KAHRAMANMARAŞ’IN BİR 5 YILA DAHA İHTİYACI VAR

09:49 - 17.03.2025, Pazartesi

Birbirimize sarılarak aşacağız… 6 Şubat 2023’te meydana gelen iki büyük depremin ardından hazırladığımız dergimizin başlığı buydu.

Tüm Türkiye'nin tek yürek büyük bir dayanışma örneği ortaya koyduğu 6 Şubat depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Bu zorlu süreci, depremi bizzat yaşayan ve her şeye rağmen üretime, ihracata ve büyümeye devam eden bölgenin en büyük sanayi kuruluşlarından Kipaş'ın Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz'ün gözünden aktarmak üzere felaketin merkez üssü Kahramanmaraş'tayız. Öksüz'ün, Deprem anından, ilk şoku atlatmaya, ardından gelen müthiş dayanışma, muazzam toparlanma ve yeniden yapılanmaya ilişkin anlattıklarında büyük dersler var.

Hülya Güler

Bağışta bulunan şirketlerin hepsinin adını tek tek kapağımıza yazmış ve 'Asrın felaketini, asrın dayanışmasıyla aşıyoruz' demiştik. Bu büyük felakette 2 yılı geride bırakırken, hala olağanüstü hayata tutunma hikayeleri, muazzam dayanışma örnekleriyle karşılaşıyoruz. Ve kaybettiğimiz canların acıları, başta aileleri olmak üzere hepimizin yüreğinde hala taptaze. Tüm Türkiye'nin tek yürek büyük bir dayanışma örneği ortaya koyduğu 6 Şubat depremlerinin 2. yıldönümünde bölgenin durumunu bizzat depremi yaşayan ve her şeye rağmen üretime, ihracata ve büyümeye devam eden büyük bir sanayicinin gözünden aktarmak üzere felaketin merkez üssü Kahramanmaraş'tayız. Kahramanmaraş, bir şehir değil daha çok bir şantiye görünümünde. Nereye baksanız bir inşaat, bir yıkım ya da davalık olduğu için hasarlı boş bir bina var. Ama bir yanda da içinde yaşam başlamış yeni yerleşim alanlrı. Adeta yeniden inşa edilen şehir merkezi kalabalık. Konteyner çarşılar hala duruyor. Ama kimse konteyner olmasına aldırmadan alışverişte, ticaret canlı. Yeni çarşının inşası devam ederken, yol kenarlarında yeni dikilmiş ağaçlar. Çevre düzenlemesi bile ihmal edilmiyor.

1.5 milyar dolarlık cirosuyla kentin en büyük sanayici gruplarından Kipaş Holding'in yönetim kurulu başkanı Hanefi Öksüz ile söyleşimiz karışık duygularla başladı. Depremin o en soğuk ve en karanlık sabahına dönmekte zorlansa da "Yaşadıklarımızı unutmak imkansız ve unutmamak lazım" diyerek bu felaketten çıkarılması gereken derslere işaret etti önce Öksüz. Ardından geçen 2 yılda ortaya konulan müthiş toparlanmanın detaylarını anlattı. Tüm bölgede olduğu gibi Kahramanmaraş'ta da başlatılan yeniden yapılanma seferberliğinin umutları artırdığına vurgu yaptı. Bu felaketin yol açtığı krizi fırsata çevirerek Kipaş olarak da yeniden yapılanmaya gittiklerini söyleyen Öksüz, "Biz depreme yatırımda yakalandık. Ama bu büyük felaketin bizi yatırımlarımızdan geri bırakmasına izin vermedik. Biraz geciktik, karlarımız düştü lakin faaliyetlerimize devam ettik. Geçen yıl yeni bir mısır nişastası fabrikası açtık. Şu an yatırımı devam eden 3 tesisimiz var" dedi. Genel durumu ise "Çok sıkıntılı olan işletmeler de var ama herkes dört elle işine sarılmış durumda. Depremin yaralarını sarmak zaman alacak daha bir 5 yıla ihtiyaç var" sözleriyle anlatan Öksüz ile hem bölgenin hem de Kipaş'ın toparlanma hikayesini ve gelecek planlarını konuştuk. Ve bu özel söyleşide kaçınılmaz olarak duygusal anlar da yaşadık.

