İAR CEO’SU AYŞEN ESEN: ALTIN BİZİM İŞİMİZ...

12:02 - 13.05.2022, Cuma

İstanbul Altın Rafinerisi (İAR), yastık altı altınların ekonomiye kazandırılmasına ilişkin başlatılan ‘Altın Tasarruf Ekosistemi Projesi’nin mimarlarından birisi… Altın bankacılığının başlamasına liderlik yapan İAR CEO’su Ayşen Esen, yastık altında 320 milyar dolar değerinde 5 bin ton altın olduğunu belirterek, “Bu da gayri safi milli hasılamızın yarısına yakın. Dolayısıyla yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması cari açığı daha da azaltacak” diyor.

Ayfer Arslan / INBUSINESS

Ekonomi yönetimi mart ayından itibaren yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması amacıyla önemli bir adım attı. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati tarafından duyurulan 'Altın Tasarruf Ekosistemi Projesi' ile vatandaşlar, altınları karşılığında sisteme dahil banka şubeleri üzerinden haftanın yedi günü istedikleri zaman altın mevduat hesabı açabilecek. Proje sayesinde yastık altında tutulan altınların kaybolma, çalınma gibi riskleri de ortadan kalkacak, banka altın hesapları ilgili mevzuat çerçevesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) güvencesi altında olacak.

Kuyumcu, rafineri ve banka arasında oluşturulan üç ayaklı bu model ile rafinerilerin oluşturduğu kuyumcu ağları üzerinden özel yazılımlar aracılığı ile fiziki altınlar banka hesaplarına aktarılabilecek. Hedef yastık altındaki 5 bin ton altını ekonomiye kazandırarak cari açığın azalmasına katkıda bulunmak. Proje; Banka Altın Değerleme Sistemi, Darphane Altın Sistemi ve Kuyumcu Altın Değerleme (KADSİS) tarafından olmak üzere üç ayrı koldan yürütülecek.

İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) ise bu projenin mimarları arasında... LBMA (London Bullion Market Associaion) tarafından akredite edilmiş, 'Good Delivery List'e dahil olan kapasite açısından dünyanın en büyük 2'nci rafinerisi olan İAR tarafından geliştirilen KAD-SİS projesinin alt yapısının kurulumu, Altın Değerleme Noktaları'nın (ADN) seçimi ve yazılım gibi konular hep İAR'ın emeği ve yatırımı. Zaten bu modelin çıkış noktası da 12 yıl önceye dayanıyor.

2010'da başlatılan Altın Bankacılığı faaliyetleri ile bankaların haftanın belirli günlerinde ve merkezlerde düzenledikleri kampanyalar ile yastık altındaki altının sisteme kazandırılması hedeflenmişti. O tarihlerde bu çalışmaların öncüsü yine İstanbul Altın Rafinerisi'ydi. Özel sektör kuruluşu olmalarına rağmen projeyi bir kamu kuruluşu zihniyeti ile adeta sahiplenen İAR CEO'su Ayşen Esen, konuya verdikleri önemi, "Yastık altındaki altını çıkararak ekonomiye kazandırma konusu A'dan Z'ye bizim işimiz" sözleriyle açıklıyor.

İLK GRAM ALTINI ÇIKARDI

İAR Türkiye'de ilk kez gram altın çıkararak altının standartlaşması ve finansal sisteme dahil edilmesi konusunda ilk adımı 2011'de attı. Esen'e göre, 18 ayar veya 22 ayar gibi altınların finansal sisteme dahil olması mümkün değil, çünkü uluslararası standartlara sahip değil. 24 ayar gibi küçük ölçeklerde gram altın olarak üretme fikri bu doğrultuda hayata geçirildi.

O tarihlerde İAR ve banka iş birliği ile 'Altın Günleri' düzenlenerek vatandaşlardan toplanan altınlar karşılığında altın mevduat hesapları oluşturuldu. 12 yılın sonunda ise 120 ton altın ekonomiye kazandırıldı. Esen, "O yıllarda bir yılda madenlerden 25-40 ton altın çıktığını hesaplarsak; 120 ton hiç de azımsanmayacak bir büyüklük değil.

