Çin bilmecesi…

12:19 - 13.03.2023, Pazartesi

Hazır giyim silahlarını kuşandı, kimya keşif için sefer hazırlıklarına başladı, hububatçılar ihracatı artıracak kampanyalarını oluşturdu. Her sektörün Çin stratejisi farklı… Üç yıl sonra yeniden dünyaya kapılarını açan Çin, ihracatçıların kapasitelerini ve ihracat değerlerini nasıl etkileyecek?

Volkan Özsoy / INBUSINESS

"O uyuyan bir dev. Bırakın uyusun. Çünkü uyandığında bütün dünyayı yerinden oynatacaktır" demişti Napolyon Çin için... 2020'nin başında adını ilk kez duyduğumuz 'Covid-19' salgınının başlangıç noktası Çin, koskoca yerküreyi hallaç pamuğu gibi savururken, bugün yine aynı ülke, aradan geçen üç yılın ardından ilk kez kapılarını açarak hem finansal piyasalar hem de reel sektör olmak üzere hemen her alanda büyük sarsıntılara sebep oluyor.

Peki bu yeni dönemde Türk ihracatçısı, Çin'in üç yıl süren uzun kış uykusundan uyanmasıyla nasıl pozisyon alacak? Bu uyanış hangi sektörlerin ihracatını artıracak, kimlerin korkulu rüyası olacak? Öte yandan, Batı'dan iyice yaklaşan resesyona rağmen kimler kapasitesini ve ihracatının değerini artırmayı başaracak? Elbette bu soruları hem TİM'inin hem de hazır giyimin lideri Mustafa Gültepe'ye soruyoruz. Öncelikle Çin sorusuna yanıt veren Gültepe, maske ve tıbbi kıyafetler dışında Çin'in hazır giyim ve konfeksiyon ihracatında son iki yılda gerileme yaşadığını hatırlatıyor. Çin'in hazır giyim ve konfeksiyon pazarından Bangladeş ve Vietnam gibi ülkelerin daha çok pay aldığını söyleyen Gültepe, diğer yandan son dönemde Çin'in ham maddeye çok daha uygun maliyetle eriştiğini vurgulayarak, "Özellikle denim grubunda yakaladıkları maliyet avantajı bu kategorideki rekabetçiliğimizi zorlayabilir" diye konuşuyor.

Girdi maliyetleri ve katma değerli ihracat penceresinden baktığımızda, hazır giyimin içinde bulunduğu durum ve bu yılın performansı merak konusu... Gültepe, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün net ihracatçı sektörler arasında ilk sırada yer aldığını hatırlatarak devam ediyor: "Ülkemize her yıl 18-19 milyar dolar civarında net döviz kazandırıyoruz."

Öte yandan Haziran 2022'de 84.8'e kadar çıkan sektörün kapasite kullanım oranı, küresel pazarlardaki daralmanın etkisiyle Aralık 2022'de 80.3'e geriledi. "Kapasite kullanımında belki ilk çeyrekte de daralma devam edebilir" diyen Gültepe devam ediyor:
"Yüksek teknolojili, sürdürüle- bilir üretim yeteneğine sahip, çevre dostu fabrikalarla kapasitemizi artırmamız gerekiyor. Dolayısıyla bu süreçte firmalarımızın uygun koşullarda finansmana erişimi büyük önem arz ediyor. İhracatçılarımızın Eximbank ve Merkez Bankası kaynaklarından daha etkin yararlanabilmesi yönündeki talep ve beklentilerimizi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a ve ilgili bakanlarımıza ilettik. Yatırımı, üretimi ve ihracatı önceleyen ekonomi modelimizde firmalarımızın finansmana erişimini sorun olmaktan çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum."
Değerli ihracat konusuna gelindiğinde de oldukça iddialı Gültepe... Geçen yıl Türkiye'nin ortalama ihracat birim fiyatının 1.44, hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ise 14.1 dolar olduğunu vurgulayarak, "Yani hazır giyimde Türkiye ortalamasının yaklaşık 10 kat üzerindeyiz" diyor altını çize çize...

