Atölyeden devler ligine...


Türkiye'de kamu eli ile başlatılan sanayi hamlesi, bügün adeta altın çağını yaşıyor. Dünyanın üretim üssü haline gelen Türkiye, adım adım devler ligine yaklaşıyor. Bir zamanlar temel ihtiyaçlarını bile üretmekte zorlanan yerli sanayi, bugün kendi İHA ve SİHA'sını üretiyor. Sırada ise yerli otomobil TOGG var…
Feride Cem / INBUSINESS
Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden doğan Türkiye'nin Cumhuriyetin ilanından sonra kamunun kıt imkanlarıyla başlattığı sanayi hamlesi bugün adeta bir başarı hikayesine dönüşmüş durumda. Anadolu'nun çeşitli şehirlerin- de şeker, dokuma, demir-çelik, mühimmat, havagazı, fişek, çimento fabrikalarıyla tohumları ekilen Türk sanayisi, bugün ülke ekonomisinin ana dinamosu konumuna gelmiş durumda.
Hayli sancılı geçen Türkiye'nin sanayileşme yolculuğunda kamunun yanı sıra Anadolu'nun cesur müteşebbislerinin de önemli bir rolü olduğunu söylemek mümkün. Ağırlıklı olarak el yapımı makine ve dokuma tezgahlarıyla yaptıkları üretimlerini 80'lerden sonra hızla fabrikalaşmaya dönüştüren Türk müteşebbisleri, bugün yurt içinin yanı sıra yurt dışında yaptıkları yatırımlarla da adından söz ettiriyor.
Başta otomotiv ve yan sanayi olmak üzere olmak üzere, elektronik, beyaz eşya, makine, demir-çelik, tekstil gibi birçok farklı sektörde konumunu her geçen gün güçlendiren sanayi sektörü, özellikle savunma sanayinde son yıllarda gösterdiği başarı ile dikkatleri üzerine çekiyor. Bugün yüzde 70'in üzerinde yerlilik oranıyla çalışan savunma sanayii 10 milyar dolarları aşan cirosu, 3 milyar dolarları aşan ihracatı ile bu alandaki iddiasını ortaya koyuyor. Seri üretimi için gün sayan Türkiye'nin otomobili TOGG'un üretime geçmesiyle sanayi sektörü yolculuğunu gerçek anlamda taçlandırmış olacak...
YILDIZI PARLADI
Büyümesi ile dünyanın önde gelen ekonomilerine meydan okuyan Türkiye'nin yüksek performansını sahadan net bir şekilde görmek mümkün. Pandeminin dünya ekonomilerinde yarattığı ağır tahribata rağmen, yurdun doğusundan batısına birçok tesis, bugün yurtdışı ve yurtiçinden aldığı siparişleri yetiştirmek için harıl harıl çalışıyor. Dünyanın önde gelen üreticileri pandemiyle birlikte ciddi kan kaybına uğrarken dünyanın üretim üssü olmayı başaran Türk sanayisi, tedarik zincirinde yaşanan büyük kırılmayla birlikte Asya'daki dev üreticilerin en büyük alternatifi olmayı başardı.
Navlun maliyetlerinde yaşanan büyük artışla Batılı firmalar için yakın ülkelerde üretim yaptırmanın avantajlı duruma gelmesi adeta Türk sanayicisinin yıldızını parlattı. Dev alıcı grupları tarafından sipariş yağmuruna tutulan üreticiler, kurdukları yeni tesislerle artan talebe yanıt verme telaşında.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından hazırlanan Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşunun üretimden satışları pandeminin gölgesinde geçen 2020'de önceki yıla göre yüzde 15.3 artarak 1 trilyon 179 milyar liraya yükseldi. Şüphesiz elde edilen büyümede ihracat önemli bir rol üstleniyor.
Batının üretim ve tedarik üssü konumuna yükselen Türkiye'nin eylül ayında ihracatı 20.8 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinde ilk kez 20 milyar doları aşarak rekor kırdı. Eylülde geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 23 sektör ihraca- tını artırırken 2.6 milyar dolarlık ihracatla çelik sektörü, sektörler arasında ilk kez zirvede yer aldı. Yılın ilk 9 ayında, yüzde 36'lık artışla 161 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Son 12 ayda yapılan 212,2 milyar dolarlık ihracatla 211 milyar dolar olan yıllık hedef de aşılmış oldu.
