Fransa ile 3. ülkelerde işbirliği rüzgarı
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, "Üçüncü ülkelerde iş birliği çokça konuştuğumuz alanlardan birisi. Fransa, bize bu konuda hem iş dünyasıyla hem de bakanlıklar çerçevesinde ilk taleple gelen ülke oldu. Paris, Ankara ve İstanbul'da da görüşmelerimiz oldu. Zannederim bu sürecin bundan sonraki dönemde de takip edilmesi lazım." dedi.
DEİK Türkiye-Fransa İş Konseyi ve Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) iş birliğiyle "Türkiye-Fransa Ekonomik İş Birliklerinin Geleceği ve Fırsatlar" webinarı düzenlendi.
DEİK Başkanı Olpak, webinarda yaptığı konuşmada, "Siyasi gerilimlerin olabildiği kadar az etkisinde kalarak kendi ticaretimizi artırmaya yönelik hareket edeceğiz. Bu çerçevede şunu da memnuniyetle söylemek isterim; devletimizden ve hükümetimizden hiçbir ülkeyle yaşanan siyasi gerilimler sürecinde ticaretimize yönelik herhangi bir olumsuz yaklaşım olmadığını da memnuniyetle görüyorum." dedi.
Yeşil Mutabakat'ta Fransa'nın AB içerisindeki rolü düşünüldüğünde, Türk firmalarının hem Yeşil Mutabakat'a yönelik hazırlık sürecinde gecikmemesi hem de Yeşil Mutabakat'ta yeni bir bariyerin gelmemesi gibi konuların önemli olabileceğini aktaran Olpak, şunları kaydetti:
"Dış ticarette rakamlar ticari anlamda farklı ama yatırımlar noktasında daha zayıf. Bir de pozitif olarak kullanmamız gereken maalesef az kullandığımız bizim Fransa'daki diasporamız var. Ayrıca, üçüncü ülkelerde iş birliği çokça konuştuğumuz alanlardan birisi. Fransa bize bu konuda hem iş dünyasıyla hem de bakanlıklar çerçevesinde ilk taleple gelen ülke oldu. Fransa'yı, Almanya, Japonya ve Macaristan takip etti. Paris, Ankara ve İstanbul'da da görüşmelerimiz oldu. Zannederim bu sürecin bundan sonraki dönemde de takip edilmesi lazım."
Olpak, Kovid-19'un hayatı çok değiştirdiğini ifade ederek, "Lojistiğin tanımının yeniden oluşturulmaya başlandığını düşünüyorum. Mesafe bambaşka bir boyuta geldi. Bunu iyi düşünmemiz lazım. Sürecin kazananlarının bu dönemde muhataplarına güven duygusu verenler olduğunu düşünüyorum." dedi.
"FRANSA İLE ORTAK BİR EKONOMİK POLİTİKA GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR"
TİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Bulut da pandemi sürecinde küresel sistemin tamamen değiştiğini ve bu değişime tüm ülkelerin ayak uydurması gerektiğini gözlemlediklerini belirterek, "Bu süreçte de agresif olan iş dünyasının iyice de agresifleştiğini ve özellikle kendi içine döndüğünü, yani daha milliyetçi politikalar geliştirdiklerini gözlemliyoruz. Ülkelerin vatandaşlarını hayatta tutabilmek için savunma, sağlık, gıda üzerinde yoğunlaşarak daha milliyetçi politikalar geliştirdiğini, bu milliyetçi politikaların da uluslararası siyasi ve politik anlamda sorunları beraberinde getirdiğini görüyoruz." şeklinde konuştu.
Her bölgedeki iş kadınlarıyla ve özellikle de Fransa'daki iş kadınlarıyla iş birliklerinin güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreçte kadınların daha iletişimci, merhametli, vicdanlı yaklaşımlarıyla sürecin doğru yönetileceğine inanıyorum. Pandemi hepimizin hayatını değiştirdiği gibi ekonomiyi de değiştirdi. Tüketici alışkanlıklarımız, insanların harcaması değişti. Bütün bu tüketici ve üretim alışkanlıklarının değiştiği noktada Fransa'yla özellikle ortak bir ekonomik politika geliştirmemiz gerekiyor. Küresel ekonomi birbirine bağlı iken içe dönmenin çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. İş dünyasının bu dönemde çok daha etkili olacağını düşünüyorum. Biz TİKAD olarak çok güçlü, sermayeye yön veren iş kadınlarından oluşan bir grubuz. Bu süreçte kadınların etkili bir şekilde görev alması gerekiyor."
