“Değişim için artık eylem zamanı”
Küresel Umut Festivali-Sürdürülebilir Hikayeler Webinar Serisi’nin 6’ncısı olan ‘Karbon Nötr Gelecek’ webinarı’nda konuşan UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Yardımcısı Sukhrob Khojimatov, Covid-19 pandemisinin iklim krizinin potansiyeli ve doğuracağı sonuçlarla ilgili bir ön gösterim olduğunu söyledi.
Turkuvaz Medya Grubu ve yeni ekonomi dergisi InBusiness öncülüğünde sürdürülebilirlik konusunda farkındalık oluşturma misyonuyla başlatılan Küresel Umut Festivali kapsamında düzenlenen 'Sürdürülebilir Hikayeler Webinar Serisi'nin altıncısı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Borsa İstanbul, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri ve Türk Telekom sponsorluğunda 'Karbon Nötr Gelecek' başlığıyla bugün (10 Haziran 2021) gerçekleşti. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nin 13'üncüsü olan "İklim Eylemi" konusuna odaklanan webinarın, özel oturumlarında UNDP Türkiye Mukim Temsilci Yardımcısı Sukhrob Khojimatov ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın konuyla ilgili görüşlerini paylaştı. Webinar'da 'Geleceğin Şirketi' ve 'Geleceği Korumak' başlıklı iki ayrı panel de düzenlendi.
SON 20 YILDA 3 TRİLYON DOLARLIK KAYIP YAŞANDI
'Karbon Nötr Gelecek' webinarı'nın ilk özel oturum konuğu UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Yardımcısı Sukhrob Khojimatov oldu. Khojimatov, Covid-19 pandemisinin iklim krizinin potansiyeli ve doğuracağı sonuçlarla ilgili bir ön gösterim olduğunu söyledi. "Son 20 yılda çok sayıda doğal afet yaşandı" diyen Khojimatov bu afetlerden 20 milyon kişinin etkilendiğine ve 3 trilyon dolarlık ekonomik kayıp yaşandığına dikkat çekti.
Konuşmasında ekonomik refahı sağlarken yeni neslin geleceğini muktedir kılmanın önemini vurgulayan Khojimatov bu bağlamda geleneksel olanın ötesinde, çok paydaşlı, yeşil ekonomiye ivme kazandıracak hem üretim hem tüketimde en sağlıklı yapıyı oluşturmak gerektiğinin altını çizdi. "Değişim için artık eylem zamanı" diyen Khojimatov, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ülkelerin ellerini taşın altına koyduklarını vurguladı.
Khojimatov, "Sürdürülebilir kalkınmayı dünya geneline yaymayı amaçlayan bu harekette Türkiye'nin coğrafi konumu, tarihi, afetler konusundaki tecrübesi ile ayrı bir noktada" dedi. Bu kapsamda Ankara'nın UNDP ile iletişimde kalarak 2030 Sürdürülebilir Eylem Planı'nı ortaya koyduğunu ve iklim dostu uygulamaları ortaya çıkartmak için Türkiye ile ortaklaşa bir kampanya başlattıklarını da anlattı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMADA DÖRT ANA TEMA
Webinarın bir diğer özel oturum konuğu Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı Başkan Yardımcısı Kutluhan Taşkın, Paris Anlaşması'ndan sonra tüm dünyada daha etkin şekilde devam eden sürdürülebilir kalkınma ve yeşil ekonomi çalışmalarını dört ana temada ele alınabileceğini söyledi. Kutluhan Taşkın bu temaların; iklim değişikliğiyle mücadelede ülkelerin uyum kapasitesinin güçlendirilmesi, politikalara entegrasyonun sağlanması, toplumun her kesiminde bu konuya ilişkin farkındalık oluşturulması ve az gelişmiş/gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadelede kapasitelerine uygun finansal ihtiyaçlarının çözülmesi olduğunu belirtti.
Kutluhan Taşkın, içinde bulunduğumuz dönemin portresini çizerek konuşmasına devam etti: "Covid-19 pandemisi nedeniyle benzeri görülmemiş bir yıl yaşadık. Artık sıcaklık sanayi öncesi zamanlara göre 1,2 derece daha yüksek. Bilim insanları sıcaklığı 1,5 derece ile sınırlamak gerektiğini ifade ediyor. Fakat araştırmalar bu sınırın 2025'e kadar aşılma ihtimalinin yüzde 40 olduğunu gösteriyor. Bu da tehlikeli sularda yüzdüğümüzü ortaya koyuyor."
