MAKRO KIRILGAN SONUÇ: TARIM ENFLASYONU
Rusya-Ukrayna gerginliği gündemi meşgul ederken tarım emtialarındaki fiyat artışı gözden kaçırılıyor. Küresel bir önlem alınmazsa hizmet sektörüne geçmeye başlayan çiftçileri önümüzdeki dönemde çok arayacağız gibi görünüyor...
Ahmet Akyıldız -Ekonomik Araştırmalar Uzmanı - Yatırım Finansmanı
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nden, merkez bankalarına kadar düzenleyici kuruluşların başı tarım enflasyonu ile dertte. Covid-19'un küresel tedarik zincirini bozması ve deniz taşımacılığındaki yüksek maliyetlere sebep olmasından sonra bir türlü stabilizasyonu sağlayamayan ülkeler, stokçuluğun global bir sıkıntıya dönüşmesinin de önüne geçemedi.
Son bir aylık dönemde herkesin sadece Ukrayna- Rusya gerginliğine odaklanması gerçekten ilginç bir durum. Oysa dünyanın şu anda tarımsal emtia fiyatlarına odaklanması lazım. Yüksek girdi maliyetleri, salgın ve daha belirsiz hale gelen iklim koşulları nedeniyle bu yıl tarımsal emtia fiyatlarının yüksek seyretmesi bekleniyor.
Yaşanan darboğazın arz talep dengesizliklerinden kaynaklı sorunlar olduğunu iddia edip, sorunun kısa sürede çözüleceğini inananlar için aşırı optimistik diyebiliriz. Öncelikle gelinen skandal duruma insanlığın neden olduğunu anlamamız gerekiyor. Son 7-8 senede ABD ve Avrupa'da benimsenen genişletici para ve maliye politikalarının küresel spekülatif emtia piyasasına büyük likidite sağlaması, sorunların ana kaynaklarından bir tanesiydi. Alım satım farkından kar yapmayı hedefleyen traderlerin oyununa yenik düştük diyebiliriz. Bununla birlikte küresel niyeti halis olsa da, altyapısı hazırlanmadan öne sürülen Paris İklim Sözleşmesinin enerji fiyatlarını yukarı yönlü baskılaması kaçınılmaz bir durumdu.
İngiltere merkezli The Hunger Project (Açlık Projesi) adlı yardım kuruluşunun tahminlerine göre ise dünyada 690 milyon insan kronik açlık koşullarında yaşıyor ve bunların yüzde 60'ı kadın. İlaveten, 850 milyon insan da Covid-19'un etkisiyle yoksulluk sınırının altına düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Bir de bunların üzerine daha fazla maliyetli tarım girdisi riskinin nelere sebebiyet verebileceğini düşünelim derim.
FİYAT ARTIŞLARI HIZ KESMİYOR
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) aylık yayımladığı Gıda Fiyat Endeksi'nden derlediği bilgilere göre, gıda fiyatları artışını 2020'nin Nisan ayından bu yana sürdürüyor. Gıda Fiyat Endeksi'nde 2021'in Mayıs ayında kaydedilen değer, Arap- Baharı'nın yaşandığı 2011'den bu yana, yaklaşık 10 yılın en yüksek seviyesine işaret etmiş durumda. Söz konusu ayda 127,8 değerine ula- şan endeks, daha önce Eylül 2011'de 130,4 değerini kaydetmişti.
Endeksteki bu yükseliş en çok bitkisel yağlardan kaynaklandı. Bitkisel yağ fiyatlarındaki artış ağustosta yıllık yüzde 67,9'a ulaştı. FAO raporlarına göre bunun nedeni, biyo-dizel için artan talep ve destekleyici olmayan hava koşulları olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde en yüksek artış kaydedilen ikinci ürün ise yüzde 48,1 ile şeker oldu. Bunda Brezilya'daki olumsuz hava koşullarının arzı azaltmasının etkili olduğu ifade edildi. Söz konusu dönemde et ürünlerinde yüzde 22, süt ürünlerinde yüzde 13,6'lık yükseliş kaydedildi. FAO'ya göre, bitkisel yağ fiyatları endeksindeki artış; palmiye, soya, ayçiçeği ve kanola yağı fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanıyor. Fiyat endekslerine baktığımızda ise global olarak gelirin aynı kaldığı, insani temel ihtiyaç olan gıdaya ulaşımın ise ortalamada yüzde 30 düştüğü bir yıl geçirdiğimizi görüyoruz.
