YOĞUN REKABETİN ANAHTARI: BAŞARILI BİRLEŞME İŞLEMLERİ

01:11 - 13.06.2022, Pazartesi

Şirketler rekabette öne geçmek için artık büyüme stratejileri uygulamak zorunda. En çok tercih edilen büyüme modeli ise başka bir şirket ile birleşerek daha büyük bir yapı ortaya koymak. İyi planlanmayan birleşme işlemleri ise şirketlerin tüm stratejilerini altüst edebilir...

Gözde Esen Sakar

/Avukat /Şirket Birleşme ve Devralmaları, Sermaye Piyasaları ve Uluslararası Hukuk

Küreselleşme, şirketlerin önündeki erişim engelini kaldırarak yeni pazarlara açılma imkanı tanıdı. Ancak bu imkandan faydalanabilmek elbette çok da kolay değil. Şirketler öncelikle ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için mevcut durumlarına göre farklı stratejiler de geliştirmek zorunda.

Pazarlamadan fiyat politikasına kadar değişen bu stratejiler içinde en önemlilerinden biri de 'büyüme' olarak dikkat çekiyor. Ana stratejisini büyüme olarak belirleyen şirketlerin önündeki ilk seçenek içsel büyüme. Bu modelde şirket kendi kaynaklarını veya borçlanma yolu ile yeni yatırımlara yöneltiyor. Şirketlerin uygulayabileceği ikinci model ise dışsal büyüme olarak adlandırılıyor. Bu modelde şirketler birleşme, devralma, holdingleşme, konsorsiyum oluşturma, ele geçirme (take-over), tröst oluşturma yöntemlerini uygulayabiliyor.

Bugün Türkiye'nin de dahil olduğu birçok ülke şirketlerin ortaklık birleşmeleri yoluyla büyüme stratejilerini destekliyor. Hükümetlerden alınan desteklerin yanı sıra şirketler de acımasız rekabet ortamında daha güçlü ve büyük sermayeli olma arzusuyla bu modeli tercih ediyor. Bu yazımda hem ülke ekonomileri hem de şirketlerin büyümesi için önemli bir model olan şirket birleşmelerini yakından inceleyeceğim.

ŞİRKETLER NEDEN BİRLEŞMEK İSTİYOR?

Günümüzde şirketler, yoğun rekabet ortamında ayakta kalabilme, karlılık, süreklilik sağlamaya çalışıyor. Elbette şirketlerin ayakta kalabilmesi için sadece karlılık yetmiyor. Süreklilik sağlama ve yoğun rekabet baskısı da şirketleri büyümeye itiyor. Büyüme isteği, şirketleri birleşmeye iten nedenlerden biri ancak her zaman birincil motivasyonu demek doğru olmaz.

Tabii ki şirketleri birleşmeye yönlendiren farklı motivasyonlar ve ihtiyaçlar da yer buluyor. Global ölçekte yapılan araştırmalar, temelde ekonomik çıkarlara dayanan basit bir mantığın varlığını ortaya koyuyor. Bu mantık çerçevesinde şirketlerin birleşme amaçları dört ana neden etrafında yer alıyor:

1-) Büyüme ve boyut ,

2-) Ekonomik göstergeler,

3-) Karlılık, hisselerde değer artışı,

4-) Pazar, pazar payı, pazar gücü.

Bu dört maddenin yanı sıra -değinmeden olmaz, çok önemli olduğu kanaatindeyim- şirket birleşmelerinin nedenleri arasında sinerji yaratma ihtiyacı büyük rol oynuyor. Öte yandan, vergisel avantajlar, kaynak kullanımlarındaki pratiklik, uzmanlıktan faydalanma, yönetimsel kazançlar, riski azaltma, faaliyetleri çeşitlendirme, pazar gücü elde etme, ölçek ekonomileri gibi bir takım sebeplerin şirketleri birleşmeye yönelttiği görülüyor.

ÖNCEDEN PLANLAMAK

Şirket birleşmesi iki şirketin bir araya gelme dinamiği bakımından kolay bir süreç değil. Ancak elbette uygun bir şekilde hazırlıklar yapılmış ve bir araya gelme konusunda uyumlu bir yaklaşım sergilenmişse işlemin başarıyla tamamlanacağını söyleyebilirim. Elbette sürecin başlangıcı ve anlaşmanın yürütülme aşaması çok önemli. Ne var ki birleşmeden beklenen faydaların elde edilmesi için birleşme sonrası sürece dair de iyi düşünülmüş strateji ve organizasyonların gözetilip hazırlıkların da buna göre yapılması gerekiyor. Aksi durumda zorlu geçen bir süreçten yeni çıkmış olan şirket çok farklı sorunlarla karşılaşabilir.

