INBUSINESS II. Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi: Hedef 2053
Turkuvaz Medya Grubu'nun aylık ekonomi dergisi INBUSINESS'ın düzenlediği "II. Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi" Turkuvaz Medya Center'da gerçekleşti. Zirvenin açılış konuşmasını yapan INBUSINESS Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Hülya Güler, Eşitsizlik, kuraklık, seller, orman yangınları ve tüm bunlara bağlı olarak gelişen iklim göçünün gezegenimizi yaşaması daha zor bir yere dönüştürdüğünü ifade etti.
Güler, "Birleşmiş Milletler'in belirlediği 17 sürdürülebilir kalkınma amacının etrafında birleşmemiz her zamankinden daha acil ve daha gerekli. Küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak hedefi hale bizim için hayati bir noktada. Bu sebeple şirketlere kurumlara ve bireylere büyük sorumluluklar düşüyor. Bugün ''değişim için'' mottomuzla iklim değişikliği mücadelesinin topyekûn küresel bir mücadele olması gerektiğine işaret ediyoruz" dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Dr. Tuğba Dinçbaş: "Türkiye, küresel emisyonun yüzde 1.2'sinden sorumlu"
Zirvenin özel oturumuna T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Dr. Tuğba Dinçbaş konuk oldu. İklim değişikliğinin bir çevre meselesiyle başladığına ancak daha sonrasında ekonomi sistemine dönüştüğüne dikkat çeken Dinçbaş, Küreselde bütün finans akışları, teknoloji akışları bu sürece bağlandı. Ama günümüzde çok başka noktadayız. İklim değişikliği artık bir güvenlik meselesi haline geldi. Su güvenliği, gıda güvenliği ve göç gibi hususlar son derece gündemde" dedi.
Özellikle son yıllarda küresel ısınmanın fosil kaynaklı ekonomi sonucu olarak karşımıza çıktığını belirten Dr. Tuğba Dinçbaş, "2023 yılında ısınmamız 1.45 derece olarak ölçüldü ve son yılların en sıcak yıllarından biri olarak göze çarpıyor. Günümüzde Çin, emisyonların 1.3'ünü üreten ülke olarak birinci sırada yer alıyor. Fakat Türkiye sanayileşme dönemiyle beraber bakıldığındaki tarihsel sorumlulukta 0.64 sorumluluğu olan bir ülke. Günümüzde ise yaklaşık olarak yıllık küresel emisyonun 1.2'sinden sorumlu. Dünyadaki doğal afetlerin büyük bölümü küresel ısınmadan kaynaklanıyor. Bu da ekonomik olarak 4.5 milyon doların üzerinde bir hasara yol açıyor."
"Ülkemiz, 2053 yılına kadar yüzde 41 emisyon azaltma taahhüdünü verdi"
Türkiye'nin Paris Anlaşması kapsamında net zero taahhüdünde bulunduğunu belirten Dinçbaş, Türkiye'nin bu kapsamdaki çalışmaları hakkında şu bilgileri verdi: "Türkiye'nin emisyonlarının yaklaşık yüzde 72'si enerji sektöründen kaynaklanıyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak, 2053 yılına kadar yüzde 41 emisyon azaltımı taahhüt ediyoruz. Net sıfır emisyon vizyonu çerçevesinde Ekim ayı öncesi kendi taahhütlerimizi tamamlayıp BM'ye sunmayı planlıyoruz. Bu taahhüt alanlarında tarım, ekonomi, enerji gibi ülkemiz açısından son derece önemli alanlar bulunuyor" diye ifade etti.
Emisyon ticaret sistemi de kurduklarını ifade eden Dinçbaş, "Bu sistemle şirketlerimize yol haritası göstererek karbon emisyon salınımını azaltmayı planlıyoruz. Bunun yolu da uyum stratejisi kapsamında alt yapılarımızı güçlendirmekten geçiyor. 2100 yılı Türkiye'nin iklim modelini çalışmaya başladık. Çalıştığımız bu projeksiyonla ülkemizin geleceğe yönelik yatırım, karar alma ve yönetim alanında yol haritası belirleyebilmesini sağlayacağız. Özetle iklim değişikliği; bir çevre meselesi değil, yeşil dönüşümü tetikleyen, kentlerin daha dirençli hale gelmesini ve tarımın geliştirilmesi gibi birçok alanı kapsıyor" diye konuştu.
