Devlerin merkez üssü Türkiye
Pandemiyle Türkiye tarihi bir fırsat yakaladı. Uluslararası yatırımlar Batı'dan Doğu'ya yakarken, genç ve dinamik nüfusu, nitelikli iş gücü, stratejik konumu ve lojistik imkanları ile Türkiye'nin bölgedeki yıldızı giderek parlıyor. Üstelik çok sayıda küresel marka, sadece doğrudan yatırımları ile değil, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Orta Asya gibi pazarlarındaki faaliyetlerini de İstanbul'daki ofislerinden yöneterek, Türkiye'yi 'bölgesel merkez üssü' olarak konumlandırıyor.
Ayfer Arslan / INBUSINESS
Covid-19 salgını sadece insan hayatını değil, bütün dünya ekonomilerindeki dengeleri alt üst etti. Ekonomik büyümeler hız kesti, küresel ticaret ve yatırımlar daraldı. İkinci yarıdan itibaren dipten çıkışların başlayacağı ve özellikle Asya bölgesinin ekonomik dinamizmi ile ön plana çıkacağı tahmin ediliyor.
Türkiye ise Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarını birbiri- ne bağlayan stratejik konumu, genç ve nitelikli iş gücü ve lojistik imkanları ile gelecek dönemde de dev markaların radarında olmaya devam edecek. Üstelik sadece doğrudan yatırımlar açısından değil, ülkemizi bölgesel üs olarak konumlandıran şirketlerin sayısı da her geçen gün artıyor.
TEKNOLOJİ DEVLERİNİN YENİ ROTASI
Son aylarda Çinli teknoloji devlerinin yatırımda rotayı Türkiye'ye çevirmesi ve ardı ardına birçok akıllı telefon üreticisinin ülkemizde üretime başlaması da bu gelişmelerin birer parçası. Akıllı telefon üretimi ile bilinen dünya devi Oppo, Tecno, Xiaomi ve Vivo gibi şirketler Avrupa'ya daha yakın olmak amacıyla yatırımlarını Türkiye'ye kaydırıyor. Bu yatırımlar ile Türkiye, bölgesinde telefon üretim üssü olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, geçtiğimiz aylarda yayınlanan 2021-2023 yıllarını kapsayan Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) Stratejisi'nde de yeni küresel rekabette Türkiye'nin güçlenen konumuna işaret ediliyor.
Konuyla ilgili Cumhurbaşkanlığı genelgesine göre, Türkiye'nin jeostratejik konumu, uluslararası şirketlerin ülkedeki kurulu üretim kapasiteleri, güçlü insan kaynağı ve tedarikçi altyapısıyla yatırımcılara değer zincirlerini kurmalarını ve büyütmelerini sağlayacak güvenli bir liman sunuyor. Ayrıca salgınla birlikte değişen küresel ekonomik şartlara bağlı olarak ülkemizin bölgesindeki üretim ve dağıtım üssü olma rolünün güçleneceğine dikkat çekiliyor.
ÖNCELİKLİ SEKTÖRLER
Yine aynı genelgeye göre; Türkiye, 2003'ten beri yaklaşık 225 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekmeyi başardı. Rapordan da görüldüğü gibi Türkiye'yi tercih eden şirketler zamanla yatırımlarını artırarak, üretim, ihracat ve yönetim merkezi olarak konumlandırıyor. INBUSINESS olarak yaptığımız araştırmada da bu trendin özellikle gıda, hızlı tüketim, beyaz eşya, elektronik, sağlık, teknoloji, otomotiv ve finans sektörlerinde yoğunlaştığını gördük.
