Her işin başı sağlık…

01:16 - 11.06.2021, Cuma

inbusıness Dergisi ve Turkuvaz Medya Grubu'nun ev sahipliğinde Türkiye'de ilk kez hayata geçirilen Küresel Umut Festivali sürdürülebilir webinar serisinin 3'üncüsü 13 nisan'da gerçekleşti. Webinar'ın gündem maddesi birleşmiş milletler kalkınma amaçları'nın 3'üncü maddesi 'sağlıklı ve kaliteli yaşam'dı.

Büyük bir küresel kriz yaratan Covid-19 pandemisi sağlıklı bir yaşamın ne kadar önemli ve değerli olduğunu herkese bir kez daha gösterdi. Her işin başı sağlık sözünün doğrulandığı bu süreçte ülkeler, tüm kaynaklarını Covid-19 virüsüne yönelik bir aşı ve tedavinin bulunması için seferber etti. Sağlık çalışanları virüsle mücadele için her zamankinden daha çok mesai yaptı. Maske, hijyen ve mesafenin hayatımızın en önemli üç kuralı olduğu pandemi günlerinde herkes dikkatini sağlık alandaki gelişmelere yöneltti.

Keşke hiç yaşanmasaydı dediğimiz pandemi aslında verdiği zararın yanı sıra bazı olumlu gelişmelere de vesile oldu. Dünyayı ortak bir düşmana karşı tek bir safta birleştiren bu virüs aynı zamanda insanların, dünyanın geleceği ve kaynakların sürdürülebilirliğiyle ilgili daha fazla endişe duymasını sağladı. Evde kaldığı süre zarfında herkes tüketim alışkanlıklarını, çevreyle etkileşimlerini ve yaşam şeklini daha fazla sorgulama fırsatı yakaladı.

Maalesef pandemi henüz sona ermiş değil. Sona erdiğinde ise "Yeni Normal" bizi bekliyor olacak. Yeni düzenin bugünkünden çok daha aydınlık olması, çocuklarımızın geleceği için umut vaat etmesi için herkesin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. İşte dünyanın böylesi bir farkındalık eşiğinden geçtiği şu günlerde, Turkuvaz Grubu ve Inbusiness Dergisi de sürdürülebilirlik konusunda bilinç oluşturma misyonuyla 'Küresel Umut Festivali' webinar serisini gerçekleştirmeyi sürdürüyor. Bu sayede hem bugünü ilgilendiren hem de gelecek için hayati önem taşıyan meseleler gündeme taşınıyor.

Bu doğrultuda '2030 Yolu Sürdürülebilirlik Webinar Serisi'nin üçüncüsü 13 Nisan'da "Herkes İçin Sağlık" başlığı altında gerçekleşti. Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, Türk Telekom ve Aynes'in sponsorluğunu üstlendiği webinarın ana konusu, BM Kalkınma Amaçları'nın üçüncüsünü oluşturan 'Sağlık ve Kaliteli Yaşam'dı. Pandemide şirketlerin sağlığa yaklaşımı, Covid-19 aşı çalışmaları, sağlık hizmetlerine erişim, iş sağlığı ve güvenliği konularına odaklanan 'Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam' webinarı InBusiness Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hülya Güler'in açılış konuşmasıyla başladı. Güler, geleneksel hale getirmeyi ve 2030 yılına taşımayı hedefledikleri webinar serisinin Ekim 2021'de fiziksel ortamda ödül töreni ile ilk ayağının tamamlanacağını belirterek, Birleşmiş Milletler'in 17 sürdürülebilirlik hedefi kapsamında iş dünyası ve kamuoyunu bilgilendireceklerini ve ilham veren sürdürülebilirlik hikayelerini 1 milyon kişiye ulaştıracaklarını vurguladı.

Ahmet Ahlatcı - Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Başkanı

SAĞLIK YATIRIMLARINI ARTIRIYOR

Ahlatcı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatcı, Küresel Umut Festivali'nin Herkes İçin Sağlık Webinarı'nda, sürdürülebilirlik prensibinin yatırımlarının merkezinde olduğunu ifade ederek "Yalnızca bugünün değil öngörülebilir şekilde yarının sorunlarına da çözüm yolları geliştirmek zorundayız" diyor. Konuşmasında vurguladığı sürdürülebilirlik yaklaşımıyla Ahlatcı Holding, yüksek teknoloji şirketi NanoGrafen'i kurdu. 37 yıllık geçmişe sahip Holding 2011'den bu yana NanoGrafen ile biyoteknoloji ve nanoteknoloji alanındaki Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyor.