Büyükelçi, T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Mehmet Kemal Bozay: "Ticaret yollarımızı geliştirip bağlantısallık yaratmalıyız"
II. Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi'nin özel oturumunda konuşan Büyükelçi, T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Mehmet Kemal Bozay: "Küresel iklim mücadelesi bir varoluş mücadelesidir. Bu mücadele bütüncül bir yaklaşım sergilenmesi gererken kolektif bir mücadele olmalıdır. Türkiye olarak bölgenin istikrarsızlığına rağmen ayakta dimdik kamu politikalarıyla güçlü şekilde durmamız herkes için büyük önem taşıyor. Türkiye olarak bölgenin sömürgeleştirilmemesi ve adil bir bölüşüm sağlamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu mücadelede de Cumhurbaşkanımızın hep dediği gibi "Dünya 5'ten büyüktür" şiarıyla hareket ediyor, dış politikamızı da buna göre belirliyoruz" dedi.
Yeşil dönüşüm aslında ikiz dönüşüm anlamına geldiğini söyleyen Bozay, "Çünkü bunun içinde kentlerin dijital ikizlerinin oluşturulması gibi unsurlar var. Ülke olarak bu yeşil dönüşümün içinde hızla yer almalıyız. Bu açıdan da özel sektörler Ar-Ge ve inovasyona yatırım yapmalı. Biz de devlet olarak üstümüze düşeni yapıp bu konuda şirketlerimizi teşvik etmeliyiz. Bunların yanı sıra ticaret yollarımızı geliştirip bağlantısallık yaratmalıyız. Bu şekilde alternatif yollarla ticareti daima canlı tutabiliriz."
Günün ilk paneli "Değişim için İşi Yeniden Tasarlamak" oturumu Escarus Direktörü Melis Bitlis moderatörlüğünde gerçekleşti.
ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: "Ülkemizde 45 milyon ton değerlendirebilir atık var"
Atıkların ülke ekonomisine katkı sunması için büyük çaba gösterdiklerini belirten ÇEVKO Vakfı Genel Sekreteri Mete İmer: "Biz de ülke olarak atık bakımından zengin bir ülke sayılırız. 110 milyon ton atık, 30 milyon ton tehlikeli atık, 45 milyon tonu ise değerlendirilebilir atık olarak belirtiliyor. Aynı zamanda Avrupa'dan önemli miktarda atık ithal ederek bunu ekonomiye kazandırmaya çalışıyoruz. Fakat sürdürülebilir olmak için atık ithalatını azaltıp kendi atıklarımızı işlememiz gerekiyor" dedi.
Koleksiyon Mobilya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Doruk Malhan: "Filomuzun yüzde 70'i elektrikli araçlardan oluşuyor"
2030 yılına kadar karbon sıfır olma hedefleri olduğunu ifade eden Koleksiyon Mobilya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Doruk Malhan, "Koleksiyon Mobilya olarak yeşil dönüşüme hazırlanıyoruz. Doğadan aldığımız ve uzun ömürlü olması için ürettiğimiz ürünlerle dünya kaynaklarını verimli ve israf etmeden kullanmayı esas alıyoruz. Gelecekte de hala iyi iş yapmak istiyorsak önce iyi bir dünya yapmamız gerekiyor. Şu an filomuzun da yüzde 70'ini elektrikli araca dönüştürerek net sıfır hedeflerimize doğru emin adımlar atıyoruz" diye konuştu.
Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü: "Türkiye uluslararası sürdürülebilirlik çalışmalarını dünyada en hızlı ve aktif yürüten ülkelerin başında geliyor"
Panelde konuşma yapan Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü de uluslararası ticarette ilk kez 'AB Sınırda Karbon Düzenlemesi' ile karbon sınırlandırmasına yönelik uygulama başlattıklarını ifade etti. Güçlü sözlerine şöyle devam etti: "Ancak bunu sadece AB olarak görmemeliyiz zira İngiltere, Kanada ve Avustralya gibi ülkeler de sınırda karbon düzenlemesi uygulamasına yönelik adımlar atıyorlar. Türkiye uluslararası sürdürülebilirlik çalışmalarını dünyada en hızlı ve aktif yürüten ülkelerin başında geliyor" dedi. Bakanlık olarak 2021 yılında yeşil mutabakat planını hazırlamaya başladıklarını ifade eden Güçlü, "Sınırlı karbon düzenleme mekanizması için de hala raporlama sürecindeyiz. Bunun en önemli sebebi bugün teknolojik olarak bu dönüşümü gerçekleştirecek gelişime sahip değiliz. Yeşil dönüşümü sağlamak ve bunu döngüsel ekonomiyle tamamlamak için özel sektör ve kamu olarak beraber çalışıp kaynakların verimli kullanımını sağlamalıyız" dedi.
