"Yapı sektörünün 25 milyar dolarlık potansiyeli var"

05:32 - 25.12.2020, Cuma

Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas ise yapı sektörünün 25 milyar dolarlık potansiyeli olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Ticaret Bakanlığı'nın koordinasyonunda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından bu yıl 8'incisi düzenlenen "Türkiye İnovasyon Haftası"nda konuşan THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı, Hizmet İhracatçıları Birliği Başkanı Aycı, Türkiye'nin en önemli döviz gelir kalemlerinden olan turizm, taşımacılık, eğitim, sağlık gibi çeşitli sektörleri tek bir çatı altında toplayan Hizmet İhracatçıları Birliği olarak, 2019 yılı itibarıyla 65 milyar dolarlık ihracat ve 1.800'ü aşkın üyeleriyle Türkiye'nin hedefleri için dur durak bilmeden çalışmaya devam ettiklerini söyledi.

Aycı, ham madde, enerji gibi yatırımlardan bağımsız ve sağladığı katma değerin neredeyse tamamına yakını yerli olan hizmetler sektörünün, cari açığın dengelenmesinde büyük bir rol oynarken, sürdürülebilir büyümenin de dinamosu olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan köklü tarihimizi, kadim kültürümüzü, zekamızı ve iş yapma tecrübemizi yansıtan hizmet sektörümüzün hızlı bir ivme ile yükselen dünya hizmet sektörleri pazarında üst sıralara çıkması için dünyadaki gelişmeleri takip ederken, Birlik olarak oluşturduğumuz stratejiler doğrultusunda da adımlarımızı atmaya devam ediyoruz. Tüm ihracatçı sektörler gibi bizim de katma değeri artırmak ve orta vadede hedeflemiş olduğumuz 150 milyar dolarlık hizmet ihracatına ulaşmak için inovasyon ekseninde hareket etmeniz gerektiğinin bilincindeyiz.

İnovasyon denildiğinde akıllara insansız fabrikalar, robotlar, teknolojik ürünler geliyor; fakat inovasyon bunların çok daha öncesinde ve dışında başlıyor. İnovasyon önce iş yerinde, iş kültüründe başlıyor. İnovasyon, pazarlamada müşteri ilişkilerinde başlıyor. İnovasyon, bir anlamıyla yepyeni bir şey ortaya koymak demek ama yepyeni bir şey ortaya koymak için önce üzerinde durduğunuz bir yapı olması gerekiyor. Halihazırda var olan şeyleri yeni bir şekilde değiştirmek, farklılaştırmak da inovasyondur."

İnovasyonun hem yenilik ortaya koymak hem de yenilemek demek olduğunu aktaran Aycı, "İşte, bu tarz bir yaklaşımla hizmet sektörümüze bakacak olursak, pazarlamadan iş yapış biçimlerimize, çalışan ilişkilerimizden üretim süreçlerimize dek inovasyonu çok farklı alanlarda uygulamamız mümkün. Mesela, Hollywood küresel bir dev ve ürettiği içerikle bütün dünyaya yayılmış durumda. Ama içerik değişirken Netflix gibi başka bir dev daha ortaya çıktı. Netflix hem var olan Hollywood içeriğini hem de kendi ürettiği yapımları bütün dünyaya satmak için internet üzerinden yayınlarla başarısını pekiştirdi." diye konuştu.

"YERLİ DİZİLER 146 ÜLKEDE 700 MİLYON KİŞİ TARAFINDAN İZLENİYOR

Aycı, böyle önemli oyuncuların olduğu bir alanda ise yerli dizilerin başka bir yaklaşımla aile yapısına uygun ve samimi içerikleriyle bir farklılık sunduğunu anlatarak, güçlü hikayelerini etkileyici bir görsellikle birleştirerek bugün 146 ülkede tam 700 milyon kişi tarafından izlenen yerli dizilerin hem Türkiye markasının tanınması ve pazarlamasında önemlilik arz ettiğini hem de turizm sektörünü desteklediğini söyledi.

Türk yapımlarının gösterildiği ülkelerde uçak bileti, otel rezervasyonu kayıtlarında yapılan artışların, ortaya koydukları pazarlama çalışmalarının başarısını gösterirken, dizi sektörünün de yaptığı başarılı yapımlarla geldiği noktayı ve atılımlarını gösterdiğini vurgulayan Aycı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hizmet sektörü, inovasyona açık. Bunun örneklerini üretmekten çekinmeyen bir sektör. Yazılım ve bilişim gibi zaten inovasyonun merkezi olan sektörlerimiz, başta mobil oyunlar olmak üzere, ortaya koydukları yenilikçi ürünlerle beraber, ülkemize önemli katkılarda bulunuyorlar ve ülkemize kayda değer bir döviz katkısı sunmaya devam ediyorlar.