Konuşmasında ilk olarak nanoteknoloji alanındaki çalışmalarına değinen Ahlatcı, çelikten 200 kat sağlam, bakırdan bin kat iletken, havadan hafif grafeni, yerli ve milli imkanlarla üretmeyi başardıklarını söylüyor. Çağımızın mucize buluşlarından biri olan grafen sayesinde bugün yüksek performanslı bataryalar, sağlam ve uzun ömürlü kompozitler, esnek ekranlar, paslanmayan metaller ve hatta hızlı ve düşük maliyetli su arıtma filtreleri üretebiliyor. Bu güç insanlığa çevre felaketinin önüne geçme, ısınma sorunlarını çözme, atık problemi ile başa çıkma, enerjinin etkin kullanımı fırsatlarını da sunuyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile müşterek yürütülen çalışmaların neticesinde Türkiye'nin ilk grafen seri üretim tesisi martta Ankara'da açıldı. Tesiste yılda 100 ton farklı boyut ve performansta grafen üretilecek. Ürün hem yurt içi endüstrinin kullanımına sunulacak hem de ihraç edilecek. Ahlatcı, gelecek günlerde bu konuyla ilgili güzel haberleri kamuoyuyla paylaşacağını aktarıyor.

Ahmet Ahlatcı, webinarın özel oturumunda, ileri malzeme teknolojilerinde başta grafen olmak üzere yıllar içinde kat ettikleri mesafenin yanı sıra biyoteknoloji çalışmalarından da bahsetti. Türkiye'de henüz Covid-19 vakasının görülmediği Şubat 2020'de hastalığa yönelik aşı geliştirme faaliyetlerine başlayan NanoGrafen bu çalışmayla da ilklere imza atmaya hazırlanıyor. Hızlı tanı kitini satışa çıkartan şirket, protein temelli Covid-19 aşısında da hayvan deneylerini bitirmiş durumda. Şirket, uygulama yöntemi olarak muadillerinden farklı olan nazal yani burundan püskürtülerek kullanılması planlanan aşıyı insanlar üzerinde test etmeye hazırlanıyor. Ahlatcı dünyanın ilk internazal Covid-19 aşısını mutasyonlara bağlı olarak çok hızlı şekilde dönüştürebilecek altyapıya sahip olduklarının altını çiziyor. "Geliştirdiğimiz bu teknoloji platformunda farklı aşılara yönelik de preklinik çalışmalara başladık" diyen Ahlatcı, PCR tanı kiti için de aynı platform teknolojisinin beşeri, hayvansal tarımsal buluşlara yönelik modellenebileceğini söylüyor.

SAĞLIĞIN GELECEĞİ

INBUSINESS Dergisi ve Turkuvaz Medya Grubu ev sahipliğinde düzenlenen Küresel Umut Festivali'nin 'Sağlıklı Şirketler' başlığı altında gerçekleşen 2'nci panelinde, 'Pandemide Toplum ve Çalışan Sağlığını Yönetmek' konusu ele alındı. Moderatörlüğünü Deloitte İnsan Yönetimi Lideri Cem Sezgin'in yaptığı oturumda; Yaşar Holding İnsan Kaynakları Direktörü Aylin Yüksel Gençyürek, Unilever Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Melissa Gee Kee, Hayat Kimya Global İnsan Kaynakları Direktörü Alper Tokalp ve Türk Telekom Akademi ve İç İletişim Direktörü Gülşen Kılıç, salgın sürecini değerlendirerek, getirdiği fırsatları ve yeni döneme ilişkin ipuçları verdi.

ÇALIŞMALAR BAŞLADI

Yaşar Holding Kurucu ve Onursal Başkanı Selçuk Yaşar, 1973'te Pınar Süt'ü; israfın önlenmesi, Türkiye'nin kaynaklarının değerlendirilmesi ve gelecek nesillere taşınmasını sağlamak için kurdu. Elbette Yaşar'ın, o yıllarda attığı bu adımın arkasında çocuklarımızın daha sağlıklı ve fazla süt içebilmesi yatıyor. Yaşar Topluluğu bünyesinde bugün 7 bin 500 kişinin istihdam edildiği 21 şirket bulunuyor. Pandemide stratejik öneme sahip gıda sektöründe ağırlıklı faaliyet gösteren Yaşar Holding, salgın sürecinde aldığı tedbirleri yükselterek, sağlıklı nesiller yetiştirme misyonu doğrultusunda yoluna devam ediyor. Bunu minimuma indirmek için harekete geçen Yaşar Holding, sağlık tedbirlerinin dışında çalışanların ve ailelerinin, özellikle de çocukların kaygılarını azaltmaya yönelik çalışmalar yürütmeye başlamış. Çalışanlarının pandemiyi en az hasarla atlaması için çaba sarf eden Yaşar Holding İnsan Kaynakları Direktörü Aylin Yüksel Gençyürek, salgının yarattığı korku ve belirsizliklerin çalışanları yorduğunu söyledi. Tüm bunların yanı sıra iş modellerinin değiştiği, yarının daha farklı şeyler getireceği bir dünya olduğuna vurgu yapan Gençyürek, bir yandan da buna hazırlandıklarına işaret etti.

