Doymak ya da doymamak...

11:37 - 23.12.2021, Perşembe

"Mars'ta patates yetiştirmek mümkün değil mi?" tartışmaları bir kenara, nüfusu artmaya devam eden gezegenimizde doymanın peşindeyiz. Bunun için yapay zeka dahil her teknolojiyi kullanmaya başladık. Öyle ki 2020'de akıllı tarımda veri toplayan cihaz sayısının 75 milyona eriştiği tahmin ediliyor. 2023'e kadar 40 milyar dolarlık ihracat hedefi olan sektörün geleceği e-tarımda gizli.

İpek Alpkökin Olgunsoy / INBUSINESS

Artan iklim değişikliğinin etkileri tarımsal üretimdeki verimin düşmesine, hasat koşullarının ve ürün kalitesinin bozulmasına bunun sonucunda da gıda kayıplarının yaşanmasına sebep oluyor. Türkiye, böylesi bir kriz ortamında bile coğrafi avantajı düşünüldüğünde tarımsal üretimde, halen kendi kendine yetebilecek ülkelerden biri. Ancak bazı desteklere de ihtiyacı yok değil.

Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2023'e yönelik koymuş olduğu 150 milyar dolarlık üretim ve 40 milyar dolarlık ihracat boyutuna erişebilme yolunda; coğrafi ve iklimsel avantajlarından yararlanma; yüksek teknoloji kullanımı olmazsa olmaz iki unsur olarak önümüze çıkıyor. Sektörü değerlendirirken üreticiye yönelik yapılan destekleri de atlamamak gerekiyor.

2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda belirtilen 'Tarımsal Destekleme Bütçesi' 2020'de, Onbirinci Kalkınma Planı hedefleriyle uyumlu olarak bir önceki yıla göre yüzde 29,4 oranında artırılıp 21,97 milyar lira ulaştı. 2021'de ise bir önceki seviyesi korunarak 22 milyar lira olacağı öngörülüyor.
Rakamların yeterliliği farklı görüş ve tartışmalara sahne olsa da sektör adına tüm kurumların birleştiği tek bir nokta var. O da yerel üretici ve çiftçilere sağlanan desteklerin ve teknoloji kullanımının artırılması gerçeği.

TÜSİAD tarafından hazırlanan Tarım ve Gıda 2020 raporuna göre gıda, içecek ve tarım sektörü toplamda 2,2 milyon üreticiyi, yaklaşık 13 binin üzerindeki üretici örgütlenmesini ve 30 binin üzerinde küçük veya büyük ölçekli firmayı kapsayan bir çerçeveyi ifade ediyor. Aynı araştırmaya göre sulanabilir arazilerin kısıtlı olması, kuru tarım sebebiyle ekilen tahıllarda verim ve kalite düşüklüğü, yaşlanan tarım nüfusu, tarımsal örgütlenmede ve kooperatif sistemindeki ekonomik, hukuki, kurumsal, sosyal ve kültürel sorunlar, sektördeki teşvik ve desteklerin etkilerinin ölçülmemesi sektörün önündeki bazı sorunlar. Düşük seviyedeki Ar-Ge yatırımı ve dijital tarım maliyetlerinin yüksekliği de bir diğer problem. Gelişim ise sürdürebilir tarım politikalarında, Ar-Ge ve dijitalleşmede gizli. Son yıllarda teknoloji, finans ve imalat sektörlerinin tarıma olan ilgilerinin artması ve bölgesel kalkınma politikaları da sektör için olumlu gelişmeler olarak öne çıkıyor.

GELİŞİME AÇIK YÖNLER VAR

Türkiye'nin, tarımsal hasıla bakımından son 10 yıldır Avrupa'da ve dünyada ilk sıralarda bulunduğunu anlatan Anadolu Grubu Tarım, Enerji ve Sanayi Grubu Başkanı Demir Şarman, "Tarıma dayalı sanayimiz güçleniyor; uluslararası iş birliklerimiz, kalite standartlarımız, ürün çeşitliliğimiz ve ihracatımız artıyor. Küçük ölçekli üreticilerimizi destekleyen bütüncül politikalarda, sürdürülebilir, akıllı ve verimli üretim anlamında henüz olmamız gereken yerde değiliz " diyor.

