İş dünyası: Bu büyüme çok değerli
İş dünyası temsilcileri, bugün açıklanan üçüncü çeyreğe ait 3.9'luk büyüme rakamını, Türkiye'nin dünyadan pozitif ayrıştığının işareti ve ekonomide dinamizmin sürdüğünün göstergesi olarak yorumladı.
TÜİK tarafından bugün açıklanan üçüncü çeyreğe ilişkin 3,9'luk büyüme rakamı, iş dünyasında memnuniyetle karşılandı.
Konuyla ilgili peş peşe açıklama yapan iş dünyası temsilcileri, açıklanan rakamları ekonomide dinamizmin sürdüğünün işareti olarak yorumladı.
Dünyanın içinden geçtiği böylesine zorlu bir dönemde Türkiye'nin elde ettiği büyüme başarısının önemine vurgu yapan oda, birlik ve dernek başkanları, rakamların, Türkiye'nin dünyadan pozitif ayrıştığının işareti olduğunu belirtti.
AVDAGİÇ: HİZMETTE YENİDEN ATAK BAŞLATMA ZAMANI
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, üçüncü çeyrek büyüme verilerine ilişkin, "Yıllık yüzde 3,9'luk büyüme, dünyadaki resesyon sinyaline karşın ekonomimizin dinamizmini sürdürdüğünü gösteriyor." ifadesini kullandı.
Avdagiç, "Çeyrekten çeyreğe yatay seyir, 2023 yılı için 3 ödevimizi açıkça ortaya koyuyor. Üretim ve yatırımdan hız kesemeyiz. 2023 için ihracatta pazar ve ürün çeşitlendirme faaliyetleri olmazsa olmazımız. Hizmetler sektöründe yeniden atak başlatma zamanı." ifadelerini kullandı.
BAHÇIVAN: EKONOMİDE DİNAMİZMİN GÖSTERGESİ
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, açıklanan üçüncü çeyrek büyüme verilerinin Türkiye ekonomisinin dinamizminin bir göstergesi olarak değerlendirirken, nitelikli büyümenin korunması için GSYH içinde sanayi büyümesinin payının arttırılması gerektiğini bildirdi.
Son dönemlerde sanayiden ve sanayi ihracatından güçlü bir şekilde beslenen büyüme oranlarında, yurt dışı kaynaklı gelişmeler başta olmak üzere, farklı olumsuz nedenlerden kaynaklanan bir ivme kaybı olduğunu gözlemlediklerini belirten Bahçıvan, şunları kaydetti:
"Bu ivme kaybını, özellikle İSO Türkiye İmalat PMI verilerinin son aylardaki belirgin düşüşünde de maalesef açıkça görmekteyiz. Yine de açıklanan üçüncü çeyrek büyüme verilerini Türkiye ekonomisinin dinamizminin bir göstergesi olarak değerlendirirken, nitelikli büyümenin korunması için GSYH içinde sanayi büyümesinin payının arttırılması gerektiğinin altını çizmek isteriz. Ayrıca, bu olumsuz dönemde bile sanayimizin yatırım ihtiyacının ve sanayicimizin yatırım motivasyonunun hala oldukça yüksek olduğunu hatırlatmak istiyorum. Böylesine kıymetli bir iklim şansını ve fırsatını, ülkemizin geleceğine yönelik olarak olumlu değerlendirmemiz gerektiğini özellikle vurguluyorum.
KOPUZ: TÜRKİYE'NİN YAKALADIĞI BÜYÜME RAKAMI ÇOK DEĞERLİ
İstanbul Ticaret Borsası (İSTİB) Başkanı Ali Kopuz, "Savaş, salgın, jeopolitik riskler gibi çeşitli olumsuzlukların yatırımları, üretimi, ihracatı ve istihdamı baskıladığı olağanüstü bir dönemden geçmemize karşın elde edilen büyüme oranını olumlu karşılıyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye ekonomisinin salgın sonrası normalleşme süreciyle birlikte ilk iki çeyrekte beklentilerin üzerinde büyüdüğünü hatırlatan Kopuz, şunları kaydetti:
"Küresel risklerin üretim, ihracat ve yatırım öngörülebilirliğini azalttığı bu süreçte en önemli ticaret ortağımız olan Avro bölgesi ekonomisinin yıllık bazda 2,1 büyüdüğünü göz önüne alırsak, Türkiye'nin yakaladığı yüzde 3,9'luk büyüme rakamının ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef gösterdiği uzun vadeli sürdürülebilir Türkiye büyüme modeli bu zorlu konjonktüre rağmen güçlü durmamızı sağlıyor.
