MEHMET ALİ AKBEN: BANKACILIKTA MİLAT
Ayfer Arslan / INBUSINESS
Bankacılık sektörü güçlü bilançosu ve istikrarlı yapısı ile Türkiye ekonomisinin küresel krizlere karşı en önemli savunma kalkanı. Güçlü sermayesi, nitelikli insan kaynağı, etkin risk yönetimi ve teknolojik alt yapısıyla sektör pandemi ile birlikte dayanıklılığını bir kez daha teyit etti.
Kuşkusuz bu başarıda Türkiye'deki bankacılık düzenleme, denetim ve yönetiminin gelişmekte olan diğer ülkelere göre daha iyi konumda olmasının büyük katkısı var. Değişen dünya ve sektör dinamikleri ile eş zamanlı olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) gerek ülkemiz gerek globaldeki gelişmeleri takip ederek oldukça proaktif bir strateji izliyor. Dijitalleşmenin dünya gündemine oturmasıyla birlikte çıkardığı yeni düzenlemeler ile sektöre yeni ufuklar açıyor. Sergilenen bu yaklaşımın bir sonucu olarak da son iki yıldır ajandası da bir hayli yoğun…
BDDK, pandeminin tüm dünyayı sardığı Mart 2020'de 'Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Yönetmeliği' yayımlayarak hızlı ve etkili bir adım attı. Sektördeki dijital dönüşümün öncüsü niteliğinde olan bu yönetmeliğin ardından Mayıs 2021'den itibaren uzaktan kimlik tespiti ile müşterinin banka şubesine gitmesine gerek kalmadan müşteri kaydının oluşturulmasına imkan sağlandı.
Sektörde 'finansal devrim' olarak nitelendirilen bu düzenlemenin ardından 29 Aralık 2021'de ise 'Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik' yayımlandı. Bu yönetmeliği finans sektörü ve fintek ekosisteminin gelişimi açısından oldukça önemseyen Akben, "Çok önemli bir adım ve bambaşka bir dönemin miladı başlamış oldu.
Düzenleme uçtan uca dijital müşteri deneyimi sunacak dijital bankaların hayatımıza girmesini sağlayacak. Gelecekte sadece dijital kanallar üzerinden hizmet veren şubesiz bankaları, servis modeli bankacılığı hizmetini ve bu altyapı üzerinden hizmet veren arayüz geliştiricilerini ve yeni hizmet modellerini, açık bankacılık hizmetlerinin çeşitlendiğini ve yaygınlaştığını göreceğiz" diyor.
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben ile 2022'ye ilişkin sektör beklentilerini, Kur Korumalı Mevduat'ı, sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeye yönelik yol haritasını konuştuk.
- Türk bankacılık sektörü açısından 2021'i kısaca değerlendirir misiniz?
Covid-19 pandemisi ile küresel ve yurt içi makroekonomik gelişmeler, tüm dünyada olduğu gibi ekonomimizde zorlu bir dönem yaşanmasına neden oldu. Ancak bankacılık sektörünü de içerecek şekilde hızla devreye alınan kararlar sayesinde Türk ekonomisi 2020'de OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ikinci ekonomi olmayı başardı.
Salgının olumsuz etkilerinin devam ettiği 2021'de bankacılık sektörümüz güçlü yapısını korudu. Sektörün toplam aktif büyüklüğü Aralık 2021 döneminde 9,2 trilyon lira olarak gerçekleşti. Pandemi döneminde devreye alınan ve kredilerin takip hesaplarına atılma sürelerine esneklik getiren uygulamanın sonlandırılmasına karşın sektörün aktif kalitesinde herhangi bir bozulma gözlenmediğini belirtebilirim. Ayrıca Türk bankalarının Avrupa Birliği ortalamasının oldukça üzerinde olacak şekilde tahsili geciken alacaklar için karşılık ayırmış durumda olduğunu ifade etmek isterim.
