Macera değil, istikrar arıyorlar
Feride Cem / INBUSINESS
Anadolu terbiyesi ile yetişmiş, kolejli bir genç olan Melih Çelet'in 70'li yılların başında Erenköy'deki küçük bir dükkanda uzun saplı çanta satışıyla temelini attığı Desa, bugün kararlı ve emin adımlarla büyümesini sürdürüyor. Dünyanın gördüğü en büyük krizlerden biri olan pandemiye rağmen bir gün bile ara vermeden işinin başında duran 71 yaşındaki Melih Çelet ve oğlu Burak Çelet, dünya moda devlerine bile havlu attıran pandemi krizini hasarsız atlatmanın gururunu yaşıyor. Birlikte yol aldıkları birçok marka birer birer kepenk kapatırken onlar Desa'yı devler ligine taşımanın planlarını yapıyor. Baba-oğulun yol haritası da hazır... Sadece puslu havanın dağılmasını bekliyorlar… Aslında Çelet'ler devler ligine hiç yabancı değil… Yıllardır Prada, Furla, Chanel, Ralph Lauren ve Liberty of London gibi dünyanın en büyük moda markalarının vazgeçilmez iş ortağı konumunda olan şirketin Desa 1972 markalı ürünleri uzun yıllardır 'High Street' olarak adlandırılan en prestijli moda markalarının bulunduğu caddelerde, beğenisi ve alım gücü hayli yüksek müşterilerle buluşuyor. Ancak şirket mağaza olarak ilk adımını çok yakında İsveç'in başkenti Stockholm'de açacak… Gerisi için de hiç aceleleri yok… Her adımlarını ince eleyip sık dokuyarak atıyorlar, macera değil istikrar arıyorlar. Şirkette tecrübeyi temsil eden Melih Çelet ve ikinci kuşak Burak Çelet'le büyüme planlarını konuştuk…
-Pandeminin en fazla etkilediği alanlardan biri de moda endüstrisi oldu. Pandemi krizi sizi nasıl etkiledi?
Melih Çelet: 50 yıllık iş hayatım boyunca birçok ihtilal, sayısız ekonomik kriz, devalüasyonlar ve ciddi siyasi çalkantılar yaşadım ama pandemi hiçbirine benzemiyor. Ticaret hayatımda hiç başıma gelmeyen bir hadiseyi yaşıyoruz. Çünkü bizim müşterilerimiz hasta oldu. Onların iyileşmesini bekliyoruz şu sıralar. Bu dönemi ülke olarak fire vermeden atlatmamız gerekiyor. Bunun için de üretim, üretim, üretim diyorum. Üretim en büyük gücümüz oldu.
-Pandemi iş yapış biçimlerinizi nasıl değiştirdi?
Melih Çelet: Yarın ne olacağını da ancak yaşayarak görebiliyoruz. Bu konuda bir tecrübemiz yok. Şu sıralar Çin biraz açıldı ama Avrupa hala bir krizde. İtalya'da 100 küsur noktada Desa markasıyla satılıyoruz. Müşterilerimizin yarıdan fazlasının mağazası hala kapalı. Dengesiz ve standart dışı bir hadise yaşıyoruz. Bu durumda iş yapış biçimleri geliştirdik.
-Yurt dışı ayağı güçlü bir şirket olarak bu durumdan nasıl etkilendiniz?
Burak Çelet: 20'den fazla ülkede 180 farklı lokasyonda Desa markalı ürünlerimiz satılıyor. Güney Kore'den Japonya'ya, Çin'den Brezilya'ya kadar müşterilerimiz var. En ağırlıklı pazarımız ise İtalya.
Melih Çelet: Yurt dışında bulunduğumuz 180 lokasyonun 100'ünü İtalya'daki lüks butikler oluşturuyor. Ayrıca Türkiye'nin deri mamullerinde İtalya'ya yaptığı ihracatın yüzde 70'ten fazlasını biz yapıyoruz. Dolayısıyla oradaki her olumsuz gelişme bizi de doğrudan etkiliyor.
-Salgın ihracatınızı nasıl etkiledi?
Burak Çelet: Bizde toplam satışlar içinde ihracatın payı genellikle yüzde 50'dir. 2020'den bu yana iç piyasa bir miktar daha öne çıktı. Çünkü ihracatta çok ciddi bir talep daralması oldu. Tek istisna ise Çin oldu.
Onun dışında özellikle lüks segmentte korkunç bir yıkım yaşandı. Çinli turist Avrupa'ya gidip tüketmeyince bütün lüks markaların satışları durdu. Çünkü İtalya'daki bütün lüks markaların cirosunun yüzde 70'i Çinli ve Uzak Doğulu turistlere yapılan satıştan geliyor. Bu çok ciddi bir etkilenme yarattı.