Bu konularda atılan önemli adımlara da dikkat çeken Şarman, "Bu yıl, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat'a uyum amacıyla Ticaret Bakanlığı'nın açıkladığı sürdürülebilir tarım eylem planının bu hedeflere paralel olarak atılan önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. "Bu anlamda özellikle Çiftlikten Çatala stratejisine yönelik kamu ve özel sektördeki paydaşlar tarafından oluşturulan çalışma gruplarının artıyor olmasının sektör adına sevindirici olduğuna değinen Şarman, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'na taraf olması için hazırlanan kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmesini de en önemli gelişmelerden biri olduğuna değiniyor.

AKILLI TARIM ŞART

Bilgi işlem teknolojilerinin tarıma odaklanan yenilikçi yollar tasarladığı e-tarım uygulamaları ile üreticilerin mevcut kaynakları verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanması mümkün olabiliyor.

Hassas tarım olarak adlandırılan çevresel olumsuz etkiler azaltan sensör teknolojileri de tarım alanında iyileştirme sağlayan gelişmelerden biri olarak öne çıkıyor. TÜSİAD'ın raporuna göre 2020 sonunda tarımsal veri toplayan cihazların sayısının 75 milyona eriştiği tahmin ediliyor. Dünya nüfusu 10 milyara yaklaşırken, tarımsal teknoloji ile bütün dünyayı besleyecek çözümlerin de geliştirildiğine dikkat çeken Bunge Gıda Türkiye Ülke Lideri Turgut Yeğenağa, "Yerli tarım ve tarımsal arazilerin verimliliği politikalarının daha önemli hale geleceğini söyleyebiliriz. İçinden geçtiğimiz günlerin gereklerine yönelik stratejilerin iş modeline inovasyon olarak yansımasının başarı için önemli bir etken olacağını öngörüyoruz. "

DOĞAL VE VERİMLİ

Anadolu Grubu'nun yürüttüğü tarım yatırımları gelecek için önemli bir büyüme potansiyeli vadediyor. "Hem bugünün hem de geleceğin sektörü olan tarım; yoksulluğun sonlandırılması, gıda israfının azaltılması, çölleşme ve kuraklıkla mücadele, biyoçeşitliliğin korunması gibi pek çok küresel sorunda stratejik öneme sahip." Anadolu Grubu Tarım, Enerji ve Sanayi Grubu Başkanı Demir Şarman'ın bu tespiti belki de tarımın önemini en iyi analiz eden çıkarımlardan biri. Çünkü 2021 yılında artan iklim değişikliğinin etkileri; tarımsal üretimdeki verimin düşmesine, hasat koşullarının ve ürün kalitesinin bozulmasına, gıda kayıplarının yaşanmasına sebep olmaya başladı. Bu nedenle kurumun özenle üzerine eğildiği konulardan biri de akıllı tarım.

Nitekim grubun tarım şirketi Anadolu Etap, Türkiye'de tarıma dayalı endüstrinin gelişiminde öncü politikalar izliyor. Ancak yapının diğer şirketlerini de unutmamak gerek. Zira, Anadolu Efes Gelecek Tarımda isimli projesi ile 37 yıldır kapsamlı çalışmalar yürütüyor. Migros, milli tarıma önemli katkılarda bulunuyor. Anadolu Isuzu ve Anadolu Motor çiftçilerin de kullanabildiği araç ve ekipmanlar üretiyor. "Tarıma bütüncül bir bakış açısıyla bakıyor, şirketlerimizin çalışmalarıyla ekosistemin pek çok farklı kanalına destek oluyoruz" diyen Şarman, iklim değişikliğinin olası etkilerini yönetebilmek ve doğal kaynakların verimli kullanımı için çalışmalar yaptıklarını anlatıyor. Şarman, "Akıllı tarıma ve doğal kaynakların verimli kullanımına yönelik yatırımlar yapıyoruz. Planlamalarımızı destekleyecek çözümleri, teknolojileri ve akıllı tarım uygulamalarını kullanıyoruz."

TARIMDA DÖNÜŞÜM

Önceliklerinin müşterilerinin beklentilerini karşılarken doğal kaynak kullanımında maksimum verim, kalite ve tasarruf sağlayacak teknolojilere yönelmek olduğuna değinen Şarman, "Biyoteknik mücadele yöntemlerine ve akıllı tarım uygulamalarına odaklanıyoruz" diyor. "Ar-Ge merkezimizde hem yeni ürün geliştirmek üzerine hem de sektörümüze destek olacak yeni teknolojiler geliştirme noktasında çalışmalar yapıyoruz."

