BÜYÜK İSTİFA HAREKETİ!..
ABD’de yılın ikinci çeyreğinde başlayan büyük istifa hareketinde işini bırakan çalışan sayısı 18 milyonu geçti. Amerika’dan sonra Avrupa Kıtası’na sıçrayan eğilim, en çok İngiltere ve Almanya’yı vuruyor. İş dünyasının ilk kez karşılaştığı bu global işçi devrimi Türkiye’ye de giriş yaptı. Uzmanlara göre özellikle C-Level pozisyonlardaki hareketlilik ile pazarlama, insan kaynakları, teknoloji ve finans sektörlerindeki değişim dikkat çekiyor. Nitekim araştırmalara göre Türkiye’deki çalışanların yüzde 23’ü önümüzdeki 12 ay içinde yeni bir işe geçmeyi hedefliyor.
İpek Alpkökin Olgunsoy / INBUSINESS
ABD Çalışma Bakanlığı'nın Nisan 2021'de dört milyon kişinin kendi rızası ile işinden ayrıldığını duyurması ile başlayan rüzgar, tüm dünyayı saran bir fırtınaya dönüştü.
Açıklanan bu rekor veri küresel çapta esen istifa rüzgarının ilk sinyali olsa da yarattığı yankı artık kulak tıkayamayacak kadar büyük. İK uzmanları ise süreci; düşük ücret ve insanı geri plana atan yönetim zihniyetine karşı yapılan global bir işçi devrimi olarak yorumluyor.
Geçmişte bu denli küresel bir hareketle hiç karşılaşmadığımızın altını çizelim... Ve rakamların da bu eğilimi destekleyecek cinsten olduğunu söyleyelim. Durumun boyutunu anlamak için OECD verilerine bakmak yeterli. OECD'ye üye 38 ülkenin son dönem raporlarını incelediğimizde pandemi öncesine kıyasla iş gücü içerisinde bulunan kişi sayısının 20 milyon azaldığını görüyoruz. Üstelik söz konusu süreçte zorunlu işten çıkarmadan çok istifalar ön plana çıkıyor. PwC'nin dünya genelinde yaptığı araştırmada da işverenlerin yüzde 88'i istifaların arttığına işaret ediyor.
Amerika'da başlayan ve artık bugün Büyük İstifa Hareketi olarak tanımlanan bu eğilimin ilk sıçradığı yer ise Avrupa ve hızlı bir şekilde ilerliyor. Bir sonraki ilerleyişin az gelişmiş ekonomiler olacağı öngörülüyor. Halihazırda Avrupa'daki istatistiklerde Almanya'da yüzde 6'ya, İngiltere'de yüzde 4,7'ye ulaşan istifa oranları dikkat çekiyor. ABD'de ise mayıs ayından bu yana istifa eden kişi sayısı 18 milyonu aşmış durumda. Oranlar giderek yükseliyor. PwC'nin Ağustos 2021'de yaptığı bir diğer araştırmaya göre çalışanların yüzde 65'i yeni bir iş arayışına girmiş durumda. Büyük istifa hareketinin her ülke özelinde farklı gerekçeleri olsa da ana neden çalışanların yaşadığı tükenmişlik sendromu ve pandemi.
"Microsoft tarafından yapılan 2021 İş Eğilimi Endeksi araştırmasına göre iş gücünün yüzde 41'i bu yıl işlerinden ayrılmayı düşünüyor. Diğer çalışmalar da benzer sonuçlar gösteriyor" diyen MY Executive Kurucu Ortağı Müge Yalçın, tükenmişliğe dikkat çekiyor. "Eğilimi hızlandıran motivasyonun, özellikle ön safhalarda çalışanların tükenmişliği ve yaşam önceliklerinin değişmesi olduğu kanısındayım. Bazıları uzaktan çalışmaya devam etmek isterken, diğerleri dijital yükün ve sosyal ilişkilerdeki bağlantı eksikliğinin bitkinliğini yaşıyor" diyor.