- Banka karlarının geçen yıl yüksek çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bankacılık sektörünün Aralık 2021 iti- barıyla özkaynak karlılığı yüzde 15,3 aktif karlılığı ise yüzde 1,3 olarak gerçekleşti. Bu oranlar aslında sektörün güçlü finansal yapısını destekliyor. Finansal sistemin yüzde 90'dan fazla payını oluşturan bankacılık sektörü, Türkiye ekonomisi için önemli bir rol oynamakla birlikte banka karları ve sektörün karlılığı pek çok kesimin ilgisini çeken konulardan biri. Diğer taraftan, pandeminin bankacılık sektörü ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaya ve ekonomik aktiviteyi canlandırmaya yönelik alınan politika önlemlerinin de olumlu etkilerini banka bilançolarında gözlemliyoruz.
- 2022 ajandanızda neler var?
Covid-19 pandemisi ve küresel tedarik zinciri problemlerinin etkisinin giderek azalacağı, ekonomik toparlanmaya paralel bankacılık sektöründeki gelişim sürecinin de yeniden ivme kazanacağı bir yıl olmasını bekliyoruz. Özellikle dijital finansal hizmetler ve sürdürülebilir bankacılık gibi yeni konular giderek önem kazanacak. Biz de BDDK olarak bu yeni konulara odaklanacağız.
Aralık 2021'de dijital bankaların faaliyet esaslarını belirleyen yönetmelik yayımlandı. Bu yönetmelik kapsamında lisanslama çalışmalarımız devam ediyor. Gündemimizdeki önemli bir diğer konu ise yeşil bankacılık faaliyetleri. Sürdürülebilirlik kavramının ve yeşil ekonomik dönüşümün giderek önem kazanması ile birlikte yeşil finansman ve sürdürülebilir bankacılık da kritik konular haline geldi. Biz de ülkemizde sürdürülebilir bankacılık altyapısının oluşturulmasına odaklanacağız.
Öte yandan, yatırım bankacılığı ve banka dışı mali kuruluşların da ön plana çıkacağı ve finansal sektörde daha aktif olacakları bir yıl olacak. Önümüzdeki dönemlerde üzerinde duracağımız diğer konu ise Basel III nihai düzenlemelerine uyum sağlanması. Türk bankacılık sektörü uluslararası standartlara yüksek düzeyde uyumlu bir yasal altyapıya sahip. Hazırlıkları devam etmekte olan en son Basel standartlarını da yerel mevzuatımıza aktararak bu uyumu sürdürmeyi planlıyoruz.
- 2022 yılına ilişkin öngörüleriniz neler?
2022'de sektörümüzün geçmiş dönemlerde sürdürdüğü istikrarlı büyüme sürecini devam ettirmesini bekliyoruz. Geçen yıl bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü bir önceki yıla kıyasla yüzde 50,9, karlılığı yüzde 57,4, krediler toplamı yüzde 37 ve mevduat toplamı ise 53,5 oranında artış gösterdi. 2022 yılında bu artış oranlarının GYSİH artışı ile paralel şekilde yükseleceğini tahmin ediyoruz. Sektörün aktif büyüklüğünün ise 14 trilyon lirayı aşmasını bekliyoruz.
- Son yıllarda aracı kurumların yatırım bankacılığına ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uzun bir aradan sonra, ülkemizde ilk yatırım bankası kuruluş izni 2019'da verilmişti. Son dönemde ise kuruluş başvurularında bir yoğunluk yaşanıyor. Kurulumuzca bu dönemde toplam beş yatırım bankasına kuruluş izni verildi, bunlardan ikisi faaliyete başladı. Diğerlerinin faaliyet izin süreçleri ise devam ediyor. Başvurulardan, aracı kurumların yanı sıra finans piyasalarında doğrudan veya dolaylı olarak faaliyet gösteren grupların da yatırım bankacılığına ilgilerinin bulunduğu görülüyor.
Son dönemdeki başvuru sahiplerinin, sermaye piyasaları veya bankacılık dışındaki finansal faaliyetlerinden edindikleri tecrübelerden yararlanıp faaliyetlerini bir üst seviyeye çıkararak müşterilerine kredi kullandırmak başta olmak üzere çeşitli bankacılık hizmetleri sunarak ürün yelpazelerini genişletmeyi ve bu şekilde reel sektörü daha fazla desteklemeyi amaçladıkları görülüyor.
