"Sigortanın vazgeçilmez olduğunu anladık"

05:30 - 31.05.2021, Pazartesi

Türkiye Sigorta Birliği (TSB) tarafından Sigorta Haftası'nın 10. yılı etkinlikleri başladı.

Hafta dolayısıyla sektörle ilgili bir değerlendirme yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, acente ve eksperlerin çalışmalarını sürdürdüklerine işaret ederek, "Benim açımdan sigorta demek; güven demek, tasarruf demek, riskimi paylaşan iş ortağım olarak sağlıklı büyüme demek. Bu anlamda Türk iş dünyası olarak, özellikle sanayimiz tarafından ihtiyaç duyulan teminatların sağlanması ve sektörümüzün yapısal sorunlarının çözülmesi öncelikli beklentilerimiz arasında." diye konuştu.

Sektörde çözüme ulaştırılmayan konuları takip etmeye devam ettiklerinin altını çizen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

"Özellikle, acentelerimiz aleyhine düzenlemeler içeren Mesafeli Satış Yönetmeliği ilk yayımlandığı günden itibaren itirazlarımızı gerek Hazine ve Maliye Bakanı'mıza ve gerekse SDDK Başkanı'mıza iletmiştik. Acente ve eksper dışında oluşturulacak yeni bir dağıtım kanalının sektöre zarar vereceğini anlattık. Batılı ülkelerde, her şirketin mali müşaviri ve avukatının yanında bir de sigorta danışmanı olduğunu görüyoruz. Ülkemizde de acente ve eksperlerimizin kapasitelerini artırmak ve mesleki gelişimlerini sağlamak öncelikli hedefimiz. Bu kapsamda acentelerimizi daha karmaşık ürün gruplarına yönlendirmeli ve teşvik etmeliyiz."

Etkinlikler kapsamında çevrim içi düzenlenen "2021'de Sigortanın Türkiye Ekonomisine Katkısı, Beklentiler, Fırsatlar" başlıklı panelinde konuşan TSB Başkanı Atilla Benli ise, TSB olarak, sigortalıların beklentilerini ve ihtiyaçlarını dinlemek ve önceliklerini tespit etmek için çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Sigorta sektörümüzün büyümesi ve hizmet niteliğinin artması halkımızın beklentilerini daha doğru bir şekilde karşılamakla olacak. Dijital çağa ayak uydurulması, Bireysel Emeklilik Sistemi'nin (BES) toplumumuzun daha geniş kesimlerini kapsaması ve en önemli ihtiyaçlarına karşılık verebilmesi için sürekli reformlar yapılması, sektörümüzün ürün ve hizmet çeşitliliğinin, niteliğinin artırılması, halkımız nezdinde sigorta bilincinin geliştirilmesi gibi pek çok başlıkta üyelerimiz ve değerli paydaşlarımızla yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Diğer taraftan da sektörümüz acenteleri, brokerleri, eksperleri, anlaşmalı kurumları ve diğer tüm paydaşlarıyla tam bir birlik havasında faaliyet gösteriyoruz."

"SİGORTANIN VAZGEÇİLMEZ OLDUĞUNU HATIRLATAN BİR YIL OLDU"

Atilla Benli, insanlığın çok önemli sınavlardan geçtiği bir yılın yaşandığını ifade ederek, "Salgının etkilerini ağır bir şekilde hissettik. Diğer yandan Elazığ ve İzmir depremleri de 2020 yılında yaşadığımız doğal afetlerin en şiddetli olanlarıydı. Salgın ve doğal afetler nedeniyle hem bugünümüz hem de yarınlarımız için ani ortaya çıkabilecek risklere karşı sigortanın vazgeçilmez olduğunu hatırlatan bir yıl oldu. Tüm bu olumsuz koşullar altında sigorta sektörü de büyük bir sınav verdi. Yaşanan doğal afetlerin ardından hızla harekete geçti ve sigortalılara karşı sorumluluklarını eksiksiz bir şekilde yerine getirdi." şeklinde konuştu.

Salgın sürecinin insan sağlığının ve sağlık sigortalarının önemini ortaya çıkarması açısından herkes için ders niteliğinde olduğunu vurgulayan Benli, bu süreçte teminat kapsamı dışında olmasına rağmen salgından kaynaklanan tedavi giderlerinin özel sağlık sigortası kapsamında karşılanması için harekete geçtiklerini söyledi.

Benli, "Direkt salgınla ilişkin olarak hayat sigortalarında 750 milyon TL, sağlık sigortalarında ise 228 milyon TL, Elazığ ve İzmir deprem felaketlerinde ise 717 milyon TL tazminat üstlendik. Bu rakamlara, salgın kapsamında sigortalılarımıza sağladığımız diğer imkanları da kattığımızda halkımıza yaklaşık 2 milyar TL gibi önemli ölçekte bir destek sağlamış olmanın gururunu yaşıyoruz." dedi.

Geçen yıl sektörün prim üretiminin yüzde 19,2 artarak 82,6 milyar TL'ye ulaştığını aktaran Benli, 2021 yılına da iyi başladıklarını, ilk 4 aylık prim üretiminde yaklaşık 33 milyar TL gibi bir üretim rakamı yakaladıklarını, yıl sonunda bu rakamın 100 milyar TL'yi aşmasını beklediklerini söyledi.

