AYDINLIĞI TASARLAYANLAR
Fırsat eşitliği ve kadın istihdamını artırma konusunda somut adımlar atan, kültür sanata büyük katkıları olan Eczacıbaşı Topluluğu çatısı altında Vitra Tasarım Direktörü olarak görev yapan Erdem Akan, tamamı kadın tasarımcıların çalışmalarından oluşan Işık Yolu Tasarım Sergisi'ni anlatıyor…
Melida Tüzünoğlu / INBUSINESS
Tasarımcı, tasarım yöneticisi, küratör ve eğitmen, Erdem Akan. Makine mühendisliği, endüstriyel tasarım ve tasarım yönetimi eğitimi almış Akan, 2014'den bu yana Eczacıbaşı Yapı Ürünleri bünyesinde VitrA Tasarım Direktörü olarak çalışıyor.
Türk tasarımını tanıtmak ve geliştirmek adına yurt içi ve yurt dışındaki üniversitelerde atölyeler yapıyor, eğitim ve seminerler veriyor, tasarım sergileri düzenliyor. Otomotiv, beyaz eşya, mobilya, masaüstü ürünler alanlarında yurt içi ve yurt dışında çeşitli markalarla çalışan ve son 20 yıldır küratörlük de yapan Akan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 30 Ekim-14 Kasım 2021 tarihlerinde gerçekleştirilen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında bir tasarım sergisi düzenlemek üzere davet ediliyor.
Dream Design Factory – dDf organizasyonunda düzenlenen sergiyi, yalnızca iki ay gibi kısa bir hazırlık döneminin ardından gerçekleştiren tasarımcı, süreci detaylandırıyor:
"Tasarımcıların belirlenmesinden başlayarak yer seçimleri, işlerin dağıtılması, konseptlerin geliştirilip üretim uygunluklarına bakılması ve üretilerek yerlerine yerleştirilmesi için oldukça hızlı hareket ettik. Sergi mekanının kamusal alanda olması, hem yaya hem tramvay, hatta yer yer araç trafiğinin bulunmasının yanı sıra, izinler ve teknik zorunluluklar da düşünüldüğünde aslında oldukça kısa bir hazırlık dönemimiz vardı." Kültür festivali kapsamında sokakta yapılacak bir tasarım sergisi için kavramsal çerçeveyi oluştururken, sembolik anlamını da göz önünde bulundurarak, ışığı seçiyor tasarımcı: "Tarih boyunca farklı kültürlerin yeşerdiği bir konuma sahip Beyoğlu'nu tasarımla aydınlatmanın iyi olacağını düşündük. Ve bize umut verecek bir aydınlanma olacaksa, bunu kadınlar yapmalı dedik."
Gezi Parkı'ndan Galataport İstanbul'a kadar, İstiklal Caddesi'ni de içeren hat üzerinde 14 kadın tasarımcının farklı işler ürettiği Işık Yolu Tasarım Sergisi, sanat, tasarım, heykel ve mimarlık alanlarının kesişiminde, ışığı merkeze alan işlere yer veriyor. Akan, bu sergi için sadece kadın tasarımcıları seçmesindeki en önemli etmenin, fırsat eşitliği konusunda iş dünyasındaki sorunların aslında yaratıcı sektörde de sürmesine bağlıyor. "İş dünyasının alışkın olduğu kadınlara fırsat eşitliği tanınması meselesi, yaratıcı dünyada bu bilinç ve olgunlukta değil ne yazık ki..."
14 KADIN TASARIMCI
Akan'a göre tasarımları değerlendirir- ken birincil kriter cinsiyet değil elbette. Ancak, kültürel alanda kadınlara daha çok yer açılması için çaba göstermek bir ihtiyaç. "Kadın tasarımcı konusundaki pozitif ayrımcılığımızın yanı sıra, farklı disiplinleri kucaklamaya çalıştık. Sergideki işlerin kimisi bir mimar ya da iç mimar, kimisi bir takı ya da ürün tasarımcısının imzasını taşıyor."
Belirli bir galeri alanından ziyade sokağı, yani kamusal alanı sergileme mekanı olarak kullanan Işık Yolu Tasarım Sergisi'nde 14 tasarımcı ve 14 ayrı mekandan oluşan çoklu bileşenlerin matematiği söz konusu. Akan bu matematiği, Gezi Parkı ve Tophane arasındaki yol üstünde kişisel olarak anlamlı bulduğu yerleri bizzat belirleyerek ve tasarımcılara bunlar arasından seçim özgürlüğü vererek çözüyor. "Beyoğlu, kalabalık ve görsel olarak karışık bir yer. Sokakta bir sergi yapacağımız için, dolu bir süpermarket rafında renkli şampuan şişeleri arasından sıyrılmaya ihtiyaç vardı. Ama işleri insanların gözüne de sokmamalıydık. İzleyicinin kendi kendine fark edeceği, keşfedeceği ve bundan keyif alacağı şekilde yerleştirdik."
Bu sergi için yeni iş üreten tasarımcılar, mekanla bağlarını kendileri kuruyor. "Örneğin Burcu Sülek'in Braille alfabesiyle yazdığı ışık sözcüğü, güneş panelleri sayesinde kendi enerjisiyle aydınlanmak üzere terkedilmiş bir mekana yerleştirildi. Mimar Alexis Şanal, iki bina arasındaki boşluğu kullanmayı tercih etti."
Bu noktada Akan, tasarımcılar için yaptığı tek yönlendirmenin ışığın metaforik anlamına, aydınlanmaya ve umuda yaptığı çağrı olduğunu ekliyor. "Tasarımcılar kimi eserini ışıkla oluşturdu, kimisi ışıkla eserini aydınlattı, kimisi de enerjisini güneşin ışıklarından aldı."
IŞIK TERAPİSİ
Doğal bir fenomen olan ışığın her türlü kullanımına açık olan Akan, sergide yer alan işlerden hem duygusal ve romantik hem akılcı hem de çok ilgi gören örneklerine dikkat çekiyor. Seyirciyle rastlantısal ve keşfe dayalı bir ilişki kuran tasarım işlerinin, hızlı tüketimden ziyade yavaşlamaya, önünde durup nefes almaya, düşünmeye sevk eden yanları da, hem reelde hem de metaforik anlamda bir diyalog kurma işlevi görüyor.
Estetiğe ayrıca önem verilen bu eserlerde, birbirini tanıyan ve tanıma- yan insanların etkileşimine alan açması oldukça önemli. Bu noktada Akan, sergiden bir örnek veriyor: "İstiklal Caddesi'ndeki pleksi bank yerleştirmesi çok ilgi gördü. İnsanların tasarım ürünüyle kendini yan yana getirme ve görüntüleme isteğine karşılık geliyordu. Sokaktan geçen iki arkadaşı banka oturmaya, bu anı görüntülemeye ve Instagram'da paylaşmaya teşvik ediyordu."
Bu sergiden yola çıkarak, özetle, ışık kavramı üzerinden kentle ve kent sakinleriyle kurulan ilişkinin, daha genel anlamda tasarıma ve kamusal alanda sergilere duyulan özlemin bir göstergesi olduğunu belirtmek gerek.