BUĞDAY SİLAH DEĞİL İHTİYAÇTIR
Dünyanın tahıl ambarı olarak bilinen, diğer stratejik tarım ürünlerinde de eli güçlü olan Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, maalesef halen devam ediyor. Küresel gıda fiyatlarını alt üst eden bu savaş, Türkiye’yi de doğrudan etkiliyor. Zira bu iki ülke buğday, ayçiçek yağı ve yaş sebze-meyve başta olmak üzere Türkiye’nin tarım ürünleri ithalat ve ihracatında başı çekiyor…
Belce Örü / INBUSINESS
1-) SİSTEM RİSK ALTINDA
Savaşlar, tarafları değişse de, yüzyıllardır devam ediyor. Fakat bir farkla... Artık sadece bildiğimiz anlamda silahlar değil, stratejik avantajlar ön planda. Hatta belki de yakın gelecekte enerjiden sonra bu kez gıda gerçek anlamda savaşın temel çıkış sebebinde, gidişatında ve sonucunda etkili olacak.
Dünyanın tahıl ambarı olarak görülen Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş da pandeminin ardından bir kez daha gösterdi ki ülkeler açısından hayati önem taşıyan buğday, yağ ve baklagil gibi ürünlerde oluşan tehdit, küresel gıda sistemini riske sokuyor. Dünya buğday ihracatının yüzde 20'sini Rusya, yüzde 10'unu Ukrayna gerçekleştiriyor. Ayrıca bu iki ülke dünya ayçiçek ihracatının yüzde 32'sini, arpanın yüzde 31'ini, mısır ve kanolanın yüzde 19'unu üretiyor. İki ülke arasındaki savaş gıda fiyatlarını da ciddi derecede olumsuz etkiliyor.
Üretim, hasat ve gıda ticaretinde yaşanan sorunlar piyasalara doğrudan yansıdı. Üstelik iklim krizi nedeniyle yaşanan sel ve kuraklık gibi afetler, pandemi nedeniyle artan talep ve ülkelerin ürün stoku yapmaya başlaması, ihracatta uygulanan kotalar zaten savaş öncesinde de fiyatların yükselmesine ne- den olmuştu. Savaşla bu durum katmerlendi.
2-) EKİM YAPILMAYACAK
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Rusya'nın Ukrayna topraklarına girmesinden önce, geçen yıl gıda fiyatlarının 10 yıllık bir rekora ulaştığına işaret etmişti. Chicago Borsası'nda vadeli buğday satışlarında fiyat ise sadece bir günde 28 Şubat'ta yüzde 8 arttı. Bu son 10 yılın en yüksek artışı. 28 Şubat kuru ile 4 bin 758 lira seviyesine yükseldi.
Zira iki ülkenin toplam buğday ihracatı dünya ihracatının yüzde 30'unu oluşturuyor. Savaşın etkisinin uzun süre devam etmesi durumunda tüm sektörlerde olduğu gibi tahıl piyasaları üzerinde de hem tedarik hem de fiyatlar bazında olumsuz etkileri devam edecek gibi görünüyor.
FAO, Rusya ve Ukrayna'nın küresel tarım için önemine ve iki ülke arasında devam eden savaşın tarım ürünleri pazarına etkisine ilişkin bir ön değerlendirme raporu yayınladı. Rapora göre, Ukrayna'daki savaş nedeniyle ortaya çıkacak arz açığıyla uluslararası gıda ve yem fiyatlarının yüzde 8 ile yüzde 20 arasında artabileceğini bildirdi. Zira İlk değerlendirme, Ukrayna'da kışlık hububat, mısır ve ayçiçeği yetiştirmek için kullanılan tarlaların yüzde 20 ile yüzde 30'unun 2022/23 sezonunda ekilmeyeceğini veya hasat edilmeyeceğini gösteriyor.
3-) İHRACAT SIKINTIDA
Bölgede yaşananların yarattığı endişe nedeniyle tüm ülkelerin stok ürüne yönelmesi ve panik alımlarının artması, yurt içinde ise bazı ürünlerin raflara çıkartılmaması nedeniyle hem küresel hem de ülke gıda fiyatlarında dalgalanmalar yaşansa da şimdilik temel gıda ürünlerinin tüketimi karşılayamaması gibi bir sorun gözükmüyor. Yağ açısından ise var olan sıkıntı aşılıyor. Konuyla ilgili bürokratik işlemler tamamlandı ve Rusya'dan ayçiçek yağı yüklü gemiler Türkiye'ye ulaştı. Savaşın devam etmesiyle ise ürün fiyatlarında yükseliş sürebilir.