Her kesimin ders çıkarması lazım

6 Şubat depremleri gibi büyük bir felaketten her kesimin kendisine önemli dersler çıkardığını/çıkarması gerektiğini vurgulayan Hanefi Öksüz şu noktalara dikkat çekti:

Bu felakette büyük bir can kaybımız oldu. Büyük bir mal kaybımız oldu. Böylesine büyük bir yıkımın ardından yeniden yapılanma sürecinin biraz daha planlı olması iyi olurdu.
Zaman çok dardı ve bazı adımların acil atılması gerekiyordu. Ama en azından artık konut altında işyeri planlamasından vazgeçmeliyiz.
Kahramanmaraş'ın merkezi yıkıldı yenisi yapılırken daha geniş meydanlı bir şehir merkezi planlanabilir. Bu süreç böyle bir adım için fırsat olabilir.
Kentsel dönüşüm kanunu müthiş, çok takdir edilecek uygulamalar var ama bir dava açılıyor süreç tamamen tıkanıyor. Bunları hızlandırmaya ihtiyaç var. Mahkemelerden çözüm çıkması lazım.

Dönüşümün önündeki engellerden biri de bu dava açan vatandaşlar. Bir de finansman sıkıntısı var. Ama hepsini aşacak hem gücümüz hem umudumuz da var.

6 Şubat depremlerinin üzerinden 2 yıl geçti. Bizzat yaşadığınız bu büyük felaketin yıldönümü yaklaşırken neler hissediyorsunuz?

6 Şubat 2023'te biz ülke olarak çok büyük bir felaket yaşadık. Bundan daha kötüsü kıyamet olur diye düşünüyorum. Bu ömrümüzde görmediğimiz bir felaketti. Yaşadıklarımızın hepsi hala hatıralarımızda

Depremin olduğu o geceye, sonraki birkaç güne dönecek olursak, neler anlatabilirsiniz?

Gece deprem başladı, eşim 'kalk deprem oluyor' dedi. Şimdi geçer dedik ama geçmedi çok uzun ve büyük bir sarsıntıydı. Ben "Eyvah Maraş bitti" dedim. İnsanlar fabrikalar, eski binalar çok büyük bir panik başladı. Telefonlar kesik, elektrikler kesik, dondurucu soğuk bir yanda. İletişim yok bir anda herkes kendini çıplak ayaklarıyla doğanın ortasında savunmasız halde buldu. O günlerde ilk defa yoğun bir kar yağmıştı Maraş'a, aslında keyfimiz de iyiydi, 'bu sene su bol olacak' diyorduk ne de olsa kuraklık büyük problem. Biraz şehrin dışında yaşıyorum. Aşağı indik hava çok soğuk ve ikinci bir deprem oldu artçı ve o esnada iki katlı bir binanın bile ne kadar yattığını gördüm. Büyük bir dehşetti.

Sonra ilk iş ne yaptınız?

Sabah oldu, büyük bir merak içindeyiz, ne oldu acaba diye, endişeliyiz. Bizim Kipaş Eğitim Kurumları altında faaliyet yürüten bir okulumuz var, orada yüzde 50 burslu öğrenci okutuyoruz. Eğitime büyük bir katkısı olan bir okul. Okuldan arkadaşlar aradı, "Burada okulun bahçesinde kalabilir miyiz' diye soran vatandaşlar var, ne yapalım" diye sordular. Sağlam ve oldukça büyük bir bina, okulu açın, insanları içeri alın dedim. Okulda jeneratör var, biraz da gaz varmış, kaloriferleri yaktık. 6 bin kişi kadar vatandaşımızı o ilk şokta okulda misafir ettik. Vatandaşlarımız bir ay o okulda kaldılar.
İlk gün çok kötüydü yiyecek yok, su yok, insanlar pijamayla ve bir de soğuk var. İnsanların cenazeleri var. Evlerine giremiyorlar. Bu sırada dışarıdan telefonlar gelmeye başladı, "Ne ihtiyacınız var" diye. Kardeşim Ahmet ayarlamış, 5-6 tır yatak geldi sınıflara serdik. Su bile yok. O günleri hiç unutmuyorum. Depolarda erzaklarımız var ama kimseye ulaşamıyorum. 17 bin çalışanımız var herkes kendi başına düşmüş, 17 kişi yok etrafımızda. Yavaş yavaş bilgiler gelmeye başladı ve işin acısı gün geçtikçe ağırlaştı. Zor zamanlardı, çok acı yaşandı. Herkesin her hanenin acı bir hikayesi var.