Tarım yüzde 1,1'lik büyüdü. Ağustos ayında tarımdaki daralmanın büyük oranda mevsimsel olduğunu belirtmiştim. Nitekim hasat dönemiyle birlikte güçlü gelen rekolte rakamları sonrası pozitif büyümeyi yakaladık. Ancak tarımsal hasılamızın toplam büyümedeki payı halen potansiyelimizin altında bulunuyor. Şu an uygulanan etkin politikalarla tarımsal hasılamızı en kısa sürede hak ettiği noktaya taşıyacağımıza gönülden inanıyorum."
OLPAK: TÜRKİYE'NİN DÜNYADAN AYRIŞTIĞININ GÖSTERGESİ
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, küresel risklerin ve resesyonun konuşulduğu bir ortamda dahi yüzde 3,9'luk büyüme gösteren Türkiye'nin bir kez daha dünyadan pozitif ayrışmayı başardığını belirterek, "Dolayısıyla yılın üçüncü çeyreğindeki büyüme verisi, Türkiye açısından resesyon ihtimalinin de bir hayli zayıf olduğunu destekler nitelikte." ifadesini kullandı.
DEİK'ten yapılan açıklamada, Olpak'ın yılın üçüncü çeyreğine (temmuz-eylül) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını değerlendirmesine yer verildi.
İlk çeyrekte yüzde 7,5, ikinci çeyrekte ise yüzde 7,7'lik büyüme performansı yakalandığını anımsatan Olpak, temmuz-eylül döneminde ise bu rakamın yüzde 3,9 olarak gerçekleştiğini, pozitif görünümün sürmesini memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi.
Özellikle, makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 14,3 artarak büyümeye pozitif katkı vermesini önemli bulduklarını vurgulayan Olpak, öncü göstergeler ışığında dünyadaki resesyon beklentilerine paralel büyüme hızının elbette bir miktar yavaşlamasını beklediklerini aktardı.
Olpak, "Ancak küresel risklerin ve resesyonun konuşulduğu bir ortamda dahi yüzde 3,9'luk büyüme gösteren Türkiye'nin bir kez daha dünyadan pozitif ayrışmayı başardığını görüyoruz. Dolayısıyla yılın üçüncü çeyreğindeki büyüme verisi, Türkiye açısından resesyon ihtimalinin de bir hayli zayıf olduğunu destekler nitelikte." değerlendirmesinde bulundu.
Nail Olpak, büyüme verilerinde talep tarafına işaret ederek, yatırımlarda göze çarpan ufak bir daralma dışında tüm alt kalemlerin büyümeye olumlu katkı yaptığını bildirdi.
Yatırımlardaki daralmanın temelde inşaat yatırımlarındaki azalmadan kaynaklandığını kaydeden Olpak, şu açıklamalarda bulundu:
"Fakat bununla birlikte makine ve teçhizat yatırımlarının ise yüzde 14,3 artarak büyümeye dikkate değer bir katkı verdiğini de gözlemliyoruz. Uluslararası yatırımcılarla gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde Türkiye'nin genç ve dinamik bir nüfus avantajına sahip olduğunu her zaman vurguluyoruz. Bunun da etkisiyle birlikte hane halkı tüketiminin yüzde 19,9 artarak büyümeye en çok katkı veren kalem olması sevindirici.