Procter&Gamble, Visa, GE, Co- ca-Cola, Sanofi İlaç, Mastercard, Cargill ve GSK'nın da aralarında bulunduğu onlarca dev marka, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Orta Asya gibi pazarlarındaki operasyonlarını İstanbul'dan yönetirken, her geçen gün bu şirketlere yenileri ekleniyor. Bazı şirketler Türkiye'nin, Avrupa, Asya ve Afrika bölgelerine yakınlığı ve lojistik imkanları nedeniyle 'bölgesel üretim üssü' olarak görüp çevre ülkelere buradan açılırken, bazıları da dinamik nüfusu ve yeniliklere açık yüzüyle Türkiye ofislerini 'teknoloji ve inovasyon üssü' olarak konumlandırıyor.
DÜNYADA İLK 3'TE
Dünyanın önde gelen ilaç şirketlerinden biri olan Sanofi için de Türkiye'nin çok özel bir yeri var. Sanofi Türkiye Levant ve İran Ülke Başkanı Cem Öztürk'e göre jeopolitik yapısının yanı sıra üretim gücü, Ar-Ge çalışmaları ve nitelikli insan gücü, Türkiye'yi hem küresel rekabette hem de merkezi üs konumunda öne çıkaran faktörler.
Sağlık sektöründe Türkiye'nin 'güçlü ve güvenilir bir çözüm ortağı' olarak, ülkenin geleceğine yatırım yapan bir strateji' ile hareket ettiklerini anlatan Öztürk, Lüleburgaz fabrikasının Sanofi'nin dünya genelinde bulunan üretim tesisleri arasında ilk üçte yer almasının da bunun bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Hatta bu konuda çarpıcı rakamlar da veriyor. Sanofi Türkiye'nin yerel üretim oranı kutu bazında yüzde 86'ya, değer bazında ise yüzde 55'e ulaşmış.
Dünyanın dört bir yanından 22 iyi üretim sertifikasına (GMP) ve yılda 445 milyon kutu üretim kapasitesine sahip Lüleburgaz fabrikası, 22 çok uluslu ve yerel ilaç firmasına üretim desteği veriyor ve üretiminin yüzde 11'ini dünyanın dört bir yanındaki 49 ülkeye ihraç ediyor. Öztürk, Sanofi Pasteur'un, Türkiye'de yerli aşı üretimine yatırım yapan ilk şirket olduğuna işaret ederek, "Türkiye bu tür bir teknoloji transferi yapılan ilk Sanofi ülkesidir. Bu teknoloji transferi sayesinde 63 milyon doz kombine çocukluk çağı aşısı Türkiye'de üretildi. Klinik araştırmalarda lideriz. Sanofi için Türkiye kendi bölgesinde klinik çalışma projelerinin merkezi ve Sanofi Türkiye halen 14 farklı ülkedeki klinik çalışma projelerini başarıyla yönetiyor. Liderliğini yürüttüğü- müz 14 ülkede ise 45 proje üzerinde çalışılıyor" diyor.
GÜÇLÜ BİR YÖNETİM MERKEZİ
Türkiye P&G için de önemli yatırımlar yaptığı stratejik bir ülke. Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, "Jeopolitik konumu veya demografik yapısının yanı sıra, P&G'nin yatırımlarıyla birlikte güçlü bir üretim ve yönetim merkezi konumunda" diyor.
2017'de Türkiye'deki 30'uncu yıllarında, bebek bakım ve kadın bakım ürünlerinde tüketicilere daha iyi hizmet verebilmek için Gebze fabrikasına 80 milyon dolar yatırımda bulunduklarını hatırlatan Turnaoğlu, geçen yıl da Şekerpınar'da bulunan Fairy üretim hattına yapılan 11 milyon dolarlık yeni yatırımla ürünlerinin tamamen Türkiye'de üretilmesini ve ülkemizden ihraç edilmesini sağladıklarının altını çiziyor. Son 10 yılda yerli üretime yaptıkları yatırımların toplam 238 milyon doları bulduğunu anlatan Turnaoğlu, şu bilgileri aktarıyor: "Üretimimizin yüzde 30'unu 20'den fazla ülkeye ihraç ediyoruz ve P&G Avrupa'nın da büyüme merkezi konumunda bulunuyoruz. Geçen yıl hayatımıza pandeminin girmesi ve bunun da hem Avrupa'da üretim merkezlerinde duraksamalara yol açması hem de hijyen ürünlerine olan talebin artırması, P&G Türkiye'nin önemini çok daha fazla artırdı."
