ÇALIŞAN SAĞLIĞINA PANDEMİ AYARI...
İpek Alpkökin Olgunsoy / INBUSINESS
Kronik hastalıklar her yıl 41 milyon insanı öldürüyor. Bu dünya çapındaki tüm ölümlerin yüzde 71'ine tekabül ediyor. Bahsi geçen rakam iş dünyası için önemli çünkü kronik hastalıkları azaltmak, sağlık risklerini aza indirmek hem çalışan hem kurum sağlığını iyileştireceğinden işverenler ve sigortacılar için dikkate değer bir konu.
Nitekim şirketlerin sunduğu en önemli yan hak uygulamalarından olan grup sağlık sigortalarında, sağlık maliyetlerini etkileyen başat risk faktörleri arasında metabolik ve kardiyovasküler hastalıklar birinci sırada yer alıyor. Raporlara göre metabolik ve kardiyo-vasküler risk, kanser ve dolaşım hastalıkları ise sigortacılar için en önemli endişe alanları.
Ancak pandemi işin seyrini biraz değiştirdi. İnsanların iş yerlerinden refah (wellbeing) beklentilerini ve sağlık sistemi ile olan etkileşimlerini farklılaştırdı. Son iki yılda işverenlerin sağlık risklerini azaltmak amacıyla çalışanlarını yıllık sağlık taraması gibi önleyici sağlık hizmetlerini kullanmaya teşvik etmesi ve yerel yönergeler ile kısıtlamalara uymalarını sağlaması gibi yönelimleri arttı. Dolayısıyla şirketlerin en büyük harcama kalemlerinden biri artık sağlık. Peki bundan sonra insan kaynakları bölümleri bu alanda nasıl politikalar izleyecek?
Mercer'ın gerçekleştirdiği MMB Health Trends Araştırması işverenlerin bu konuya olan yaklaşımı konusunda önemli ipuçları sunuyor. 59 ülkede 210 sigorta firmasıyla Eylül/Ekim 2021'de gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre şirketler dört ana konuya odaklanıyor: Global olarak medikal trend ve tazminat oranlarının artması, Covid-19'un tazminat deneyimini etkilemesi, sağlık risklerini azaltmak için önleyici kişisel bakım hizmetlerinin gerekliliği ve sağlık planlarında kapsayıcılık sağlamanın büyüyen bir öncelik haline gelmesi...
Araştırmaya göre geçen sene pandemi sebebiyle tazminat/prim oranlarında düşüş yaşandığını anlatan Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri Fuat Ünal, "Bunun etkisiyle grup sağlık sigortası poliçeleri daha düşük prim artış oranlarıyla yenilendi. Ek olarak, şirketlerin yarıdan fazlası sağlık sigortası teminat limitlerinde artışa gitti. İşverenler için poliçe yenileme primlerindeki artış da öne çıkan bir diğer konu" diyor. Bu eğilimleri işverenlerin dikkate alması önemli. Çünkü Covid-19 pandemisinin işveren sağlık programları üzerindeki etkisinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği öngörülüyor. Sigortacılar da kurumların sağlık planı programlarında kilit bir rol oynuyor.
SİS DALGASI
Ankete katılan sigorta firmalarına baktığımızda pandemiyle ilgili belirsizlikler ve coğrafi farklılıkların yarattığı sis dalgası devam ediyor. Sigorta uzmanları, kurumların çalışanlarının ihtiyaçlarını karşılamak için özel ve kamu sağlık hizmetlerinin bir kombinasyonundan yararlanmalarının gerekebileceği görüşünde birleşiyor. Ayrıca, uzun süreli Covid-19 pandemisi nedeniyle ertelenmiş sağlık ve bakım kontrolleri gibi faktörlerin etkisine hazırlıklı olmaları da kurumların masasındaki bir diğer gündem olmalı!
Medikal trend ve tazminatların yükselmesinin hem çalışan hem işveren üzerinde etki yarattığını anlatan Fuat Ünal, "Aynı hizmet/tedarik için birim maliyetlerdeki artış, farklı tedavi yöntemleri, poliçe kullanım alışkanlıkları ve düzenleyici değişikler medikal trend oranına da yansıyor. Sigorta şirketleri, küresel olarak 2021 oranlarının pandemi öncesi (2019) seviyelere yakın bir seviyeye döndüğünü gördü; ancak pandemi ve sağlık riski/bakım ortamı değiştikçe 2022 oranlarının yıl boyunca artabileceğini belirtmek de önemli" diyor.