"ÜLKELER ARASI FİNANSAL YÜK PAYLAŞIMI YAPILMALI"
Kutluhan Taşkın bu olumsuz tablodan yola çıkarak tüm dünyanın iklim değişikliğiyle mücadelede daha fazla çaba göstermesi gerektiğinin altını çizdi. Bu doğrultuda Türkiye'nin de hedefinin sera gazı emisyonlarını 2030'a kadar yüzde 20 azaltmak olduğunu ifade eden Taşkın'ın konuşmasında vurguladığı bir diğer husus ise iklim değişikliği ile mücadelede ülkelerin finansman ihtiyacı oldu.
Enerjinin dışa bağımlılığının azaltılmasında ve karbon nötr hedeflerinde dikkat edilmesi gereken diğer hususların yarattığı finansal yükü kamu ve özel sektörün tek başına karşılamasının mümkün olmadığını söyleyen Kutluhan Taşkın, "Bu noktada çok paydaşlı iş birliklerinin önemi ortaya çıkıyor. Bu mücadele ülkeler arası yük paylaşımının ortak ama adil yapılması gerekir" dedi.
GELECEĞİN ŞİRKETİ NASIL OLMALI?
Karbon Nötr Gelecek Webinarı'nın, ilk panelinde 'Geleceğin Şirketi' konusu ele alındı. ARGE Danışmanlık Yönetici Ortağı Dr. Erkin Erimez moderatörlüğünde gerçekleşen oturuma Sabancı Holding İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, BP Türkiye Ülke Başkanı Tümkan Işıltan, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı ve Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı Bora Tuncer, Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı katıldı.
DOĞRU YÖNETİŞİM ÖNEMLİ
Burada konuşan Sabancı Holding İnsan Kaynakları ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, Sürdürebilirliğin şu anki ana stratejilerinin en önemli parçalarından birini oluşturduğunu kaydederek, "Bu kadar önemli bir konuyu da doğru bir yönetişim konusu yapısı içerisinde yönetebilmek önemli" dedi. Önemli bir yol haritaları olduğunu söyleyen Timur, "Üç odak alanımız var. Bunlardan bir tanesi iklim krizinin çözümü için öncü adımlar atmak. Sabancı Holding olarak 2050'de net 0 emisyon hedefini açıklayan ilk şirketlerden biriyiz. Bu önemli bir hedef ve bu konudaki kararlılığımızı gösteriyor" diye konuştu.
"Özel sektör olarak bu regülasyonları beklemeden yenilikçi çözümler bulmamız gerekiyor" diyen Timur sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Net 0 hedefine ulaşmak için elbette ki kamu ve özel sektör hep birlikte gayret etmeli. Biz özel sektör ayağı olarak çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bütün bunları insan kaynağı ve yönetişim, dijitalleşme teknoloji ve inovasyon olmadan gerçekleştiremeyiz."
DÜŞÜK KARBONDA 10 KAT ARTIŞ BEKLİYOR
BP Türkiye Ülke Başkanı Tümkan Işıltan ise BP'nin, 2050 itibariyle sıfır emisyona ulaşma hedefini hatırlatarak, "20 yıldır bu şirkette çalışıyorum. Bu süreç içinde ilk defa böyle büyük bir dönüşüme şahit oldum. Çok kolay olmayacak çünkü bu kadar büyük dönüşümün paralel bir şekilde tüm dünyada yapılması kolay değil. Burada kolektif çalışmanın gerekliliği var" dedi. BP olarak kaynak üretimine odaklı uluslararası bir sektör şirketi olmaktan çıktıklarını söyleyen Işıltan amaçlarının çözüm sunmaya odaklı entegre bir enerji şirketine dönüşmek olduğunu belirtti. Tümkan Işıltan "İlk 10 yılda şu andaki mevcut karbon yatırımlarımızda 10 kat artış bekliyoruz" dedi.
