Karada ve denizde yenilenebilir güç
Mustafa Orhun Çetin / INBUSINESS
Yüzyıllardır yavaş ama emin adımlarla ilerleyen büyük bir tehlike ile karşı karşıya dünya. Gözle görünmese de bu tehdidin etkilemediği alan çok az. Üstelik teknoloji gelişse de insanlar değişse de bu tehdide karşı hamle yapmadıkça azalmıyor... Bahsettiğimiz üzücü gerçek: Karbon emisyonu…
Sanayi devriminde ilk tepe noktasına ulaşan emisyonlar Covid-19 pandemisi ile beraber azalmış ve gözle görülür, nefes alınır bir şekilde olumlu sonuçları hissettiğimiz bir dönem yaşatmıştı bize. Normalleşme dönemiyle yeniden harekete geçen çarklar tekrar sera gazı salımında tepe noktaların görülmesine neden oldu.
Ya olmasaydı?
Bugüne kadar sera gazı hiç salınmasaydı Dünya'nın ortalama sıcaklığı sizce ne olurdu? Yapılan araştırmalar bu soruya şu şekilde cevap veriyor:
Sera gazları olmasaydı atmosferi oluşturan etkenler ortadan kalkacağı için bugün kabul edilen dünya ortalama sıcaklığı 33 derece daha düşük olarak 15 derece yerine -18 derece olarak yaşanacaktı...
Aslında bu pek de yaşanabilir bir sıcaklık değil. Ancak bu şekilde salınmaya devam ederse ortalama 15 derece olan sıcaklık 100 yıl sonra yaklaşık 5 derece artabilir ki bu da yaşanabilir olmaktan uzak bir geleceği simgeliyor...
İşte tam da bu nedenle Paris Anlaşması, Taraflar Konferansı (COP) gibi organizasyonlar ortalama sıcaklık artışının 2 derecenin altına indirilmesi için kararlar almaya çalışıyor. Pek çok ülke bu hedefi tutturmak adına 2050 net sıfır taahhütünü açıkladı. Türkiye'nin hedefi ise 2053 olarak belirlendi. Bu süreçte ilk hedef 2030 yılına dek kar- bon salımında artıştan azaltma.
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi'nin 'Yenilenebilir Enerji Sektörü 2023 Değerlendirmesi ve 2024 Projeksiyonu' raporu 2013-2023 döneminde elektrik üretiminde yüzde 36'lık bir artış olduğunu gösteriyor. Bu artışın içindeki en önemli kısım ise yenilenebilir enerjinin payının yüzde 29'dan yüzde 42'ye çıkması. Yapılan yatırımların bu noktada filizlenmeye başladığı görülüyor.
Fosil kaynaklar azaltılmalı
Küresel Karbon Projesi Araştırması'na göre Türkiye, 2022'de 400 milyon ton karbon emisyonu ile en çok emisyona sebep olan ülkeler arasında 15'inci sırada bulunuyor. Türkiye'nin emisyonlarında kömür başı çekerken (167,2 milyon ton CO2) onu petrol, gaz ve çimento sektörleri takip ediyor. Sadece Türkiye için değil dünyanın her yerinde sera gazlarının salımında en büyük pay fosil yakıtlar nedeniyle enerji sektöründe...
Salımın yüzde 70'inden sorumlu tutulan sektör bu nedenle son yıllarda büyük bir değişim içinde. Öncelikle sürdürülebilir kaynaklara yönelen ülkelerin ve bu kaynakların 'hasat edilmesini sağlayan teknolojiler' geliştiren şirketlerin yaptığı yatırımlar artıyor. Güneş, rüzgar, biyokütlenin yeni yıldız olduğu alanda unutulmaya çalışılan ancak Küçük Modüler Reaktörler (SMR) ile gündeme gelen nükleer enerji de bu dönüşümün parçası.