Anadolu Etap ile taze meyve ve meyve suyu sektörüne bugüne kadar 350 milyon dolarlık yatırım yapan grup, Ar-Ge faaliyetlerine de yoğunlaşmış. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından tescilli, iki Ar-Ge merkezinde yalnızca meyve ıslahı üzerine değil; üretimden son tüketiciye kadar olan her süreçte çalışma yaptıklarını anlatan Şarman, "Çiftliklerimizde yüzlerce meyve çeşidi üzerinde çalışıyoruz. Türkiye'ye ilk defa getirilen meyve türleri yetiştiriyoruz. Akıllı tarıma ve doğal kaynakların verimli kullanımına yönelik yatırımlar yapıyoruz" diyor.

ZEYTİN EMİN ELLERDE

Ağaç sayısı bakımından zeytinde dünya sıralamasında ikinci sırada bulunan Türkiye'nin bu binlerce yıllık kültür mirası dijitalleşmeyle gelişiyor. Komili, Kırlangıç, Salat ve Sezai Ömer Madra markalarıyla faaliyet gösteren Bunge Türkiye geçmişle gelecek arasında köprü kurarak bu alandaki yatırımlarını artırıyor.

Çalışanlarına yönelik yaptığı dijital yatırımlarla tarım sektörünü şekillendiren kurum, kültür mirası sayılan zeytin ağaçlarına da sahip çıkıyor. Anıt niteliğindeki zeytin ağaçları için başlattığı projesi ile tarihe tanıklık etmiş olanları tespit edip, kayıt ve koruma altına alınmasına öncü oluyor. Bunge Türkiye, böylece sürdürebilirlik kavramına aslında alışılagelmiş teknolojik ezberlerin dışında geleneksel bir yaklaşım da katıyor.

"Şimdiye kadar Ayvalık ilçesi sınırlarında 81 anıtsal zeytin ağacı tespit edildi. Balıkesir, Ayvalık'ta başlayan ve Manisa civarında devam eden projemizin hedefinde tüm Türkiye var. Ülkemizdeki 400 yaş ve üzeri zeytin ağaçlarının korunmasına öncülük edeceğiz" diyen Bunge Gıda Türkiye Ülke Lideri Turgut Yeğenağa, bölgesel üreticilerle el ele vererek daha iyi tarımı uygulamalarının desteklenmesi gerektiğine inanıyor.

Bunun için farklı yayınlar çıkartan, Ayvalık Zeytin Hasat Şenlikleri gibi organizasyonlara imza atan kurum, fabrikalarında da sıfır atık politikası yürütüyor. Günümüzde tarımsal teknoloji ile tüm dünyayı besleyecek çözümler geliştirildiğine dikkat çeken Yeğenağa, "Tarım uygulamalarının insansız sistemlerle yapılabilecek noktalara geleceğini söyleyebiliriz. Yakın gelecekte örneğin zeytinyağındaki polifenol gibi antioksidanların daha kesin sonuçlarla elde edilmesi ve fonksiyonel zeytinyağlarının tüketicilere sunulması beklediğimiz gelişmeler arasında" diyor. Ancak kurumun üzerinde durduğu insan faktörü ve çalışanlarına yaptığı yatırım da dikkat çekiyor.

DİJİTAL YOLCULUK

Öyle ki Bunge Türkiye, insan kaynakları alanında ekipleri- ne modern bir çalışan deneyimi sunmak için dijital bir yolculuğun içine çoktan girmiş. Bu dijital dönüşümle, rutin süreçlerde tüm ekiplere verimlilik katarak Bunge'nin küresel hedefi olan operasyonel mükemmelliği sağlamayı hedefliyor. Yeğenağa, "Bünyemizde oluşturduğumuz bulut tabanlı eğitim sistemimiz çalışanlarımıza ilham vermek, onları güçlendirmek ve gelişimlerini desteklemek için tasarlandı. Çevirim içi olarak ulaşabilecekleri makaleler, e-kitaplar, podcast'ler, videolar, kurum içi eğitim materyalleri ile bu- gün ve gelecek için çok daha donanımlı hale geliyorlar."

BİZE ULAŞIN