ANA STRATEJİ SÜRDÜRLEBİLİRLİK
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Başkanı ile Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin de, sürdürebilir finansman konusunda açıklamalar yaptı. Yeşil kredi, sosyal kredi ve sürdürebilir kredinin hepsine bir bütün olarak baktığını anlatan Edin, "Bu kredilerin bazıları belli bir amaç için harcanmasını kapsıyor. Diğerleriyse verdiğiniz kredi ile o şirketlerin içinde yapılacak iyileştirmede alınacak aksiyonları kapsıyor. Dolayısıyla şu anda dünyada yaygın bir şekilde büyüyen kredi türü sürdürülebilir krediler olmaya başladı" diye konuştu. "Önümüzdeki dönem bu gibi kredilerin artması için yapılabilecek düzenlemeler hepimizin gündeminde olacak" diyen Edin, bu noktada hep birlikte çalışmak gerektiğine vurgu yaptı ve ayrıca bu alanda çok ciddi bir potansiyel olduğuna da işaret etti.
ÖNEMLİ TASARRFUF SAĞLANDI
Türkiye'de enerji verimliliği konusunda 30 yıldır faaliyet gösterdiklerini anlatan Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı Bora Tuncer, "Türkiye'de müşterilerimizi bu kapsamda destekliyoruz. Son dönemlerde bu bilincin arttığını görüyoruz. Türkiye'nin enerji kaynaklarını daha verimli kullanmasına destek oluyoruz. Yatırımlarımıza da pandemi sürecinde devam ettik. Bakanlık verilerine göre Türkiye'de sadece geçen yıl 635 trilyon dolar yatırım yapıldı. Bu yapılan yatırım 450 bin ton petrole eşdeğer tasarruf sağlandı. Bunun maddi karşılığı 150 milyon dolar" diye konuştu.
UZAKLAR YAKIN OLDU
Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı da panelde yaptığı konuşmada geçmişten günümüze var olan tabloyu çizdi: "İklim değişikliği konusuna gönül verenleri tenzih ediyorum ancak iklim değişikliği algısı uzunca bir dönem uzakta bir yerde buzulların erimesi, yaşamı tehlikeye giren hayvanlar, son zamanlarda da çeşitli orman yangınları şeklindeydi. Ta ki uzaklar yakın olana, sıklığı artan çevre felaketleri yaşanana kadar..." Pandemi ve iklim değişikliğinin, pandemi döneminde el ele verdiğini de söyleyen Amasyalı, "Pandemi çok kısa sürede günlük yaşamımızı, iş yapış şeklimizi, özel hayatımızı A'dan Z'ye değiştirdi. O zaman anladık ki uzaklar çok hızlı bir şekilde yakın olabiliyor. İklim değişikliği ile mücadele çok daha fazla gündemde yerini alır oldu" dedi. 2019 sonunda yayınlanan AB Yeşil Mutabakatı'nı hatırlatan Enis Amasyalı, "Avrupa kıta olarak ilk iklim nötr kıta olacağını deklare etti. Bu durum AB ile ticaret yapan birçok ülkeyi etkileyecek bir açıklamaydı. Etrafındaki coğrafyanın da ötesinde arka arakaya ülkeler de çok hızlı bir şekilde hedefleri açıklamaya başladı. Japonya, Güney Kore, dünyadaki emisyonun çok ciddi bir kısmından sorumlu olan Çin geldi. Çok kısa sürede de ülke sayısı 100'ü geçti" dedi.
GELECEĞİ NASIL KORUYACAĞIZ?
Karbon Nötr Gelecek Webinarı'nın 'Geleceği Korumak' başlıklı ikinci paneli, UN-SDSN Türkiye Koordinatörü Bahar Özsoy'un moderatörlüğünde, CDP Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkan Vekili Dr. Abdullah Buğrahan Karaveli, Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi Direktörü Bora Şekip Güray ve Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş'in katılımıyla yapıldı.
SINIRDA KARBON VERGİSİ GELİYOR
Panelde konuşan Carbon Disclosure Project'in (CDP) Türkiye Projeler Yöneticisi Mirhan Köroğlu Göğüş, son 10 yıllık dönemde şirketlerin iklim değişikliği ve su yönetimi konusunda duyarlılığının artığını gördüklerini belirtti. Hızla dönüşen ekonomik sisteme ayak uyduran şirketler için iklim değişikliğinin artık sadece bir risk değil aynı zamanda bir fırsat olduğunu söyleyen Göğüş, "Türkiye'den yanıt veren şirketlerin her geçen sene CDP raporları aracılığıyla yatırımcılara ve tüm paydaşlara çevresel etkilerini şeffaf bir şekilde açıklamaya devam ettiklerini görüyoruz" dedi. Mirhan Köroğlu Göğüş Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın, ihracatının büyük bir kısmını AB ülkelerine yapan Türkiye için Sınırda Karbon Vergisi nedeniyle önem taşıdığını söyledi ve şirketleri uyardı: "Talepleri karşılayamayan şirketler kısa süreli finansal kayıplar yaşama riskiyle karşı karşıya."