Unutamadığınız bir olay…

Hiç unutmuyorum, bir apartman yıkılmış. Tanıdıklarımız enkaz altında. Aradılar iş makinesi istediler. Bizim çimento fabrikasında iş makineleri var ama vinç operatörü yok. Çok sayıda insanı aradık. En son eskiden beri tanıdığım bir vinç operatörü vardı, onu aradım. "Abi mezarlıktayım, şu an babamı defnediyorum" dedi." Kardeşim acın büyük anlıyorum ama gelmen lazım çünkü burada can çekişen insanlar var" dedim. Bırakıp geldi, düşünün. Öyle ortamlar yaşadık ki anlatamam size.

İmkanınız vardı, şehir dışına çıkabilirdiniz, ilk ne zaman Kahramanmaraş'tan çıktınız?

Şehirden büyük bir göç oldu ama biz hiçbir yere gitmedik. Kipaş müşterilerinden iş yaptığımız firmalardan buraya 700 tır yardım geldi. Bizim 80 tane tırımız var. Bunlar bir ay, iki ay sadece yardım taşıdılar. Gerçekten çok asil bir milletimiz var, çok yardım geldi. Ben ailemle depremden 4 ay sonra iş için 2-3 günlüğüne İstanbul'a geldim. Orada karşılaştığım bir olayı da hiçbir zaman unutamam.

Neydi o olay paylaşabilir misiniz?

İstanbul'da Çengelköy'de bir evimiz var. Oradaki semt pazarından alışveriş yapıyordum. Yeşillik satan bir tezgahın önündeyken pazarcı arkadaş aramızdaki konuşmalardan deprem bölgesinden geldiğimizi anladı ve "Abi, depremzede misiniz?" diye sordu. "Evet, Kahramanmaraş'tan geldik" dedim. O zaman "Para istemez, sizden para alamam" dedi. Ben itiraz ettim, yok sen al kardeşim, ekonomik sıkıntım yok dedim, parayı verdim. Tamamını kabul etmedi, bir kısmını yine cebime koydu. İşte biz böyle yardımlaştık, bu asaleti, bu dayanışmayı unutamam. Kim ne derse desin bizzat biz o dönem bunu yaşadık, gerçekten asil bir milletimiz var.

Aradan geçen 2 yılı nasıl özetlerdiniz?

İki, zor, toparlanma yılı. Şok haftasını atlattıktan sonra işlerimize baktık. 2 yılda bu depremin izlerini silmek kolay değil. Devletin yatırımlarını inkar etmememiz lazım. Devlet çok çalıştı, çok yatırım yaptı. Kahramanmaraş'ın sanayi şehri olmasının da büyük katkısı oldu. Biz bu iki yılı toparlanma dönemi olarak geçirdik. İlk 5-6 ay ve daha uzun süre çalışmayan tesislerimiz oldu.

Başarılı Ortaklığın Sırrı

Kurallı Çalışmak ve Liyakat

Kipaş'ın 1984 yılında Öksüz ve Gümüşer ailelerinin ortaklığında kurulduğunu hatırlatan Hanefi Öksüz, 40 yılı aşan başarılı ortaklığın sırrını şöyle anlattı: "Biz iki aile olarak başladık bu işe. Çok zor imkanlar içinde kurduk bu şirketi. 40 senede kaybettiğimiz ortaklarımız oldu aramızdan ayrılanlar oldu. Burada en önemli şey bizim için şirketin sürdürülebilirliği. Birinci amacımız her zaman şirketin geleceği ve menfaatleri oldu. Biz şirketi tam kurallara göre yönetiyoruz. Uzun soluklu olmasının sırrı budur."