MEDİKAL TREND ENFLASYONUN ÜÇ KATI
Kurumlar pandemi döneminde yönetim/İK politikalarına şekil verirken sağlık durumlarını ve poliçe teminat koşullarını yakından takip etmek durumunda kaldı ve bu süreçte sigortacılarıyla daha sık iletişime geçti. Sigorta şirketlerinin üçte ikisi, pandemiye yanıt olarak yan hak paketlerinde değişiklik yapıyor.
Son yıllarda medikal trendin, genel enflasyonun yaklaşık üç katı olarak seyrettiğine dikkat çeken Ünal, bu durumun hem işverenlerin hem de çalışanların sigorta planlarını yönetmesini zorlaştırdığını anlatıyor.
Global anlamda kurumları zorlayan diğer konu ise hayat sigortaları. Ünal, "Anketin gerçekleştirildiği 2021 Ekim ayında, Latin Amerika ve Karayipler'de, sigorta şirketlerinin yüzde 85'i, özellikle Kolombiya, Meksika ve Panama'da daha yüksek hayat sigortası tazminatları gördüğünü bildirdi. Avrupa'da ise sigortacıların yüzde 39'u artış gördüğünü belirtti" diyor. Türkiye'nin de Avrupa ile benzer bir eğilim içinde olduğunu anlatan Ünal, "Sigortacıların yüzde 51'i, hayat sigortası tazminat ödemelerinin pandemi öncesi seviyelerin üzerine çıktığını söylüyor. Bu şekilde devam etmesi durumunda, hayat sigortası tazminatlarındaki artışlar daha yüksek poliçe primlerine, daha sıkı risk analiz uygulamalarına veya istisnalara yol açabilir. Bu durumun da çalışanlar ve işverenler üzerinde kaçınılmaz bir etkisi olacağı söylenebilir."
RUH SAĞLIĞI KİLİT NOKTA
Ruh sağlığı çalışan sağlığına yönelik ikinci en büyük risk olarak işaretlenmiş olsa da sigortacıların sadece yüzde 3'ü ruh sağlığı hizmetlerini kilit bir öncelik olarak görüyor. Ünal, "Özellikle Z ve Y kuşağı bu durumdan oldukça etkileniyor. Her iki çalışandan biri, ruh sağlığı tedavisinin maliyetini azaltmak için sigorta kapsamına alınmasına değer vereceklerini söylüyor."
Sigorta şirketleri tarafından sonuçlara bakıldığında da ruh sağlığına destek sağlayan sigortacı sayısı geçen seneye göre arttı. Ünal, "Kurumların çalışanlarının bu konudaki hassasiyetinin farkında olması çok önemli; aynı zamanda sigorta şirketlerinin de ruh sağlığına yaklaşımını daha kapsayıcı hale getirmeye çalış- maları önem arz ediyor."
TELE TIP GÜNDEMDE
Sigorta şirketleri ise ruh sağlığı konusunda veri toplama yeteneklerini geliştirmeye ve sağlık hizmeti sağlayıcılarının daha iyi yönetilmesine odaklanmayı tercih ediyor. Sigortacıların yüzde 33'ü sanal/online ruh sağlığı danışmanlığına erişim sağlıyor veya erişimi kapsıyorken, çalışanların yüzde 47'i ise bu imkanı değerli buluyor.
Ünal, "Sigortalı sağlık planlarının bir parçası olarak ruh sağlığının korunması, yönetimi ve tedavisine erişim sağlanması gibi konuların çalışanlar tarafından önemsemesi, normalleşme döneminde işverenlerin ruh sağlığına yönelik harcama ve yan hak yaklaşımlarını da gözden geçirmesini sağlıyor."