PANDEMİ YENİDEN SAHNEDE
Euro Bölgesi'nde enflasyon yıllık bazda yüz- de 3,4 ile 2008'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Mevsim problemleri, navlunlardaki sert yükselişler ve petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde girdi maliyetlerinin tekrar artıyor olması gibi gelişmeler kısa vadede çözümlenemeyecek sorunlar. Ülkemize baktığımızda tarımsal girdi fiyat endeksinin (Tarım GFE) yıllık yüzde 30'un üzerinde arttığını görüyoruz. Bir önceki yılın aynı ayına göre göre tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksinde yüzde 25,17, tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksinde yüzde 32 düzeyinde artış söz konusu. Bununla birlikte hem Covid-19 ölümleri hem de sıkılaşan mülteci sorununa bağlı ucuz tarım işçiliğine ulaşım sorunları, global olarak ülkelerin dillendirmediği lakin maliyetlerin artmasındaki etkenlerden bir tanesi. Keza özellikle Asya'da sıkılaşan Covid-19 politikaları neticesinde vize problemlerinin artması yükleyici firmaların başka ülkelerde tarımsal girdi operasyonu yapmasını engelleyen unsurlardan bir diğeri.
BİYOYAKIT ETKİSİ
Gelelim enerji fiyatları/tarım enflasyonu ilişkisine... Karbon salınımı yüksek kömür gibi emtialardan uzaklaşmaya başlanılmasının ardından doğalgaz fiyatlarının yüzde 280'lere varacak şekilde zamlanması sistematik enflasyon artış döngüsünü tamamlayan unsur oldu. Ham madde girdilerinde yaşanan artışın yanında hizmet giderlerinin de yükselmesi en sonunda da yükleme, navlun/kargo maliyetlerinin de aynı doğrultuda artması son tüketiciye ulaşan tarım ürününün son 30 senedeki en pahalı meta olmasına vesile oldu.
Henüz dünyamıza verdikleri çevresel hasarın boyutu hakkında tam olarak fikir sahibi olunmamasına rağmen yeşil enerji politikası adı altında ABD, Avrupa ve Brezilya'da çok sayıda gıda ve arazinin biyoenerji için kullanılmaya başlaması mısır fiyatlarında yaşanan artışın en temel sebeplerinden bir tanesiydi.
Olayın elbette bir de safi enerji ayağı bulunmakta, Avrupa'da bir ay vadeli doğalgaz kontratlarının fiyatı Rusya'nın Yamal boru hattı üzerinden aktardığı doğalgazı azaltmasıyla 17 Ocak 2021'de megavatsaat başına 150 euro'nun üzerine tırmandı. Gazprom, ocak ayının 15'inden beri Yamal üzerinden aktardığı gaz miktarını yarıya indirerek 35 milyon metreküpten 17 milyon metreküpe düşürdü. Özellikle Rusya-Ukrayna gerginliğinde Almanya ve Fransa'nın desteğini almaya devam etmek isteyen Rusya için bu standart bir uygulama.
ENERJİ FİYATLARI DA ETKİLİYOR
Rabobank ve FAO'nun '2022: Tarım Enflasyon Raporu' özetlerinde benim de altını çizmeye gayret ettiğim orta vade de sorunların çözülemeyeceği gerçeği gerçekten can sıkan bir durum. Ekonomistler olarak diğer faktörler dediğimiz veri setlerinde de rakamlar pek iç acıcı değil. Enflasyonist baskıların enerji fiyatlarındaki yükseliş, iş gücü kıtlığı, artan kiralar ile gübre, bitki koruma ürünleri ve makine gibi girdi fiyatlarındaki hızlı artışla korelasyona girilmemesi zaten beklenemezdi. Sistematik olarak ele alınmayan, pansuman üzerinden kanseri yenebileceğini zanneden kuruluşların ve devletlerin çok acı bir tecrübeye maruz kalmalarına az bir vakit kaldı.
Kuzey Amerika ve Güney Asya'da gübre fiyatlarında yıllık yüzde 272'lik artış söz konusuyken pirincin kilosuna 1 USD/1 EUR/1 TRY'ye ulaşmayı bekleyen kim varsa bugün- den stok yapmaya başlayabilir. Yarın bu işlerden sıkılıp, yıpranıp hizmet sektörüne kayan çiftçileri dünya olarak mumla arayacağız.