Konuya aracı kurum özelinde bakarsak; bu kurumların faaliyetlerinin büyük kısmı yatırım bankacılığı ile örtüşüyor ancak başta kredi kullandırmak olmak üzere bazı faaliyetleri kapsamıyor. Dolayısıyla, zaten yapmakta oldukları yatırım bankacılığı faaliyetlerine ilave olarak diğer bankacılık faaliyetlerini de yürütmek ve hizmetlerini çeşitlendirmek aracı kurumlar açısından yatırım bankası kurmayı cazip hale getiriyor.
REEL SEKTÖRE UCUZ FON
- Yatırım bankacılığını dünya ile kıyasladığımız zaman ülkemizdeki büyüme potansiyeli nedir?
Dünyadaki örneklerine bakıldığında yatırım bankalarının sermaye piyasasının gelişmiş olduğu ülkelerde sermaye sahipleri ile sermaye gereksinimi duyanlar ya da sermayenin kullanıcıları arasında aracılık rolünü üstlendiği, fonların tahsisinin ya da etkili bir şekilde yatırım alanlarına plase edilmesinin yatırım bankacılığının geleneksel ve en önemli işlev konularından birini oluşturduğunu gözlemliyoruz.
Bu kapsamda, yatırım bankacılığının gelişimi ve değişimi, para piyasalarının ve sermaye piyasalarının büyümesi ve söz konusu piyasaların kullandığı enstrümanların ve mekanizmalarının değişimi ile yakından ilişkili. Ülkemizde para ve sermaye piyasalarının gelişimi için yürütülen çalışmalar sonucunda bu alanlardaki ürün çeşitliliğinin artırılması ile yatırım bankacılığı faaliyet alanının da genişlemesi bekleniyor. Diğer taraftan, gelişmekte olan bir ülke olmamız nedeniyle yatırım bankacılığının gelişmesi yatırımların artmasını da sağlayacak.
Yatırım bankası sayısının artmasının yaratacağı rekabet ortamı, reel sektörün daha uygun koşullarda kredi ile bankacılık ürünlerine ulaşmasına katkı sağlayacak. Hizmet kalitesi yükselecek. Özellikle gelişmiş ülkelerde yatırım bankalarının çok daha büyük düzeyde olmaları ve uzun vadeli yatırım projelerini finanse ediyor olmaları nedeniyle ülke kalkınmasına anlamlı katkı verdikleri görülüyor. Bu anlamda ülkemizdeki yatırım bankacılığının büyümesi ve gelişmesinin bu hedeflere ulaşılması açışından da önemli olduğunu düşünüyorum.
- Pandemide dijitalleşme ile online kanallar daha çok kullanılır oldu. Bunun bir adım ötesi ne olacak?
Müşteri tercihlerinin değişerek şube ve benzeri fiziksel ortamlardan mobil ve internet gibi dijital ortamlara kayması ile birlikte bankacılık sektörü de bu tercihlere uyum sağlamak adına dijital kanallar üzerinden verdikleri hizmetleri arttırdı. Dijital kanallar üzerinden kartla yapılan işlemler her yıl çok hızlı bir şekilde artıyor.
29 Aralık 2021'de yayımlanan "Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik" ile birlikte ülkemizin finans sektörü ve fintek ekosisteminin gelişimi için çok önemli bir adım ve bambaşka bir dönemin miladı başlamış oldu. Dijital bankacılıkla ilgili bu düzenleme uçtan uca dijital müşteri deneyimi sunacak dijital bankaların hayatımıza girmesine imkân tanıyor.
Önümüzdeki dönemde ülkemizde sadece dijital kanallar üzerinden hizmet veren şubesiz bankaları, servis modeli bankacılığı hizmetini ve bu altyapı üzerinden hizmet veren arayüz geliştiricilerini ve yeni hizmet modellerini, açık bankacılık hizmetlerinin çeşitlendiğini ve yaygınlaştığını görüyor ve konuşuyor olacağız.
- Finansal inovasyonu teşvik için gündeminizde başka neler var?
Ulusal ve uluslararası etkinliklere ve çalışmalara katılarak gelişmeleri takip ediyoruz. Finansal teknolojilerin kullanımı, inovasyonların takibi ve AB servis modeli bankacılığı, dijital bankacılık, açık bankacılık, yeşil bankacılık, müşteri verilerinin korunması, uygulama programlama arayüzleri ve benzeri hususlardaki yaklaşımlarının öğrenilmesi amacıyla fikir alışverişi yapıyoruz. Bu arada sahtecilik ve siber olay riskinin giderek artması, kurum ve kuruluşları bu riskleri azaltmaya yönelik tedbirler almaya zorluyor. Bu bağlamda, kamu ve özel sektör kuruluşlarının siber güvenlik alanındaki iş birliğinin artırılması yönündeki politikalar ve bilgi paylaşımını sağlamaya yönelik yaklaşımlar desteklenecek.