Ebru Küçük Güler: "Avrupa tekstildeki bizi görmezden gelebilecek bir konumda değil
Panelde konuşma yapan RE&UP CSO'su Ebru Küçük Güler ise şöyle konuştu: "Avrupa, tekstildeki üretim kalitemiz ve performansımızdan kaynaklı bizi görmezden gelebilecek bir konumda değil. Aksine bize mecbur halde diyebilirim. Ancak şunu da kabul etmek gerekir ki AB; rekabetle iş birliğinin çizgisini çok iyi belirleyerek çok doğru bir ödül sistemi uyguluyor ve başarılı şirketlerin yolunu açıyorlar. Geri dönüşüm bir zorunluluk değil tercih olmalı ki yaptığınız çalışmalar sürdürülebilir olsun."
Medcem Çimento Grubu CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Ceylan: "Dünya çimento üretiminde 5. Sıradayız"
Medcem Çimento Grubu CEO ve Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Ceylan ise şöyle konuştu: "Türkiye olarak dünyada en fazla çimento üreten 5'inci ülkeyiz. Çimento sektörü global karbon emisyonunun yüzde 8'inden sorumlu olduğu için, sektör olarak sorumluluklarımızın bilincinde hareket etmeliyiz.. Sektör olarak, çimento karbon ayak izimizi azaltmak için sektör olarak kamu ile yakın işbirliği yapmalıyız.."
Engin Altan Düzyatan: "Yaşanılabilir bir gelecek kurma fikrini katkı sağlamak için belgesel çekiyorum"
Zirvenin özel oturumuna katılan yönetmen, yapımcı, oyuncu ve aktivist Engin Altan Düzyatan belgesel çekim süreçlerini anlattı. Düzyatan, "Yıllardır Afrika'da dahil olmak üzere birçok ülkede fotoğraf çekimi gerçekleştirdim. Bu açıdan özellikle Afrika'daki çocukların ve kadınların suya ulaşmak için her gün kilometrelerce yürüdüğünü ve birilerinin suya ulaşılmadığını görmek beni çok yaraladı. O andan itibaren bu konuyu herkese anlatmak ve göstermek için bir belgesel yolculuğuna çıktık. Çünkü su kıtlığının sadece Afrika'da değil tüm dünyada hayati bir önem haline geldiğini görüyoruz. Bu Türkiye'de bile bir sorun olmaya başladı çünkü ülkemizde bile hala temiz suya ulaşılamayan köyler var" diye konuştu.
Belgesel için yola çıkarken önce İngiltere'deki laboratuvarlarla fikir alışverişinde bulunduğunu söyleyen Düzyatan, "Bize burada söylenen temel unsur; Uzak Asya'da bir kirlilik sorunu olduğuydu. Bu belgeseli çekmek bizim açımızdan da kolay olmadı. Zira Avrupa ve ABD'nin çöplerini yolladığı ülkelere röportaj yapmaya gittiğimizde bize bu ülkelerin şirketleri büyük zorluklar çıkardı. Ben belgesele başladığım zaman neredeyse dünyayı gezdik. O sebeple süreç biraz zaman aldı. Belgesel çekimi döneminde de özellikle mikro plastikleri inceledik ve burada gördüğümüz şey bu plastiklerin dönüştürülemediğiydi. Şu an suyu filtreleyerek arıtan sistemler yavaş yavaş hayata geçse de ilk zamanlar bu plastikleri temizleyecek bir teknoloji de yoktu. Benim bu belgeseli çekme amacım toplumu bilinçlendirip daha yaşanılabilir bir gelecek kurma fikrine sahip insanlar yetiştirmekti. O yüzden çocuklarımızı atıklardan uzak tutacak bilinçte yetiştirmemiz gerekiyor" dedi.
II. Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi'nde enerji ve tarımda dönüşüm değerlendirildi
II. Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi Kearney Türkiye Yönetici Ortağı Onur Okutur'un moderatörlüğünde, "Değişim İçin Enerjinin Dönüşümü" paneliyle devam etti.
ÇED kararları yatırımların yavaşlamasına sebep olduğunu belirten Kalyon Enerji Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Murtaza Ata, son 20 yılda yenilenebilir enerjide çok önemli adımlar atılmış olmakla birlikte hala alınacak yol olduğuna dikkat çekti. Yenilenebilir enerji kapasitesini artırmak için öncelikle arazi tahsisinin daha kolay ve hızlı yapılması gerektiğini belirten Ata, "Eğer proje lisans almışsa bu konuda da kamunun hızla aksiyon alması ve kanunen de düzenleme yapması gerekiyor. Ancak burada asıl kritik konu; ÇED konusu. ÇED kararları adeta ayağımıza ayak bağı oluyor ve elimizi kolumuzu bağlıyor. Bu da yatırımların yavaşlamasına sebep oluyor" dedi.