CİRONUN %57'Sİ YURT DIŞINDAN
Türkiye'nin küresel rekabette artan önemini gıda ve içecek sektöründe de çok rahatlıkla gözlemlemek mümkün. Türkiye'nin stratejik konumu nedeniyle çok sayıda küresel marka bölgedeki yatırımlarını ve çevre ülkelere yönelik projelerini ülkemizden yönetiyor.
Coca Cola da bu şirketlerden birisi... Türkiye'de 1964'ten bu yana faaliyet gösteren şirket Türkiye, Kafkaslar, Pakistan ve Orta Doğu'nun da içinde bulunduğu 25 ülkeyi İstanbul'daki merkezinden yönetiyor. Coca Cola İçecek CEO'su Burak Başarır, Pakistan'da beş, Irak'ta üç, Kazakistan'da iki, Kırgızistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Ürdün, Suriye ve Tacikistan'da birer adet olmak üzere toplam 16 adet üretim tesisine sahip olduklarının altını çiziyor.
Şirketin 2013'ten bugüne kadar gerçekleşen 1,7 milyar dolarlık yatırımın 1,1 milyar dolarlık kısmı yurt dışı operasyonlarına ait. 2020 sonu itibarıyla şirket cirosunun yaklaşık yüzde 57'sinin yurt dışı operasyonlarından elde edildiğini vurgulayan Başarır, "Hızlı büyüyen yurtdışı pazarlarımızda üretim ve satışa yönelik yatırım ihtiyaçlarımızı büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz. Sağlam bilançomuz, yüksek likidite pozisyonumuz ve güçlü insan kaynağımız ile şirketimize değer katacağına inandığımız yeni fırsatlar için de incelemelerimize devam ediyoruz" diyor.
TARİHİ FIRSAT PENCERESİ
Cargill açısından da Türkiye hem üretim hem de yönetim anlamında bölgesel üs konumunu her geçen gün güçlendiriyor. Geçen aylarda şirketin Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesindeki operasyonlarına Hindistan da eklendi. Böylece 66 ülkenin yönetimi artık İstanbul ofisine emanet.
Türkiye'ye ve bölgeye yatırımları çekebilmek adına ellerinden geleni yaptıklarını belirten Cargill Gıda Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Murat Tarakçıoğlu, "Şirketimiz Türkiye'de faaliyet gösterdiği 60 yılda hem ülkemizdeki hem de yurt dışındaki müşterilerine kritik ham maddeler tedarik eden önemli bir üretim üssü haline geldi" diyor.
Pandemi sonrası dönemde ise Türkiye'nin önemli bir 'üretim ve yatırım bölgesi' olarak daha da öne çıkacağına inanan Tarakçıoğlu, geçen aylarda lojistik alanında yaşanan sıkıntıları örnek göstererek, şöyle devam ediyor:
"Hatırlarsınız; Süveyş Kanalı'nda günler süren konteyner krizi nedeniyle uluslararası ticaret durma noktasına gelmişti. Ayrıca ABD-Çin ticaret savaşları nedeniyle Türkiye'nin burada dolduracağı çok boşluk olduğunu düşünüyoruz. Ülkemiz pandemi sonrası 'tarihi bir fırsat penceresi' yakaladı. Kritik dönemlerde yaşanan problemler ile 'yerel' ve 'yerinde üretimin' önemi giderek artıyor. Hedefimiz yerel üretimi artırmak. Rekabetçi olduğumuz her alanda üretim yapmaya çalışıyoruz ki aynı zamanda ülkemizi ihracat üssü olarak konumlandıralım."
