BU ÇABA DÜNYAYA DEĞER...

11:01 - 15.02.2022, Salı

Ülkeler bir yandan küresel ısınmayı önleyecek çalışmalar yürütürken, diğer yandan üretimlerini artırmanın yollarını arıyor…

Belce Örü / INBUSINESS

Doğal kaynakları tüketmeden bugünün ve geleceğin yaşamını programlamak için her zamankinden daha fazla çabayı görmek umut ve mutluluk verici... İklim değişikliğinin neden olduğu doğal afetler pandemi ile birleşince sera gazı emisyonunu azaltmaya ve sürdürülebilir kalkınmaya yönelik atılması gereken adımlar artık zorunlu bir hal almış durumda. Nitekim bu konuda yatırımlar da hız kazandı.

Environmental Research Letters isimli bilimsel dergide yayınlanan inceleme küresel GSYİH'nin 2100 yılına kadar ısınmanın etkilerinin görülmediği duruma kıyasla yüzde 37 daha düşük olabileceğini ortaya koyuyor. Swiss Re Enstitüsü'nün araştırmasına göre Türkiye ise Paris Anlaşması'na uyumlu hedefler benimsemesi halinde GSYİH'de kayıp riskini yüzde 2,5 ile sınırlandırabilirken; önlem alınmadığı takdirde GSHİY'nın yaklaşık yüzde 10,3'ünü kaybetme riski taşıyor.

EYLEM PLANI

Bu doğrultuda AB, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2050'de iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyarken; aynı zamanda sanayisinin dönüşümünü gerektiren yeni bir büyüme stratejisi benimseyeceğini ve tüm politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini açıkladı.

Paris İklim Anlaşması'na imza atan aynı zamanda AB ile ticari ilişkilerini oldukça önemseyen Türkiye'de harekete geçerek Yeşil Mutabakat'a yönelik yeni bir eylem planı hazırladı. Ticaret Bakanlığı'nın hazırladığı eylem planında sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel bir ekonomi, yeşil finansman, temiz, ekonomik ve güvenli enerji arzı, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir akıllı ulaşım, iklim değişikliği ile mücdele ve buna yönelik bilinçlendirme faaliyetleri bulunuyor.

İklim değişikliğine yapılan düzenlemelerde yenilenebilir enerji yatırımları desteklenirken, şirketler rüzgar, güneş, biyogaz, jeotermal enerjiye dönük tesis faaliyetlerini hızlandırıyor. Türkiye'de faaliyet gösteren otomotiv firmaları hibrit veya elektrikli araç üretimini artırıyor, benzinden vazgeçiyor. Tekstilde sorumlu üretim modeli yaygınlaşırken birçok grup geri dönüşüme yönelik geliştirdiği ürünleri müşterileriyle buluşturuyor. Ayrıca zeytin çekirdeğinden biyoplastik üreten Biolive gibi girişimler ise malzeme bilimini mühendislikle birleştiriyor; atıkları değerlendirerek sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor. Bu anlamda metalurji ve malzeme mühendisliği çağımızın en önemli meslek dalları arasında gösteriliyor.

İNSANLIĞIN DÜNYAYA ETKİSİ

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (The Intergovern- mental Panel on Climate Change - IPCC) altındaki Çalışma Grubu I, "İklim Değişikliği 2021: Fiziksel Bilim Temeli" başlıklı raporunu yayınladı. 800'den fazla bilim insanının katkıda bulunduğu, Türkiye de dahil olmak üzere IPCC'ye üye bütün ülkelerin üzerinde anlaştığı rapor, insanlığın dünya üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koyuyor. İnsan kaynaklı emisyonlar, gezegenin değişmesine ve daha az istikrarlı hale gelmesinin temel sorumlusu olarak görülüyor.

626 MİLYON İNSANIN HAYATI TEHLİKEDE

İklim değişikliği insan kaynaklı fakat etkileri de gelecekte insanları ciddi şekilde olumsuz etkileyecek. Lancet'in dünya genelinde 120 uzmanla hazırladığı son 'The Lancet Countdown' araştırması Covid-19 ve iklim değişikliğine dair çarpıcı verilere sahip. İklim krizi küresel olarak hissedilse de, özellikle Düşük ve Orta grup İnsani Gelişme Endeksi'ne (İGE) dahil olan grupları daha da savunmasız hale getiriyor.

Göstergeler İGE'lerin özellikle işgücü kapasitesi ve geçim kaynakları, gıda güvenliği ve hastalık bulaşımı açısından karşılaştığı yüksek riskleri ortaya koyuyor. Küresel iklim değişiklinin etkisiyle 3,1 milyar insanın ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir Raporda özellikle 65 yaş altı ile bir yaş üstü 626 milyon insanın büyük bir hayati tehlike içinde olduğu vurgulanıyor. Gelecekte yüksek sıcaklığın etkisiyle yaşanacak iş gücü kayıpları da iklim değişikliğinin bir başka küresel gündem başlıklarından biri.

MEGA TREND:

Sürdürülebilirlik. Özel ya da kamu olsun kurumlar sürdürülebilir olma konusunda gitgide artan bir baskı görüyor. Yani isteseler de istemeseler de ekonomik hayatta karşılık ve değer görmek için bu trende ayak uyduracaklar.

NASIL GİDİYOR?

Haberler iyi değil, daha çok çalışmak gerekiyor. İklim kriziyle mücadelede toplumu bilinçlendirme hedefi taşıyan Yuvam Dünya Derneği Kurucusu Kıvılcım Kocabıyık, "Şu ana kadar yaşadıklarımız, endüstrileşme öncesine göre küresel ortama 1,1 derece sıcaklık artışının sonucuydu. Ancak sera gazı emisyonlarının artmaya devam etmesi durumunda, küresel sıcaklık artışının 2060'da 4 dereceyi bulması söz konusu."

BİZE ULAŞIN