Çalışanların well-being'lerinin ve mental sağlıklarının desteklenmediğini hissettiğinde farklı iş arayışlarına yöneldiğini anlatan HumanGroup (IRC Turkey) Genel Müdürü Gaye Özcan ise pek çok kişinin yeni bir kuruma geçmeyi dahi beklemeden pozisyonlarını terk ettiğinin altını çiziyor. Özcan, "Limeade'in araştırmasına göre; çalışanların yüzde 40'ı burn out (tükenmişlik) deneyimledikleri için istifa etti. İşinden hiç memnun olmayan yüzde 28'lik kesim ise çalışacak başka bir iş bulmayı beklemeden işlerinden ayrıldı" diyor.
DENEYİM ETKİSİ
İstifaların bir diğer nedeni de kurumların pandemi döneminde sergiledikleri istihdam stratejileri. Uzaktan çalışmaya geçildiği dönemde, işe alımlarda deneyimi göz önünde bulundurarak kariyerlerinin ortalarında olan çalışanların daha fazla tercih edilmesi, özellikle bu kitlenin istifa oranlarını artırıyor.
Özcan: "Bu durum 30-45 yaş aralığındaki çalışanların istifalarının artmasına neden oldu. İstifaların çoğalmasının bir başka sebebinin ise boşalan pozisyonları doldururken yeteri kadar düşünmeden ve analiz etmeden işe alım yapmak.
LOKAL HAREKETLİLİK
Genel olarak iş dünyasının dertleri aynı olsa da ülke bazlı farklılıklar da yok değil. Bu farklılıkları İngiltere örneği üzerinden açıklayan Wellbees Kurucusu Melis Abacıoğlu, İngiltere'deki iş bırakma gerekçelerinin başında Brexit'in olduğunu anlatıyor. Abacıoğlu, "İngiltere'de Brexit'in etkisiyle kırılan tedarik zinciri bazı iş kollarında personel sıkıntısı yaşanmasına neden oldu. İlgili tüm sektörlerde şu anda istihdam sıkıntısı var" diyor. Tetikleyicilerin farklılığı kadar ülkelerin çalışanlara krizi çözmek için yapıcı önerilerle geldiğine de değinen Abacıoğlu, "Amerika'da konaklama ve yeme-içme sektörlerinde o kadar ciddi oranda istifalar yaşandı ki bu alanlarda işe başlamak isteyenlere 'Sign-in Bonus' yani işe başlama bonusları vaat edildi."
Peki, Türkiye söz konusu krizden ne ölçüde etkilenmiş durumda? Uzmanlara göre özellikle C-Level pozisyonlarda son aylarda önemli hareketlilikler yaşanıyor. Pazarlama, insan kaynakları, teknoloji ve finans sektörlerindeki kilit koltuklardaki değişim ise dikkat çekiyor. "Türkiye'de bir süredir ciddi bir hareketlilik yaşıyoruz. Uzaktan çalışmaya geçişle birlikte, özellikle teknoloji alanında ciddi bir yetenek kaybı yaşıyoruz" diyen Gaye Özcan, global firmaların Türkiye'de yerleşik birçok genci ve profesyoneli daha iyi koşullar sunarak transfer ettiğine dikkat çekiyor.
C- Level pozisyonlardaki değişime de değinen Özcan, "C - Level hareketliliğinin de arttığını görüyoruz. Değişimin, pazarlama, insan kaynakları, teknoloji ve finans sektörlerinde olması bize insanın, paranın ve markanın yönetiminin zorlaştığını, teknolojik dönüşümle birlikte şirketlerin yeni yapılanmalar gerçekleştirmeye çalıştığını gösteriyor. Belki de Covid-19 süreci dönüşüm için bir fırsat olarak görülüyor!" Nitekim Türkiye'de bu etkinin hissedildiği bir diğer alan ise CHRO pozisyonları oluyor.
Beyaz yaka da maddi güvenceden çok çalıştığı iş yerindeki refahını ön plana alarak değişim istiyor. Kaspersky'ın 'İşin Geleceğini Güvence Altına Almak' raporunda da belirtildiği gibi Türkiye'deki çalışanların yüzde 23'ü önümüzdeki 12 ay içinde yeni bir işe geçmeyi düşünüyor. Müge Yalçın; " Çalışanların yüzde 60'ı pandemi koşullarında durumunu korumayı tercih etse de pek çok kişi mesai saatlerini özel yaşamlarına daha iyi uyacak şekilde yeniden şekillendirme konusunda cesaretli davranıyor."