İLETİŞİM ŞEFAFLAŞTI

Sürdürülebilir kalkınmanın itici gücü olmak için çalışmalarını sürdüren Unilever'in de salgının başlangıcında ilk reflekslerinden biri çalışanlarının sağlık ve güvenliğini korumak olmuş. Geçen mart ayında Türkiye'de 2 bin kişiyi uzaktan çalışma sistemine geçiren marka, sahadaki çalışanları için önlemlerini arttırdı. Bu süreçte online eğitimler vermeye başlayan marka, 24 saat açık olan bir destek hattı kurarak, ev içi şiddet politikası çıkardı. Şirket bununla da yetinmeyerek, ruh şampiyonluk yarışmalarını hayata geçirdi. Bu dönemde dijital ve teknolojik imkânların kendilerine çok büyük güç verdiğini söyleyen Unilever Türkiye İnsan Kaynaklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı Melissa Gee Kee, iletişimi şeffaflaştırdıklarını ifade etti. Bu fırtınanın geçeceğine inanan Melissa Gee Kee, herkesi yağmur altında dans etmeye çağırdı.

ONLINE DESTEK DEVREDE

Covid-19 pandemisinde önemli sektörlerden bir diğeri de kimya oldu. İstatistikler de Türkiye'de tüketicilerin yüzde 47'sinin evini pandemide daha fazla temizlediğini, yüzde 44'ünün daha sık çamaşır yıkadığını ortaya koyuyor. Hayat Kimya Global İnsan Kaynakları Direktörü Alper Tokalp da insan kaynakları olarak çok büyük sorumluluk üstlendikleri, zor bir dönemden geçildiğini söyledi.

Bir buçuk yıllık süre zarfında çalışanlarının çok büyük bir bilinçle kısa sürede üretime adapte olduğu Hayat Kimya'da, Tokalp, bu başarılarının arkasında yatan unsurun çalışanlarla kurdukları iletişim olduğuna vurgu yaptı. Süreci çok dinamik bir şekilde yönetmeye çalışan şirket, motivasyon sağlamak için online diyetisyen, online spor gibi destekleri çalışanlarla buluşturuyor. Bu dönemde kurumsal çalışanlar olarak birbirlerine daha çok kenetlendiklerini ifade eden Tokalp, şimdi bu süreçten çıkardıkları derslerle birlikte pandemi sonrasına hazırlandıklarını bildirdi.

ÇALIŞANLARA MORAL AŞISI

Pandemi döneminde aynı anda okulların uzaktan eğitime, şirketlerin de uzaktan çalışma sistemine geçmesi telekom şirketlerinin yükünü hiç olmadığı kadar arttırdı. Bu süreçte Türkiye'de daha iyi bir iletişim servisi sunma konusunda çalışmalarını aralıksız sürdüren Türk Telekom'un da diğer şirketlerde olduğu gibi en büyük önceliği çalışan ve müşterilerinin sağlığını korumak oldu. Türk Telekom Akademi ve İç İletişim Direktörü Gülşen Kılıç, gerekli tüm tedbirleri büyük bir ivedilikle aldıklarını ve almaya da devam ettiklerini ifade ediyor. Türk Telekom, bu süreçte hayata geçirdiği Doktor Cavid uygulamasıyla iletişim çalışmaları, eğitimler, tavsiyeler, sesli uyarılar gibi kurum içi içeriklerle farklı platform ve yöntemlerle mesajlarını çalışanlarına ulaştırmayı sürdürüyor. Kılıç, çalışanların moral ve motivasyonlarını desteklemek için ayrıca online etkinlik ve turnuvalar düzenlediklerini sözlerine ekledi.

M. Nurullah Atalan- Yeşilay Genel Müdürü

HEP BİRLİKTE EL ELE ÇALIŞMALIYIZ

Bağımlılık tehdidini bir asır önceden fark eden Ord. Prof. Mazhar Osman öncülüğünde 1921'de kurulan Yeşilay, bugün sağlıklı bir toplum hedefiyle yurt içinde YEDAM'lar ve uluslararası düzeyde ise federasyon çatısı altında faaliyetlerine tam gaz devam ediyor. Dünyada, beş alanda bağımlılıkla mücadele eden tek kurum olan Yeşilay, bu anlamda çalışmalarını, 'önleme' ve 'mücadele' olmak üzere iki ana kategoride yürütüyor. Türkiye'de 120 şubeye sahip kurum, yılda 10 milyon öğrenci ve 3 milyon yetişkine ulaşıyor. Yeşilay'ın zararlı alışkanlıkların bağımlılığa dönüşmeden terk edilmesi amacıyla 81 ilde 472 rehber öğretmenle 2019'da uygulamaya konan projesi ise Türkiye'nin okul temelli ilk ve tek müdahale programı olma özelliğini taşıyor. Önleme faaliyetleri kapsamında yürütülen yaşam becerileri kazandırma eğitimleri, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Programı, bilgilendirici kültürel ve sanatsal çalışmalar ile etkinlikleri haricinde; bağımlılıkla mücadele ayağında kurum, ücretsiz psikolojik ve sosyal hizmet desteği veren YEDAM'lar ile topluma destek oluyor. Yeşilay Genel Müdürü M. Nurullah Atalan, YEDAM'lar ile ayakta tedavi imkanı sunduklarını, çok yakın zamanda yatan hastalar için Diyarbakır ve Bursa'da rehabilitasyon merkezi kuracaklarının da müjdesini veriyor.

BİZE ULAŞIN