- AB Yeşil Mutabakatı'na uyum çerçevesinde hangi çalışmaların yapılması planlanıyor?
Yeşil Mutabakat Eylem planı kapsamında geçen yıl aralık ayında Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı'nı yayımladık. Bu planda ülkemizde sürdürülebilir bankacılığın geliştirilmesi için gereken temel adımlar ortaya konuldu. Ülkemizde yeşil finansal piyasaların geliştirilmesi ve yeşil ekonomik dönüşümün gerektirdiği finansmanın sağlanmasını amaçlıyoruz.
Bu kapsamda özellikle uluslararası yeşil finans piyasalarından kaynak sağlanmasını kolaylaştıracak gerekli altyapıyı tesis edeceğiz. Bu çerçevede, iklimle ilişkili finansal risklerin analizini ve etkin şekilde yönetilmesini sağlamamız da kritik bir önem taşıyor. Tüm bu hedeflere ulaşmak için de ulusal ve uluslararası düzeyde iş birliklerimizi arttıracağız.
UZAKTAN BANKACILIK MALİYETLERİ DÜŞÜRÜYOR
BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben'e göre, son dönemde gelişen teknolojik ihtiyaçlar ile birlikte bugüne kadar hayata geçirilen düzenlemelerden en önemlisi uzaktan kimlik tespiti ile müşteri edinimi. Mayıs 2021 tarihinden itibaren uygulamaya giren bu düzenleme ile müşterinin banka şubesine gitmesine gerek kalmadan müşteri kaydının oluşturulması ve ilk müşteri ilişkisinin tamamen dijital ortamda kurulması mümkün.
Akben'e göre, uygulamanın hayata geçmesiyle bankacılık hizmetlerine daha hızlı ve rahat erişim sağlanmış oldu. Ayrıca maliyetten ve iş gücünden tasarruf edilmesi olanağı doğdu. Sektörden aldıkları verileri değerlendiren Akben'e göre, dijitalleşen dünya ve pandeminin etkisiyle uzaktan müşteri edinimine ilgi devam edecek.
KKM İLE KURLARIN KÖPÜĞÜ ALINDI
Son dönemde TL, Türkiye'nin makroekonomik göstergelerinden kopuk bir şekilde yabancı paralar karşısında değer kaybetmişti. Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile son dönemde TL'nin yabancı paralar karşısındaki değerinde meydana gelen sağlıksız ve temelsiz fiyat oluşumlarının önüne geçilmesi hedeflendi. Kurlarda oluşan oynaklığın gerilemesi ve kurlar üzerinde oluşan köpüğün alınması sayesinde piyasalarda oluşan belirsizliğin azalmasıyla ekonomik birimlerin karar alma süreçlerinin daha sağlıklı bir zemine oturması sağlandı. Bu haliyle uygulamanın amacına ulaştığı rahatlıkla söylenebilir.
VADE UYUMSUZLUĞU AZALIYOR
Vade uyumsuzluğu, sektörün yapısal bir sorunu. Yani sektör kısa vadeli topladığı kaynaklarla uzun vadeli kredi kullandırıyor. TP mevduatın ortalama vadesi 30 gün. Kur korumalı mevduat uygulamasında ise minimum vade 3 ay. Böylece mevduatın ortalama vadesinin uzayacağı, bunun da bankacılık sektörünün vade uyumsuzluğuna olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. Böylece bankacılık sektörünün faiz değişimlerine olan duyarlılığı azalacak, asli fonksiyonunu yerine getirmede eli güçlenecek. Ayrıca kur korumalı mevduat uygulaması ile bankaların fonlama maliyetlerinin de gerilediği, bunun da ilerleyen dönemde kredi faizlerinin azalmasında etkili olacağı düşünülüyor. Ayrıca bu uygulama Merkez Bankası rezervlerine de olumlu katkı yapacak.