İş'te tükenmişlik
Araştırmalara göre, çalışan nüfusun yüzde 52'si kendini tükenmiş hissediyor. Y kuşağı yüzde 59 oranıyla başı çekiyor. Uzmanlara göre şirketlerin iş gücü tükenmesini ve çalışanların bütünsel sağlığını göz ardı etmesi, yakın zamanda kurumların finansal performanslarını ve piyasadaki rekabet gücünü negatif etkileyebilir.
İpek Alpkökin Olgunsoy / INBUSINESS
İş gücü tükenmesi şu sıralar en çok konuşulan konulardan biri. Zira artan kalifiye çalışan ihtiyacı istisnasız tüm ekonomilerin bir gerçeği. Ancak bu terim masaya geldiğinde, İK uzmanlarının aklına gelen tek sorun donanımlı personel ihtiyacı olmuyor. Her geçen gün önemi artan çift anlamlı bu kavram, pandemi süreciyle birleştiğinde 'tükenmiş hisseden çalışanlar', gerçeğini de kurumların gündemine getiriyor.
Şirketlerin iş gücü tükenmesini göz ardı etmesi, bu riskin etkilerini daha da güçlendirerek; çalışanın duygusal sağlık durumunun kötüleşmesi, devamsızlık, konsantre olamama, düşük üretkenlik ve yüksek sağlık tazminatları gibi sonuçlara neden oluyor. Hal böyle olunca insan kaynakları departmanlarının risk politikalarını yeniden şekillendirmesi kaçınılmaz hale geliyor.
Mercer ve Marsh'ın sağlık ve yan haklarda bütünsel çözümler üreten markası Mercer Marsh Benefits'n (MMB) gerçekleştirdiği 'MMB Türkye Sağlık ve Wellbeng Araştırma Raporu'na baktığımızda da çalışanların bütünsel sağlığını ele almak artık bir zorunluluk. Çünkü oluşan tükenmişlik hissinin önüne geçilmesinin en dişe dokunur yolu bu.
Raporun sonuçlarına göre 'well- being' yani bütünsel sağlık, şirketler için vazgeçilmez bir gündem olmuş durumda. Pandeminin de etkisiyle kurumlar çalışanlarının konforunu artırmak adına; iş-yaşam dengesi, fiziksel ve zihinsel sağlık programlarına geçmişe kıyasla daha fazla odaklanıyor. Araştırmaya göre günümüzde şirketlerin yüzde 65'i esnek çalışma ve daha iyi bir iş hayatı entegrasyonunu teşvik ediyor. Yüzde 62'si çalışanların bedenen sağlıklı olmaları için 'fiziksel sağlık' uygulamalarını hayata geçiriyor. Yüzde 61'i duygusal ve sosyal bağlantıları güçlendirerek kişlerin mental olarak kuvvetli olmalarını sağlayacak 'psikolojik destek' çalışmaları yapıyor. Yüzde 34'ü ise elemanlarının bugün ve gelecekte finansal kaynaklarını etkin yönetmesine odaklanan çalışmaları destekliyor.
Şunu söylemekte fayda var ki, yakın geleceğin resmini çizen bu programların hiçbir kısa vadeli çalışmalar değil. Pek çoğu şimdiden kurumların ilk üç yıllık planlamalarında kendine yer edinmeyi başarmış hizmetler. Öyle k İK profesyonellerinin planlarını incelediğmizde stres yönetim uygulamalarının gündemde olduğu gerçeği göze çarpıyor. Yüzde 41 ile stres, sağlıklı beslenme / diyetisyen uygulamaları ön plana çıkarken, yüzde 40 ile zihnsel sağlık, yüzde 39 ile çalışan destek ve yüzde 35 ile spor programları masaya geliyor.
Nitekim Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal da Covd-19 pandemisinin çalışanların zihinsel sağlığını olumsuz etkilediğinin, kaygı ve yalnızlık hissinin her zaman olduğundan daha yüksek seviyeye ulaştığının altını çiziyor. "İş baskısıyla başa çıkmak ve zihinsel sağlık endişeleri başta olmak üzere, çalışanların zihinsel sağlığını korumak işverenlerin ajandasındaki en önemli risklerden biri olarak gözüküyor" diyen Ünal, "İş gücü tükenmesi ise işverenlerin acil önlem alması gereken öncelikli bir konu" diyor.
