda beklediklerinin de ötesinde büyüyen bir Türkiye ekonomisi gördüklerini belirterek, "Bunun yanı sıra sanayide görülen daralmanın da devam ettiğini de görmekteyiz. Sürdürülebilir sağlıklı büyüme açısından sanayicimizin cesaretlendirilerek yeniden üretime yönlendirilmesi gerekmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ekonomisinin genel seçimler sonrası ekonomik olarak rotasını normalleşmeye çevirdiğini vurgulayan Aydın, şu ifadeleri kullandı:

"Bu da enflasyonun öncelendiği; tasarruf, kısıtlama, tedbir, baskılama gibi yöntemleri de beraberinde getirdi. 3,8'lik büyümede 6,8 ile hizmet ve 6,4 ile inşaat sektörünün büyük tesiri olduğunu görürken, sanayi sektörünün eksi 2.6 olarak daraldığını gözlemlemekteyiz. Üçüncü çeyrekte de turizm mevsiminin etkisiyle hizmet sektörünün büyüme katkısının yine yüksek olacağını şimdiden söyleyebiliriz.

Büyümede özellikle iç talepten dolayı tüketim malı ihracatında yüksek artış gözlemlemekteyiz. Sürdürülebilir büyüme açısından dıştan ziyade yerli üretime odaklanarak sağlıklı bir büyüme ekonomik çıkarlarımız açsından daha yerinde olacaktır. Bu nedenle sanayicilerimizin cesaretlendirilerek yeniden üretime odaklanması sağlanmalıdır. Bu da her zaman dile getirdiğimiz üzere finansa erişim kaynaklarının açılmasıyla gerçekleşecektir. Üretim demek ayakları yere basan sağlam, sürdürülebilir büyüme ve istihdam demektir. Bu konuda iş insanları olarak her daim taleplerimiz olacaktır ve de olmaya devam edecektir."

"Bu büyüme çok önemli"

Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran da, bu yılın ikinci çeyreğindeki yüzde 3,8'lik büyüme rakamına ilişkin, "Depremin olumsuz etkilerinin bertaraf edilmeye çalışıldığı, küresel ekonomide daralma sinyallerinin sıklaştığı ve bunun da ihracat rakamlarına yansıdığı süreçte büyümeyi sürdürebilmek çok önemli." ifadesini kullandı.

Küresel ekonomideki daralmaya, ihracattaki düşüşe rağmen Türkiye'nin bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 3,8'lik büyüme performansı göstermesinin önemli olduğunu vurgulayan Baran, ülkenin, küresel ekonominin sancılar yaşadığı salgın sürecinden bu yana büyüme performansını sürdürdüğüne dikkati çekti. Baran, "Depremin olumsuz etkilerinin bertaraf edilmeye çalışıldığı, küresel ekonomide daralma sinyallerinin sıklaştığı ve bunun da ihracat rakamlarına yansıdığı süreçte büyümeyi sürdürebilmek çok önemli. Büyümenin sürdürülebilir olması için yatırım, üretim ve ihracatın kucaklayıcı hale gelmesini sağlamamız şart." değerlendirmesinde bulundu.

Küresel büyümenin iki lokomotifi Çin ve ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerden gelen durgunluk sinyalleriyle dış pazardaki daralmanın, içeride üretim ve ihracatı negatif etkilediğini belirten Baran, şunları kaydetti:

"Ülke olarak büyümenin kalıcı hale gelerek refah artışına katkı sağlaması için üretim yapımızı elden geçirerek, küresel ekonominin ortaya çıkardığı fırsatları değerlendirebilir hale getirmemiz gerekiyor. Bunların yanı sıra da nüfusumuzun yarısı kadar olan gençlerimizi değerlendirecek iş alanları oluşturmamız önem taşıyor. Orta Vadeli Plan'da bu yaklaşımın yer alacağını ümit ediyoruz."

"Sınai üretime büyük önem verilmesi gerekiyor"

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç ise, 2023 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 3,8'lik büyüme rakamını değerlendirerek, "Deprem etkisi ve küresel sıkılaşma eğilimlerine rağmen pozitif bir büyüme performansı ortaya koymamız oldukça önemli" dedi.

ASO Başkanı Ardıç, ikinci çeyrekteki yüzde 3,8'lik büyümenin sınai üretimden değil, özellikle canlı iç talepten kaynaklandığına dikkat çekerek, "Sanayi gerilerken, özel tüketim yüzde 15,6 arttı. Oysa ülkemizin istikrarlı ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşması için sınai üretime büyük önem verilmesi gerekiyor. Bunun sonuçlarını dış ticaret verilerinden de görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.

Ardıç, ihracat geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 9 azalırken, ithalatın yüzde 20,3 arttığını belirtti. Net ihracat katkısının büyümeyi aşağıya çektiğini ifade eden Ardıç, "Bu verilerin açıkça gösterdiği üzere ülkemizde tüketimden daha yüksek bir üretim seviyesini sağlamamız gerekiyor. Üretim yapısı değişerek, katma değeri yüksek imalat sanayilerinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi büyük önem taşıyor" dedi.

Mevsimsel düzeltilmiş aylık verilerin sanayi sektöründe yüzde 2,6 gerilemeye işaret ettiğini ve üçüncü çeyrekle birlikte önemli bir ivme kaybı beklendiğini ifade eden Ardıç, şöyle devam etti:

"Gayri safi sabit sermaye oluşumuna en düşük katkının makine ve teçhizattan geldiğini, inşaatın önde olduğunu görüyoruz. Bu, verimlilik artışının önünde bir engel. Maliyet kaynaklı gelişmeler üreticinin üretim yapma yeteneğini ciddi anlamda azaltmaya devam ediyor. Bu gelişmeler sonraki çeyreklerde büyüme dinamiklerini olumsuz yönde etkileyebilecektir."

Sanayi üretimindeki gerilemenin reel sektörün finansmana ulaşabilme zorlukları ve maliyete bağlı rekabet kaybının bir yansıması olduğunu vurgulayan Ardıç, "Bu süreçte düşük faizli kredi ve vergisel teşviklerin devreye girmesi, biz sanayicilerin üretime devam edebilmesi ve büyümenin sürdürülebilmesi açısından şarttır. Günübirlik geçici politikalar yerine kapsamlı ve bütüncül politikaların devreye alınması daha sağlıklı olacaktır. Sanayi sektörüne verilecek destek, orta ve uzun vadede verimlilik artışına bağlı olarak potansiyel GSYH büyüme hızını arttıracak, ekonomide genel verimlilik ve istihdam artışını destekleyecektir" ifadelerini kullandı.

BİZE ULAŞIN