Dijital zeka fiziksel etki…
Mustafa Orhun Çetin / INBUSINESS
Pek çok trend teknoloji dünyasında hızlı bir giriş yapıp sonrasında yerini başkasına bıraktı. Pandeminin hüküm sürdüğü dönemde parasal genişleme ile birlikte atağa kalkan kripto varlıkların etkisi ile önce NFT ve metaverse kavramları ve bu teknolojilerin hayata etkileri ele alındı. INBUSINESS olarak biz de bu kavramlara ilişkin çokça haber ürettik dosyalar yayınladık. Şimdi ise özellikle son bir yılda yeni bir akım ışıldıyor. Aslında yıllardan beri arka planda olan bir teknoloji dönüşerek çok daha popüler hale geldi: Yapay zeka…
Yeni bir teknoloji değil ancak bu kadar konuşulur olması artık yüksek maliyetler ile şirketlerin çalışmalarına entegre ettiği sistemler olmaktan çıkması ve geniş kitlelerin basit bir şekilde kullanabilmesini sağlayan formu oldu ki ona da GenerativeAI ya da Türkçe'ye üretken yapay zeka olarak çevirebileceğimiz yeni bir araca dönüşmüş olmasına yorabiliriz. Üretken yapay zeka sayesinde koca koca kaynaklar okumadan sadece belge yükleyerek ilgilendiğimiz konu başlıkları özelinde özetler oluşturabiliyor, sadece tanımlayarak görsel, işitsel hatta hem görsel hem de işitsel medyalar ortaya çıkartabiliyoruz. Hatta sadece çeviri odaklı DeepL gibi yapay zeka şirketleri sayesinde dil farklarını ortadan da kaldırabiliyoruz. Görüldüğü üzere bunca farklı işi yapabilen yapay zeka model ve araçları hayatın değişmez bir parçası olarak tüm engelleri kaza kaza ilerleyişini sürdürüyor.
Bitmeyen tartışmalar
Ama bir de tablonun öteki yüzü var. Dall-e ile görselleştirmenin girdiği Midjourney ile sanata meyleden üretken yapay zeka modelleri sayesinde grafik alandaki yaratıcılık ve üretkenliğin insanlarda olan üstünlüğü tartışılmaya başlandı. Sonrasında etik tartışmaların da olaya dahli ile telif hakları üzerinden yürüyen sorunlar silsilesine "Yapay zeka acaba insanların işlerini elinden mi alacak?" sorusu sıkça konuşuldu. Yavaş yavaş bu konular üzerinde fikir oluşturulmaya başlandığında bu sefer insanlığın son dönemde en büyük düşmanı olan iklim sorununa etkisi giderek daha sesli hale geldi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Ardalı, yapay zeka araçlarının veri sistemlerinin soğutulması için her 25 soruda yarım litreye yakın su tüketildiğini belirtiyor.
Su ayak izine vurgu yapan bu çalışma iklim sorununa yapılan katkının (!) tek müsebbibi değil. İşin emisyon ve enerji gibi etkileri de görmezden gelinemez. Carnegie Mellon Üniversitesi ve yapay zeka girişimi HuggingFace iş birliğinde yayınlanan bir araştırmaya göre yüksek miktarlarda elektrik gerektiği belirlendi. Araştırmacılar 13 model ve bin komut üzerinde çalışırken Dall-e'de bir görsel oluşturma işleminin bir akıllı telefonun yüzde 16'ya kadar pilinin doldurulması için harcanan enerjiye eş değer olduğu sonucuna ulaştılar. En az enerji, metin oluşturma modellerinde tüketilirken yalnızca bir kaç kez görsel oluşturmak şu anda ortalama bir günü çıkaran akıllı telefonların enerjisi kadar bir elektrik yükü bindiriyor. Bu kulağa az gelse de günde onlarca milyon kullanıcısı olan pek çok yapay zeka aracı olduğu düşünüldüğünde pek de masum bir etki olmayabilir.
Son kullanıcıya ulaştı
Yapay zeka dillere böylesine persenk olmuşken teknoloji devlerinin yalnızca kendi sistemlerini daha iyi hale getirmek dışında son kullanıcıya da bu minvalde ürün sunma çalışmalarına girmemeleri ise sürpriz olurdu. Keza Microsoft, Google, SAP, Salesforce gibi milyarlarca dolarlık büyüklüğe sahip şirketler buraya giriş yaparken NVIDIA gibi yapay zeka akımından donanım gücüyle büyük değer artışlarına erişenler de bu ekosistemin içinde bulunuyor. Bir de kendi devini oluşturmayı da başardı bu sistem. Normalde açık kaynaklı uygulama ekosistemine katkı için kurulan ve kar amacı gütmeyen bir yapı iken ChatGPT ve Dall-e ile adeta bomba gibi bir etki yaratan OpenAI var ki üretken yapay zekaya olan ilgi onu bir anda devasa bir şirkete döndürdü. Yapay zekayı uygulamalara entegre etme yarışında öne geçmek isteyen Microsoft'tan 10 milyar dolar yatırım da almayı başardı.