Kadın mikser şoförlerinin performansı dikkat çekici

Kipaş'ın sürdürülebilirlik hedefleri kapsamında karbon sıfır ve sosyal etki alanında çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Hanefi Öksüz, şunları anlattı: "Sürdürülebilirlik kapsamında her adımımızı gözden geçiriyoruz. Fırsat eşitliğine de önem veriyoruz. O kadar ki beton üretiminde mikser şoförlerimizi seçerken kadınlara da fırsat verdik. Beton mikseri kullanan kadın şoförlerimiz var. Hatta TIR kullanan kadın şoförlerimiz var. Geçen ay en çok beton döken çalışanımız bir kadın mikser şoförüydü. Kısacası çevre ve sosyal kalkınmaya destek anlamında hedeflerimizi belirledik; sürdürülebilirlik prensiplerine uyumlu bir şekilde faaliyetlerimize devam ediyoruz. Çağa ayak uydurmamız lazım. Bu çok önemli, şirket sürdürülebilir olmaz o zaman."

İlk ne zaman hangi tesiste iş başı yaptınız?

Bizde 30'a yakın sanayi tesisi var. Dolayısıyla hepsinin durumu farklı. Çoğu bu bölgede. Onların içinde ilk bir haftada faaliyete geçirdiğimiz oldu, bir yıl sonra faaliyete başlayabildiğimiz tesisler de var.

Bu tesislerin bir yıl sonra faaliyete alınması depremden sonraki bakım-onarım işlerinden kaynaklı olmalı. Biraz bu yenilenme sürecinizi anlatır mısınız?

Bu büyük felaketten sonra Kahramanmaraş ve diğer iller gibi biz de Kipaş olarak kendi içimizde bir kentsel dönüşüm başlattık. Bu büyük krizden yeniden yapılanma ile güçlenerek çıkalım istedik. Hasarlı, yıkılmış binaların tamamını yıktık. Daha büyük tesisler yaptık, daha geniş yollarla daha iyi bir planlama yaptık. Aslında bunun tüm Maraş'ta böyle olmasını isterdim. Biz kendi içimizde başlattığımız dönüşüme, eskimiş tesislerimizi, eskiyen makinelerimizi değiştirdik. Depreme dayanıklı binalar yaptık, daha yüksek teknolojili makineler aldık. Bu 2 yıl böyle, bu şekilde bir toparlanma içinde geçti. Ama sıkıntılarımız bir tek deprem değildi, hem bu felaketi yaşadık hem de birçok sektörde ekonomik sıkıntılar vardı. Hepsi üst üste geldi. Hem dünyada hem Türkiye'de zor bir zamandı. Bu sürede iki seçim yaşadık Türkiye'de, kolay değil. İster istemez bir seçim ekonomisi atmosferi oluşuyor. Bu da üstüne ayrı bir kambur.

Bu süreçte bakım onarım ve yenileme için ne kadar bütçe harcadınız?

Biz zaten çok yatırımcı bir grubuz. Sürekli yeni yatırımdayız. Depreme yakalandığımız anda da zaten yatırımdaydık. Ve yatırımlarımızı hiç kesmedik. 18 milyon dolar sadece inşaatlar için harcanan bir para. Ben mühendisim, ekonomist değilim. Ama bizde şirketlerin gelirlerine göre yatırım kararı alınır. Bu kapsamda çok riske girmiyoruz fakat çok da muhafazakar davranmıyoruz. Bu kararlarımızı her sene yeniliyoruz.

Üretim ve ticari faaliyetleriniz dolayısıyla Kahramanmaraş'ta ekonomik hayatın nabzını en iyi tutan iş insanlarından birisiniz. Sizce burada ekonomik hayat ne zaman tamamen normale döner?

Maraş'taki felaketin büyüklüğüne bakarsak bugüne kadarki toparlanmayı küçümsememek lazım. Çok yol alınan konular var. Ama tamamen toparlanmak için daha bir 5 yıl lazım. 100 yıllık bir hikaye 2 senede hallolmaz. Firmadan firmaya değişiyor, esnafın sorunları ayrı… Genel olarak daha zamana ihtiyaç var. Süren inşaatlar tamamlanması lazım. Bir de ekonominin de sıkıntılı olduğu bir döneme rastladı her şey. Esas problem o.

Deprem senesi 2023 hedeflerinizi tutturmak açısından nasıl bir yıldı?

Deprem bizim yıllık hedeflerimizde büyük değişikliklere neden oldu, tabi. Küçülmedik ama karımız çok küçüldü. Yatırımlarımız yine devam etti. Ama verimli bir yıl değildi. 1.5 milyar dolar civarında bir ciromuz var, 2023'te bu biraz geriledi.