Çalışanların olumsuz yönde değişen zihinsel sağlık durumunun ardında fiziksel sağlık endişeleri, yakınlarının kaybı, iş stresi, şirketlerin baskıya neden olan yaklaşımları, Zoom yorgunluğu, ebeveyn olmanın getirdiği yükümlülükler dahil olmak üzere birçok faktörün rol oynadığını anlatan Ünal, kurumların bu durumu dikkate alıp çözümler geliştirdiği takdirde motive çalışanlar ve pozitif finansal sonuçlar elde edeceğini de belirtiyor.
TÜKENMİŞLİK FİNANSI VURDU
İş gücünün tükenmişliği tüm sektörlerde karşılaşılan br durum olsa da özellikle finans kuruluşlarındaki en önemli insani riskler arasında gösteriliyor. Ergene Consulting & HGA Group Türkiye Başkanı Murat Ergene bu konuya dikkat çekerek şunları söylüyor: "Çalışan Riskler konulu yen bir araştırmaya göre, iş gücünün tükenmişliği tüm dünyada finans kuruluşlarının en önemli insani riskler arasında değerlendiriliyor. Beceri eksikliği otomotiv ve imalat sektörlerini etkileyen başat unsur olarak görülürken, çevreyle ilişkili konular da perakendenin temel problemi arasında yer alıyor."
Peki, riskler belli ancak İK departmanları çözümü nerede bulacak? Ergene'ye göre sorunun yanıtı ileri İK Analitiği... "Çalışan risklerini en aza indirmek için önerdiğimiz yol, şirketlerin İleri İK Analitiği sistemini kurmaları ve uygulamaları. Verileri sürekli ve detaylı bir şekilde analiz eden bu sistem sayesinde kurumlar artık hangi çalışanlarının tükenmşlik yaşadığını önceden anlayabiliyor" diyor. Ntekim dünyada büyük şirketlerin pek çoğu İK Analitiği altyapısını çoktan kurmuş. Türkiye'de de bu sisteme öncülük eden şirketlern sayısı hızla artıyor.
İK Analitiği kavramı bilimsel br konu olsa da temelinde aslında çok da insani bir duygu var: Empati. Empati konusunun uzunca br zamandır iş dünyasının odağında bulunduğunu anlatan Ergene, "Yöneticilerin artık çalışanların özel hayatlarını olumsuz etkileyen konulara da hakim olmaları bekleniyor. Bu bakış açısıyla duygu yönetim ve iş performansı takibi bugün yöneticiler için her zamankinden daha fazla önemli bir gündem konusu olmaya devam ediyor" diyor.
İş gücü tükenmesi konusuna çözüm getirmek için iş dünyasının özellikle iki alana odaklandığına değinen Ergene, "Birincisi, İK Analitiği sistemini kurarak yüksek performanslı çalışanları şirkette tutmak. İkincisi, çalışanların olası tükenmişlik duygularını yönetebilmek için psikolojik destek veren organizasyonlardan yardım almak" diyor. Ergene'ye göre iş yeri hekimiliğini sürdürülebilir kılan şirketler her an doktor gözetiminde olan çalışanlarının olası tükenmşlik duygularını daha kolay yönetiyor. Bu hislere yönelik farkındalık ve çözüm oluşturmak için verilen özel eğitmler de uygulanan bir diğer yöntem.
1 MİLYAR DOLARLIK ZARAR
Konunun bir de yeni kuşaklar ve ekonomi boyutu var. Kurumlar Z ve Y kuşağının altın çocuklarını bünyelerine katmak ve tutmak için bütünsel sağlık konusuna daha çok eğilmek zorunda.
