İngiltere'den, Türkiye ile daha kapsamlı STA açıklaması
Birleşik Krallık İhracat Bakanı Graham Stuart, Serbest Ticaret Anlaşması'nın (STA) devam eden ikili ticareti teminat altına almak adına önemli olduğunu belirterek, "Hem Türk hükümeti hem de biz ticari iş birliğini güçlendirmek için yeni alanlar geliştirmenin çok büyük potansiyeli olduğuna inanıyoruz. İşte bu yüzden gelecek yıl daha kapsamlı bir STA'yı müzakere edeceğiz." dedi.
Stuart, yaptığı açıklamada, AB ile anlaşmanın ardından Türkiye ile STA yapmaktan dolayı son derece mutlu olduklarını ifade ederek, 2019'a kadar son 10 yılda ticaret hacminin yüzde 70 büyüdüğünü ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin 20 milyar sterline ulaştığını söyledi.
STA'nın, devam eden ikili ticareti teminat altına almak adına önemli olduğunu belirten Stuart, "Hem Türk hükümeti hem de biz ticari iş birliğini güçlendirmek için yeni alanlar geliştirmenin çok büyük potansiyeli olduğuna inanıyoruz. İşte bu yüzden gelecek yıl daha kapsamlı bir STA'yı müzakere edeceğiz. Çünkü Birleşik Krallık ve Türkiye'nin ortaklık içinde daha fazlasını yapabileceğine inanıyoruz." dedi.
İkili ticaret hacminin gelecek yıllarda nerelere ulaşacağını tahmin etmenin zor olduğunu vurgulayan Stuart, "Türkiye'de ileri mühendislik alanında çok iyi işlerin yapıldığını görüyorum. TOGG'u ziyaret ettim, oradaki ekip ile tanıştım. Dünya lideri olabilecek bir şekilde hibrit teknoloji kullanan bir roket şirketi ve uzay ajansı Delta V'nin başkanı ile tanıştım. Mevcut üretim ve geleceğin teknolojisinin o kadar çok alanı var ki bence bu alanlarda Birleşik Krallık'ın yüksek teknoloji kapasitesi ile Türk girişimciliği ve becerisinin birleşimi çok daha fazlasını yapabileceğimiz anlamına geliyor. İkili ticaret hacminin gelecek yıllarda büyüyeceğinden eminim." şeklinde konuştu.
"ELEKTRİKLİ ARAÇ ŞARJ İSTASYONU KURMA DENEYİMİMİZ ÇOK ÖNEMLİ OLACAK"
Graham Stuart, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklardan olduğunu aktararak, Birleşik Krallık hükümetinin, bu yıl Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'na (COP26) ev sahipliği yapacağını bildirdi.
Suart, "Elektrikli araç şarj istasyonu kurma deneyimimiz, İstanbul ve ötesinde iklim değişikliği ile mücadele hedeflerine ulaşmak için çok önemli olacak. Bu, Türkiye'de elektrikli araç üreten TOGG gibi firmalara pazar yaratmak açısından da önemli. İklim değişikliği ile ilgili meselelerde birlikte yapabileceğimiz pek çok şey var. Ortak paydaya sahip olduğumuz pek çok alan, yakın güvenlik ve savunma ortaklığımız ve bunların yanı sıra NATO müttefikliğimiz de var." ifadelerini kullandı.
Büyük Türk firmalarının Birleşik Krallık'a yatırım yapma arzularını görmekten dolayı son derece mutlu olduğunu ifade eden Stuart, şunları kaydetti:
"Birleşik Krallık olarak, AB'de iken mümkün olmayan küresel pazarlara açılıyoruz. Bu nedenle Türk firmalarının küreselleşebileceği eşi benzeri olmayan bir üs olduğumuzu düşünüyorum. Birleşik Krallık'ta küresel pazarlara erişiminizin yanı sıra dünyanın önde gelen sınır ötesi finans merkezine ve Avrupa'nın en iyi üniversite sistemine erişiminiz de olur. Diğer Avrupa ülkelerine kıyasla İngiltere'de operasyonlarını başlatmak veya genişletmek isteyen daha fazla start up ve teknoloji girişimleri olduğunu da görüyoruz."
"TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR GÜÇ"
Birleşik Krallık İhracat Bakanı Stuart, iklim değişikliği, yaşlanan nüfus ve mobilitenin geleceği gibi sorunlarla baş edebilmek için pek çok alanda teknolojik ilerlemeye ihtiyaç olduğunu dile getirerek, Birleşik Krallık'ta pandemi döneminde dahi girişim sermayesi yatırımlarının arttığını, bunun güçlü bir ekonomik öneme sahip olduğunu söyledi.
Yenilik ve teknolojinin iklim değişikliği, sağlık imkanlarının iyileştirilmesi ve karşılaşılan sorunları çözmek için kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Stuart, "Bu kadar çok Türk firmasına ev sahipliği yapmaktan ve İngiltere'de eğitim görmüş Türk insanının daha sonra İngiltere'de ortak yatırım yapma ihtimalinin daha yüksek olmasından dolayı mutluyuz." ifadesini kullandı.
Stuart, Türkiye'nin önemli bir güç olduğunu belirterek, "Türkiye'nin ihracatının önemli ölçüde arttığını görüyoruz. Türk halkının azmi görülmeye değer. Tüm alanlarda zenginleşiyor ve daha uluslararası hale geliyor. Türkiye çok cazip bir pazar. İşte bu yüzden Türkiye'de yatırım yapan çok sayıda büyük İngiliz oyuncu görüyoruz, gelecekte daha fazlasını yapmaları için onları teşvik edeceğim." dedi.
Dünyada emisyonları azaltmak ve net sıfır için yasa çıkaran ilk büyük ekonomi olduklarını aktaran Stuart, "1990 yılından bu yana emisyonlarımızı diğer tüm G20 ülkelerinden daha fazla azalttık. Böylece emisyonların kesilmesinde dünyaya liderlik ediyoruz. Hem yurt içinde bu zorluğun üstesinden gelecek teknolojileri geliştirmeye hem de bu çözümleri başka yerlere ihraç etmek için Türkiye de dahil olmak üzere yurt dışındaki ortaklarla beraber çalışıyoruz." diye konuştu.
"TÜRKİYE İLE BİRLİKTE YAPABİLECEĞİMİZ DAHA ÇOK ŞEY OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ"
Graham Stuart, Türkiye'de iş yapan İngiliz firmalarının çok fazla uzmanlığı bulunduğunu, Türkiye ile birlikte yapabilecekleri daha çok şey olduğunu düşündüklerini, Türkiye tarafında da insansız hava araçları ve otonom sistemler alanında büyük bir uzmanlık olduğunu, bu nedenle ortaklıkların sadece hükümet düzeyinde değil, aynı zamanda işletmeler arasında da teşvik edilmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi.
Stuart, ABD ile Çin arasındaki ticari gerilim ve korumacılıkta artış olduğuna dikkati çekerek, "Ticaret engellerini azaltmanın her iki tarafın da refahını artıracağına güçlü bir şekilde inanıyoruz. Korumacılık, kulağa hoş geliyor. Ama bunu yaptığınızda tüketicileriniz kaybeder ve işletmeleriniz daha az rekabetçi hale gelir. Ancak rekabete açık olmakla işletmelerinizin dünya standartlarında çözümler üretmeye teşvik edilmesini sağlayabilirsiniz." dedi.
Açık bir küresel ticaret sisteminin faydasının uzmanlaşma olduğuna işaret eden Stuart, "Son birkaç on yıla bakarsanız, insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde daha fazla insanın yoksulluktan kurtulduğunu gördük. Bu, Çin, Hindistan ve diğer ülkelerin küresel pazara girmesiyle gerçekleşti. Artan refahın koşullarını oluşturan, küçük ülkelerin ve büyük blokların aynı muamele gördüğü küresel kurallara dayalı bir sistem ile gerçekleşti." diye konuştu.