Fırsat Buldukça Kamp Yaparım

İş dışı zamanını nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Hanefi Öksüz şunları anlattı: "Doğayı çok severim mesela eskiden avlanırdım. Şimdi daha çok kampçılığa çevirdim o işi. Fırsat buldukça kamp yapıyorum, geceleri doğada kalırım. Karavanda, dağlarda yatarım. Denizi de çok severim, çok meraklıyım."

2024 nasıldı, peki?

2024'te de ekonomik durgunluğa yakalandık. 2023'te deprem 2024'te de ekonomideki kriz bizi zorladı. Dediğim gibi büyüdük ama karlılık azaldı ki bu yatırımların devam etmesi açısından önemli. Bunu sadece bizim için demiyorum hem Türkiye'de hem dünyada durum genelde böyle.

Depremde küçülmedik ama karlılığımız azaldı dediniz. Peki üretimde deprem öncesi hacmi yakaladınız mı?

Üretim miktarı olarak deprem öncesine göre bir düşüş olmadı ama karlılıkta deprem öncesine göre bir düşüş oldu. Karlılıkta tüm ülke düştü. Bizim düşüşümüzde onlar gibi. Sonuçta hayatı durduran bir olay yaşandı, ondan sonra olağanüstü bir seferberlik dönemi başladı. Kipaş olarak kesintiye uğrayan o dönemi telafi etmeye başlayan bir yapıyı kurmayı başardık. Şimdi önümüze bakıyoruz. Şu anda Maraş'ta depremin yaraları tamamen kapanmış değil ama biz grupta bunları kapattık, çok şükür. Yeni yatırımlarımız da devreye giriyor.

Toparlanma sürecini özetlerken, güncel ekonomik değerlendirmelere de değindiniz. Kipaş olarak ağırlığı bölgede olmak üzere çeşitli sektörlerde faaliyettesiniz, biraz şirketi konuşalım mı?

1980'lerin başında kurulmuş bir şirketiz. Çoğunluğu bu bölgede 30'a yakın tesisimiz var. Enerji, tekstil, çimento, kağıt, tarım ve eğitim gibi alanlarda faaliyetteyiz. Grubumuzda 17 bin kişi çalışıyor. 1.5 milyar doların üzerinde bir gelirimiz oluyor. Yatırımlarımızı yenilenebilir enerjide odakladık, Aydın'da jeotermal enerji yatırımlarımız var. Orada büyüyoruz, kendi sondaj makinalarımız da var. Bizde enerjinin en büyük bölümü jeotermal ama onun dışında diğer kaynaklarımız da var, hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarımız var. Tesislerimizin çoğunda çatı GES'lerimiz var. Kullandığımız enerjinin en üç-dört katı yenilenebilir enerji üretimi yapıyoruz. Kağıt fabrikamız var, hurda kağıtlardan dönüşüm yapıyoruz. Dolayısıyla birçok ağacın kesilmesini önlemiş oluyoruz. Kağıtta 3 tesisimiz var, 4.'sü yolda. İzin süreçleri devam ediyor. Her şeye rağmen 2024'te mısır nişastası fabrikasını açtık. Aile olarak ilk işimiz tarım. Şu anda Türkiye'nin 15. en büyük tarım işletmesiyiz. Ve tarımı da çok modern, son teknoloji ile yapıyoruz. Mısır, pamuk, buğday bir de yöresel bir pirincimiz var. Ata tohumu bir pirinç Hanbey tarım şirketimizin markasıyla sarı çeltik pirinci üretiyoruz. 10 bin dönüm üzerinde tarımsal faaliyet yapıyoruz. Genel tarım ürünleri üretiyoruz. Çimentoda burada büyük bir tesisimiz var çift fırınlı. Şimdi bir kireç fabrikası yapıyoruz yanına. Tesisimiz büyük bir tesis. Kalite düzeyimiz çok iyi. Ufak tefek modern yatırımlarımız var. Onunla bağlantılı gaz beton tesisimiz var.

Tekstilde büyüksünüz. Bir de Lee Cooper markasını aldınız, bu alanda neler yapıyorsunuz?

