Salgın öncesi duruma dönmemeliyiz!
Grameen Bankası Kurucusu Muhammed Yunus, salgının, dünyayı yeniden tasarlama fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiğini ve salgın öncesi sistemin, insanlara iyi olan bir dünyayı sunmadığını belirterek, "Ekonomi ve üretim durdu, hükümetler, şirketler umutsuzluğa kapıldı. Şimdi ise salgın öncesine geri dönmeye çalışılıyor. Yeni bir sistem üzerine çalışıp salgın öncesi duruma geri dönmemeliyiz." dedi.
Turkuvaz Medya Grubu ve yeni ekonomi dergisi InBusiness öncülüğünde Küresel Umut Festivali kapsamında düzenlenen Sürdürülebilir Hikayeler Webinar Serisi'nin dördüncüsü, "Sıfır Açlık Sıfır Yoksulluk" başlığıyla gerçekleştirildi.
Etkinlikte konuşan Grameen Bankası Kurucusu Yunus, salgının tüm dünyada bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini belirterek, "Salgın, dünyayı yeniden tasarlama fırsatı olarak değerlendirilmeli. Salgın öncesi sistem, insanlara iyi olan bir dünyayı sunmuyordu. Dünyadaki diğer canlılar için de durum kötü hale gelmişti. Ekonomi ve üretim durdu, hükümetler, şirketler umutsuzluğa kapıldı. Şimdi ise salgın öncesine geri dönmeye çalışılıyor. Yeni bir sistem üzerine çalışıp salgın öncesi duruma geri dönmemeliyiz." dedi.
"SALGIN ÖNCESİ DÜNYA BİR FELAKETE VE SONA DOĞRU GİDİYORDU"
Salgın öncesi ekonomik sistemin sınıf ayrımlarını derinleştirdiğini vurgulayan Yunus, "Ekonomi durduğuna göre burada yanlış olan neydi? Bunu analiz etmeliyiz. Salgın öncesi dünya bir felakete ve sona doğru gidiyordu. Bunun tek nedeni de küresel ısınma... '2050'ye kadar gezegenimiz yaşanmaz hale gelecek' deniyordu. Şimdi o trene geri binmek yerine başka bir yöne giden trene binme şansımız var. Bunun kullanılması gerekir." diye konuştu.
Yunus, salgında birçok insanın yaşam kalitesini ve elindekileri kaybettiğini, diğer yandan dünyanın tepesindeki zengin insanların trilyonlar kazandığını ifade ederek, "İnsanların yüzde 99'u gelirini kaybetti, yüzde 1'i ise muazzam para kazandı. Arada büyük boşluk var ve bu sürdürülebilir değil. Bu mesafe giderek artıyor. Yeni bir hedef yaratıp bu sisteme geri dönmeyelim." dedi.
"HÜKÜMETLER, BÜTÇELERİNİN EN AZINDAN YÜZDE 15'İNİ DESTEKLERDE KULLANMALI
İslam Kalkınma Bankası Danışmanı Dr. Bashir Jama Adan da salgının yoksul ülkeleri daha derinden sarstığını belirterek, "Hükümetler, bütçelerinin en azından yüzde 15'ini ekonomik desteklerde kullanmalı. Sağlıktan bir sonraki hedef bu olmalı. Hem Afrika'da hem de diğer bölgelerde günde 1 dolarlık sağlanan finansman bile çok büyük farklılıklar sağlıyor. Yeni işlerin oluşması hem işverenlere hem çalışanlara katkı sağlıyor. Bunlardan faydalanan insan sayısı arttıkça kalkınma yükseliyor ve yoksulluğun önlenmesine yaklaşılıyor." diye konuştu.
Umutların aşının ulaştırılmasına bağlandığını ifade eden Adan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Salgının etkileri ekonomik desteğin yanında tabii ki aşının tedariki ile engellenebilecek. Yoksa salgın, özellikle yoksulluğun azaltılması ile ilgili Birleşmiş Milletler'in koyduğu hedeflere çok olumsuz etki edebilecek bir süreç. Bugün birçok ülkede, özellikle tarımsal alanda ve iş güvenliği konusunda, aşının ulaştırılamamasının olumsuz etkileri açıkça görülüyor. Bunu azaltmak için çalışıyoruz. Salgın farklı bölgelerde farklı etkilere yol açtı. Her bölge tabii ki aynı değil. Afrika çok fazla etkilendi. Bunlar özellikle geçiş ekonomileri olduğu için daha fazla etkilendiler. Yoksulluğun fazla olduğu ülkeleri daha olumsuz etkilemesinin sonuçları da ağır oluyor."
"SALGIN SONRASINDA BU DÜŞÜŞÜN FAZLASIYLA TELAFİ EDİLECEĞİNE İNANIYORUM"
İŞKUR Genel Müdür Yardımcısı Samet Güneş ise ülke genelinde bir beceri haritalandırılması çalışması başlattıklarını ifade ederek, "Özellikle dezavantajlı gruplar dediğimiz, uzun süreli işsizler, eski hükümlüler, madde bağımlıları ve yoksul vatandaşlarımızın iş gücü piyasasıyla olan ilişkilerini güçlendirmek amacıyla yoğunlaştırılmış iş ve meslek danışmanlığı hizmeti veriyoruz." dedi.
Güneş, İŞKUR'un asli vazifelerinin başında vatandaşları işe yerleştirmenin geldiğini hatırlatarak, "2019 yılında 1,5 milyon vatandaşımızı işe yerleştirdik. 2020 yılında salgın nedeniyle rakamlar sekteye uğradı ve 883 bin vatandaşımızı işe yerleştirdik. Salgın sonrasında bu düşüşün fazlasıyla telafi edileceğine inanıyorum. Mobil uygulamalar marifetiyle de çok daha hızlı bir şekilde işe yerleştirme operasyonlarımızı yürüteceğimizi düşünüyorum." şeklinde konuştu.
"HER İNSAN ASGARİ İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLECEK GELİRİ HAK EDER"
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, tüm dünyada "vatandaşlık gelirinin" uygulanması gerektiğini belirterek, "Her insan, kimseye avuç açmadan, onurlu bir yaşamı hak eder. Her insan, asgari ihtiyaçlarını karşılayabilecek geliri hak eder. Teknolojinin çok fazla geliştiği, dünyanın her anlamda ilerlediği bir çağda halen açlık ve yoksulluktan bahsetmekten büyük üzüntü duyuyorum." ifadelerini kullandı.
İnsanlığın hedonist anlayıştan kurtulması gerektiğini aktaran Akgül, şunları kaydetti:
"Eğer hedonist yaklaşımdan sıyrılıp empati kültürünü hakim kılabilirsek her çeşit yoksulluğun ortadan kaldırılmasını amaçlayan Birleşmiş Milletler'in 2030 hedeflerine daha kolay ulaşabiliriz. Girişimcilere yardımcı olmamız gerekiyor. 18 Temmuz 2003'te Diyarbakır'da Cumhurbaşkanımızın da desteği ile 6 kadın girişimciye 500 lira vererek mikrokredi uygulamasını başlattık. Bugüne kadar 64 ilde, 93 şubede 200 bin kadın girişimcimize 1 milyar 130 milyon lira kredi vermişiz. Teminat, kefalet, icra prosedürü olmayan kredilerimizin geri dönüş oranı yüzde 100."