"FRANSIZLARA İSTANBUL'U BİR HAFTA SONU DESTİNASYONU YAPABİLİRİZ"
DEİK Türkiye-Fransa İş Konseyi Başkanı Çağatay Özdoğru ise Türkiye ve Fransa'nın kadim dostluk ilişkisine sahip olduğunu ifade ederek, "İç içe geçmiş kültürleriz. Bunun yanında birçok alanda havacılık, otomotiv gibi sektörlerde iş birliklerimiz var. Son yıllarda hemfikir olmadığımız konular olsa da bunlar geçici. İki ülkenin iş dünyasındaki stratejik iş birliğinin artarak devam edeceğine inanıyorum." dedi.
Özdoğru, iki ülke arasında kadın iş insanlarının daha fazla görünür olmalarıyla ilişkilerin daha da artacağını ve son bir yılda zor zamanlar yaşanmasına rağmen iş insanlarınca çok çaba sarf edildiğini söyledi.
Demsa Grup Başkan Vekili Demet Sabancı Çetindoğan, her bakımdan iki ülkenin köklü ilişkilere sahip olduğunu vurgulayarak, "Bizim içinde bulunduğumuz lüks perakendede hem üretim hem pazarlama konusunda ülkemiz, Orta Doğu pazarı için tam bir merkez konumunda. Ülkemizin tekstil konusunda çok büyük bir birikimi var. Hem makine hem de insan kaynağı olarak... Fransa da dünyada lüks tüketimin merkezi. Dolayısıyla bu alanda rahatlıkla ortak paydalar oluşturabiliriz. Zaten var ama ileri noktalara getirebiliriz." şeklinde konuştu.
İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilebileceği sektörlere değinen Çetindoğan, "Tekstil, geçmişte olduğu gibi her zaman gündemde olacak. Sivil havacılık, otomotiv, turizm gibi alanlarda ikili iş birlikleri mevcut. Türkler olarak Paris'i ve Güney Fransa'yı çok seviyoruz. Fransızlar da İstanbul'u seviyor. Fransızlara İstanbul'u bir hafta sonu destinasyonu yapabiliriz. Bir ara sadece bir günde Paris-İstanbul arasında Türk Hava Yolları 9, Pegasus 5 sefer yapıyordu. Bunu yeniden görmek istiyoruz." dedi.
Çetindoğan, turizmde Türkiye'nin Fransa'dan faydalanabileceği birçok konu olduğunu, siyasi ilişkilere bakmadan iş insanlarının mevcut ilişkilerini korumak ve geliştirmek için yerinde ziyaretlerle temasları artırmak gerektiğini söyledi.
"FRANSA, TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK 6. İHRACAT PAZARI"
Türk-Fransız Ticaret Derneği Başkanı Zeynep Necipoğlu da her iki ülkenin ortak hedefinin köklü ilişkilerin daha ileriye taşınması olduğunu belirterek, "Dünyanın 7'nci, Avrupa'nın 2'nci büyük ekonomik gücü olan Fransa'nın 2020 yılında ekonomisi yüzde 9,8 oranında küçüldü ve bu 1949 yılından bu yana kaydedilen en düşük rakam. Buna rağmen 2021'de yüzde 6 büyüme hedeflenmekte. Türkiye lehine toplam 14 milyar doları aşan ikili ticaret hacmiyle Fransa, Türkiye'nin en büyük 6'ncı ihracat pazarı konumunda." diye konuştu.
Necipoğlu, Fransa'nın dünyanın 7'nci büyük ithalatçısı olduğunu vurgulayarak, "Bunları öncelikle Çin ve Almanya'dan sağlamaktadır. Salgınla birlikte uluslararası tedarik zincirlerinin yakın coğrafyalara kaymasıyla birlikte Fransa'nın ithal ettiği tüketim ve ara mamul ürün gruplarında Türkiye'nin sanayi ve ihraç ürünlerinin rekabet şansı ciddi oranda yükseldi. Bu kapsamda daha fazla Fransız firmasının Türkiye'nin radarına alındığı gözlemleniyor." dedi.
Tedarikçi arayışına dernek olarak destek verdiklerini ifade eden Necipoğlu, Türkiye'de toplam 7,5 milyar dolarlık Fransız sermayesi yatırımı bulunduğunu anlattı.