Lee Cooper'ı kardeşim Ahmet'e soracaksınız. Daha çok o ilgileniyor. Uzaktan takip ettiğim kadarıyla fena gitmiyor. Hem Türkiye'de mağazalarımız var, corner'larda satış yapıyoruz. Hem de dünyadaki Lee Cooper mağazalarına satış yapıyoruz. Onların operasyonu bizde değil, biz sadece Türkiye operasyonunu satın aldık. Tekstile gelince, bizim sanayideki ilk işimiz. 5 bin kişi istihdam ediyoruz. Türkiye'nin en büyük kapasitesine sahibiz. Entegre bir tesis, iplikten kumaşa kadar üretiyoruz. Isıya dayanıklı kumaşlar da üretiyoruz. Savunma sanayine verdiğimiz akıllı kumaşlarımız var. Bunları yurt dışına da üretiyoruz.

Yeni iş alanlarına girmeyi planlıyor musunuz?

Çok fazla çeşitlendirmek iyi değil, bir işi yapıyorsanız tam yapmak lazım. 4 sektöre odaklıyız ama 8 sektörde faaliyetlerimiz devam ediyor. Şu anda yeni bir alana girme planımız yok.

Gelirlerinizde sektörlerin dağılımı nasıl?

Bizde ağırlık tekstil, çimento, enerji ve kağıt sektöründe. Bunun dışında tarım ve gıdada faaliyetimiz var, eğitim alanında işlerimiz var. Lojistik şirketimiz daha çok kendi üretimimizi taşıyor ama hatırı sayılır büyüklükte bir filomuz var. Tekstil ve kağıt sektörünün her birinin gelirlerimiz içindeki payı yüzde 25'ler civarında.

Cironuzda ihracatın payı ne kadar?

Ciromuzun yüzde 20'si kadar doğrudan ihracatımız var. Bunun dışında bir o kadar da çeşitli ihracat ürünlerine verdiğimiz ham madde ile dolaylı ihracatımız var diyebilirim.

Yeni bir tesis yatırımından bahsettiniz. Ne zaman açacaksınız o tesisi?

Evet, 2024'te yeni bir nişasta fabrikasını faaliyete açmıştık, şimdi bir yeni tesis daha açacağız. Bir hafta içinde devreye girecek. Çimentonun ilave yatırımları var. Büyüme hızımızı kesmedik.

Biraz da 2025 planlarınızdan bahsedelim. Nasıl bir yıl bekliyorsunuz ve bu yıl öncelikleriniz neler olacak?

2025 yılının 2024'ten biraz daha iyi olacağını tahmin ediyorum ama 2024'ün sıkıntıları bu yıl da devam edecek. Birden bire bir toparlanma hem dünyada hem Türkiye'de beklemiyorum. Temkinli geçirmemiz gereken bir yıl olarak görüyorum 2025'i. Şirketlerimizde ise verimliliğin üzerine daha çok gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çok şükür biz verimli bir grubuz. Her zaman çağa ayak uydurmaya çalışıyoruz. 2026'ya daha umutla bakıyoruz. Bu yılı yine geçiş yılı olarak görüyoruz. Karlılığı yakalama olarak bakıyoruz.

Bu süreçte hangi alanlarda ne tür aksaklıklar hissediyorsunuz, ne tür tedbirler alınmalı?

Bizim en büyük şikayetimiz bürokratik engeller. Başka bir şey istemiyoruz. İzin süreçleri çok uzun sürüyor. Bu tarz izin mevzularında hızlandırmalar ya da yatırımcının önünü açan tedbirler olursa o zaman yatırım da yapılır. Bu ülke yatırımcı kaybetmemeli. Maalesef ben bugün Türk sanayicisinin yurt dışında yatırımlarını artırdığını gözlemliyorum. Oysa bunları bizim kendi ülkemize yapmamız lazım. Bizim yurt dışında yatırımımız yok ama neden bu sermayeyi dışarı kaçıralım ki.

Peki, iş dünyası olarak ihtiyaçlar neler?

İş dünyasını yaşatan karlılıktır. Bir kere ekonominin çok bacağı var sadece enflasyon değil. Bunun işsizliği var, ihracatı var, kur dengeleri, faizler var. Bunların hepsini gözeten dengeli kararlar alınması lazım.

BİZE ULAŞIN