HAZIRLIK ŞART
İhracatta Cumhuriyet tarihi rekorları kırarak yoluna devam eden Türk sanayicileri için Avrupa Yeşil Mutabakatı kritik bir dönemeç oluşturuyor. Mutabakatı kapsamında Türk şirketlerinin en büyük pazarları AB'ye ihracat yaparken yakın gelecekte karbon salım kriterlerini karşılamaları gerekecek. Mutabakat kapsamında Avrupa Birliği 2030'a kadar karbon salımını yüzde 50 azaltmayı, 2050'de ise sıfırlamayı hedefliyor.
Şüphesiz bu gelişme Türk sanayicisi için de büyük önem taşıyor. Çünkü AB sınırda karbon düzenlemesi yaparak ithalat ve ihracatta da yeşil mutabakat kurallarını partner ülkeler için işletecek. Dönüşümü sağlamak için 1 trilyon euroluk bütçe ayıran AB, Türkiye'nin ihracatında yüzde 41.3'lük payla ilk sırada yer alırken, Türkiye yaptığı ithalatın da yüzde 33.4'ünü buradan karşılıyor. Bu nedenle Türk sanayiciler bu konudaki regülasyonları yakın takibe almış durumda.
Türk şirketleri, rekabet güçle- rini kaybetmeleri veya bu yeşil dönüşümü gerçekleştiremeyerek karbon vergisi ödemek zorunda kalmaları durumunda, finansmana daha pahalı ulaşmaları şirketlerin maliyetlerini artırarak, rekabet güçlerini düşürecek. Dolayısıyla yeşil dönüşümü sağlamayı başaran Türk sanayicisine kapılar sonuna kadar açılmış olacak. Türk sanayisinin geldiği nokta ve üretim kabiliyetinin yüksekliği yabancı yatırımcıları da cezbediyor.
YABANCI YATIRIMCI AKINI
Son 10 yılda hayata geçirdiği yapısal reformlarla Türkiye, pek çok uluslararası yatırımcının dikkatini çekti. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi verilerine Türkiye, 2020'de yüzde 16'lık payla Polonya'dan sonra en çok tercih edilen ikinci ülke oldu. İmalat sanayi Türkiye'de en fazla UDY çeken sektör olarak öne çıktı. Son 17 yılda Türkiye'deki UDY girişinin büyük bir kısmı Avrupa, Kuzey Amerika ve Körfez ülkelerinden gerçekleşirken, Asya'nın payı da belirgin bir şekilde artış gösteriyor.
Özellikle Çinli firmaların doğrudan yatırım üssü haline gelen Türkiye, ardı ardına yatırım almaya devam ediyor. Farklı alanlardan birçok yatırım için Türkiye'yi yatırım rotasına alan Çinlilerin teknoloji yatırımları öne çıkmaya başladı. Akıllı telefon üretimi ile bilinen dünya devi Oppo, Techno, Xiaomi gibi firmaların doğrudan yatırımlarıyla Türkiye, üretim üssü olmaya başladı.
YENİ DÜNYAYA GİDEN YOL ENDÜSTRİ 4.0'DAN GEÇİYOR
Dünya ihracatında aldığı pay Cumhuriyet tarihinde ilk kez yüz- de 1'in üzerine çıkan Türkiye'nin gündemindeki en önemli ko- nulardan biri de Endüstri 4.0. 2010 sonunda Almanya'da lanse edilen Endüstri 4.0 bilişim teknolojileri ile endüstriyi bir araya getirmeyi hedefliyor.
Türk sanayisi için kritik bir öneme sahip olan Endüstri 4.0 devriminin hayata geçebilmesinin en önem- li ön koşullarından biri, şirketlerin dijital dönüşümlerini tamamlamış olması. Bu nedenle pandemiyle birlikte şirketlerin gün- demine yoğun olarak oturan dijital dönüşüm yatırımlarının bu süreci olumlu etkilemesi bekleniyor. Dijital dönüşümünü ta- mamlayan şirketlerin rakiplerine göre avantajlarını artırması söz konusu. Yaptığı yatırımlarla ve yüksek üretim kabiliyetiy- le Endüstri 4.0'ı harmanlamayı başaran firmalara yeni dünyanın da kapısı aralanmış olacak.