"Yenilikler takip eden şirketler özellikle Y ve Z kuşağındaki yetenekleri çekmek için çalışan deneyimine ekstra önem veriyor" diyen HumanGroup (IRC Turkey) Genel Müdürü Gaye Özcan, "Deloitte'un bir makalesinde belirtildiği gibi eskiden şirketler çalışanlardan bağlılık beklerken günümüzde bu durum tam tersine döndü. Artık çalışanlar, kurumların psikolojik güvenlik, wellbeng, kapsayıcılık, sosyal sorumluluk vb. alanlarda daha bilnçli olmasını bekliyor" diyor. Pandemi ile birlikte mental sağlığın yüzde 42 oranında düştüğü verisini değerlendiren Özcan, "Dünya Sağlık Örgütü'nün sonuçlarına göre depresyon, anksiyete gibi sağlık problemleri dünya ekonomsini yılda 1 milyar dolar zarara uğratıyor."
İş gücü tükenmesine şirketler açısından baktığımızda maddi zarar ve genel performans azalmasının önde gelen problemler arasında yer alacağını anlatan Özcan, bu sendromun kurumların finansal performansını ve piyasadaki rekabet gücünü önemli ölçüde etkileyeceğinin altını çiziyor.
"İşgücü tükenmesini önlemede ve bununla mücadele eden çalışanları desteklemede en büyük pay liderlere ve yöneticilere düşüyor; çalışanların desteklendiklerini ve güvende olduklarını bilmeleri son derece kritik" diyen Özcan, atılacak en önemli adımlardan birinin çalışanların duygusal ve psikolojik sıkıntılarını yargılanmadan paylaşabilecekleri güvenli bir iklim yaratmak olduğunu dile getiriyor. İşverenlerin, çalışanlarına gerekli zamanı ayırdıklarını göstermeleri gerektiğini anlatan Özcan, "Kurumlardaki ilgili departmanların ve liderlerin, çalışanlarıyla birebir görüşmeler ya da çeşitli platformlar aracılığıyla nabız yoklama (pulse check) çalışmaları yaparak, onların mental, fiziksel ve ruhsal sağlıklarını yakından takip ediyor olmaları son derece önemli" diyor.
YÜZDE 52'Sİ TÜKENMİŞ
Tükenmişlik sendromunun artık global bir sorun olduğu rakamlara da yansıyor. Araştırmalara göre çalışan nüfusun yüzde 52'si kendini tükenmiş hissediyor.
Y kuşağı yüzde 59'luk bir oranla başı çekiyor. Bireysel esenliğini 'iyi' olarak tanımlayan bireylerin tükenmiş hissetme riskinin daha düşük olduğunu gösterdiğine dikkat çeken Wellbees Kurucusu Melis Abacıoğlu, "Bireysel olarak esenliği yükseltmenin en verimli yolu, esenliği sadece fiziksel iyi oluş hali olarak almadan holistik bir şekilde adreslemekten geçiyor. Fiziksel iyi oluş haline ek olarak spiritüel, sosyal, entelektüel, mesleki, sosyal, duygusal, finansal esenlik dikeylerini eklemek, bunlara yönelik çok katmanlı br davranış değişim döngüsü ile ilerlemek önemli" diyor.
Abacıoğlu, "Şirkete bağlı olmayan bir çalışanın per- formans kaybı ve işe gelmeme maliyetinin, yıllık maaşının yaklaşık üçte biri olduğu biliniyor. Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda ise 'ben iyiyim' diyen çalışanların yüzde 27 oranında daha verimli olduklarını, gelmemezlik oranlarının yüzde 54 daha düşük olduğunu ve şirketlere bağlılıklarının üç kat fazla olduğunu görüyoruz" diyor.
Ancak bu durum sadece şirket verimliliği ya da kaRlılık anlamında öne çıkan bir konu değil. Aynı zamanda gelecek kuşakları da etkileyecek kritik bir problem. "Bu sebepten dolayı BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nın üçüncüsü sağlık ve kaliteli yaşamı hedefler" diyen Abacıoğlu: "46 ülkeden yaklaşık bin 500 kişiyle yapılmış bir ankete göre çalışanların yüzde 85'i kendini iyi hissetmiyor. Bunu söyleyen çalışanların şirketlerine bağlı olmadıklarını ifade ediyor."