4-) 5 MİLYON DOLARLIK ZARAR
Esas sorun ise özellikle Ukrayna'ya gerçekleşen yaş meyve sebze ihracatında yaşanacak gibi gözüküyor. Zira Antalya Tarım Konseyi tarafından hazırlanan Antalya'nın tarımsal ihracatına etkileri raporuna göre Ukrayna pazarı için 10 Şubat 2022 tarihinden itibaren yola çıkarılmış ürünler, yaşanan işgal nedeniyle kullanılmadı. Üreticiler bu ürünlerin toplam bedeli olan 5 milyon doların tazmin edilmesini bekliyor. Bir diğer talepleri de gelişen bölge ülkeleri ilişkileri kapsamında Gürcistan ve Ermenistan yük taşımacılığı rotalarının yeniden aktif hale getirilerek karayoluyla Rusya'ya sevkiyat olanağı sağlanması. Ayrıca faizsiz kredi, devlet alımların artırılması, pazar olanaklarının genişletilmesi gibi istekleri de var.
5-) GIDA GÜVENLİĞİ ÖN PLANDA
Sonuç olarak uzmanlar Türkiye'nin bu zorlu süreci, tarım ve gıda güçlü iş birlikleri olan Rusya ile Ukrayna ile gerginlik yaşamadan ustalıkla yönettiği söylüyor. 11-13 Mart 2022 tarihleri arasında Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun ev sahipliğinde ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde meyve sebze üretiminde oldukça verimli arazilere sahip Antalya'da düzenlenen forum da bunun en somut kanıtı. Ayrıca forumda gerçekleşen toplantılar arasında gıdanın geleceği başlığı da konuşuldu. Rusya Ukrayna arasındaki savaş sona erdikten sonra da gıda güvenliği başat meselelerinden biri olmaya devam edecek. Bu nedenle Türkiye'nin bu alandaki gücünü daha da artırması oldukça kıymetli.
6-) TÜRKİYE'NİN GIDA PARTNERLERİ
Türkiye Rusya'dan tarım ürünü ithal eden ilk beş ülkeden birisi. Rusya Tarım Bakanlığı'nın verilerine göre Rusya'nın 2021'deki toplam tarımsal ihracatı 36,2 milyar dolar, Türkiye'nin Rusya'dan ithalatı ise 4,4 milyar dolar. Akdeniz Yaş Meyve ve Sebze İhracatçı Birlikleri verilerine göre 2021'de Rusya'ya toplam 1,4 milyon ton yaş sebze ve meyve ihracatı karşılığında 1 milyar 13 milyon dolar döviz girdisi sağlandı.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın verilerine göre dünyadaki toplam ayçiçeği ithalatının üçte birini de Türkiye gerçekleştiriyor. Bu ithalatın yarısı tek başına Rusya'dan yapılıyor. Geçtiğimiz sezon gerçekleştirilen buğday ithalatı, Türkiye üretim miktarımızın yüzde 36'sı seviyesine yükseldi. 2020/21 sezonu ilk yarısında 4,7 milyon ton buğday ithalatı yapılırken, bu sezon aynı dönemde miktar bazında yüzde 7, değer bazında yüzde 40 artış kaydedildi.
Türkiye su ürünleri ve hayvansal mamuller üretiminde ve ihracatında ise dünyada ilk 10 ülke arasında. Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, su ürünleri, kanatlı et, yumurta, süt ürünleri ve bal başta olmak üzere hayvansal mamulleri 160'dan fazla ülkeye ihraç ettiğimizi aktarıyor ve şöyle diyor: "Sektörde son bir yılda 3 milyar 591 milyon dolar ihracat seviyesine ulaşarak 2023 için belirlediği 3,5 milyar dolar ihracat hedefini Şubat 2022'de aştık. "
TEHDİTLER
-Savaşın devam etmesi durumunda hububat fiyatları başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki artış tarımsal üretimi yetersiz olan ülkelerde tedarik konusunda sıkıntı yaratabilir.