-Dünya markalarına yaptığınız üretimde bir gerileme oldu mu?
Melih Çelet: Pandemiye bağlı olarak aksamalar oldu elbette. Çünkü müşterilerimizin büyük bölümü İtalyan markaları. Ancak hepsinin bütün dünyada mağazaları var. Kapanmalar elbette onlara yaptığımız üretimi olumsuz etkiledi.
-2020'de yaşanan daralmadan ne kadar kaybınız oldu?
Melih Çelet: Geçen yılı yüzde 40'lar seviyesinde bir kayıpla kapattık. Aralık 2019'da pandeminin geldiğini yurtdışı ilişkilerimizden dolayı gördük. Şirketin giderlerini kıstık. Dikkatli ve kontrollü davranarak pandamiyi çok rahat geçirdik. Aldığımız tedbirler sayesinde ciromuzdaki düşüşe rağmen 2020 bilançomuzda faaliyet karımız bir önceki yıldan fazla oldu.
-Karlılığı nasıl sağladınız?
Burak Çelet: Öncelikli olarak özkaynak olarak güçlüydük. Yani parasal bir sıkıntımız yoktu. Bu bizim için büyük avantaj oldu. Giderlerimizi de kontrol altına aldığımız için küçülmemize rağmen karlılık olarak çok büyük bir kaybımız olmadı.
-2021 beklentileriniz neler? Pandemi etkisi sürecek mi?
Burak Çelet: Senenin başında üç versiyonlu senaryo hazırladık. En güçlü senaryomuz ise yılın ilk yarısının 2020 gibi yavaş geçeceği, hazirandan sonra turizmdeki açılmaya bağlı olarak işlerin 2019'a paralel gideceği yönünde. Şimdilik bu senaryoya göre ilerliyoruz.
-Yurt içinde ve dışında birçok ayakkabı firması markasının sıkıntıda olduğunu biliyoruz. Siz nasıl bir fark yarattınız ki bugün büyümeyi konuşuyoruz?
Melih Çelet: Üretimden vazgeçmediğimiz için en zor zamanlarımızı bile iyi geçirdik. Çok şükür bugün kimseye muhtaç olmadan yolumuza devam ediyoruz. Büyük sıçramalar yerine, istikrarı tercih ediyoruz. Ayrıca bugüne kadar hep bildiğim işi yaptım. Ne inşaat işine ne de bir dönem çok popüler olan enerji işine girdim. Sanayicilik kanımızda var, biz ürettiğimizle mutlu oluyoruz. Bana güzel bir model getirilip gösterildiğinde o gün dünyanın en mutlu insanı oluyorum.
-Türk firmaları için yurt dışında marka satın alma fırsatının olduğu biliniyor. Siz düşünüyor musunuz?
Burak Çelet: Bakıyoruz ama şu ana kadar bize uygun 'alalım' diyeceğimiz bir marka önümüze gelmedi.
Melih Çelet: İtalya'da bir üretim tesisi alıp, bazı markaları orada üretelim diye konuşuyoruz. Çünkü biz uluslararası bir firmayız. Üretimimizin tamamı yurt içinde. Bunun bir kısmını İtalya'ya taşıyabiliriz. Burası benim vatanım ama ben küresel bir markayım. Bu nedenle bu alternatiflerin hepsi gündemde, izliyoruz konuşuyoruz.
-Yurt dışında mağazalaşma planınız var mı?
Burak Çelet: Bir hafta içinde İsveç'in başkenti Stockholm'de ilk mağazamızı açacağız. Zaten Kuzey Kıbrıs ve Arnavutluk'ta varız. Yavaş yavaş yurt dışında franchise veriyoruz. Doğru yatırımcı gelirse değerlendiriyoruz. Örneğin şu sıralar Ürdün'den bir yatırımcı ile görüşüyoruz. Hızlı ilerliyor görüşmeler. Özbekistan'dan bir aday var, onu da değerlendiriyoruz.
-Dünya bavul devi Samsonite ile iş ortaklığınız nasıl devam ediyor?
Melih Çelet: 37 yıldır Samsonite ile çalışıyoruz. Distribütörlük anlaşmamız 13 yıl önce joint-venture ortaklığa döndü. Türkiye'nin yanı sıra Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Kıbrıs'ı kapsayan bölgede ortaklığımız var. Ama aynı zamanda Türkiye'de bu markanın üretimini yapmak için prensip anlaşması yaptık. En kısa zamanda bunu realize edeceğiz.