Çalışanların yaşamlarını iyileştirebilecek, iş-yaşam dengesini koruyan çözümlere odaklanıldığını anlatan Abacıoğlu, uzun süreli destek sağlayacak uygulamalarının önemine dikkat çekiyor. "Çözümler arasında e-mail gönderim saatlerini kısıtlamak, mesai saatleri dışında ve öğle saatlerinde toplantı yapmamak gibi basit ama etkili aksiyonlar yer alırken, beslenme, spor gibi daha birçok konu çalışanlara destek sağlıyor."
İKİNCİ ADIM BİREYSEL BECERİLERDE AZALMA
Şirketler için büyük bir verimlilik kaybı anlamına gelen bu durum karşısında işverenlerin, öncelikle çalışanın stresini azaltması gerektiğini an- latan bir diğer isim de MY Executive Ortağı Aslı Colley. Böylelikle sendromun temelindeki bazı sorunların azaltılabileceğinin altını çizen Colley, çalışan memnuniyeti araştırmaları, detaylı ve çift yönlü performans değerlendirme görüşmeleri gibi sistemlerin düzenli olarak uygulanması gerekliliğine değiniyor.
"Bu problem dikkate alınmaz ve bir çözüm üretilmezse; çalışanda öncelikle duygusal tükenmişlik, sonrasında bireysel becerilerde azalma görülmeye başlar. Tüm çabaların boşa çıkması ise zamanla kişiyi bir tepkisizliğe götürür" diyen Colley, tükenmişlik sendromunda apati evresi olarak da adlandırılan bu son aşamasında ise çevresel olaylara duygusal olarak tepki vermede azalma, donuklaşma ve duyarsızlaşma ortaya çıkabileceğini anlatıyor.
Colley, "Çalışan için işi bırakmaya kadar giden bir umutsuzluk yaratabilir. Bunun üzücü örneklerini, pandemi döneminde sağlık çalışanları arasında gördük. Zira büyük bir fedakarlıkla çalışan doktorlar, hemşireler, hasta bakıcılar aşırı yorgunluk ve durumun yarattığı depresyon nedeniyle çok zorlandı."
ÇALIŞANLARIN TÜKENMİŞLİK BELİRTİLERİ:
-Kişinin duygusal sağlık durumunun kötüleşmesi,
-Devamsızlık,
-Konsantre olamama,
-Düşük üretkenlik
-Ekip ruhundan uzaklaşma
İNSAN ODAKLI YAKLAŞIM: Gaye Özcan - HumanGroup (IRC Turkey) Genel Müdürü
İş gücü tükenmesini önlemede ve bununla mücadele eden çalışanları desteklemede en büyük pay liderlere ve yöneticilere düşüyor. Nitekim iş dünyasındaki uygulamalara baktığımızda, çalışan deneyimine verilen önemin arttığını, insan odaklı yaklaşımların fark edilir hale geldiğini ve kurumların bu alanda giderek bilinçlendiğini görüyoruz. İnsan Kaynaklarının artık ça- lışanlara ve adaylara kişiselleştirilmiş deneyim sunması bekle- niyor; bununla birlikte insanı merkeze alan yeni iş modellerine geçiliyor. Mercer'in 'Turning health risk into value: well-being' araştırması, well-being çalışmalarının çalışanların verimliliğini yüzde 31 arttırdığını ve sağlık harcamalarını yüzde 42 düşürdü- ğünü gösteriyor. Ruhsal sağlığın ve well-being'in yüksek olması çatışma yönetiminin minimize olduğu ve çalışan bağlılığının ise yüksek bir çalışma ortamı anlamına geliyor. Günümüzde bu fay- daların farkında olan şirketler artık well-being uygulamalarına geçmişe kıyasla daha fazla önem veriyor. Çalışanlar için daha kapsamlı uygulamalar sunarken kurumsal sağlık sigortalarının kapsamını psikolojik sağlık alanında da arttırıyorlar.