GLOBAL İLKLER TÜRKİYE PAZARINDA
Türkiye sadece üretim sektörlerinde değil hizmet sektörlerinden birisi olan finansta da çok sayıda küresel markanın hem bölgesel yönetim hem de inovatif uygulamaların geliştirildiği bir üs konumunda.
Mastercard Türkiye'nin Türk Cumhuriyetlerini de İstanbul'dan yönetmesi aslında bunun güzel bir örneği. Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yiğit Çağlayan, ekip üyelerinin bu kapsamda farklı sorumluluk alanlarıyla farklı ülkelerde çalışmalar gerçekleştirdiğini vurgulayarak "Türkiye dijitalleşmenin en hızlı gerçekleştiği, dünyadaki 10 ülkeden biri. Özellikle pandemi süreciyle bu hız daha da ciddi bir ivme kazandı" diyor.
Türkiye'nin dijitalleşme hızının yüksek olması hedeflere ulaşılabilirlik açısından da artı bir özellik olarak öne çıkıyor. Yani Türk halkı olarak aslında yeniliklere çok hızlı adapte oluyoruz. Bu gelişmeyi de "Tüketici davranışları hizmet verdiğimiz sektörü pozitif etkileyecek şekilde değişti, üç yıllık süreçte hedeflediğimiz noktalara bir yıl içinde ulaştık" sözleriyle özetleyen Çağlayan, bu ivmenin Türkiye'de yenilikçi ürünlerin piyasaya çıkışını da hızlandırdığını söylüyor. Bu da Türkiye'yi, yenilikçi çalışmaları ve dijitalleşme hızı ile Mastercard için en önemli ülkeler arasına taşıyor.
Gelecek dönemde de global ilklerin Türkiye pazarında hizmete girmesini hedeflediklerini dile getiren Çağlayan, "Türkiye'de amacımız nakdin baskın olduğu alanları da dijital ödemelerin güvenli şeffaf ve hızlı ortamına taşımak. Mikro işletmeler ve kapıya hizmetler ulaştıran firmalar için cep telefonunu POS'a dönüştüren Tap on Phone teknolojisini yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Bu çözümü kullanan işletmelerin sayısı 20 bine ulaştı. Yedi banka ile ilerliyoruz ve bu sayı artmaya devam edecek" diyor.
KARTLI ÖDEMELERDE ALTYAPI
Visa Türkiye Genel Müdürü Merve Tezel ise Türkiye'nin kartlı ödemelerde hem altyapı hem de kullanım anlamında oldukça gelişmiş durumda olmasını, ülkemizi küresel rekabette öne çıkaran önemli bir faktör olarak değerlendiriyor.
2020'de kartlı ödemelerin hane halkı tüketimi içindeki payının yüzde 41'e ulaştığını ifade eden Tezel, toplam kart adedine bakıldığında Türkiye'nin, Avrupa'da lider konumda olduğunu belirtiyor. Altyapının sağlam olmasının da burada devreye girdiğine dikkat çeken Tezel, "Türk bankacılık sektöründe henüz 2000'li yıllarda başlayan ve günümüzde de süregelen mevzuat düzenlemeleri ve bunun karşılığında bankaların dijitali sahiplenmesi ile Türkiye, dünyada dijital bankacılık alanında örnek gösteriliyor" diyor.
Bu öncü konumun oluşmasının bir diğer nedeni ise Tezel'e göre, nüfusun genç olmasının da etkisiyle tüketicilerin teknolojik gelişmeleri yakından takip etmesi. Türkiye ödemeler sektöründe pandemiyle birlikte tüketici alışkanlıklarında yıllar içerisinde gerçekleşmesi beklenen bir değişim sadece aylar içerisinde gerçekleşti. Bu dönemde, tüketici beklentilerinin temassız ve e-ticarete yöneldiğine değinen Tezel, "Bu değişimin salgının ilk günlerinden itibaren bizi beklediğini gören sektör ise temassız ödeme limitlerini yükseltmek için hızla harekete geçti. Bugün artık yüz yüze yapılan ödemelerin yarısı temassız olarak gerçekleşiyor" diyor.