Enerji dönüşümüne olan yönelimin bu ulusal hedeflerin gerçekleşmesi için artacağı ve 2024'ün yeniden bu alana yatırımların yapılacağı yıl olması bekleniyor. 2023'te devreye giren santrallerin yaklaşık yüzde 86'sı rüzgar ve güneş enerjisi santrallerinden oluşurken YEKA ve YEKDEM gibi mekanizmalar ile verilen lisansların devreye alınmasıyla yenilenebilir enerji kurulu gücünün art- ması planlanıyor. Üstelik depolamalı santraller ile değişken kaynaklar olan rüzgar ve güneşin sisteme akışı da kontrol edilerek daha da verimli hale getirilmesi mümkün.
Rüzgar denizden esecek
2023'te Türkiye'nin elektrik üretimin- de üçüncü sırada yer aldı Rüzgar Enerji Santralleri(RES). Termik ve hidroelektrikten sonra gelen rüzgar, kurulu gücünü Ocak 2024'te de artırarak payını artırmak üzere harekete geçildi. 365 santralde 11 bin 803 MW kurulu güce ulaşan rüzgarın potansiyeli ise çok daha fazla. Deniz üstü rüzgar enerjisi projeleri için YEKA alanları Ağustos 2023'te belirlendi. Bandırma açıklarında bin 111 kilometrekare, Bozcaada açıklarında 299 kilometrekare, Gelibolu açıklarında 75,6 kilometrekare ve Karabiga kıyılarında ise 410 kilometrekare alan tahsisi yapıldı. Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği (DÜRED) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Durak yaptığı açıklamada Türkiye'nin deniz üstü rüzgar kurulumu hedefinin 2035'te 5 GW, toplam rüzgar kapasitesi hedefinin ise 29,6 GW olduğunu söyledi.
Paneller ışıldıyor
PwC'nin 'Türkiye Elektrik Piyasasına Genel Bakış 2023' raporuna göre Türkiye'de yenilenebilir enerji alanında Haziran 2023 itibarıyla yüzde 53 olan kurulu güc payının, 2035'te yüzde 65 olacağı tahmin ediliyor. Güneş enerjisi ise yenilenebilir enerji kurulu güç içinde yüzde 53 ile en büyük paya sahip olacak. Elektrik üretiminde giderek etkinliğini artıran güneş panelleri sayesinde güneş enerjisi santralleri- nin (GES) payı da gözle görülür şekilde artıyor. EPİAŞ ve TSKB bilgilerine göre Ocak 2024'te güneşin kurulu güç- teki payı yüzde 11'e gelmiş durumda. 13 bin 327'ye ulaşan GES'ler toplamda 11 bin 707 MW'lık bir kurulu güce erişti. Tıpkı rüzgar gibi güneşte de toprağın üstü dışındaki alanlar potansiyel taşıyor. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan'a göre göl, gölet ve barajların yüzde 10'u paneller ile kapatılırsa yüzer GES için ön- görülen kurulu güç tam 80 bin MW.
YEKDEM'le 17 GW güç
Nihai Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) 2024 listesini açıklayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu verilerine göre 778 santral enerji üretimine aldığı destekle katkıda bulunuyor. Tesislerin 248'i hidroelektrik, 170'i rüz- gar, 36'sı güneş, 51'i jeotermal ve 273'ü biyogaz. Bu tesislerin toplam kurulu gücü ise yaklaşık 17 GW. Desteklerden yararlanacak 36 santralde yardımcı kaynak ise yaklaşık 398 MWe gücünde güneş enerjisi santrali.
Verimliliğe odaklanılmalı
Sera gazı salımının azaltılması ve sürdürülebilirliğe getireceği olumlu etkide en az yenilenebilir enerji santrallerinin kurulumu kadar etkisi olan bir diğer konu da verimlilik... 2030'a kadar Türkiye'nin 100 milyon ton artıştan azaltım hedefi bulunuyor. 2023'te küresel enerji verimliliği yatırımlarına 600 milyar dolar ayrılırken Türkiye 1,9 milyar dolarlık yatırım yapmış durumda.
Ancak daha önce yaptığı açıklamada Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü buraya 6 milyar dolarlık bir yatırım yapılması gerektiğine dikkat çekiyor. Ünlü, enerji tüketiminde azaltımda dünya ortalamasının yüzde 2,2 olduğunu, Türkiye'nin yüzde 2,7 oranında azaltımla bu alanda lider olduğunu söylese de küreselde yıllık yüzde 4'e Türkiye'de ise yüzde 6'ya ulaşılmasıyla iklim değişikliği senaryolarının tutarlı olacağını söylüyor.