Neredeyse 4-5 yıllık altın çıkardık" diyor. Ancak yastık altında 5 bin ton altın olduğunu göz önünde bulundurursak ulaşılan büyüklükler yeterli değil. Ancak sistemin sürekliliği ve sürdürülebilirliği konusuna daha fazla kafa yoruldu. Ve toplanan altınların değer tespitini, kişiye bağımlı olmaktan çıkartmak amacıyla bankacılık sistemi ile entegre özel yazılım programları geliştirildi.

Ardından Türkiye'nin 81 ilinde ve ilçelerinde 'Altın Değerleme Noktaları' (ADN) adlı seçkin bir kuyumcu ağı oluşturmak için kollar sıvandı. Böylece 2011'de başlatılan Altın Bankacılığı projesini daha geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla belirli bir gün ve lokasyona bağlı kalmaksızın haftanın her günü en yakın ADN üzerinden altın hesabı açılabilmesine imkan sağlandı.

2020 Temmuz ayında KADSİS adlı Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi projesi ile yine dünyada başka bir örneği bulunmayan bir projeye imza attıklarını söyleyen Esen, "Uzun yıllar süren çalışmalar sonucu ürettiğimiz bu proje ile halkımızın yastık altındaki altınlarının anlaşmalı kuyumcular aracılığı ile sistem içerisindeki banka hesaplarına anında aktarılmasını sağlamak amacıyla özel yazılım ve donanımları geliştirdik" diyor.

1000 ŞUBELİ BANKA GİBİ

Uzun yıllardır yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması ekonomi yönetiminin de hedefleri arasında. Bu amaçla son iki yıl içinde bir yandan Türkiye'nin çeşitli illerinde bu sistemin test çalışmaları sürerken, bir yandan da Hazine ve Maliye Bakanlığı ile görüşmeler başlatıldı. Darphane ve BDDK'nın da katkılarıyla KAD- SİS projesi üzerinde bir yıl boyunca çalışma yapıldı. Nureddin Nebati'nin Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanmasının ardından ise bu süreç biraz daha hızlanarak hükümetin yeni ekonomik modelinde 'Altın Tasarruf Ekosistemi' adı altında yerini aldı.

Halen 60 ilde 175 noktada hizmet verdiklerini belirten Ayşen Esen, 81 ilde bin 500'e yakın noktaya ulaşmayı hedeflediklerini ifade ediyor. Bu hedefe ulaştıklarında ise yıllık 100 ton altının yastık altından sisteme kazandırılması öngörülüyor. Esen'e, "O zaman 1000 şubeli geniş ölçekli bir banka gibi çalışacaksınız" benzetmesini yaptığımızda ise şu yanıtı veriyor: "Hatta bankadan fazlası... Banka hafta sonu ve akşam 5'ten sonra çalışmıyor. Bizim sistemimiz- de ise dilediğiniz gün, sisteme üye olan ADN'ye giderek sadece 10 dakikada işleminizi yapabileceksiniz."

Dolayısıyla Altın Bankacılığı uygulamaları ile haftanın belirli günleri ve merkezleri ile sınırlı olan yastık altı altınların toplanmasında zaman ve mekan engeli ortadan kalkmış oluyor.

KOLYE, YÜZÜK TOPLANMIYOR

Peki, sistem nasıl işliyor? Öncelikle kolye, yüzük veya broş gibi işçiliği yüksek mücevherat ürünleri bu sistemin hedefi değil. Bilezikler, çeyrek altın, yarım, tam veya gram altın gibi nispeten işçiliği düşük ürünlerin yastık altından çıkarılarak bankalarda açılacak mevduat hesapları aracılığı ile ekonomiye kazandırılması hedefleniyor.

Bu sistemden yararlanmak isteyen vatandaş, altınlarını bulunduğu ildeki ADN'ye götürerek değerini tespit ettirip kaydını yaptıracak. Altınların değeri ise tamamen kuyumcunun inisiyatifi dışında İAR, BDDK, Hazine Bakanlığı ve Darphane'nin ortaklaşa çalışması sonucu oluşturulan ve dijital ortamda işleyen yazılım programı sayesinde otomatik olarak belirlenecek.