SANAYİCİLER OLARAK YOL AYRIMINDAYIZ - Ayhan Zeytinoğlu - Kocaeli Sanayi Odası Başkanı
"Türk sanayisi geçmişten bugüne çok yol kat etti. Üretim gücü olarak gelişmiş ülkelerle boy ölçüşecek duruma gelen sanayiciler olarak şimdi önümüzde Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi kritik bir dönemeç var. Bence sanayici için bu durum hem tehdit hem de içinde fırsat barındırıyor. Türk sanayicisinin ben dönüşmeyeceğim deme lüksü yok. Zaten Türkiye Paris Anlaşmasını imzalayarak bu konuda duruşunu ortaya koymuştur. AB'ye tam üyelik hedefi olan bir ülkenin sanayicileri olarak yol ayrımındayız. Mutabakat kapsamında istenen kriterleri AB fonlarını da kullanarak karşılayabilecek duruma gelmemiz şart. Trene zamanında binerek eksiklerimizi tamamlamamız gerekiyor. Çünkü AB bu konuda ciddi bir fonu devreye almış durumda. Türk sanayicisi için bu fonlardan faydalanmak önemli. Çünkü bu dönüşümün ciddi bir finansal maliyeti var. Kaybedecek zamanımız yok. Bunu yaparak ciddi rekabet avantajı elde edebiliriz. Kömürden çıkmamız şart, bu bizim için olmazsa olmaz önemli bir kriterdir."
YÜKSEK ATLAMA
Beyçelik Holding, otomotiv yan sanayi, enerji ve iklimlendirme alanlarında faaliyet gösteriyor. Daralan pazarlara rağmen ihracat yaptıkları ülkelerdeki pazar paylarını koruduklarını söyleyen Beyçelik Holding CEO'su Baran Çelik, "2020'yi 155 milyon dolar ihracatla tamamladık. Bu yıl için ihracatta hedeflediğimiz yüzde 22'lik artışa ulaşacağımızı düşünüyorum. Grubumuzun 2020 yılı cirosu 4 milyar 932 milyon TL olarak gerçekleşti. Ciromuzda ise sene sonunda yüzde 40'lık artış öngörüyoruz" diyor.
ŞASİ ÜRETECEK
Faaliyet gösterdikleri tüm alanlarda yatırım planla- rını sürdürdüklerine vurgu yapan Çelik, otomotiv alanında faaliyet gösteren Beyçelik Gestamp'ın Türkiye'nin en büyük tedarik sanayi şirketlerinden biri olduğuna dikkat çekiyor ve ekliyor:
"Otomotivde ilave üretim tesis yatırımlarımızı 2025'e kadar tamamlayacağız. Bu kapsamda Bursa Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi'ndeki (TEKNOSAB) yatırımımıza hızlı bir şekilde devam ediyoruz. Otomotiv alanında faaliyet gösteren şirketlerimizden Beyçelik Gestamp Otomotiv, Beyçelik Gestamp Teknoloji ve Kalıp, Çelikform Gestamp olarak yatırımı başlattık. İlk üretim bu yıl sonunda Teknoloji ve Kalıp'ta başlayacak. Bursa'nın yanı sıra Kocaeli Gebze ve Romanya'da da yatırımlarımız olacak. Türkiye'de şasi üzerine kurulu ilk firma özelliği taşıyan şirketimizin üçüncü yatırımını da TOSB'da gerçekleştiriyoruz. Verimliliği yüksek, sıfır hata odaklı, endüstri 4.0 alt yapısıyla hayata geçireceğimiz fabrikamızda müşterilerimizin gelecek 10 yılda üretecekleri araçlarına şasi ürünleri sağlayacağız. 2022 yılı sonunda üretime geçmeyi hedefliyoruz."