PANDEMİ SONRASI TÜRKİYE'NİN ÖNEMİ ARTACAK
İşte, Türkiye'nin hem üretim hem hizmet sektörlerinde öne çıkan rekabet üstünlükleri de özellikle yeni yatırımcıları ülkemize çekmek açısından elimizi kuvvetlendiriyor. HSBC Türkiye olarak 'yatırım elçisi' gibi çalıştıklarını anlatan HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı, fon yöneticilerine, uluslararası kuruluşlara ve müşterilere her seferinde Türkiye'de yatırım yapmanın uzun vadede ne kadar önemli olduğunu anlattıklarını belirtiyor.
Kervancı'ya göre, Türkiye, stratejik konumunun yanı sıra dinamik pazarı, altyapı projeleri, nitelikli iş gücü ve ekonomik potansiyeli ile uzun vadeli düşünen ve yatırım yapan uluslararası yatırımcıların her zaman radarında. Kervancı, bu konuda ülkemiz açısından umut veren öngörülerini de paylaşıyor. Türkiye'nin dahil olduğu MENAT (Orta Doğu, Kuzey Afrika, Türkiye), HSBC Gru- bu'nun büyüme için odaklandığı bölgelerden biri. MENAT Bölgesi ülke ekonomileri ve uluslararası ticaretteki toparlanma ile birlikte önümüzdeki on yıllık dönemde dünyanın en hızlı büyüyen bölgelerinden biri haline gelecek. Pandemi sonrasında Türkiye'nin daha önemli bir ticaret merkezi haline geleceğini düşünen Kervancı, küresel tedarik zinciri yönetiminde de ülkemizin öneminin daha da artacağını tahmin ediyor.
BÖLGESEL MERKEZİ TÜRKİYE OLAN ŞİRKETLER
AFINITI: Dünyanın 23 ülkesinde ofisi bulunan şirket, Türkiye'yi teknoloji üssü olarak konumlandıracak. Şirket 50 kişilik İstanbul ofisinin kadrosunu 200 kişiye çıkarmayı hedefliyor.
CARGILL: Geçtiğimiz aylarda şirketin Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) bölgesindeki operasyonlarına Hindistan'da katıldı. Böylece 66 ülkenin yönetimi artık İstanbul'dan yapılıyor.
COCA-COLA: Türkiye'de 1964'ten beri faaliyet gösteren şirket, Türkiye, Kafkaslar, Pakistan ve Orta Doğu'nun da içinde bulunduğu 25 ülkeyi İstanbul'daki merkezinden yönetiyor. Türkiye operasyonu, çalışan sayısı ve pazar büyüklüğü bakımından bölgenin en büyük operasyonu olarak öne çıkıyor.
VISA: Türkiye'den yönetilen Güneydoğu Avrupa Bölgesi Türkiye, Yunanistan, İsrail, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Slovenya, Malta ve Kıbrıs'ı kapsıyor.
MASTERCARD: Türkiye'nin yanı sıra Türk Cumhuriyetler de İstanbul ofisinden yönetiliyor. Türkiye yenilikçi gücüyle şirketin, 'inovasyon üssü' olarak konumlandırılmış.
MERCEDES-BENZ: Mercedes-Benz'in ana şirketi Daimler AG, 2013'te küresel IT stratejisi kapsamında Türkiye'yi bilgi teknolojileri üslerinden biri olarak konumlandırmasının ardından, Hindistan'a paralel olarak Küresel IT Çözümleri Merkezini Türkiye'de açtı. Merkez, Daimler Mobility Global Tech-Hub, Daimler Mobility AG'nin kurduğu ilk yazılım geliştirme üssü olacak.