Bunun yanı sıra mal ihracatçısının da destekçisi olan lojistik sektöründe yapılan inovasyonların ihracatımız üzerinde çarpan etkisi yarattığını da hatırlatmak isterim. Bir malın en iyisini, en hızlı şekilde ve en iyi fiyata üretmek kadar onu satın alan müşteriye de zamanında ve sağlam olarak teslim etmek rekabet gücümüze güç katıyor ve büyük etki yapıyor. Lojistik sektörümüzün verimliliğini artırmak, süreçleri hızlandırmak ve müşteri deneyimine yönelik inovatif çalışmalar sektörün ivmesini artırırken, mal ihracatına da katkı yapmayı sürdürüyor.

Turizmde geleneksel tanıtım çalışmalarının yanında kültür sanattan gastronomiye, doğal güzelliklerden alışverişe kadar sahip olduğumuz tüm varlıklarını turizmde farklı hedef pazarlara, farklı iletişim araçları ile anlatıyor olmamız, gelen misafirlere farklı tecrübeler yaşatmak için geliştirilen konseptlerin sektöre yön veriyor olması da bizim için ayrıca bir gurur kaynağıdır. Sağlık sektörümüzün ise sürekli kendini yenilemesi, geliştirdiği paketlerle müşterilerine farklı deneyimler sunmaları ve sağlık turizmi kavramıyla gelen turistleri ülkemizden unutulmaz hikayelerle uğurlamaları da sağlıkta inovasyonun güzel bir örneğini ifade ediyor."

Aycı, salgın döneminde hızlı karar alabilme ve bunu uygulayabilme yeteneğine sahip eğitim kurumların başta uzaktan eğitim olmak üzere gerçekleştirdiği inovatif yaklaşımların Türkiye'nin eğitimde de bir marka ve cazibe merkezi olma konumunu güçlendirdiğini vurgulayarak, "İnovasyonu bütünlüklü bir yaklaşımla ele almak hem kurumlarımızın hem de içinde ve dışında inovasyon olarak yaptığımız her alandaki işlerimizin bir bütün olduğu fikri ile hareket etmek, bu iş için çok gerekli.

İnovasyon sürekli bir arayış içinde olmayı, bazen yenilikleri ortaya koyarken hata da yaparak tecrübe kazanmayı gerektirir. İnovasyonu esneklik ve iş yerinde yeni fikirler üretilmesine alan tanımakla desteklemek de gerekiyor. Elbette kurumsal süreçler ve denetim mekanizmaları önemli ama şunu unutmamalıyız ki, sektörümüz, çalışanlarının kendi karar verme alanlarını genişleterek onlara daha çok sorumluluk vermemiz ile yenilikçi bakış açılarını da sunmalarını sağlayacaktır bize." yorumunu yaptı.

Türk Hava Yolları ailesi olarak inovasyonun yalnızca kurum içinde değil, kurum dışında yaratılan ekosistemler, yenilikçi şirketlerden üniversitelere kadar uzanan bir yelpazede oluşturulan bir ağ sayesinde daha da güçleneceğini düşünerek hareket ettiklerini belirten Aycı, "İnovasyonla iç içe olan ve inovasyonun sadece bir üründe yeniliğin ya da bir buluşun değil, iş yönetiminden pazarlamaya kadar tüm alanlarda uygulanabileceğini gösteren hizmet sektörünün bir parçası olmaktan da gurur duyuyoruz." dedi.

ELMAS: YAPI SEKTÖRÜNÜN 25 MİLYAR DOLARLIK POTANSİYELİ VAR

Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği (KONUTDER) ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas ise yapı sektörünün 25 milyar dolarlık potansiyeli olduğunu söyledi.

Sektördeki 1,2 milyar dolarlık payı 6 milyar dolara kadar çıkardıklarını belirten Elmas, "Sektör olarak vatandaşlık hakkı ücretleri düşürüldüğünde, kendimize koyduğumuz hedef orta vadede 10 milyar dolardı. Ancak potansiyel olarak 25 milyar dolara ulaşabileceğimizi öngörüyoruz. Türkiye, birçok sorun ve sıkıntıya rağmen hala bir cazibe merkezi." dedi.

İnşaat sektörünün aslında hizmet ihracatı içinde yer almadığını aktaran Elmas, "Biz öyle görüyoruz ama düzenlemelerimiz o noktada değil. Biz yurt dışına konut satmak için hiçbir reklam, pazarlama, dış fuar ya da dışarıda açtığımız satış ofisleri ile alakalı herhangi bir destek alamıyoruz. Örneğin, Sur Yapı olarak, bir sene önce Almanya'da satış ofisi açtık. Bu sürecin yüzde 70'i pandemi dönemine denk gelmiş olsa da bu ofisi açtığımız için son derece memnunuz." ifadelerini kullandı.

Yabancılara konut satışında yeni bölgelerin varlığına dikkati çeken Elmas, şunları kaydetti:

"Doğu Karadeniz Bölgesi, bundan 5 sene öncesine kadar hiçbir yabancının bilmediği, gelmediği bir bölgeydi. Bazı gayretlerle şu an yabancılar için önemli konut satışlarının yapıldığı bir bölgeye dönüştü. Özellikle Körfez ülkeleri büyük bir ilgi duyuyor. Kapadokya ise özellikle Uzak Doğu ülkelerinden ilgi görüyor. Burası sadece turist anlamda değerlendiriliyor ama konut satışı da yapabiliriz. Yani farklı bölgelerde farklı pazarlama yöntemleri ile satış yapma olanağına sahibiz. Diziler, satışlar için büyük bir araç. Çünkü Türkiye'yi cazip hale getiriyor. Biz ülke olarak başarıları yüksek ve potansiyelleri başarılı şekilde değerlendirebilen bir yapıya sahibiz. Fakat söz konusu kolektif hareket olduğunda yeteri başarıyı gösteremiyoruz ve bir araya gelmekte sorunlar yaşıyoruz."