KİMYA ÇİN SEFERİNE ÇIKIYOR

"Dağlara tırmanmayan uzakları göremez" der bir Çin atasözü... İhracatın son şampiyonu kimyanın takım kaptanı Adil Pelister'in sözleri, bize bu atasözünü hatırlatıyor. Kimya sektörü için Çin korkulacak değil keşfedilecek bir ülke... Çin'in, Ticaret Bakanlığı'nın uzak ülkeler stratejisi doğrultusunda hedef ülkelerden biri olduğunu da hatırlatan Pelister, "Bu ülkeye ihracatımızı daha artırmak istiyoruz. Özellikle Çin'de kozmetik sektörümüze yönelik e-ticaret fırsatı olduğunu görüyoruz. Şu detayı da aktaralım, uykusundan kalkan devin düzenlediği ithalat fuarları, sektörde ihracatını artırmak isteyen firmalar için önemli bir fırsat" diyor. Sektörlerin en önem verdiği konulardan biri olan kapasite sorusunu da soruyoruz Pelister'e...

Sektörün ham madde ve ara mamulünün yaklaşık yüzde 30'unun yerli, yüzde 70'inin ise ithalat yoluyla tedarik edildiği bilgisini veriyor önce. Kapasite kullanım oranı geçtiğimiz yıl ortalama 76.56 olarak gerçekleşen sektörün bu sene yine 76- 77 seviyelerinde olacağını öngördüklerini de aktarıyor. İhracatını değer bazında 36 milyar dolara çıkarmayı hedefleyen kimyanın miktar bazındaki artış hedefi ise yüzde 4.

EMİSYON VE KALİTE

Uyanan devin tedirgin edeceği sektörlerden biri de ihracattaki döviz savaşında en önde gelenlerden demir ve demir dışı metaller. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Tecdelioğlu, Çin'in yeniden açılmasının sektörde yaratacağı etkiyi şu sözlerle anlatıyor:
"Çin büyük bir alıcı. Toplu alım yaparken ham madde birim fiyatlarını yukarıya çıkarıyor. Özelikle bizim sektörümüzde ham maddenin yüzde 60'ını tüketiyor. Ham maddeye bu şekilde sahip olunca düşük üretim maliyeti ile ilerliyor. O sebeple fiyat konusunda rekabet edemiyoruz."

Bu dezavantajlara rağmen, sektörün ürün kalitesine çok güvenen Tecdelioğlu, Çin ürünlerinin kalitesinin bizimkine göre daha düşük olduğunu belirterek, AB ülkeleri ve ABD gibi nitelikli ürün talep eden coğrafyalarda avantaja sahip olacaklarını vurguluyor. Tecdelioğlu sektörün emisyon ve coğrafi konumun da Türkiye'nin elini güçlendirdiğini belirtiyor. "AB, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine yakın olmamız sebebiyle lojistik süreçlerinde ortaya çıkan karbon emisyonumuz Çin'e göre daha düşük kalacak. Bu da AB'nin Yeşil Mutabakat Sözleşmesi kapsamında bizim öne çıkmamıza neden olacak" diyen Tecdelioğlu, "Ayrıca Çin kaçınılmaz bir şekilde enerjide fosil yakıt kullanmakta. Buna karşın Türkiye'nin enerji üretiminin yüzde 40'ı yeşil enerjiden geliyor. Bu süreci iyi yönetebilirsek Yeşil Mutabakatta AB'nin 1 numaralı tedarikçisi olabiliriz" sözleriyle de Türkiye'nin avantajlarını sıralıyor.

Peki Tecdelioğlu, sektörün kapasite kullanımı ve ihracatın birim değeriyle ilgili neler hedefliyor? Ne yazık ki demir ve demir dışı metaller, bu açıdan oldukça talihsiz bir sektör. Zira kaçınılmaz olarak yüzde 65 ham madde ithalatı bulunan sektörde geri kalan ise ara malı.