Yeni trend elektrikli
Sürdürülebilirlik yolunda önemli adımlardan biri de elektriğe geçiş. Fosil yakıtla çalışan araçların ilerleyen dönemde kullanımdan kalkması bekleniyor. Bu konuda en önemli adımı atan AB, 2023 yılında yaptığı oylama ile üreticilere 2030'a dek otomotivde yüzde 55, kamyonetlerde yüzde 50 oranın emisyon düşürme hedefi koydu. 2035'te ise sıfırlamalarını bekliyor. Bu da demek oluyor ki 2035 sonrası emisyon üreten dizel ve benzin motorlu 'yeni' araçların satışı mümkün olmayacak. Hal böyleyken gözler elektrikli araçlara dönüyor. Nitekim AB'de 2023'te elektrikli araç satışı önceki yıla göre yüzde 37'ye yakın bir artış gösterdi. Genel piyasa içinde ise yüzde 12'lik bir pay almayı başardı.
Türkiye'de de durum farklı değil. 2023'te elektrikli araç satışı 65 bin 604 adet ile önceki yıla oranla (8 bin 210) yani yüzde 700 gibi muazzam bir artış yakaladı. Tabii ki burada en büyük pay yerli otomotiv girişimimiz Togg'un gördüğü ilgi. Tesla'nın Türkiye pazarına girmesi de bir diğer unsur. Öyle ki sadece bu iki marka satışların yüzde 49'unu üstlendi. Ayrıca Çinli otomotiv şirketlerinin de Türkiye piyasasında boy göstermeye başlamasıyla piyasa giderek canlanıyor. TEHAD rakamlarına göre bu sene ocak ayında gerçekleşen 3 bin 973 adet araç satışında, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık üç katlık bir yükseliş yaşandı. İkinci Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı'na göre 2030'a kadar 1 milyon elektrikli aracın yolda olması bekleniyor.
Hangisinde ne kadar?
TEİAŞ'a göre 2023 yılını 106 bin 360 MW kurulu güçle kapatan Türkiye, Ocak 2024'te devreye giren yeni santrallerle 107 bin 259 MW'a ulaştı. T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre 2023 yılı Aralık ay sonu itibarıyla kurulu gücün kaynaklara göre dağılımı; yüzde 30'u hidrolik enerji, yüzde 23,8'i doğal gaz, yüzde 20,5'i kömür, yüzde 11,1'i rüzgar, yüzde 10,6'sı güneş, yüzde 1,6'sı jeotermal ve yüzde 2,6'sı ise diğer kaynaklardan oluştu.
Sürdürülebilirlik trendleri
Yenilenebilir enerji kaynakları aslında yeşil kaynaklar olarak da adlandırılıyor. Sürdürülebilirlik açısından ülkeler, kurumlar ve hatta bireysel olarak yerleşkelerde rüzgar ve güneş enerjisi kullanımı yaygınlaşıyor.
Sessiz araçlar
Aslında sessiz de desek bazı ülkeler trafik kazalarını önlemek adına yapay ses eklentisi konmasını isteyebiliyor. Bu araçların sessiz olması ise elektrikli motorlara sahip olmaları. Böylelikle hem fosil kaynak kullanmamaları ile karbon salımı yapmıyorlar hem de şehirlerin daha da sessizleşmesi adına bir basamak görüyorlar. Sonuçta gürültü de önemli bir kirlilik çeşidi…
Çevreci binalar
Yalnızca gücünü kendi ürettiği elektrikten almak sürdürülebilir olmayı sağlamıyor aynı zamanda atık bertarafı, yağmur hasadı, gri su ayrıştırması gibi konular ile yapılar daha çevre dostu hale getiriliyor. BM raporuna emisyonların yüzde 39'una sebep oluyor. Bunun içinde lojistiğinden, ürün üretimine ve montajına kadar pek çok süreç yer alıyor.