4 trilyon dolarla kurtuluş mümkün mü?..
Lord Nicholas Stern, 2006 yılında yayınlanan çığır açıcı çalışmasıyla iklim değişikliğinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisini analiz ederek bambaşka bir noktayı vurgulamıştı. Geçtiğimiz günlerde Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve 20’nci yıl anma töreni kapsamında düzenlenen panelde konuşma fırsatı yakaladığımız profesöre göre, dünyayı sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokmak için yılda en az 4 trilyon dolar yeşil yatırıma ihtiyaç var.
Gamze Karagöz / INBUSINESS
Tarihler 2006 yılını gösterdiğinde dünyada iklim değişikliği konusunda dönüm noktası sayılan bir rapor yayınlandı. Rapora imza atan isim, London School of Economics and Political Science'ta Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştırma Enstitüsü Başkanı Profesör Lord Nicholas Stern idi. İklim değişikliğinin dünya ekonomisi üzerindeki etkisini analiz ederek iklim değişikliği için erkenden harekete geçmeyi vurgulayan Stern, 'The Economics of Climate Change: The Stern Review' isimli çığır açıcı çalışmasıyla belki de işin ekonomik boyutunu inceleyen ilk kişilerden biri.
Sten'e göre dünyayı sürdürülebilir bir büyüme yoluna sokmak için yılda en az 4 trilyon dolar değerinde büyük bir yeşil yatırım yapılması gerek.
Stern'in incelemesi, Ekim 2006'da Birleşik Krallık Hükümeti Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanmasından bu yana iklim değişikliği konusunda şimdiye kadar üretilmiş en etkili raporlardan biri haline geldi. Stern, iklim değişikliği üzerine düşünceleriyle dünyada etki sahibi olan bir İngiliz ekonomist ve akademisyen olmanın yanında 2007'den bu yana IG Patel Ekonomi ve Hükümet Profesörü ve London School of Economics and Political Science'ta Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Araştır- ma Enstitüsü Başkanı olarak görev yapıyor.
Stern, iklim değişikliğini dünyanın gördüğü en büyük piyasa başarısızlığı olarak değerlendiriyor. Ona göre Paris Anlaşması hedefleri de yükselen piyasalarda ve gelişmekte olan ülkelerin yatırımlarında büyük ve hızlı bir artış olmadan gerçekleştirilemeyecek. Böyle bir durumda Paris Anlaşması›nın sağlanamaması dünyayı çok tehlikeli bir durumda bırakacak.
Lord Nicholas Stern, dünyada olduğu gibi ülkemizde de değer gören bir isim ve aynı zamanda Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri Jüri Özel Ödülü sahibi. Son olarak ise Sabancı Center'da 'Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri ve 20'nci Yıl Anma Töreni' kapsamında 'Sakıp Sabancı'nın Vizyonu: Küreselleşen Dünyamızda Geleceğe Yol Alırken Trendler, Riskler ve Fırsatlar' temalı panelde yer aldı. Konuşmasında iklim krizinin gelecek açısından büyük bir risk taşıdığını, üç derecelik ısı artışıyla Güney Avrupa'nın, Sahra Çölü'ne dönüşebileceğini ve şehirlerin enerji ortamını değiştirmek gerektiğini söyleyen Stern, sosyal bilimlerin önemine de vurgu yaptı. Sakıp Sabancı'nın izinden giderek riskleri fırsatlara çevirmek gerektiğini de vurguladı.
Dünyada ve Türkiye'de iklim değişikliği, ekonomik büyüme konularında değerli görüşleri olan Lord Nicholas Stern ile INBUSINESS olarak iklim değişikliğinde güncel problemlerle, yapay zekanın nasıl bir etkisi olabileceği, sürdürülebilirlik ve enerji konusunda bir röportaj gerçekleştirdik.
-İklim değişikliği ile mücadele kapsamında uluslararası eylemleri yeterli buluyor musunuz?
Paris Anlaşması, esas olarak dünyanın daha sürdürülebilir vedirençli bir yöne doğru ilerlemesi gerektiğini söyleyerek gelecekteki yatırım ve teknolojiler için bir yön belirledi. Bu stratejik yönelimle birlikte, temiz teknolojiler- de hızla düşen maliyetler sayesinde teknolojide güçlü ilerlemeler kaydedildi. Ancak yeni ve yeşil teknolojilere yapılan yatırımların ölçeği çok düşük ve bu tür yatırımlar zengin ülkelerde ve Çin'de yoğunlaştı; son birkaç yılda temiz yatırımın yüzde 95'i bu bölgelerde yapıldı. Bu nedenle, özellikle gelişmekte olan pazarlarda ve ekonomilerde yeni ve yeşil teknolojilere yatırım hızının artması, böylece bu ülkelerin yeni ve çekici büyüme ve kalkınma hikayesine katılma fırsatına sahip olmaları çok önemli.