Eğer vatandaş, teklif edilen değeri kabul ediyorsa bankalar ile entegre olan bu sistem aracılığı ile getirdiği altına karşılık altın mevduat hesabı açtırabilecek. Toplam dört dakika süren bu işlem herhangi bir itiraza karşılık kameralar ile de kayıt altına alınıyor. Ve banka siz daha kuyumcudan çıkmadan "Şu ADN noktasında yaptığınız işlem sonucunda şu kadar altını getirdiniz. Karşılığında 50 gramınız hesabınıza geçmiştir" diye cep telefonunuza mesaj gönderiyor.

ALTIN OLARAK ÇEKECEK

İAR, 2011'de başlattıkları ve o yıllar- da edindikleri deneyimlerden yola çıkarak yeni bir yazılım üzerinde daha çalışıyor, hatta tamamlanmak üzere... Daha önce yaşanan sorunlardan bahseden Esen, şöyle devam ediyor: "Şunu gördük ki, özellikle nihai tüketici açısından baktığımızda, neden bankacılık sistemine getirmiyor? Bir numaralı cevap altınını, altın olarak görmek istiyor. Çünkü altın onun için güvenli bir liman. Eskiden istediği altın karşılığını TL olarak bankadan çekebiliyordu. Şimdi yeni yazılım programımız ile birlikte Ayşe Teyze dilerse 2 gram altınını, altın olarak çekebilecek. Artık telefonunuza gönderilen kod ile ADN'ye giderek istediğiniz gramajdaki altınınızı alabileceksiniz."

GETİRİSİ NE OLACAK?

Şimdi sırada açılacak bu hesaplar karşılığında verilecek getiri konusu var. Çünkü altını sisteme kaydettirmek vatandaş açısından hırsızlık veya doğal afetlere karşı bir koruma sağlasa da 'Ben altınımı niye getireyim, banka bana ne kadar getiri verecek?' sorusu daha çok soruluyor.

Esen de projenin başarısı açısından nema olayını önemsiyor. Zaten geçmişteki uygulamalarda da bankalar, altın mevduat hesaplarına yüzde 2,5'lara ulaşan oranlarda faiz getirisi sunmuştu. Daha sonra değişen ekonomik şartlar ve konjonktürel gelişmeler sonucu bu oranlar yüzde 0,1'lere kadar düştü. Esen, şimdi bu oranların yeniden yüzde 2'ler civarına çıkarılmasını arzu ettiklerini belirtiyor. Esen'in bir başka önemsediği konu ise mevduata sağlanan TMSF güvencesinin artırılması. Şu anda 200 bin liraya kadar olan mevduatın fon garantisinde olduğuna işaret eden Esen, "200 bin liralık altın geçmişte 300 gramdı, bugün 180 gram civarında. Dolayısıyla biz onu 300 gram gibi bir rakama bağlanmasını önerdik" diyor.

Esen ayrıca banka şubelerinde açılan altın hesapları karşılığında kadınlara mikro kredi, küçük işletme kredisi gibi düşük faiz oranları ile kredi kullandırılmasını da öneriyor.

CARİ AÇIK AZALACAK

Peki, toplanan altınlar ne olacak? En önemli artısı ithalata olan bağımlılığı nispeten azaltması. Çünkü Türkiye'de 400 ton civarındaki altın üretimi için gerekli olan hammaddenin 40 tonu madenlerden, 160 tonu hurdadan geliyor. Geri kalanı ise ithal ediliyor. Yastık altından toplanan altın miktarı arttıkça ithalata bağımlılık da azalıyor. Bu da kuşkusuz; ödemeler dengesi açısından cari açık lehine olumlu bir gelişme. Çünkü toplanan altınlar rafineride eritilerek üretim ihtiyacında değerlendirilecek.

