KARBONA ‘ÇELİK’ DARBE!
Belce Örü / INBUSINESS
Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda öne çıkan çelik endüstrisi sadece kendi alanında değil, otomotivden inşaata kadar pek çok farklı sektörde de girdi malzemesi olarak kullanılıyor. Üretim sürecinde sadece çelik hurdanın kullanımıyla bile CO2 emisyonlarını yüzde 58, hava kirliliğini yüzde 86, su kullanımını yüzde 40, su kirliliğini yüzde 76 oranında azaltmanın mümkün olduğu öngörülüyor. Dolayısıyla üretim endüstrisi için de kritik bir ürün olarak yer alan çelik, Türkiye ekonomisinde ve Avrupa Birliği'ne (AB) gerçekleştirdiği ihracatta büyük önem taşıyor.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Türkiye çelik sektörünün düşük karbona geçiş sürecini analizi ettiği bir rapora göre Türkiye, İran ve Çin'den sonra en büyük çelik üreticisi ülkeler arasında 3'üncü sırada yer alıyor. Türkiye'nin çelik ihracatından AB, yüzde 40 pay alıyor. TÜSİAD tarafından 2020'de yayımlanan Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi isimli 20 başlıklı raporda ise Türk demir çelik sektörünün AB'ye olan ihracatından oluşacak karbon maliyetinin 198 milyon euro olacağı (50 euro/ton CO2 üzerinden hesaplandığında) tahmin ediliyor.
SIRALAMADA İLK ÜÇTE
Türkiye'nin çelik ihracatında Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin payı 2020'de yüzde 40'a ulaştı. Bu pay, 2010-2016 döneminde ortalama yüzde 16 iken 2017-2020 döneminde yüzde 25'e yükseldi. Dünya çelik üretiminde ilk üçteki yerini koruyan Türkiye'nin bu alandaki 2022 ihracat hedefi ise miktarda 24 milyon ton, değerde ise 22 milyar dolar.
Çelik Üreticileri Derneği Başkanı Fuat Tosyalı, sektörün potansiyeliyle ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Katma değerli, sürdürülebilirlik kriterlerine uygun yatırımlarla hem iç pazarımızın ihtiyaçlarını karşılayabiliriz hem de AB, ABD başta olmak üzere nitelikli ürün talep eden ülke ve coğrafyaların ihtiyaçlarını karşılayabiliriz. Özellikle Paris İklim Anlaşması ve AB Yeşil Mutabakat ile dünyada yaşanan değişim ve dönüşüme uyum için çalışmak en önemli gündem maddemiz olmalı. Yakın zamanda bu doğrultuda somut adımlar atmalı ve hayata geçireceğimiz uygulamalarla bu dönüşümün bir parçası olmamız gerek."
YENI TREND YEŞIL ÇELİK
Son zamanlarda, çelik sektöründe karbon salımını azaltmak için öne çıkan uygulamalardan biri de çeliğin işlenmesinde enerji kaynağı olarak kömür yerine hidrojenin kullanılması. Bu doğrultuda yeşil çelik kavramı da artık üreticilerin gündeminde yer almaya başladı. Dekarbonize Çelik: Net-Sıfır Yolu (Decarbonising Steel: A Net-Zero Pathway) adlı raporda bunu doğruluyor. Raporda 2050'ye kadar yeşil hidrojenin, çelik için en ucuz ve sürdürlebilir üretim yöntemi olarak tercih edileceği ve hatta pazarın yüzde 31'ini ele geçirebileceği bilgisi yer alıyor. Pazarda sürdürülebilirlik kavramıyla ilişkili öne çıkan bir başka trend ise geri dönüştürülmüş malzemeden üretilen çelik olacak. Kömürle çalışan tesisler ise karbon yakalama sistemlerine mecbur kalacak.
KUANTUMA YATIRIM YAPACAK
Yeşil hidrojene ve sektördeki diğer yenilikçi teknolojilere yatırım yapan şirketlerden biri de TosyalıHolding. Bu yılın sonunda İskenderun 2'nci Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) 2,5 milyar dolar değerinde yatırımla hayata geçireceği Sarıseki tesisinde şirket, daha düşük elektrik enerjisi tüketimi sağlayan Quantum Furnace teknolojisinin Türkiye'deki ilk kullanıcısı olacak.
Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, tesiste iki adet kuantum teknolojili çelikhanenin olacağını söylüyor. Tosyalı ayrıca "Son üç yılda sürdürülebilirlik odaklı, önemli bir kısmı küresel anlamda ilk olan, fikri sınai hakları bize ait olan 100'ün üzerinde Ar-Ge projesiyle çelik fabrikamızın karbon salımını yüzde 30 azalttık" diyor.
Grup şirketlerinden Tosçelik Profil ve Sac'ın Osmaniye'deki üretim tesislerine kurulan çatı tipi güneş santrali ise dünyanın en büyük ilk beş çatı tipi güneş santrali arasında yer alıyor. Bu güneş santrali sayesinde Tosçelik Profil ve Sac, dünyanın karbon ayak izi en düşük ERW boru üreticisi konumunda olduğunu ifade eden Tosyalı, bu alandaki yeni yatırımlarıyla ilgili ise şunları aktarıyor:
"Şimdi bu projemizi daha da büyüterek dünyanın en büyük çatı üstü güneş enerjisi santrali projesini hayata geçiriyoruz. Aynı anda tüm tesislerimizde toplam 632 bin m2 alan üzerinde kurulacak GES ile 140 MW kurulu güce ulaşacak. Tosyalı Holding olarak hedefimiz, fosil yakıt kullanımını mümkün olan en düşük seviyeye getirmek. Bu strateji doğrultusunda önümüzdeki dönemde Türkiye'de bir ilk olarak demir çelik üretiminde hidrojeni fosil yakıtların yerine kullanmaya başlayacağız."
DÜŞÜK EMİSYON
TSKB Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Döngüsel Ekonomi Çalışma Grubu'nun Eylül 2021'de yayımlanan raporuna göre ülkemizde enerji verimliliği yüksek ve sera gazı emisyonları kok ve kömürün kullanıldığı yüksek fırınlarla üretime göre yüksek olan Elektrik Ark Fırını (EAF) ile üretim oldukça yaygın (yüzde 70). Bu nedenle, AB ül- kelerindeki demir-çelik tesislerinin ortalamaları ile karşılaştırıldığında Türkiye'deki demir çelik tesislerinin karbon emisyonları çok daha düşük.
GERİ DÖNÜŞÜM UMUT VERİYOR
-Yeşil Çelik gibi sürdürülebilir ürün çalışmalarına odaklanmak ve yenilenebilir enerji kullanımını artırmak. Sektör oyuncuları karbon azaltımı için kömür yerine hidrojen kaynağını kullanmak üzere harekete geçti.
-Emisyon Ticaret Sistemi kurulduktan sonra da AB ile Türkiye arasındaki karbon fiyat farkının sektöre yansıtılmaması.
-Sektörün geri dönüşüm kapasitesinin artırılması. Halihazırda geri dönüşümde yapılan çalışmalar umut verici.
ÜRETİCİLERİN DEZAVANTAJLARI
-Ham maddelerde dışa bağımlılık oranının yüksek olması, komşu ülkelerde rakip üreticilerin, temel girdiler açısından büyük maliyet ve devlet desteği avantajlarına sahip olmaları,
-Son zamanlarda, hurda ihracatının engellenmesine yönelik ihracat vergisi ve sınırlayıcı mevzuat uygulamalarının, hurda ithalâtını zorlaması ve haksız rekabete yol açması,
-Yeşil Mutabakata uyumu hedefleyen yüksek maliyetli çevre yatırımlarına rağmen, sektörün üzerindeki çevre katkı payı, elektrik tüketim vergisi gibi yüklerin rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemesi.
FOSİL YAKIT KULLANMADAN ÜRETİM
Çelik üreticisi SSAB, madencilik şirketi LKAB ve enerji şirketi Vattenfall'ın 2016'da kurduğu ortak girişim Hydrogen Breakthrough Ironmaking Technology (HYBRIT) İsveçli Hybrit şirketi cevher bazlı çelik üretimi için ihtiyaç duyulan koklaşabilir taş kömürünü, yenilenebilir elektrik ve hidrojenle değiştirdi. Bu sayede şirket, geçen yıl dünyada ilk defa hiç fosil yakıt kullanmadan yeşil çelik üretti.