Yatırımların büyük kısmı özel sektörde yapılacak olsa da, hükümetlerin yalnızca kilit alanlarda, özellikle de altyapıda kendi yatırımları konusunda değil, aynı zamanda özel sektör yatırımları için sağlam ve güvenilir bir ortam oluşturma konusunda da sorumluluğu var. Özellikle 2021 sonunda Glasgow UNFCCC COP26'daki ilerlemelerin ardından bu alanda özel sektör yatırımları artmaya başladı.
-Almanya'daki bir araştırmaya göre iklim değişikliği nedeniyle 2050'ye kadar dünya ekonomisinin yüzde 19'luk gelir kaybına uğrayabileceği sonucu ortaya çıktı. Devletlerin ve özel sektörün küresel düzeyde alacağı kararlar ve eylemler neler olmalı?
İklim değişikliğinden kaynaklanan riskler giderek artıyor. Risklerin boyutu ve doğası dünya çapında hala büyük oranda hafife alınıyor. Yoğun nüfuslu alanlar, büyük ölçekli ölümler ve nüfus hareketleri nedeniyle birkaç on yıl içinde yaşanmaz hale gelebilir. Atılacak adımlar hızlandırılmalı. Zengin dünyadan yükselen piyasalara ve gelişmekte olan ekonomilere güçlü finansal ve teknolojik destek sağlanması hayati önem taşıyor. Çin, ayrıca, Küresel Güney'deki yeni, temiz kalkınma fırsatlarının desteklenmesinde de önemli bir role sahip olacaktır. Çok taraflı kalkınma bankalarından ve daha genel anlamda uluslararası mali sistemlerden artan mali akışlar kritik öneme sahip olacak. Sermaye maliyetinin düşürülmesi ve riskin azaltılması ve paylaşılması yoluyla gelişmekte olan piyasalara ve gelişmekte olan ekonomilere daha güçlü akışlar sağlamak için özel sektörle olan iş birlikleri de aynı şekilde önemli olacaktır.
-Artan teknoloji kullanımı ve Yapay Zeka, iklim krizinde nasıl bir etkiye sahip olabilir? Yapay zeka sizce bu sorunu çözmemize yardımcı olabilir mi?
Net sıfıra yönelim ve yapay zekanın birleşimi 21. yüzyılın büyüme hikayesi olacaktır. Yapmamız gerekenlerin çoğu, teknolojiyle birlikte ekonomik sistem ve yapılarda da güçlü değişiklikler içeriyor. Anahtar sistemler, şehirler, arazi kullanımı, enerji, ulaşım ve sudur. Bu karmaşık sistemleri değiştirmek ve işleyişlerini yönetmek, yapay zeka için önemli bir önceliktir. Ayrıca yapay zeka yeni teknolojilerin keşfedilmesinde ve bunların yayılmasının teşvik edilmesinde de güçlü bir rol oynayacaktır.
-Şirketlerin sürdürülebilir üretim konusunda maliyet endişesiyle gerekli yatırımları yapmamaları durumu söz konusu. Sizce bu maliyet sorunu nasıl aşılır?
Temiz enerji, küresel emisyonların yaklaşık üçte biri dikkate alındığında kirli enerjiden daha ucuz. Bu ifade, önümüzdeki 10 yıl içinde küresel emisyonların yaklaşık üçte ikisi için doğru olacak. Temiz teknoloji çok hızlı gelişmeye devam ediyor. Bununla birlikte uygulamayla ve sermaye piyasalarındaki kusurlardan kaynaklanan aşırı yüksek sermaye maliyetiyle ilgili sorunlar var. Yeni temiz ekonomiyi yaratmak için gerekli yatırımların daha hızlı gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla, örneğin ruhsatların planlanması ve altyapının desteklenmesi dahil olmak üzere hükümetlerin yapabileceği çok şey var. Ayrıca sermayenin bulunabilirliği ve karşılanabilirliği de büyük önem taşımakta. Kalkınma bankaları ve garantilerin kullanılması da dahil olmak üzere hükümetlerin yapabileceği çok şey var.