SANOFI İLAÇ: Dünyanın ilk 10 ilaç şirketinden biri olan Sanofi Türkiye'de 64 yıldır faaliyette. Bin 700 çalışana sahip ve 1 milyar doların üzerinde yatırımı bulunuyor. İran ile birlikte Levant bölgesinde yer alan yedi ülke şu anda Türkiye'den yönetiliyor.
PROCTER & GAMBLE: 34 yıldır Türkiye'de. Fairy, Ariel, Prima gibi 18 markası ile faaliyet gösteriyor. İstanbul ofisinden Türkiye'nin yanı sıra Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinde bulunan yedi ülkeyi yönetiyor. Doğrudan ve dolaylı olarak 2 bin 500 kişilik istihdam yaratıyor. XIAOMI: Çin dışındaki üçüncü fabrikasını Hindistan ve Endonezya'nın ardından mart ayı sonunda Türkiye'de kurdu. 30 milyon dolarlık yatırımla iki bin kişiye de istihdam sağlayacak.
OPPO: Çinli dev akıllı telefon üreticisi OPPO Türkiye'yi yatırım radarına aldı. İstanbul'da yapımı devam eden fabrikasında test üretimine başlayan şirket, bin kişiyi istihdam edecek. BP: 1912'de İstanbul ofisini açan şirket, 3,2 milyon ton ham petrol işleme kapasiteli işletmesi ile Türkiye ekonomisine katkıda bulunuyor. Türkiye'de yer alan Castrol merkez ofisi, İstanbul'dan 11 ülkeyi yöneten uluslararası bir operasyonel merkez olarak hizmet veriyor.
BAYER: Türkiye'de yaklaşık 70 yıldır faaliyet gösteren uluslararası bir yaşam bilimleri şirketi. Bayer dünyasında ilk 20 ülke arasında yer alan Bayer Türkiye, bugün itibarıyla bin 11 çalışana sahip ve 2020'de Türkiye'de 373,8 milyon avroluk satış gerçekleştirdi. Bayer'in Türkiye'deki faaliyetleri pazarlama ve satışla sınırlı değil. Türkiye, Bayer için önemli bir bölgesel üretim ve geliştirme üssü.
3M: Tüketici Ürün Grubu, Elektronik ve Enerji Grubu, Sağlık Bakım Ürünleri Grubu, Endüstri Ürünleri Grubu ve Güvenlik ve Grafik Çözümleri olmak üzere beş ana grupta faaliyet gösteriyor. 1987'den bu yana çalıştığı Türkiye'de yaklaşık 500 kişi istihdam ediyor. Şirket, 2012'de Çorlu'da bölgesel üretim üssü (Super Hub) yatırımının temellerini atarak ülkemizden Orta Doğu, Kuzey Afrika, Rusya ve Avrupa pazarlarına açıldı.
CISCO: Şirket, ülkemizin genç nüfusu ve yeni teknolojileri hızla benimsemesi nedeniyle Türkiye pazarına önem veriyor. Nisan 2018'de İstanbul'da açılan Cisco İnovasyon Merkezi'nde, dijital çağ için çığır açan çözümler geliştirmeyi hedefliyor.
ERICSSON: 180'den fazla ülkede faaliyet gösteren şirket, 2012'de tüm Ar-Ge faaliyetlerini Ericsson Araştırma, Geliştirme ve Bilişim Hizmetleri A.Ş. çatısı altında birleştirdi. Ar-Ge merkezlerinde geliştirilen ürünler 30'dan fazla ülkede kullanıma sunuluyor.
FORD: ABD merkezli Ford Motor Company ve Koç Holding'in eşit oranda hisse sahibi olduğu Ford Otosan, Ford Avrupa'nın ticari araç üretim merkezi konumunda. Ayrıca Gölcük fabrikası, Ford Transit'in öncü üretim merkezi ve aynı zamanda Transit Custom ve Tourneo Custom modellerinin dünyadaki tek üretim merkezi.