Devler yapay zekayı nasıl görüyor?
Ekosistemin devasa büyüme hızını merak ediyorsanız Haziran 2023'teki bir veriye göre ilk altı ayda 10 binden fazla yapay zeka üzerine şirket ve araç kuruldu. Tabii ki bunlar sadece üretken yapay zeka üzerine değillerdi. Makine öğrenmesi, dil modelleme, görüntü işleme ve pek çok alanda yapay zeka temel teknoloji olarak bulunuyor. Ancak teknoloji dünyasının büyük oyuncuları yapay zekayı nasıl tanımlıyor? Neler yapmak için kullanıyor? Ve gelecekte neyi hedefliyor?
Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu, "Yapay zekayı toplumsal sorunları ele alma, iklim değişikliğini hafifletme ve uyum sağlamada kullanıyoruz: Kritik sel tahminleri sağlayarak, orman yangını sınırlarını gerçek zamanlı izleyerek, karbon emisyonlarını azaltmaya yardımcı olarak, kanser tedavileri ve tüberküloz taraması da dahil olmak üzere sağlık hizmetlerini iyileştirmek için uyguluyoruz" diyor. Keteloğlu, halihazırda birçok üründe kullanılan yapay zekanın, etki alanını genişletmeye devam ederek bu yıl Bard, Workspace ve arama deneyimine de katıldığını ifade ediyor.
Hatta çatı şirket Alphabet son olarak Gemini isimli yeni bir yapay zeka aracı da duyurdu. Microsoft ise yapay zeka alanında hızlı şirketlerin başında geliyor. Son birkaç yıl devrim niteliğinde gelişmeler yaşanarak kullanım alanının çok genişlediğini belirten Microsoft Türkiye Müdürü Levent Özbilgin konunun kendi gündemlerine ise yeni olmadığını söylüyor. Microsoft ve OpenAI arasındaki iş birliğinin Kasım 2022'de duyurulduğunu söyleyen ekleyen Özbilgin, "Halihazırda son dört yıldır biz iş birliği içindeydik. 2019'da yüksek ölçekli makine gücüne ihtiyaç duyan OpenAI'a Azure hizmetimizin kullanımını açtık. 1 milyar dolar tutarında da yatırım yaptık" diyor. Yapay zeka entegre edilen Microsoft 365 Copilot sayesinde tatmin edici çıktılar elde etmeye başladıklarını vurgulayan Özbilgin devam ediyor: "Github Copilot ile yeni kodların yüzde 46'sı yapay zeka ile yazılıyor; yazılımcı üretkenliği yüzde 55 oranında artıyor ve yazılımcıların yüzde 75'i daha tatmin edici işlere odaklanabiliyor."
SAP Türkiye CEO'su Uğur Candan ise yapay zeka ile insanın bir ekip olduğuna dikkat çekiyor. Şirket olarak yapay zeka odağında 17 çözümleri olduğunu belirten Candan, "Sonraki adımımızda ise odaklandığımız 26 endüstri dikeyinde sektörlere özel çözümler sunmak bulunuyor" diyor ve ekliyor: "SAP Sapphire Ventures ile küreselde yapay zeka destekli kurumsal teknoloji girişimlerine 1 milyar dolar yatırım yapmayı taahhüt ediyoruz. SAP olarak hem küreselde hem de Türkiye'de yapay zekanın iş süreçlerinde dönüştürücü gücü olduğuna inanıyoruz."
Faydası çok
Yapay zekanın iş yükünün altından kalktığı sektörler giderek artıyor. Şimdilik son kullanıcı tarafında içerik üretimine odaklanan teknoloji ilerleyen dönemde makine öğrenmesi ve robotikle oluşturacağı 'Voltran' sayesinde fiziksel işleri de kolayca çözebilir. İş gücü açısından verimlilik artıran bu duruma rağmen işsizler ordusu oluşacağına dair genel bir kanı da bulunuyor. Ancak Google, Microsoft, SAP ve Intel'in liderleri olayın pozitif yönüne odaklanıyor. İstisnasız her biri yapay zeka kullanımında şu kavramları vurguluyor: Etik, sorumlu ve cesur bir anlayış… Hepsinin ortak olduğu bir diğer konuda bu teknolojinin insanlar üzerindeki angaryayı bitireceği ve daha katma değerli bir kitlenin ortaya çıkacağı.
