2035'e kadar 'kömürden çıkış' kurgusu
Türkiye'nin Paris Anlaşması'nı onaylaması ve 2053 için net sıfır karbon hedefini açıklamasının ardından atılması gereken en hızlı ve gerçekçi adımın 2030'a kadar kömürü elektrik sisteminden çıkarmak olduğu belirtilirken, böylece elektrik sektörü kaynaklı emisyonların 2035'e kadar yüzde 82,8 azaltılabileceği hesaplandı.
Kömürün Ötesinde Avrupa (Europe Beyond Coal), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA), Greenpeace Akdeniz, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği ve 350.org için modelleme çalışmasını APLUS Enerji'nin yaptığı, "Karbon Nötr Türkiye Yolunda İlk Adım: Kömürden Çıkış 2030" raporu çevrim içi düzenlenen toplantıda açıklandı.
Türkiye'nin durumu kömürden çıkış ve nükleersiz kömürden çıkış olmak üzere 2021-2035 dönemini kapsayan üç senaryoya göre değerlendirildi.
Buna göre, üreticilerin iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını serbestçe salmasının önüne geçilip, kirletme bedellerinin ödetilmesi ve bu kaynağın kamu kaynaklarıyla desteklenmesinin sonlandırılmasıyla en geç 2030'a kadar Türkiye'nin elektrik üretiminde kömürden çıkması doğal seyrinde gerçekleşebilir.
Kirleticilerin maliyetleri üstlenmesi ve kömür teşviklerinin kaldırılması durumunda Türkiye 2028'e kadar ithal kömürden, 2029 itibarıyla ise yerli kömürden çıkabilir.
Kömürden çıkış senaryosuna göre, elektrik sektörü kaynaklı karbon emisyonları 2035'te 2021'e göre yüzde 82,8 azalabilir ve 27,6 milyon ton karbondioksit eşdeğeri seviyesine gelebilir.
Türkiye'nin bu yıl elektrik sektörü kaynaklı emisyonlarının 160 milyon ton karbondioksit eşdeğeri olacağı öngörülüyor.
28 MİLYAR DOLAR EK YATIRIM İHTİYACI
Mevcut durum senaryosunda yenilenebilir enerjinin payı 2035'te yüzde 49,4'te, yerli kaynak oranı ise yüzde 59'da kalıyor. Kömürden çıkış senaryosunda ise rüzgar ve güneş enerjisinin payı artarken, elektrik üretiminde yerli ve yenilenebilir enerjinin payı 2035'te yüzde 73,6'ya çıkıyor.
İlk aşamada kömürden çıkılması, elektrikte piyasa fiyatlarını geçici olarak yükseltirken, devreye giren yenilenebilir enerji kapasitesinin artmasıyla fiyatların 2035'te mevcut durum senaryosuyla eşitleneceği hesaplanıyor.
Kömürden çıkış senaryosunda elektrik üretim ve iletim sistemindeki yatırım ihtiyacı kömürden çıkışın gerçekleştirildiği 2029'a kadar ek 28 milyar dolar yatırım gerektiriyor. Bu da yıllık mevcut gayri safi yurt içi hasılanın yalnızca yüzde 0,5'inin ayrılmasıyla karşılanabiliyor.
"KÖMÜRÜN ELEKTRİK SİSTEMİNDEN TEMİZLENMESİ, TEKNİK VE FİNANSAL OLARAK MÜMKÜN
Europe Beyond Coal Kampanyacısı Duygu Kutluay, rapora ilişkin değerlendirmesinde, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için yapılması gereken en etkili ve kolay adımın kömürden vazgeçmek olduğunu belirterek, "Avrupa'da son 5 yılda 20 ülke kömürden çıkmayı taahhüt etti. Türkiye'de iklim değişikliğine sebep olan sera gazlarını salanlara senelerce destek verildi, oysa bu raporla görüyoruz ki kirletmenin bedeli kirletenlere ödetilirse, kömürden çıkmak kaçınılmaz." ifadelerini kullandı.
Kutluay, kömürden çıkışın hava kirliliği, iklim ve sağlık alanlarını olumlu etkileyeceğini, temiz enerji dönüşümüyle de istihdam, teknoloji, enerji bağımsızlığı ve yeni finansman kaynakları alanlarında önemli gelişmelerin yaşanacağını kaydetti.
CAN EUROPE Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz de mevcut durumda kömüre finansmanın durdurulması ve yenilenebilir kaynaklara hızlı bir geçişin kaçınılmaz hale geldiğini ifade etti.
Kömürün elektrik sisteminden temizlenmesinin teknik ve finansal olarak mümkün olduğunu belirten Katısöz, "Bu noktada en kritik şey, bu geçişin toplumsal boyutunu en baştan planlamak ve kömür bölgelerinde çalışan ve yaşayanların insana yaraşır iş, toplumun tüm kesimlerini kapsayan istihdam, yeşil kalkınma gibi dönüşümün fırsatlarından yararlanmalarını sağlamak. Bunun için yerel kalkınma ve istihdam politikalarını tasarlamak." diye konuştu.
"KÖMÜRDEN ÇIKIŞTA GEÇ KALINMASI ATIL VARLIK RİSKİNİ GETİRECEK"
SEFiA Direktörü Bengisu Özenç de Paris Anlaşması'nın onaylanmasıyla açıklanan 2053 net-sıfır hedef kapsamında Türkiye'nin artık iddialı bir emisyon azaltım stratejisi ortaya koyması gerektiğini vurgulayarak, "Bu stratejinin en önemli parçasını kömürden çıkış oluşturuyor. Bu adım aynı zamanda küresel iklim hedefleri doğrultusunda değişen rekabet koşulları altında Türkiye'nin ticaret partnerleri karşısındaki konumunu korumasına ve hatta geliştirmesine de katkı sağlayacak. Bu adımın atılmasında geç kalınması ise ekonominin tümüne yayılacak bir atıl varlık riskini beraberinde getirecek." değerlendirmesinde bulundu.