Z kuşağı borç stresini iyi uyku ve meditasyonla azaltıyor
Z kuşağı çalışanların en fazla ilgilendiği içeriklerin borç yönetimi olduğu, bu kuşağın stresini iyi uyku ve meditasyonla azalttığı ortaya çıktı.
Yeni nesil çalışan esenliği platformu Wellbees, Z kuşağı çalışanların ilgi alanları, sosyalleşme trendleri ve uzman desteğinden yararlanma haritalarını çıkardı.
Yapılan açıklamaya göre, Z kuşağının iş hayatındaki etkisi giderek artıyor. Pek çok kaynağa göre 1996 - 2015 yılı arasında doğanları kapsayan Z kuşağı, 2025 yılına kadar OECD ülkelerindeki iş gücünün yüzde 27'sini, küresel nüfusun ise üçte birini oluşturacak. Kendilerinden önceki kuşaklara göre iş hayatından, yöneticilerinden beklentileri daha farklı olan bu kuşağın ilgi alanları ve eğilimlerinde de farklılıklar göze çarpıyor.
Yeni nesil çalışan esenliği platformu Wellbees, Z kuşağının haritasını çıkarırken, Wellbees uzmanlarından Klinik Psikolog, Mindfulness Eğitmeni Saime Serpil Özgül de Z kuşağının eğilimlerini yorumladı. Z kuşağının kendini ifade etme konusunda Y kuşağına göre daha açık olduğunu söyleyen Özgül, "Z kuşağı, iş birlikçi ve yaratıcı. Duygularına ve düşüncelerine daha çok sahip çıkıyorlar. Çünkü kendilerini ifade etmenin ne kadar önemli olduğunu biliyorlar. Bunu bilmelerini sağlayan etmen ise teknolojiyle olan sıkı ilişkileri. Sadece bir kanaldan değil her kanaldan kendilerini güçlü olarak ifade edebiliyorlar" dedi.
Üç kuşağın ilgi alanları birbirinden ayrışıyor
Wellbees'in verilerine göre Z kuşağı çalışanlar en çok borç yönetimi, iyi uyku ve meditasyonla ilgili konulara ilgi gösteriyor, bu alanlardaki içerikleri okuyor. Z kuşağının ilgi alanları önceki kuşaklardan tamamen ayrışıyor. Y kuşağı en çok ebeveyn-aile ilişkilerine yönelik içerikleri takip ederken X kuşağında ise verimli toplantılar ön plana çıkıyor. Saime Serpil Özgül'e göre bu durum çağın bir gerekliliği: "Değişen hayat standartları noktasında aynı yerde kalmak, gelişmişliği olumsuz yönde etkiler. Şu anda içinde bulunduğumuz dönemde daha çok yapay zekanın aktif olduğu gerçeğini unutmamak gerekiyor. Bu durumun, Z kuşağının yaratıcı olmasıyla da ilişkili olduğunu düşünüyorum. Y kuşağının ilişkisel alanlara ilgisi aktifken, Z kuşağı sürekli üzerine bir şeyler ekleyerek ilerlemeyi göz önüne alıyor. Bireysellik daha ön planda olduğu için iş birlikçi yönleri de ağır basıyor. Çünkü hayatlarındaki zorlukların yanıtlarının kendilerinde olduğunu biliyorlar. Z kuşağı ile gerçekleştirdiğim seminerlerde gözlemlediğim bir diğer önemli konu ise pasif değil aktif katılımcı ve sorgulayıcılar. Bilgiye hızlı erişilebilirliğin artılarını yaşıyorlar."
Z kuşağı panik atak için uzman desteğine başvuruyor
Z kuşağı, tüm kuşaklar içinde uzman desteği alma konusunda en hızlı karar veren kuşak olarak öne çıkıyor. Wellbees'in verilerine göre için Y kuşağından yüzde 37, X kuşağından ise yüzde 48 daha hızlı aksiyon alan bu kuşağın danışmanlık aldığı konular, panik atak, vegan-vejetaryen beslenme, travma ve stresle başa çıkma olarak sıralanıyor. Özgül konuyla ilgili olarak, "Z kuşağının uyaranlara çok açık olması hızlı aksiyon almalarında önemli bir etken. Ancak bu durum onlara öngörüde bulunmakta fayda sağlasa da kaygılarını tetikliyor ve panik atak oranlarının fazla olmasına neden olabiliyor" diye konuştu.
Sosyal medya kuralları iş hayatında da geçerli
Önemli bir bölümü pandemi döneminde iş hayatına başlayan, ilk işlerinden itibaren uzaktan çalışma veya hibrit çalışmayla tanışan iş dünyasının bu en genç kuşağı, sosyalleşmek için mesajlaşmayı ve takipleşmeyi tercih ediyor. Pandemi sürecinin başa çıkma becerilerimizi sınadığını ifade eden Klinik Psikolog Özgül şöyle devam etti;
"Güçlü kaynaklara sahip olanlar yani huzurlu bir ev hayatına sahip olan, sevildiğini hissedenler bu sürece eşlik edebildi. Ancak özellikle okul hayatını kendini gerçekleştirme olarak önemli bir adım gören Z kuşağının bir kısmı için bu süreç gerçekten zorlayıcıydı. Çünkü okul hayatı zorluklarla baş edebilmeye, sorumluluk alabilmeye, sosyalleşmeye kısaca yetişkin olmaya dair basamakların ilk adımları. Kendilerini oldukları gibi ifade edebildikleri önemli alanlardan. Görüşmelerimde sıklıkla kaybetme korkularının bu dönemde tetiklendiğini ve ilişki kurmakta zorlandıklarını gözlemliyorum. Ev içerisinde eğitimlerinin bir kısmını tamamlayıp, ardından iş hayatına geçişleri onları gerçek hayata adapte konusunda zorladı. Çünkü güvenli alanları olarak gördükleri ev ortamında pandemi nedeniyle güvenlik ihtiyacı sorgulandı ve aynı zamanda iş, özel hayat dengesi dalgalandı. Bu da sosyal ilişkilerde daha yüzeysel ilişkilere yönelmelerine yol açmış olabilir. İlk sosyalleşme alanlarının sosyal medya olması da erişilebilirlik oldukça kolay olduğundan bu durum kaçınılmazdı."