HER ZAMAN GÜVENİLİR LİMAN

Altının insanlık tarihi boyunca en güvenilir limanlardan biri olduğuna vurgu yapan Ayşen Esen, özellikle ekonomik-siyasi kriz gibi belirsizlik ortamlarında veya savaşlarda altına olan talebin arttığına dikkat çekiyor.

Covid 19 salgınında da bizzat deneyimlendi. Pandemi patlayınca tüm dünyada başlayan korku ekonomisiyle evini, arabasını satan altına yatırdı. Şu anda da Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yeniden bir korku ekonomisi hakim. Dolayısıyla altın yine dünya genelinde revaçta. Zaten altın onsunun 2 bin doların üzerine kadar tırmanması bu ilginin bir göstergesi.

Esen'e göre, paralar birer kâğıt parçası ve değeri ise ülkenin gücü ile orantılı. Ülke güç kaybettiğinde paranın da değeri kayboluyor. Savaş çıktığında kâğıt paranın da değer kaybettiğini söyleyen Esen, "Altın ise her daim güvenilir bir yatırım aracı ve her zaman kıymetli olmaya devam edecek. Dünyanın her yerinde ortak bir değeri var" diyor.

YURT DIŞI YATIRIMLAR GÜNDEMDE

İstanbul Altın Rafinerisi geçen yıla kadar yıllık 650 ton olan üretim kapasitesini bu yıl bin 100 tona çıkardı. Böylece dünyanın en büyük ikinci rafinerisi konumuna yükselen şirketin hedefi global bir oyuncu olarak yurt dışında yatırımlara devam etmek. Uzun zamandır bu yönde çalışmalar yaptıklarını anlatan Esen, konjonktürel gelişmelere göre bu planlarını hayata geçirmeyi düşündüklerini aktarıyor.

ÇOK SIKI DENETLENİYORUZ

LBMA'ye akredite olan İAR, uluslararası standartlar gereği çok sıkı denetleniyor. LBMA'in dünya genelinde altınla uğraşan finansal kurumlar açısından kabul gören, saygın ve herkesin tanıdığı bir standart olduğunu söyleyen Esen, şirketin sermayesinden ürünün kalitesine ve ayar kontrolüne kadar bir dizi denetim mekanizmasından geçtiklerini anlatıyor.

Her yıl uluslararası bağımsız denetim kurullarının kabul ettiği kurumlardan bağımsız denetim raporları almak zorunda olduk- larını belirten Esen, "LBMA sürekli piyasalardan altınlarımızı toplayarak ayarımızın sürekliliğini tespit ediyor. Dünyanın en önemli firmaları, merkez bankaları gibi kurumlar bizimle çalışıyor ve ihracat listesinde 1,3 milyar dolar ile sektör birinciliğini alıyor, ülke sıralamasında her daim ilk 20'de yer alıyoruz" diyor.

ÜRETİMİN PARÇASI OLMAYI SEVİYOR

Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi mezunu olan Ayşen Esen'in yaklaşık 38 yıllık kariyer hayatında sanayide geçmiş. Mühendis olmayı istemesinin tek nedeni ise üretimin bir parçası olmak. Çünkü Esen'e göre önemli olan para kazanmak değil, para amaç değil sonuç...
Üretmek, ortaya faydalı bir şeyler çıkarmak daha önemli onun için. Mühendis kökenli bir yönetici olarak sektör ayrımı çok fazla yapmadığını söyleyen Esen, kuyum sektörünü ise hareketli olması nedeniyle seviyor.

Ancak 10 yıldır sürdürdüğü İAR CEO'luğu görevini üstlenene kadar ise altınla pek işi olmamış. Yıllar içerisinde kendisini geliştiren Esen, "Önce üretimi daha sonra altını ve sektörü öğrendik" diyor. Dolayısıyla alyansı dışında pek altın takı takmayı sevmese de şu anda sektöre oldukça hakim durumda.

Kendisini, 'işkolik' olarak tanımlayan Esen, işten kalan boş zamanlarında seyahat etmeyi, dünyanın değişik yerlerini görmeyi seviyor. Ayrıca kitap okumaktan hoşlanıyor.

BİZE ULAŞIN