GSYH'nin 30 katına ulaşan, 130 trilyon TL'lik teminat kapasitesi ile sektörün, İstanbul Havalimanı, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü gibi projelere güvence sağladığını bildiren Benli, "Bugün de enerji santrallerinden altyapı yatırımlarına kadar pek çok projeye sağladığımız teminatla Türkiye ekonomisinin sürdürülebilirliğinde hayati bir işlev üstleniyoruz. Bireysel emeklilik tüm dünyada bir tasarruf yöntemi olarak kullanılırken, yatırımlara yönlendirilen tasarruflar, üretim ve istihdamın artmasını ve istikrarlı ekonomik büyümeyi destekleyen önemli bir kaynak haline geliyor." dedi.

BES'e erken yaşta katılımın sağlanması ile orta vadede 2,5-3 milyon gencin BES'e giriş yapmasını beklediklerini aktaran Benli, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 30 milyar TL'lik bir fon oluşacağını tahmin ediyoruz. Bu gelişme, aynı zamanda ülkemiz tasarruf hacminin genişlemesine yönelik muazzam bir adımdır. Tüm bu uygulamaların hayata geçirilmesiyle birlikte 2020 yılında sağlanan ivmenin artarak devam edeceğine ve önümüzdeki 10 yılın Türkiye sigortacılığının ve emeklilik sektörünün önemli büyüme katedeceği bir dönem olacağına inanıyorum."

"FİNANSAL İSTİKRARI ÇOK ÖNEMSİYORUZ"

Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Türker Gürsoy ise kuruldukları Mayıs 2020'den bu yana yoğun bir çaba ile çalıştıklarını belirterek, "Bir yandan sektörümüzün salgında kurumumuzdan beklediği kararları alma yönünde aksiyonlar aldık ve sektörün, tüm paydaşlarıyla birlikte salgın şartlarını en az hasarla atlatması için yoğun çaba gösterdik. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum." dedi.

Gürsoy, Türkiye'de yaşanan depremlerde de görevlerini yerine getirdiklerini aktararak, "Geride kalan bu kısa süre içinde öncelikle eksiklikleri ve sektörün ihtiyaçlarını tespit ederek yola koyulduk. Kurum olarak başta sigortalılar ile katılımcılar olmak üzere sektördeki paydaşların hak ve menfaatlerinin korunmasını, piyasa disiplininin piyasa dinamikleri içinde sağlanmasını ve finansal istikrarı çok önemsiyoruz. Bu yönde ilk adımımızı asgari kuruluş sermayesi tutarlarını 3 katına çıkararak attık." diye konuştu.

Sermaye yeterliliğinin ötesinde, kurumsal yeterlilik kavramını sektörün gündemine taşımak istediklerini ifade eden Gürsoy, şöyle devam etti:

"Bu amaç doğrultusunda iç sistemlerle ilgili çok önemli bir yönetmelik taslağı hazırladık. Bu yönetmelik taslağı; iç kontrol, risk yönetimi, aktüerya ve iç denetim fonksiyonlarıyla ilgili günümüz gereksinimlerini karşılayan çok önemli hususlar içermektedir. Bu yönetmelik yayımlandıktan sonra sektörün kurumsal yetkinliği ve yeterliliği birkaç basamak birden atlayacaktır. Bu konuda tüm paydaşlarımızdan destek bekliyoruz. Sigortacılık ve özel emeklilikteki fon birikiminin potansiyel seviyelere yaklaşmasının, ülkenin tasarruf ve yatırım dengesinin iyileştirilmesine, yatırımların daha uzun vadeli fonlarla finansmanına önemli fayda sağlayacağı hemen hemen her mecrada konuşuluyor. Biz bu konudaki hedeflerimizi daha da netleştiriyoruz: Sektörümüzün ülke ekonomisindeki payının mevcuttaki yüzde 2,5'luk seviyelerden hızla yüzde 10'lara çıkması gerekiyor. Biz de bu yönde zaman kaybetmeden çalışmamız gerektiğine inanıyoruz."

Önümüzdeki dönem için trafik sigortasında reform niteliğinde değişiklikler yapmakta kararlı olduklarını belirten Gürsoy, "Buna yönelik olarak, zorunlu trafik sigortalarında hizmet kalitesinin yükseltilerek sigortalı memnuniyetinin artırılmasına imkan sağlayacak doğrudan tazmin sistemine ilişkin olarak en iyi dünya uygulamalarını inceleyerek ülkemiz için en uygun modelin geliştirilmesini amaçlamaktayız." dedi.

Gürsoy, mevcut ürünlerin yaygınlaştırılması ve yeni ürünlerin geliştirilmesiyle önümüzdeki dönemde sigorta sektöründe penetrasyonun artış potansiyeli olduğunu gördüklerini ve kurum olarak bu potansiyeli hayata geçirecek düzenlemeler hedefinde çalıştıklarını söyledi.

BİZE ULAŞIN