Birleşen şirketlerin en çok karşılaştığı sorunları sıralamak gerekirse... Öncelikle üst kademe yöneticileri arasında temel konularda görüş birliğinin sağlanamaması, yönetici kadrolarının yeni kuruluşun yönetici gereksinimini karşılayamaması, yöneticilerin birlikte yönetim istekleri önemli problemler olarak şirketin başarısını etkiliyor. Ayrıca her iki şirkette de aynı işi yapan personelin bulunması, aşırı istihdam, pazarlama konusunda zayıf koordinasyon, yeni şirket kurulması ile birleşmede eski ticari unvanların ortadan kalkması da sık karşılaşılan sorunlar arasında yer alıyor.

Hızla artan olağanüstü genel giderler, birleşen şirketler arasında iyi bir raporlama sisteminin kurulamaması ve bilgi akışının sağlanamaması, ölçek ekonomilerinin uygulamada teoride görüldüğü şekilde ve ölçüde gerçekleşmemesi gibi sorunlar da birleşme sonrası stratejilerin iyi planlanmamasında ortaya çıkabilecek sorunlar arasında yer alıyor.

BAŞARI İÇİN PLANLAMA GEREKİYOR

İşlem planlamasında temel aşamaları mali müşavirler, vergi danışmanları ve hukukçular yürütür. Devredilen ve devrolunan şirketin hukuki durumu incelenir, hukuki durum tespit raporu oluşturulur, bir yandan da bütçeler incelenir, sistemler değerlendirilir, bilançolar çıkarılır. Belirttiğim gibi birleşme öncesi çalışmaların, hazırlıkların, değerlendirmelerin gerektiği gibi yapılmaması başarısızlık getirebilir.

Bu hazırlıklar, değerlendirmeler aşamasında, aşağıda özetlediğim birleşmeyi başarı kılan faktörlere odaklanmak çok kıymetli... Gelin birleşmenin sağlıklı bir şekilde tamamlanması için çalışan ekiplerin ajandasına bir göz atalım ve maddeleri inceleyelim.

-Şirketlerin hukuki durumlarının incelenmesi, olası sorunların giderilmesi,

-Personel ve örgütsel yapısının, üst düzey yönetiminin iyi değerlendirilmesi,

-Varlıklarının incelenmesi, brüt ve net kar marjları, satış giderlerinin satışlara oranı, likidite oranları, öz sermaye karlılığı, pay senetlerinin fiyat/gelir oranı ve bu oranların geçmişte göstermiş olduğu gelişme eğilimi gibi geçmiş performansının analiz edilmesi,

-Finansal, yönetimsel, teknik, yeni ürünler, teknoloji geliştirme, atıl kapasitesinin kullanılması, pazarlama gibi konularda olası sorunlarının giderilerek birleşme ile uyumun sağlanması,

-Birleşmenin getireceği mali yüklerin doğru ve iyi analiz edilmesi gerekiyor.

Tüm bu kalemlerde yapılacak incelikli ve öngörülü çalışmalar birleşme işleminin başarıyla sonuçlanması için hayati önem taşıyor.

BİRLEŞME SÜRECİ NASIL OLUYOR?

Birleşme sözleşmesinin genel kurul tarafından onaylanmasını takiben, yönetim organlarınca birleşmeye ilişkin tüm belgeler (birleşme söz- leşmesi, bilanço, birleşme raporu, denetim raporu ve varsa Rekabet Kurulu'nun izin verdiğine dair belge) ve genellikle sermaye artırılması halinde sermaye artırım kararı ile buna ilişkin esas sözleşme değişikliğinin sicil müdürlüğüne verilmesi gerekiyor. Bu husus, birleşmenin hukuki anlamda var olabilmesi ve hukuki sonuçlarını doğurabilmesi için gerekli.

ALACAKLILAR KORUNUYOR MU?

Hukukumuzda, alacaklıların, birleşme işlemine katılması veya birleşmenin geçerliliğini etkilemesi/engellemesine ilişkin bir imkan tanınmıyor. Ancak birleşmenin geçerliliğinden itibaren üç ay içinde alacaklarının güvence altına alınması hakkı bulunuyor. Burada söz konusu, birleşmeden önce doğmuş olan alacaklar. Güvence olarak uygulamadaki kişisel teminatlar (kefalet, garanti, üçüncü kişinin borca dahil olması, kefil değişimi gibi) ve ayni teminatlardır (rehin ve ipotek gibi). Buna karşın belirtmek isterim ki alacaklıların alacaklarının teminat altına alınmasını talep edebilmeleri için alacağın tehlikeye düşmesi gerekiyor.

Şirketlerin rekabette öne geçmek için uyguladığı stratejiler arasında en çok tercih edilen model 'birleşme' olarak dikkat çekiyor.

BİZE ULAŞIN