GSK: 115 ülkede faaliyet gösteren şirket için Türkiye hem bir yatırım merkezi hem de yatırım üssü olarak büyük önem taşıyor. GSK'nin İlaç, Tüketici Sağlığı ve Tedarik Zinciri şeklindeki üç bölgesel yönetim üssü İstanbul'da yer alıyor. Gelişmiş Merkezi Ülkeler kapsamında Rusya, Mısır, Suudi Arabistan gibi 17 ülke ile bu ülkelerdeki 8 bin çalışanının yönetimi İstanbul'dan gerçekleştiriliyor.
HITACHI: Türkiye'deki faaliyetlerine 1986'da İstanbul'daki Hitachi İş Makineleri ofisiyle başlayan Hitachi Türkiye Grubuna bağlı Hitachi Healthcare Turkey Sağlık Sanayi A.Ş., şirketin sağlık alanında dünyadaki beş yönetim merkezinden biri olarak konumlanıyor. Bu şirket BDT, Afrika ve Orta Doğu'daki toplam 20 ülkenin sağlık operasyonlarını Türkiye üzerinden yönetiyor.
HUAWEI: Türkiye'deki faaliyetlerine 2002'de Ankara ve İstanbul'daki iki ofisiyle başlayan Çin merkezli Huawei Türkiye, bin 500 kişi istihdam ediyor. 2009'da Huawei İstanbul ofisinde açılan Ar-Ge Merkezi, kurulduğu günden itibaren 120 milyon dolardan fazla yatırımla, Huawei Ar-Ge merkezleri arasında Çin'den sonra ikinci en büyük Ar-Ge merkezi oldu.
HYUNDAI: Yaklaşık 200 ülkede faaliyet gösteren şirket, Türkiye pazarına 1990'da adım attı. İzmit fabrikasında 2 bin 500 kişiye istihdam sağlayan şirket, i10 ile i20 model binek araçları üretiyor. İç pazarın yanı sıra aralarında Almanya, Fransa, İtalya, İspanya ve İngiltere'nin bulunduğu 40'ın üzerinde Avrupa ülkesine ihracat yapıyor. Hyundai için Türkiye, Avrupa'nın küçük araç üretim üssü.
NESTLE: 115 yıldır Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Şirket için Türkiye üretim üssü konumunda. Nestlé, Türkiye'deki üretim üssünden başta Orta Doğu ve Kuzey Afrika olmak üzere bölge ülkelerine ihracat gerçekleştiriyor.
NOVARTIS: Küresel bir sağlık şirketi olan Novartis Grup bugün hem Türkiye hem de ihracat pazarları için kilit ürünlerini Türkiye'de üretiyor. Ülkemizde 2 binden fazla nitelikli çalışanı bulunan Novartis Grubun, 2019'daki toplam ihracatı 136 milyon dolar olarak gerçekleşti.
TOYOTA: Türkiye, Toyota'nın Avrupa'da yerleşik araç üretim merkezlerinden biri. Üretimin yüzde 90'dan fazlası Batı ve Doğu Avrupa'nın yanı sıra, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, ABD ve Kuzey Amerika ülkeleri dahil olmak üzere 150 ülkeye ihraç ediliyor. Toyota Türkiye, yıllık 280 bin adetlik üretim kapasitesiyle Toyota'nın Avrupa'daki en büyük üretim tesisi konumunda.
GRUNDFOS: 2020'de 4 milyar euro ciroya ulaşan pompa üreticisi Grundfos bu yılın başında 81 ülkeyi kapsayan IMEA Bölgesi'nin yönetimini –özellikle de endüstriyel birimleri- Türkiye'ye emanet etti. Grundfos Türkiye, IMEA'yı Gebze'de bulunan 17 bin m2'lik merkezden yönetiyor. Tüm dünyada 20 bin kişiye istihdam sağlayan firmanın Türkiye'de ise 100 kişilik bir ekibi bulunuyor.