-Rusya ve Ukrayna'ya ihracat gerçekleştiren Türk tarım firmaları ürünlerin bedelini tahsil etmekte hatta bu bölgelere yeni ürün göndermekte zorlanabilir.
-Bölgede savaş nedeniyle üretimin düşmesi ve hasat gerçekleştirileme- mesi küresel gıda fiyatlarının daha yükselmesine yol açabilir.
-Enerji fiyatlarındaki tarım ve gıda fiyatlarının maliyetini yukarıya çekecektir. Gübre fiyatlarının yükselmesi nedeniyle tarım ürünlerinde bir sonraki hasatta verimlilik düşebilir.
FIRSATLAR
-Türkiye'de çok çeşitli meyve sebze üretiminin yapılması, ihracat yolları üzerinde yer alan jeopolitik konumu nedeniyle savaş sonrasında küresel anlamda ağırlığının artmasına imkan tanıyabilir.
-Girişimcilik ekosistemi gelişmiş olan Türkiye'de verimliliği artıracak ve yatırım çekecek yeni tarım ve gıda teknolojilerinin doğmasına yol açacaktır.
-Yağışın yeterli ve kar şeklinde düşmesi buğday ve arpanın gelişmesini olumlu yönde etkiledi.
-Mart-Nisan-Mayıs yağışları ve sıcaklık değerleri mevsim normallerinde gerçekleşirse hububat hasadının bereketli olacağı tahmin ediliyor.
-Türkiye, iklim koşulları ve toprak yapısının elverişli olması nedeniyle ayçiçek, buğday, mısır ve diğer temel ihtiyaç ürünleri üretimini artırabilecek kapasiteye sahip.
YOL HARİTASI
-Fiyatlardaki artış ve yaşanabilecek stok azlığına yönelik ayçiçek yağı yüklü dört Rus gemisi Türkiye'ye geldi. İhtiyaç halinde Rusya'dan yeni ürün tedarikinin de yapılacağı belirtiliyor. Tarım ürünlerinde Rusya ve Ukrayna'ya alternatif ithalat ve ihracat rotaları için araştırmalar yapılıyor.
-Yağlı tohum ve bitkisel yağ tedarikinde sorun yaşanmaması ve fiyat istikrarının sağlanması amacıyla kanola, aspir, mısır, soya ve palm yağlarında gümrük vergisi 30 Haziran'a kadar sıfırlandı.
-Atıl arazilerde, hububat, baklagil ve yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin geliştirilmesi, kurutma veya işleme tesisleri kurulması, sağlanan hibelerle desteklenecek. Yatırım konularına göre hibe oranları, proje toplam bedelinin azami yüzde 75'i olarak uygulanacak. Buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale (buğday-çavdar melezi) bitkisi bir defaya mahsus olmak üzere dekar başına 50 lira ek girdi desteği ödenecek.
TAHIL KITLIĞI SÖZ KONUSU DEĞİL
Eren Günhan Ulusoy Ulusoy - Un YKB ve Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Bölge Başkanı
Türkiye un ihracatında son sekiz yıldır dünyada lider konumda. Ancak üretimde yaşanan azalma, küresel iklim değişikliği, ekim alanlarının daralması gibi faktörler, sektörün en önemli dezavantajları arasında yer alıyor. Bununla birlikte; lisanslı depo- culuğun ülkemizde giderek yaygınlaşması, olası kriz durumlarında sektörün en önemli dayanak noktası konumda. Planlı ve sürdürülebilir tarım politikaları, sadece sektörümüzün değil, tarımın ve gıda sanayinin tüm bileşenleri için hayati önem taşıyor.
Savaşın etkisinin uzun süre devam etmesi durumunda tüm sektörlerde olduğu gibi tahıl piyasaları üzerinde de hem tedarik hem de fiyatlar bazında olumsuz etkileri devam edecektir. Şu aşamada tahıl kıtlığı ve stokçuluğun söz konusu olduğunu söylemek ise mümkün değildir. Buğday tedariki konusunda farklı alternatif pazarlar geçmişte olduğu gibi, bun- dan sonra da olmaya devam edecektir.