Rapora göre çalışanların en sık karşılaştığı sağlık sorunlarını sıklık bazında birinci olan solunum yolu rahatsızlıkları oluşturuyor. Bununla birlikte bu koşullardan bazılarının Covid-19 ile ilişkili olması ancak yanlış bir şekilde zatürre veya başka bir solunum yolu hastalığı olarak kaydedilmiş olması da muhtemel. Ünal, "Geçen seneki Our Five Pillars of People Risk araştırma sonuçlarımız, ankete katılanların yüzde 79'unun (İK ve risk uzmanları) kurumlarının sağlık ve güvenlik risklerini iş devamlılıkları için ciddi bir tehdit olarak kabul ettiği konusunda kesinlikle hemfikir olduğunu gösteriyor" diyor.
SAĞLIK TAZMİNATLARINDA ARTIŞ!
Küresel olarak, sigortacıların yüzde 75'i sağlık tazminatlarının yükseliş eğiliminde olduğunu söylerken, yüzde 41'i ise pandemi öncesi seviyelerden daha yüksek hasar faaliyeti rapor ediyor.
Ünal, "Asya'daki sigortacıların yüzde 53'ü öncelikle pandemiye karşı verilen ulusal müdahalelerin süregelen etkisinden dolayı, sağlık tazminatlarının hala pandemi öncesi seviyelerin altında olduğunu ifade ediyor. Diğer tüm bölgeler ise pandemi öncesine göre sağlık tazminatlarının daha yüksek olduğunu bildiriyor ve bu durum yükseliş eğilimi gösteriyor" diyor.
ÇALIŞANLARIN SAĞLIĞA BAKIŞI DEĞİŞTİ
Fuat Ünal, Mercer Marsh Benefits İş Geliştirme Lideri
Her çalışan farklı ihtiyaç ve değerlere sahip olduğundan sağlık ve wellbeing hizmetlerine yönelik farklı öncelikleri söz konusu. Bu nedenle işverenlerin çeşitli, adil ve kapsayıcı sağlık politikaları üretebilmesi işgücünü büyük bir ölçüde desteklemesine yardımcı olacak. İşverenlerin dijital ve evde sağlık çözümlerini sağlık planları kapsamında değerlendirmesi çalışan deneyimine olumlu yönde etki edebilecek unsurlardan biri.
Rapora göre her iki çalışandan biri ruh sağlığı tedavisinin maliyetini azaltmak için sigorta kapsamına değer vereceklerini söylemesi, işverenlerin sağlık politikalarını şekillendirirken önem vermeleri gereken bir unsur olarak not edilebilir.
DİJİTAL SAĞLIĞA İLGİ ARTIYOR
Sağlık risklerini azaltmak için önleyici sağlık/kişisel bakım hizmetlerinin sunulmasında dijital sağlık çözümleri önemli bir yere sahip ve bu durum işverenlerin karşısına kişisel bakım ve dijital sağlık hizmetlerini yan hak planlarına dahil edebilme fırsatını çıkarıyor.
Sağlık sorunları hakkında çevrimiçi olarak bir doktor veya hemşireyle konuşma söz konusu olduğunda çalışan güveni önemli ölçüde artıyor. Birçok sigorta şirketi artık işveren tarafından sunulan yan hak planlarının bir parçası olarak dijital sağlık çözümleri sunuyor.
Sigorta şirketlerinin yüzde 70'i artık soğuk algınlığı gibi basit sorunlar için tele tıp hizmetleri sunuyor. Sigortacıların yüzde 61'i diyabet gibi önemli sağlık sorunlarının tedavisi için sigortalılarına yardımcı olacak video, telefon vb. kanallar aracılığıyla sağlık hizmeti erişimi sağlıyor.
ÖNCELİKLER DEĞİŞTİ
-Pandeminin etkisine rağmen, sigortacıların sadece yüzde 1'i pandemi ve doğal afetler gibi yüksek riskli olaylar için hazırlık planlamasını üst grup sağlık sigortası önceliği olarak görüyor.
-Veri analitiği, sigorta şirketlerinin üçte biri (%34) tarafından en önemli stratejik öncelik olarak önceliklendiriliyor.
-Sigorta şirketleri için sadece tek bir sigorta ürünüyle ilgilenmeme, siber güvenlik, ESG gibi öne çıkan farklı trendler gündemde.
-Sigorta şirketlerinin beşte birinden biraz daha azı (%18), çalışanın wellbeing ihtiyaçları için giyilebilir teknolojiler sunuyor veya maliyetini karşılıyor.