Alınacak önlemlere dikkat çeken PERYÖN–Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Buket Çelebiöven ise "Pandemi döneminde çalışanlarını yeteri kadar desteklemeyen şirketler ekiplerinin gözünde olumsuz bir konuma düştüler. Çalışanlar da daha insan odaklı ve günümüzün çalışma koşullarına adapte olabilmiş şirketlere yöneldiler. Bu hareket sonucunda iş yaşamında çok büyük değişimlerin olacağını göreceğiz."
ÜÇ TEMEL SEBEP
Melis Abacıoğlu, Wellbees Kurucusu
Bu hareketin altında üç temel neden görüyoruz. Birincisi ve en önemlisi, Covid-19 pandemisi boyunca işverenlerin aldıkları önlemlerin yetersiz olması ve çalışanların bu nedenle kendilerini değersiz hissetmeleri yani bireylerin tükenmişlik hali. Pandemi sürecinin etkisiyle bunu özellikle en çok çalışan ama buna karşın emeğinin karşılığını çok az alan sektörlerdeki çalışanlarda yoğun olarak görüyoruz.
Bu çalışanlar yüzde 85 oranında iyi olmadıklarını söylüyorlar ve bu iyi olmama hallerindeki çok sayıda farklı sebebin içinde esenliklerinin iyi olmamasının büyük rolü var. İkincisi pandemiyle birlikte hayatımıza yoğun olarak giren uzaktan ve esnek çalışma modellerine devam etmek istiyorlar. Araştırmalar çalışanların yaklaşık yüzde 80'inin uzaktan çalışmaya devam etmek istediğini, yaklaşık yüzde 54'ünün de esnek çalışma koşulları sunulmadığı takdirde önümüzdeki bir yıl içinde işten ayrılmak istediğini gösteriyor. Üçüncü sebep ise özellikle bazı ülkelerde bir kesimin farklı sektörlerde ve alanlarda daha iyi iş imkanlarının oluştuğunu düşünmeleri. Ne kadar devam edeceğini veya ne ölçüde büyüyeceğini tahmin etmek güç ancak öngörülerimiz bir süre daha devam edeceği yönünde. Çalışan esenliğine önem veren, esenlik isteyen çalışanını dinleyen, esneklik isteyen çalışanının talebini değerlendiren ve kendini buna uygun bir şekilde organize eden şirketlerin bu süreci sorunsuz atlatacağını düşünüyoruz.
7 YENİ TREND
Müge Yalçın MY Executive Kurucu Ortağı
Microsoft'un 31 ülkede 30 binden fazla çalışanın katılımıyla; üretkenlik ve etkinlik düzeylerini ölçmek için Teams, Outlook, Linkedln ve Office 365 gibi uygulamalardan veri toplayarak gerçekleştirdiği çalışma da pandeminin yeniden şekillendirdiği yedi trendi belirliyor. Bu trendler geleceğin çalışma ortamına kuşbakışı bir uçuş sağlıyor.
Bulgular şu şekilde:
1-Esnek çalışma saatleri kalıcı olacak.
2-Liderlerin çalışanları ile olan iletişimlerinde kopukluklar mevcut ve deyim yerindeyse bir uyandırma çağrısına ihtiyaç var.
3-İşletmelerin yüksek verimlilik telaşı bitkin bir işgücünü tetikliyor.
4-Z jenerasyonu risk altında ve onları fethedebilecek yenilikler düşünülmeli.
5-Küçülen ağlar inovasyonu tehlikeye sokuyor.
6-Özgünlük; üretkenliği ve refahı teşvik edecek.
7-Çalışanların becerisi hibrit çalışma dünyasında çok önemli.