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı Proje Destekleri Daire Başkanı Ersoy Metin: "Sürdürülebilir enerji verimliliği politikası uygulayacağız"
T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı Proje Destekleri Daire Başkanı Ersoy Metin, iklim değişikliği mücadelesinde asıl önemli unsurun enerji verimliliğini sağlayarak hem birey hem de toplum olarak enerji tüketiminin azaltılmasına dikkat çekti. Metin, ülkemizin 2023 net sıfır hedefleri doğrultusunda çevreye duyarlı sürdürülebilir bir enerji verimliliği politikası uygulanacağını belirtti.
Zeynep Harezi Yılmaz: "Regülasyon biçimi, gelişmekte olan ülkelerin sırtına çok ciddi yük bindiriyor"
Dünyada sera gazlarının yüzde 34'ünü Çin, yüzde 17'sini ise ABD ürettiğini belirten Karadeniz Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Zeynep Harezi Yılmaz, ancak tüm çevreci regülasyonları yüzde 1 sera gazı üreten ülkeyle eşit uygulamaya çalışıldığına dikkat çekti. Bu uygulamanın yanlışlığına değinen Yılmaz, "Bu regülasyon biçimi, gelişmekte olan ülkelerin sırtına çok ciddi yük bindiriyor. Enerji dönüşümünü, önce kömürden sıvı yakıta, sıvı yakıttan doğalgaza ve doğalgazı hiçbir zaman elden bırakmayacak şekilde doğalgazın üzerine güneş, rüzgâr ve hidroelektrik santrallerini ekleyerek yaşayabiliriz" dedi. Bir ülkenin enerji portföyünün sadece yenilenebilir enerjilerden oluşamayacağını da ifade eden Yılmaz, "Burada çeşitlendirilmiş enerji portföyüne ihtiyaç var. Ancak bu şekilde bir yol haritası belirlersek yeşil dönüşüm hedeflerine ulaşabiliriz, aksi takdirde işimiz çok zor" diye ifade etti.
RHG Enertürk Enerji Genel Müdürü Alpay Beyla: "Türkiye'nin birçok yerine yenilenebilir enerji üretimi yatırımları yapıyoruz"
Karbonsuzlaşma hedeflerinden bahseden RHG Enertürk Enerji Genel Müdürü Alpay Beyla, "İklim değişikli hegemonya sahiplerine büyük güç ve yetki veriyor. Biz şirket olarak karbonsuzlaşma hedeflerimizi gerçekleştirmek için Türkiye'nin birçok yerine yenilenebilir enerji üretimi yatırımları yapıyoruz" dedi.
Dicle Elektrik Genel Müdürü Yaşar Arvas, su tüketimine yönelik farkındalık projeleri oluşturarak, milyonlarca litre su israfının önüne geçtiklerini belirterek, "Herkes üretimle sürdürülebilirliğe olan katkılarını anlatıyor. Toplumsal olarak israf tüketimine karşı bir farkındalık oluşturmak gerekiyor. Biz de 10 yılda attığımız adımlarla yıllık 10 milyar kilovat enerji israfını engellemeyi başardık" dedi.
Şef Çiğdem Seferoğlu: "Sürdürülebilir mutfak için yerel üretici desteklenmeli"
Sofra Dergisi Yayın Yönetmeni Esra Sinanoğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleşen özel oturumda Şef Çiğdem Seferoğlu, atıksız mutfaklar ve hayvan refahının sağlanması sürdürülebilirliğin mutfaktaki esaslarını oluşturduğunu belirtti. Üretici ve tüketicinin beraber çalışmasını teşvik ederek sağlıklı ve sürdürülebilir bir mutfak kültürü oluşturmamasına dikkat çeken Seferoğlu, sürdürülebilir bir mutfak kültürü oluşturmanın yolunun yerel üreticiyi desteklemek ve restoranların bulundukları bölgelerde üretim yapan üreticiden gıda sevkiyatı yapmalarından geçtiğine dikkat çekti.
Sürdürülebilirlik için doğru teknoloji kullanımı şart
"Değişim İçin Tarımın Dönüşümü" panelinin kondansatörlüğünü üstlenen Onbeş Kasım Kıbrıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meltem Onay, pandemi bile birlikte tarımın artan önemine dikkat çekerek gıda yetersizliğinden kaynaklanan olumsuz durumların önüne geçmenin tek yolunun doğru teknoloji yatırımlarıyla çiftçilerin desteklenmesi ve genç kuşağında tarıma yönlendirilmesi olduğunu söyledi.
Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) Türkiye Program Sorumlusu Taylan Kıymaz, IFAD olarak modern, adil ve yerel üretim yapan tarım modellerini desteklediklerin belirtti. Kıymaz, bu kapsamda gerek hükümetler arası gerekse de özel kuruluşlar yerel çiftçileri de gelirle besleyerek onların işine tutunmalarını sağlanması gerektiğini söyledi.
Gıda israfının tüm dünyada, sürdürülebilirliğin karşısında çok önemli bir konu olduğuna dikkat çeken Kerevitaş CEO'su Mert Altınkılınç, gıda israfı önlenmezse gelecekte kıtlığın yaşanmasının kaçınılmaz olacağına dikkat çekti. Altınkılınç, çözüm olarak bioçeşitliliği artırmak, su kaynaklarını korumak ve toplumu bilinçlendirerek topyekün bir sürdürülebilirlik yaklaşımı sergilemeyi gösterdi.
Oturumda söz alan bir diğer konuşmacı olan Cargill Gıda Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Ürün Yönetimi ve Pazarlamadan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Cem Beysel, şirketlerin elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyerek "2019 yılından beri şirket olarak sosyal sorumluluk projesi olarak 6 binden fazla çiftçiye ulaştık. Onları birçok konuda bilgilendirmeyi başardığımıza inanıyorum" dedi.
Ferrero Türkiye Kurumsal İlişkiler ve İletişim Direktörü Sera Üner, sürdürülebilir bir üretim modelini benimsemek için bir "Fındık Bildirgesi" yayınladıklarını ve tüm saha çalışanlarının çiftçilerle birlikte bu taahhütnameye göre çalıştığını söyledi.
Hava ve su gibi insanlık için son derece önemli iki konuda sürdürülebilirliğin sağlanması için çiftçilerin teknoloji yardımıyla çalışmasından başka bir yol olmadığını belirten TABİT Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Coşkun Yıldırım, gıda ve suya erişim kolaylaşmazsa savaştan ve göçten kaçış olmayacağını söyledi.
II. Sürdürülebilir Yüzyıl Zirvesi'nin özel oturumuna T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, İletişim Başkanlığı öncülüğünde yapılan çalışmalar ışığında 2026 yılında 5.5G'ye geçmenin planlandığı söyledi.
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi ve Köşe Yazarı Okan Müderrisoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, Türkiye'de yer alan uluslararası sosyal medya şirketlerinin kural ve mevzuatlara uyumu konusu ele alındı.
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan: "Sosyal medya siteleri, biz zorlamadıkça yasal düzenlemelere uymuyor"
Sosyal medyanın en büyük özelliği kendi içinde çok önemli bir data barındırması olduğunu ve datanın elde edilmesi için büyük bir savaş verildiğini belirten Dr. Ömer Fatih Sayan, "Sosyal medya ile ilgili yasal düzenlemeyi ilk yapan ülkelerden biriyiz. Sosyal medyanın belirli kuralları olması gerektiğini savunup günlük hayatta uyulan kurallara göre bir yasal düzenleme yaptık. Ancak sosyal medya siteleri biz zorlamadıkça ülkemizdeki yasal düzenlemelere uymak istemiyorlar" dedi.
Şeffaflığın sağlanması için yasal çerçevenin çizildiğini belirten Sayan, "Kriz anlarında şirketlerle diyalog başlatabilmek ve orada muhatap bulabilmek açısından yasal düzenlemeler çok büyük önem taşımaktadır. Bu yasalara uymayan şirketlere, hukukun el verdiği ölçüde gerekli işlemler yapılabilmelidir" dedi.
Güvenli internet kavramının tabana yayılmasını hedeflediklerini belirten Dr. Ömer Fatih Sayan, "Başta çocuklar olmak üzere hem ebeveynler hem de 45 milyon sosyal medya kullanıcısı için güvenli bir internet deneyimi yaşamalarını hedefliyoruz" dedi.
"Moda Tasarımcısı Dilek Hanif: Geleneksel olan her şey artık daha kıymetli"
Zirvenin son özel oturumunda House Beautiful Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Fatma Özel'in moda tasarımcısı Dilek Hanif ağırlandı.
Tüm dünyada geleneksel olanın artık daha kıymetli olduğuna dikkat çeken Dilek Hanif, "Bu kadar güzel tarihe ve kültüre sahip bir ülke olarak güçlü bir hazineye sahibiz. Bu hazineyi gelecek kuşaklara aktarıp hala yaşamasını sağlamak da sürdürülebilirliktir" dedi.