Elmas, sektörün dijitaldeki varlığını daha da güçlendirmeye çalışacaklarını ifade ederek, "Bu anlamda önemli bir altyapı oluşturduk. Yabancıya satışta dijitalin yarattığı avantajın büyüklüğünü pandemide gördük ve görmeye devam ediyoruz. Şu anda mevcut yabancı satışlarımızın yüzde 70'ine yakınını online olarak gerçekleştiriyoruz. Özellikle de Uzak Doğu ile artık tamamıyla dijitalden irtibat halindeyiz. Yine Arap coğrafyasında hatırı sayılır bir orana ulaştık." şeklinde konuştu.

"DİJİTAL SATIŞLAR SEKTÖRE CAN SUYU OLDU"

Altan Elmas, konut satışında sektör olarak hedefledikleri 10 milyar doların salgınla sekteye uğradığını belirterek, "Ulaşımın, erişimin düşmesi ile satışlar epeyce düştü. Fakat bu dönemde şöyle bir avantaj yakaladık. Çin, Vietnam ve Tayvan'ın dahil olduğu Uzak Doğu ülkelerinin pandemiye erken yakalanıp erken çıkması bize nisan, mayıs aylarında olumlu yansıdı. Dijital platformlar üzerinden satışlar gerçekleştirdik, sözleşmeler imzaladık, para tahsil ettik. Tabii, bu durum sektör için can suyu oldu." dedi.

İstanbul'da satılan özellikle markalı birinci el konutların yaklaşık yüzde 20'sinin yabancıya satışa dönüştüğünü aktaran Elmas, bunun çok ciddi bir rakam olduğunu vurguladı.

Elmas, "Sur Yapı olarak da satışlarımızın yüzde 20'si yine yabancı bazlı satışlardan oluşuyor hem İstanbul'da hem de Antalya'daki projelerimizde. Yabancılara konut satışının faydasını özellikle 2018-2019 yıllarında ciddi şekilde hissettik. Faizlerin yükselmesi ile iç talep azalmıştı." diye konuştu.

Döviz fiyatlarının yükselmesiyle konut fiyatlarının makul hale geldiğini belirten Elmas, "Şu anda İstanbul gayrimenkul piyasasının, eş değer metropollerle kıyaslandığında, çok ucuz olduğu görülüyor. İstanbul'da metrekare fiyatları ortalama 1.000 doların altında seyrediyor. Bu çok kelepir bir rakam. Dünyanın ilk 30'da yer alan hiçbir metropolünde bu rakamları görmek mümkün değil." dedi.

"İHRAÇ EDİLEN DİZİLER BİRÇOK FIRSATI BERABERİNDE GETİRİYOR"

Yapımcı ve senarist Mehmet Bozdağ da dizi ve sinema sektörünün Türkiye'nin tanıtımı açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Ancak biz bugüne dek sinema ve dizi sektörünü ortak bir stratejide yürütemedik. Küresel şirketler, bu gerekliliğin farkında. Türk dizilerine ciddi oranlarda reklamlar vererek kendilerinin tanıtımı ve PR'ını yapıyorlar. Herhangi bir ürünlerini başrol oyuncuları kullanıyor. Bu da doğal olarak tüm dünya tarafından görünür olmanızı sağlıyor. Ülkemizin dizilerinde de bunu yapmalıyız." diye konuştu.

İhraç edilen dizilerin birçok fırsatı beraberinde getirdiğine işaret eden Bozdağ, "Pakistan sayesinde dünya YouTube rekoru şu anda bizde. Diriliş Ertuğrul'u inanılmaz seviyorlar. Dünya genelinde 1,5 milyara ulaştık. Sadece birinci bölüm 85 milyon izlendi. Ancak bu bir günümüz dizisi olsa ve Türkiye'ye ait ürünler o dizinin içinde tanıtılsa Pakistan, bizim için inanılmaz bir ihracat pazarı olacak." dedi.

Bozdağ, Türkiye dizi ve sinema sektörünün ihracatçıların önemli pazarlama araçlarından biri haline gelebileceğini aktararak, "Katıldığımız uluslararası fuar ve tanıtım organizasyonları sayesinde bu potansiyeli görebiliyoruz. Eğer iş dünyası dizi sektörü için ortak bir strateji geliştirip bunu yönetebilirse, yönetmen, oyuncu ve senaristleri kendi ülkemizin tanıtımı noktasında bir elçi olarak kabul edebilirsek hem sektör büyüyecek ve böylece daha iyi, kaliteli projelere imza atabileceğiz hem de ihracatçılar sektörümüzden ziyadesi ile beslenebilecek." şeklinde konuştu.

BİZE ULAŞIN