İşte bu konuda muzdarip Tecdelioğlu. "Metale temel oluşturan ürünlerin ham madde kaynaklarına sahip değiliz. Ayrıca sektör daha çok nihai ürün değil ara malı ürettiği için üretimde yerli girdi kullanma oranımız da yüksek değil" sözleriyle anlatıyor bu konudaki çaresizliği. Elbette daralan pazarlar da kapasiteyi etkiliyor. 2022'de yıllık bazda yüzde 2.6 azalarak 79.2 olarak gerçekleşmiş sektörün kapasite kullanım oranı. "Üstelik bu yıl da resesyon nedeniyle kapasite kullanım oranının artacağı kanaatinde değilim" diyor Tecdelioğlu.

İhracattaki kan kaybına rağmen sektörün yaptığı çalışmalarla kilogram birim fiyatının geçtiğimiz yıl yüzde 14.6 artışla ki 4.6 dolara ulaştığı bilgisini veren Tecdelioğlu, yeni dönemde firmaların yatırımlarını kapasite artırımından ziyade katma değerli ürün üretim, sürdürülebilirlik ve yeşil enerji kavramları üzerine kurgulayacaklarını söylüyor. İDDMİB Başkanı Tecdelioğlu, sektörün bu yıl için hedeflediği ihracatın yüzde 10 artış olduğunu söylüyor ancak, "Resesyon ortamını da hesaba katarsak, 2022'deki kadar yaparsak da şaşırılmaması gerektiğini düşünüyorum" sözleriyle temkinli konuşuyor.

Çin'in açılmasına sevinen sektörlerden biri de hububat. İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, yasakları kaldırıp kapıları açmasıyla birlikte Çin ile ticari hacminin tekrar ilerleyeceğini, özellikle unlu, şekerli ve kakaolu mamullerde Çin'e olan ihracatın artacağını söylüyor. "Bu yeni dönemde sektörün kapasite kullanımında bir artış bekliyor musunuz?" sorusunu Taycı'ya da soruyoruz. "Yerli kullanım oranı yüzde 40. Yüzde 60 ithal kullanıyoruz. Kapasite kullanım oranımız 2022 yılında yaklaşık yüzde 80'lerdeydi. Bu yıl da yine 80 ile 85 bandını koruyacağımızı düşünüyoruz" yanıtını veriyor Taycı.

Değer bazında bu sene 15 milyar dolar hedefinde iddialı olan Taycı, bunun dışında sektörde çok ciddi Ar-Ge yatırımları olduğunu söylüyor. Özellikle inovasyon konusunda İHBİR'in de düzenlemekte olduğu birtakım kampanyalarla ciddi çalışmaların da yapılacağını ifade eden Taycı, diğer taraftan 2021 ve 2022'de önemli yatırımlar gerçekleştiğini ve bunların yıl içinde faaliyetle başlayacağı bilgisini veriyor.

ÇİN ETKİSİ

TİM Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya Çin'de pandemi dışında inşaat sektöründe bir yavaşlama olduğuna ve bunun doğal taş sektörünü direkt etkilediğine işaret ediyor:
"İnşaat sektörünün hızlanması, doğal taş sektörüne etki edecek. Fakat burada atlanmaması gereken bazı noktalar da var. Çinli birçok inşaat firmasının zor durumda olduğuna yönelik haberler geliyor. Buradaki belirsizlik sektörümüzü de yakından ilgilendiriyor. Çin'deki inşaat sektöründe bir hareketlenme olmaması durumunda kısa vadede Çin pazarının büyümesini bekleyemeyiz. Çin'de kısıtlamaların kaldırılması olumlu bir gelişme olsa da inşaat sektöründe yaşananlar bizi daha yakından ilgilendiriyor."

Geçen sene, maden sektörünün en çok ihracat gerçekleştirdiği ülkeler arasında ilk sırada Çin'in bulunduğu bilgisini veren Çetinkaya, yüzde 14.71'lik gerilemeye rağmen bu ülkeye 1.4 milyar dolar, ikinci sırada- ki ABD'ye ise 630 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını hatırlatarak, bu iki ülkenin sektör için önemini rakamlarla ortaya koyuyor.

BİZE ULAŞIN