ÇÖZÜM ÜRETMEK ŞART: Murat Ergene - Ergene Consulting & HGA Group Türkiye Başkanı
Kurumlar iş gücü tükenmesine yönelik ilk adım olarak çalışanlarına mentorlük yapabilir. Özellikle belirtmek gerekir ki insan sağlığı artık her konudan önce geliyor. O zaman şirketler bu çok önemli konunun sözde değil özde olduğunu çalışanlarına doğrudan hissettirmeli. Pandemi süreci ile birlikte işgücü tükenmesi oldukça yaygın bir durumdu. İK yöneticileri açısından önemli bir endişe nedeni olsa da hızla uyguladıkları çözümlerle bu konuyu şirketlerin yavaş yavaş kontrol altına almaya başladıklarını söyleyebilirim. Ancak işgücü tükenmesine çözüm üretilmediği takdirde, şirketlerde verim düşmesi, kaynak yetersizliği, eldeki bilginin kaybı, çalışan bağlılığı ve turnover (çalışan devri) sorunları ciddi biçimde artacaktır.
BİREYLERİ ANLAMAK: Melis Abacıoğlu - Wellbees Kurucusu
Kurum olarak bu alanda pozitif psikolojinin duayeni olarak bili- nen Martin Seligman'ın yaklaşımını çok beğeniyor; tükenmenin önüne geçmenin yanı sıra iyi duyguların ve verimli bir ortamın yeşerebilmesi için de çalışmalar yapılması gerektiğine inanı- yoruz. Ayrıca sistemsel, şirket yönetimini ilgilendiren birtakım değişiklikler yapılırken, eş zamanlı olarak bireysel davranış de- ğişiminin de yaşanabilmesi için bireylere eğilmek çok önemli.
ACİL ÖNLEM ALINMALI: Fuat Ünal - Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri
Mercer Marsh Benefits olarak gerçekleştirdiğimiz araştır- malara göre; pandemiyle beraber, iş baskısıyla başa çıkmak ve zihinsel sağlık endişeleri başta olmak üzere, çalışanların zihinsel sağlığını korumak işverenlerin ajandasındaki en önemli risklerden biri olarak gözüküyor. İşgücü tükenmesi ise, işveren- lerin acil önlem alması gereken öncelikli konu.
BELİRSİZLİK STRESİ ARTIRDI: Aslı Colley - MMY Executive Ortağı
Tükenmişlik sendromu, ilk kez 1974 yılında Alman psikolog Herbert Freudberger'in yazdığı bir makale ile literatüre giren ve çok da eski olmayan bir kavram. Uzmanlar bu kavramı, 'bireyde ruhsal ve fiziksel açıdan enerjinin tükenmesi' ya da 'bireyin iç kaynaklarında tükenme durumu' olarak tanımlıyor ve tükenmişlik sendromunun temelinde stres yer alıyor. Pandemi döneminin çalışanlar üzerindeki etkilerine baktığımızda; belirsizlik ortamının iş dünyasında yarattığı tedirginliğin önemli bir rol oynadığını gördük. Pandeminin ilk aylarında, mecburen uzaktan çalışmaya geçildiğinde hem çalışanlar hem de yöneti- ciler iş kaybı endişesiyle, haftanın her günü ve günün her saati hazır olmaya çalıştı. Belirsizlik ortamı, iş kaybı endişesi başta olmak üzere birçok nedenin bu dönemde çalışanların stres düzeyini artırdığını ve tükenmişlik sendromunun da daha fazla görülmesine neden olduğunu düşünüyorum.
İŞ VE YAŞAMDA DENGE ARAYIŞI
- Kurumların; yüzde 83'ü bütünsel sağlığın temelini oluşturan fiziksel ve zihinsel sağlık, finansal destek ve iş-yaşam dengesi kriterlerinde çalışanlarına kaynak, danışmanlık veya araç sağlıyor.
- Şirketlerin yüzde 65'i, 'iş-yaşam dengesi' uygulamaları yapıyor.
- Fiziksel sağlığı destekleyen plan ve programları hayata geçiren şirketlerin oranı yüzde 62.
-Yüzde 61'i çalışanlarını 'psikolojik destek' programlarıyla destekliyor.
- Kurumların yüzde 64'ü çalışan destek programı, yüzde 61'i diyetisyen ve sağlıklı beslenme programı, yüzde 55'i stres yönetim programı, yüzde 43'ü online veya yüz yüze spor olanaklarına erişim, yüzde 35'i ise finansal sağlık araç ve eğitimleri konusunda alacakları destekten dolayı çalışan memnuniyetinin artacağını belirtiyor.