TARIM YATIRIMLARIMIZI GENIŞLETECEĞIZ
Savaş nedeniyle elindeki emtiayı bir güç olarak kullanan bazı ülkeler fiyatları artırma gayretindeler. Tarımsal desteklerin artan maliyetler doğrultusunda revize edilmesi, koşulların iyileştirilmesi üreticiyi teşvik edecektir. Daha az maliyetle daha fazla yerli üretim fiyat istikrarı sağlayacaktır. Savaşın devam etmesi durumunda hububat fiyatları başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki artış tarımsal üretimi yetersiz olan ülkelerde tedarik konusunda sıkıntı yaratabilir.
Her ülkenin gıda güvencesi ve beslenme güvenliği için sürdürülebilir bir üretim yapısını oluşturması gerekiyor. 2022 hasat dönemine kadar ürün arz ve talep dengesinin sürekli takip edilmesinde fayda var. Reis Gıda olarak bu yıl 2020'den bu yana devam ettirdiğimiz tohum üretimi projemizi ve tarımsal Ar- Ge çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Tarım alanlarında yatırımlarımızı genişleterek Reis Bakliyat Köyleri çatısı altında devamlılığını sağlayacağız.
SAVAŞ SONRASINDA TÜRKIYE ÖNE ÇIKACAK
Nurten Sırma - TUKONFED Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Komisyonu Başkanı ve Gıda Mühendisi
Pandemi ile sürdürülebilir gıda arzı ve milliyetçiliği kavramları öne çıktı. Pandemi sürecinde kendine yetebilen ülkeler, şehirler ve hatta beldeler gündeme geldi. Bu anlamda ekilebilen arazileri yaygınlaştırıp kent tarımcılığına geçiş oldukça önemli.
Rusya'nın Ukrayna savaşı ile birlikte tarım emtia fiyatlarında görülen sert yükselişler ve gıda tedarik zincirinde artan riskler tüm dünyada paniğe yol açtı. Ülkeler, gıda korumacılığı ve milliyetçiliği refleksiyle ihtiyaç duydukları stratejik ürünlerin ihracatını yasaklama yoluna giderken, dış ticarette ek vergi, kısıtlama amaçlı ön izin, kota uygulamalarına yöneldi.
G7 ülkelerinin tarım bakanları, geçen hafta ortak bir açıklama yaparak artan arz ve fiyat spekülasyonuna karşı küresel gıda ihracatçısı konumundaki ülkelere çağrıda bulundular. İstenen; ülkelerin ihracat kısıtlamalarına yönelik uygulamalarına son verilmesiydi. Türkiye bu süreci iki taraf ile olan ilişkilerine zarar vermeyecek şekilde çok iyi yönetiyor. Antalya Diplomasi Forumu da çok sembolikti. Türkiye'nin jeopolitik konumun tekrar gündeme gelmesinin yanı sıra tarım ve gıda alanındaki etkisi de vurgulandı.
DAHA KALITELI HIZMET IÇIN HALKA AÇILIYORUZ
Leyla Kayhan Elbirlik - Efeler Çiftliği Yönetici Ortağı
Diğer sektörlere göre doğaya bağımlı, ekonomik ve biyolojik zorlukları içeren, risklerle dolu üretim alanı olan tarım ve hayvancılık sektörü, özellikle son zamanlarda dünyayı etkisine alan pandemi ile bütün ülkelerde daha da stratejik hale geldi. Sektöre ilişkin politikalar gelişmiş ülkelerde sürdürülebilirlik göz önüne alınarak orta ve uzun vade için belirlenirken, gelişmekte olan ülkelerde ise daha çok kısa dönemli, politik yaklaşımlarla belirleniyor.
Elbette savaşın etkilerini ülkemizde hissediyoruz ve ilerleyen süreçte daha fazla hissedeceğiz. Bu yaşanan üzücü durumlar gıdanın ne kadar önemli olduğunu bizlere tekrar göstermiş oldu. İnsanlık için en önemli konu olan gıda sektöründe dışa bağımlılığı azaltarak yaşanan ve yaşanacak kötü dönemlere önlem almış oluruz.
Efeler Çiftliği olarak savaştan direkt etkilenen bir durumumuz olmamakla birlikte süreci takip ediyoruz. Bu yılki iş ve yatırım planlarımızdan bahsedecek olursak daha kaliteli hizmet verebilmek için önümüzdeki süreçte halka açılmayı planlıyoruz. Çok yoğun bir çalışma dönemindeyiz.