İklimlendirme sektöründe faaliyet gösteren Warmhaus'un fabrikalarını Bursa TEKNOSAB'a taşımak üzere yatırımının temelini atan şirket, 2022'nin ikinci çeyreğinde burada üretime başlamayı planlıyor. Yatırımın devreye alınmasıyla birlikte kombi üretiminde yüzde 100, panel radyatör üretiminde ise yüzde 50 kapasite artışı hedefleniyor. Yenilenebilir enerji alanında Beyçelik Gestamp Yenilenebilir Enerji'nin 3 RES Projesi bulunuyor. Çelik, "Bu santrallerimizde kapasite artışı için yaptığımız yatırımları 2022 sonuna kadar tamamlayıp toplam kurulu gücümüzü 226 MW'ya çıkartmayı hedefliyoruz. RES'lerin dışında güneş enerjisi ve hybrid santral alanlarında yatırım planlarımız da var" diye konuşuyor.
YENİ NESİL İHTİYAÇLAR
Çelik, "İş yapış şeklimizi yenileyecek şekilde esnek yapılar oluşturduk. Odağımızda sadece ekonomik performans sağlamak yok. İnsanı, çevreyi ve teknolojik alt yapımızı bir bütün olarak ele alarak hedefler oluşturuyoruz" diyor.
MİKRO FABRİKALAR GELİYOR
Mikro-fabrikalar yavaş yavaş üreticilerin gündemine girmeye başlarken Kütahya Seramik tek çatı altında Türkiye'nin en büyük fabrikasıyla geleceği karşılıyor.
Kütahya Seramik, pandemide üretim ve ihracatını önemli oranda artırmayı başardı. Üretiminin yüzde 40'ını 73 ülkeye ihraç eden şirket, yurtdışı satışlarını geçen yıl yüzde 21, bu yılın ilk altı ayında ise yüzde 48 oranında artırdı. NG Kütahya Seramik Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, "Özellikle ABD, Almanya, Fransa ve İspanya pazarlarındaki varlığımız her geçen gün daha iyi bir noktaya gidiyor. İsrail ve Irak ise lider pazarlarımız durumunda" diyor.
2021'i üretim, ciro ve ihracat olarak hedeflere uygun bitirmeyi planladıklarını söyleyen Güral, şunları anlatıyor:
"Yurt içi ve yurt dışında artan talepleri karşılamak için yeni fabrika yatırımımızı hızlandırdık. Öz sermayemizle yaklaşık 2 milyar TL'lik yatırımla Kütahya'da 8'inci fabrikamızı açmak için çalışmalarımız sürüyor. Üç etap halinde gerçekleştireceğimiz fabrikamızı tam kapasite olarak 2023'te hizmete açmayı planlıyoruz. Fabrikamızın günlük üretim kapasitesi 90 bin metrekare olacak ve 1.000 kişiye de istihdam kapısı açacağız. Burası tek çatı altında üretim yapan Türkiye'nin en büyük seramik fabrikası olma özelliğini taşıyacak. Çevreye duyarlı yeşil tesis olarak kendi elektriğini kendisi üretecek. Gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak için sürdürebilirliği iş yapış şekillerimizin ayrılmaz bir parçası haline getirmek durumda olduğumuzun bilincindeyiz."
YENİ ŞARTLAR
Pandemide mermer, ahşap, beton ve doğal taş dokulu tasarımlara büyük bir yönelim olduğuna dikkat çeken Güral, "Çevreyle dost, anti-bakteriyel ve kendi kendini temizleyen seramiklere talep arttı. Zengin ürün çeşitliliğimizle ihtiyaçlara hızla cevap verebildik. Bunun yanı sıra pandemi şirketlerdeki dijital uygulamalara geçişi de hızlandırdı. Pandemi yepyeni bir dünya yarattığı gibi, şirketleri her bakımdan yeniden dizayn etti" diye konuşuyor. Lojistik ve depolama alanında yeni nesil çözümler, ham madde ve stok yönetiminde yeni yaklaşımların gündemde olduğunu söyleyen Güral, şöyle devam ediyor:
"Şu anda robotik üretimin, teknolojik süreçlerin coğrafi etkisi tartışılıyor. Bu değişime en hızlı adapte olan kazanacak. Üretim, Ar-Ge, lojistik, dijitalde pazar yönetimi, reklam ve iletişimde ciddi ve yeni düzenlemeler yaptık. Ar-Ge ve teknoloji yatırımlarımız sürüyor. Yeni fabrikamız baştan sona Endüstri 4.0 teknolojisi ile donatılacak ve Türkiye'de ilk olarak seramik üretiminde DDG (Dijital Decoration&Glazing) teknolojisi kullanacak."