-Pandemi bavul satışlarını nasıl etkiledi?
Burak Çelet: En büyük kayıp seyahat ürünlerinde oldu. Bu kategorideki satışların yüzde 70'i valizden gelirdi. Şimdi valiz dışı ürünler neredeyse cironun yüzde 50'sine ulaştı. Valiz satışlarında yüzde 48 civarında ciro kaybımız var. Samsonite, Tumi ve Trunk&Co. olarak 55 civarında mağazamız var.
-İstanbul Havalimanı'ndaki mağazalarınız kısıtlamalardan nasıl etkilendi?
Melih Çelet: Maşallah öyle bir havalimanı açtık ki bir ucundan bir ucuna yürümek bile bir olay. Her kapının çıkışına Samsonite açtık. Çok da iyi satış yapıyordu. Şu an havalimanındaki yedi mağazamızdan beşi kapalı. Havaalanındaki ciromuz Samsonite'ın Yunanistan'daki toplam cirosuna eşitti.
-Bu dönemde e-ticaret'te patlama yaşanıyor. Sizde durum nedir?
Burak Çelet: Bu segment yüzde 200'den fazla büyüdü. 2020 Ocak-Şubat'ında e-ticaret'in toplam perakende içindeki payı yüzde 6,5'ti. Bu yıl yüzde 26'ya geldi. Bazı mağazalardan vazgeçip internette daha fazla satış yapabiliriz. Burada ciddi bir potansiyel var.
FİNANSMAN BABADA, ÜRETİM OĞULDA
Mesaisini yavaş yavaş azalttığını söyleyen Melih Çelet, daha çok finansmanla ilgili sorumlulukları üstlenirken oğlu Burak ve gelini Burçak Çelet de üretimin sorumluluğunu üstlenmiş. Her sabah yaklaşık bir saat icra kurulu toplantısı yaptıklarını söyleyen Burak Çelet, "Sağ olsun babam gerekli yönleri veriyor bize. Daha çok bir eksiğimiz var mı, atladığımız bir şey var mı ona bakıyor. Zaten babamın tecrübesi bize orada lazım. Çünkü bazı şeylere odaklandığınız zaman bir takım potansiyel fırsat veya tehlikeleri kaçırabiliyorsunuz. Orda birinin yukarıdan bakıp sizi silkelemesinde her zaman fayda oluyor" diyor.
"ÇOCUKLARIN NASIL BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖRMEDİM"
Zamanında çok seyahat ettiğini ve son zamanlarda hepsini oğluna bıraktığını söyleyen Türk perakende sektörünün duayen isimlerinden Melih Çelet, hafif iç çekerek "Çocuklarımın nasıl büyüdüğünü görmedim" diyor. Çelet, Desa'yı dünyaya açmak için verdiği büyük uğraşla ilgili şunları anlatıyor: "Libya pazarına yoğun olarak çalıştığım sıralarda gittiğimde 28 gün kalırdım. Doğru düzgün otel yoktu. Ülkenin bütün düğün ayakkabıları ve çantalarını ben yapıyordum. Ciddi bir ihracat kapısı açılmıştı o dönem. Kaddafi'nin ülkesini nasıl geliştirdiğini nereden nereye getirdiğini bizzat yaşadım. O süreçte çok gidip geldim. Artık evden başka bir yerde yatmak istemiyorum. Otel dendi mi ödüm kopuyor. Şimdi de bu işi Burak yapıyor. İş dışındaki bütün zamanım torunlarla geçiyor. İkisi kızımdan, ikisi oğlumdan dört torunum var. Çocukları büyürken görmedim ondan mıdır bilmiyorum, torunlara çok düşkünüm." Burak Çelet de "Babamı üç ay görmediğim olurdu" diyerek Desa'yı Desa yapan büyük emek ve özveriye vurgu yapıyor. Şirketin yurt dışı ilişkilerini yürüten Burak Çelet de "Pandemiden önce yılda 140 gün seyahat ettiğim oluyordu. Yetişkin hayatımda ilk defa bu kadar uzun süredir Türkiye'deyim" diyor.
Altı YAŞIMDAN BERİ İŞE GİDİYORUM
"Babam altı yaşından beri beni çanta gibi yanında işe taşıdı" diyen Burak Çelet, sektörün içine doğduğunu anlatıyor. Şirkette 21'inci yılını dolduran Çelet, Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü mezunu. Amerika'da MBA ve İngiltere'de deri teknolojisi üzerine master yaparak iş yaşamına hazırlık yaptı. Türkiye'ye geldikten sonra babasının Desa'ya gelen bir projeyi kendisine teslim etmesiyle şirkette görev almaya başladı.