Bütün bu çıktılardan hareketle; liderlerinin çalışanlarını gerçekten anlamasını gerekiyor. Liderlerin, çalışanların yaşadıkları konusunda çok daha derin bir empati geliştirmesine ve bu empatiyi harekete geçme ve değişme konusundaki şefkat ve kararlılıkla birleştirmesine ihtiyaç var. Ancak o zaman işverenler, çalışanlarının istek ve ihtiyaçlarını gerektiği gibi yeniden inceleyebilir ve insanların can attığı esneklik, bağlantı, birlik ve amaç duygusunu sağlamaya başlayabilir.
EN BÜYÜK BEKLENTİ KARİYER FIRSATI
Gaye Özcan HumanGroup (IRC Turkey) Genel Müdür
US Labor Department'ın raporuna göre Amerika'da istifalar en çok perakende, profesyonel hizmetler, lojistik ve depolama sektörlerinde gözlemleniyor. İş değiştirmek isteyen çalışanların başlıca nedenleri ise daha yüksek maddi gelir beklentisi ve kariyer fırsatı. Benzer şekilde, her ne kadar büyük IT firmaları çalışanlarını, esneklik sağladıkları için küçük şirketlere kaptırdıklarını belirtseler de teknoloji sektörü istifalardan en az etkilenen sektörlerin başında geliyor. IT sektörünün, hibrit çalışma modeline diğer sektörlere kıyasla daha hızlı adapte olması bunun en önemli nedenleri arasında gösterilebilir. Aynı zamanda teknoloji alanında zaten var olan yarış, IT liderlerinin ortama daha hızlı uyum sağlamalarına olanak sağladı. Teknoloji sektörünü örnek alarak, diğer sektörlerin de hibrit çalışma ve esnekliği şirket yapılarına hızlıca dahil etmeleri önemli bir gereklilik halini aldı. Çalışanların yeni işlerinde aradıkları özelliklerin başında yüzde 40 ile isteğe bağlı uzaktan çalışma seçeneği geliyor. Bunu sırasıyla; daha yüksek maddi gelir, daha etkili yönetim, şirketin reputasyonu ve iş- özel yaşam dengesi takip ediyor.
TÜRKİYE YANSIMALARI DEVAM EDECEK
Buket Çelebiöve PERYÖN Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Bireyler artık işlerini sadece bir kazanç kapısı değil, kendilerine anlam sağlayan, hayatlarına değer katan bir olgu olarak görüyorlar. Bu değerlendirmeler sonucunda da çalışanların gözünde sınıfta kalan şirketler ellerindeki yetenekleri kaybetmeye başladı. Geçtiğimiz Nisan ayında, ABD'de bir ayda işini bırakan çalışanların sayısı tüm zamanların rekorunu kırdı. Temmuz ayında ise bu sayı arttı ve Ağustos ayında bir rekorun daha kırıldığını gördük.
Bu hareketin tabii ki Türkiye'de de yansımaları var ve olacak. Özellikle gençler için iş hayatının koşullarının zorlaşması bu hareketi tetikleyen önemli faktörlerden biri. Nitekim Türkiye'nin Üniversite öğrencileri ve Profesyonelleri için En Çekici İşverenler araştırmasının sonuçlarına göre; bu yıl çokuluslu şirketlerde çalışmayı, yabancı ülkelere seyahat etmeyi ya da oralarda yaşamayı önceliğine alan çokulusçu öğrenci profilinin yükseliş trendine devam ettiğini görüyoruz.
Araştırma sonuçları gençlerimizin gelecekten umutlarını kaybettiğini ve çareyi yurt dışında aradıklarını gösteriyor. Bu durum da önümüzdeki dönemde başta teknoloji ve bilişim sektörü olmak üzere şirketlerin yeni yetenek bulmalarının zorlaşacağını gösteriyor.
Bu konuda verebileceğimiz en önemli tavsiye kurumların çalışanlarına sahip çıkması ve onlara her anlamda yatırımlar yapması. Ayrıca şirketlerin geleceğin insan odaklı iş dünyasında işlerini sürdürebilmeleri için çalışanlarının beklentilerini ve neye ihtiyaçları olduğunu anlayarak İK süreçlerini tasarlaması ve herkes için adil, açık, kapsayıcı ve güvenli bir çalışma kültürü yaratması gerekiyor.