YATIRIMCILAR DESTEKLENİYOR
Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkan Vekili Dr. Abdullah Buğrahan Karaveli ise konuşmasında Paris Anlaşması çerçevesinde sera gazı salınımını azaltmayı taahhüt eden ülkelerin dahi henüz bu talepleri karşılayacak duruma gelemediğine değindi. Karaveli, enerji verimliliğini mümkün olan en üst seviyeye çıkararak, 2030, 2050 ve 2070 için senaryoları değerlendirerek politikalar oluşturmak ve ayakları yere basan hedefler belirlemenin kamunun rolü olduğunu söyledi. Enerji Tasarrufu Eylem Planı çerçevesinde 2020'de 635 milyon dolarlık yatırımla 10 milyon tonluk sera gazı emisyonundan kaçındıklarını ifade eden Karaveli, yapılacak olan enerji yatırımlarında hangi bölgede olunursa olsun beşinci bölge teşviklerinden yararlanıldığını belirterek, yatırımcıların desteklendiğini de söyledi.
HİDROJENİN ÖNEMİ ARTIYOR
Panelde konuşan Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi Direktörü Bora Şekip Güray ise Türkiye'de temiz enerji odaklı önerilerde bulunduklarını ve bu öneriler için üç ana bileşeni esas aldıklarını ifade etti. Ortaya çıkan alternatif senaryoda karbon yoğunluğunun geçen yıla göre üçte bire azaltılabileceğini gördüklerini belirten Güray, enerji güvenliğinin ve elektrifikasyonun herkesin gündeminde olmasının ise doğru yolda gidildiğini gösterdiğini söyledi. Yenilenebilir ve temiz enerji teknolojilerinden söz edildiğinde hidrojenin de önemli olduğuna değinen Güray, hidrojenin kullanımı, var olan sisteme entegre edilmesi gibi konularda bütüncül bir perspektiften bakılmasının önemini vurguladı.
PARİS ANLAŞMASI İTİCİ GÜÇ OLABİLİR
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Fizik Bölümü Yarı Zamanlı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ise Türkiye'nin Akdeniz Havzası'nda yer alan diğer ülkelere göre çok daha hızlı iklim değişikliği yaşadığını belirtti. Yağış rejiminin düşmesi, tropikal hava sıcaklıklarının yaşanmasıyla yaz mevsiminin uzayarak ilk ve son baharın kısaldığını ifade eden Türkeş, "2021'in Ekim ayıyla birlikte kuraklıkla karşılaşabiliriz" dedi. Enerji tasarrufu potansiyelinin çok yüksek olduğunu, yeterli ve verimli kullanılmasının çok önemli olduğunu ve fırsatlar doğuracağını ifade eden Türkeş, Türkiye'nin Paris Anlaşmasına katılmasının, hedeflere ulaşmak için mali anlamda itici ek bir güç olacağını belirtti.
"KARBON NÖTR BİR GELECEK MÜMKÜN"
'Karbon Nötr Gelecek' başlıklı webinarın açılışında konuşan InBusiness Dergisi Yayın Yönetmeni Hülya Güler, geçen yıl 28 Aralık'ta Emine Erdoğan Hanımefendi'nin katılımıyla açılışı yapılan Küresel Umut Festivali Sürdürülebilir Webinarlar serisinin önemine değindi. Güler, "Bu alandaki çabalarımızı tüm gücümüzle sürdürmeyi ve başta ülkemiz olmak üzere tüm gezegenimizin daha iyi bir yaşama kavuşması için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz" dedi. Dünyanın kaderinin önümüzdeki 9 yılda belirleneceğine dikkat çeken Güler, "Tüm yayınlarımızda bu süreçte sürdürülebilirlik konusundaki her konuyu sürekli olarak gündemde tutacağız" dedi. InBusiness Dergisi olarak karbon nötr bir geleceğin mümkün olduğuna inandıklarını söyleyen Güler, "Bugün sanki maliyet artışı gibi görünen karbon nötr hedefi için yapılacak yatırımları yapmamanın daha yüksek bir maliyeti olacak. Bundan kimsenin artık şüphesi kalmadı" dedi.