İhracatımız ise sene başında bir önceki yıla göre yüzde 20 artarken, son dönemdeki küresel resesyona bağlı olarak bu oran yüzde 15'e kadar gerilemiş durumda. Küresel ticaretteki tüm zorluklara ve daralmalara rağmen ihracatımız üçüncü çeyrekte de yüzde 12,6 artarak büyümeye pozitif katkı vermeyi sürdürmeyi başardı."
DEİK Başkanı Olpak, büyüme verilerine arz tarafının katkısına değinerek, inşaat hariç tüm sektörlerin pozitif büyüme göstermesinin oldukça değerli olduğunu vurguladı.
Özellikle bankacılık ve finans sektörünün yüzde 21,6, bilgi ve iletişim sektörünün yüzde 13,9 genişlemesinin büyümenin temel sürükleyici kalemleri durumunda olduğunu belirten Olpak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Açıklanan bu olumlu veri, 2022 büyümesinin yüzde 5 civarlarında gerçekleşmesinin mümkün olduğunu gösteriyor. 2009 küresel finansal krizinden sonraki dönemde çeşitli risklere maruz kalsak dahi her yıl üzerine değer katarak pozitif büyümeyi başaran ekonomimiz, küresel çalkantıların ve risklerin yeniden arttığı bu son dönemde dahi pozitif ayrışarak gücünü bir kez daha gösterdi.
DEİK olarak önümüzdeki dönemde de Türk iş dünyası adına üstlendiğimiz ticari diplomasi misyonumuz doğrultusunda ülkemizin büyümesine katkı sunmaya ve küresel ticaretten aldığımız payı artırmak amacıyla dünyanın dört bir yanında daha fazla ticaret için çalışmaya devam edeceğiz."
ASMALI: TÜRKİYE'NİN DIŞ ŞOKLARA KARŞI NE DENLİ GÜÇLENDİĞİNİN İSPATI
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Mahmut Asmalı, üçüncü çeyrek büyüme verilerine ilişkin, "Millî ekonomimizin üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme sürecinin önümüzdeki dönemde de süreceğine yürekten inanıyoruz." ifadelerini kullandı.
Asmalı, Türkiye ekonomisinin 2022 yılı 3'üncü çeyreğinde yüzde 3,9 büyüyerek pozitif büyüme eğilimini üst üste 9'uncu çeyrekte de sürdürdüğünü belirtti.
Yüksek seyreden jeopolitik risklere ve yavaşlayan küresel ekonomiye rağmen, Türkiye ekonomisinin dinamik ve esnek yapısı sayesinde dünya ve G20 ortalamalarının üzerinde büyümeyi başardığını ifade eden Asmalı, şunları kaydetti:
"Salgın sonrası tedarik zincirlerinde yaşanan sorunların henüz tam anlamıyla bertaraf edilemediği bir dönemde patlak veren Rusya-Ukrayna Savaşı, toparlanma evresindeki küresel ekonomik konjonktürü oldukça olumsuz etkilemiştir. Gelişmiş ülkelerde resesyon ve stagflasyon senaryolarının konuşulduğu böylesi zorlu bir ortamda ekonomimizin büyümeye devam etmesi, Türkiye'nin dış şoklara karşı bağışıklığını ne denli güçlendirdiğinin bir ispatıdır.
3'üncü çeyrekte verisi açıklanan G20 ülkeleri içerisinde Suudi Arabistan, Endonezya ve Meksika'nın ardından 4'üncü sırada yer alan Türkiye, aynı dönemde yüzde 3,9 büyüyen Çin'le aynı sırayı paylaşmış; yüzde 2,4 büyüyen İngiltere'yi, yüzde 2,1 büyüyen Avro Bölgesi'ni, yüzde 1,8 büyüyen ABD'yi ve yüzde 1,3 büyüyen Almanya'yı ise geride bırakmıştır."
Asmalı, "MÜSİAD olarak, bu motivasyonla gireceğimiz 2023 yılında da Türkiye ekonomisinin sanayicilerimizin omuzlarında yükselemeye devam edeceğine, bu bağlamda millî ekonomimizin üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme sürecinin önümüzdeki dönemde de süreceğine yürekten inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.