SAP Türkiye CEO'su Uğur Candan, doğru insan olmadan en son teknolojinin dahi etkisiz kalacağını ifade ediyor ve ekliyor: "Yapay zeka sayesinde insanlar, makinelerin kolayca yapabildiği tekrar eden görevlerden kurtulabilecek, deneyim, inovasyon, yaratıcılık, aktif düşünme becerileri gerektiren görevlere odaklanabilecek" diyor. Bu da iş süreçlerinde verimliliği, çalışan memnuniyetini, daha çok katma değeri beraberinde getirecek.
Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu da Candan gibi düşünüyor: "Yapay zeka, aynı internetin doğuşu sürecinde olduğu gibi uzun bir yolculuğa sahip olacak. Disiplinlerarası bir etkileşimle de önü daha fazla açılacak, insanlığa, bilime, teknolojiye, sağlıktan tarıma pek çok alanda ön planda olacağını düşünüyorum. Bu teknoloji, günlük hayattan daha yaratıcı ve hayal gücünün gerektiği alanlara kadar toplumun en acil zorluklarının ve fırsatlarının üstesinden gelmeye katkıda bulunma potansiyeline sahip." Keteloğlu, yapay zekanın temel ve dönüştürücü bir teknoloji olduğuna ve bu teknolojinin, insan emeğinin yer aldığı hemen her alanda insana ve topluma fayda sağlama kapasitesi sayesinde önemli avantajlar sunacağına inanıyor.
"Bence yeni nesil yapay zekanın en büyük başarısı, her gün vaktimizi alan manuel işlerin daha hızlı, verimli ve otomatik yapılmasını sağlarken, arta kalan zamanda çalışanlar olarak daha yaratıcı olmamıza, çalıştığımız alanlarda uzmanlaşmamıza ve katma değer yaratan inovatif işlere odaklanmamıza yardımcı olması." Bu sözler ise Microsoft Türkiye Müdürü Levent Özbilgin'e ait. Microsoft CEO'su Satya Nadella da insanları angaryalardan arındıracağına ve yaratıcılığa kapı açacağına inanıyor.
'İnsan' da yolunu arıyor
Keteloğlu, "Bu teknoloji, günlük hayattan daha yaratıcı ve hayal gücünün gerektiği alanlara kadar toplumun en acil zorluklarının ve fırsatlarının üstesinden gelmeye katkıda bulunma potansiyeline sahip" diyor. Google verilerine göre Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa, Orta Doğu ve Afrika'daki kilit pazarlarda yapay zeka aramaları geçen yıldan bu yıla üç kat arttı. En çok da kullanımı üzerine aramalar yoğunlaşmış durumda.
"Yakın gelecekte yapay zekanın nimetlerinden faydalanmayan hiçbir sektör kalmayacağını düşünüyorum" diyen Özbilgin ise bu yorumunu güncel bir araştırma verisiyle güçlendiriyor: "Work Trend Index 2023, çalışma hayatının 'insanların yetişebileceğinin ötesinde' bir hızla aktığına ve bunun da inovasyonu olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor. Raporda, yeni nesil yapay zeka çözümlerinin iş yükünü azaltacağına; yapay zekayı herkesten önce benimseyen organizasyonların, yaratıcılığın ve üretkenliğin yükselişe geçeceği bir geleceğin temellerini atacağına vurgu yapılıyor.
Türkiye'nin Ulusal Yapay Zeka Stratejisi (UYZS)
2021-2025 dönemini içeren bir yapay zeka stratejisi geliştiren Türkiye, UYZS'nin vizyonunu çevik ve sürdürülebilir YZ ekosistemiyle küresel ölçekte değer üretmek olarak belirledi. Bu kapsamda 2025 yılında ulaşılması öngörülen üst seviye hedefler ise şu şekilde:
-YZ alanının GSYH'ye katkısı yüzde 5'e yükseltilecek.
-YZ alanında istihdam 50 bin kişiye çıkarılacak.
-Merkezi ve yerel yönetim kamu kurum ve kuruluşlarında YZ alanında istihdam bin kişiye artırılacak. L
-YZ alanında lisansüstü düzeyde mezun sayısı 10 bine yükseltilecek.
-Yerel ekosistemin geliştirdiği YZ uygulamalarının kamu alımlarında önceliklendirilerek ticarileştirilmesi desteklenecek.
-Uluslararası kuruluşların güvenilir ve sorumlu YZ ile sınır ötesi veri paylaşımı alanındaki düzenleme çalışmalarına ve standartlaşma süreçlerine aktif olarak katkı verilecek.
-Uluslararası YZ endekslerindeki sıralamalarda Türkiye'nin ilk 20 ülke arasında yer alması sağlanacak.