Romantik elementin hediyesi
Artık fabrikalarda karbon emisyonunu yüzde 25'in üzerinde düşürmek mümkün. Üstelik aynı anda hem kömür, hem de elektrik tüketiminde yüzde 30'a varan oranda tasarruf sağlamak da… Baca gazından 'romantik element' hidrojen üreten yerli girişim Phonenix Enerji, geliştirdiği teknolojiyle sürdürülebilir bir geleceğin kapılarını aralıyor.
Mustafa Orhun Çetin / INBUSINESS
Fabrika baca gazlarında, karbonmonoksiti yüzde 90'ın üzerinde engellerken karbondioksit emisyonunu yüzde 27'ye kadar düşürmeyi başardık." Bu iddialı rakamlar 30 yaşındaki Yusuf Furkan Ergür'e ait. Ergür, patenti kendisine ait olan bu teknoloji sayesinde bugün Türkiye'de pek çok fabrikada hem karbon emisyon oranlarının azaltılmasını hem de yakıt ve elektrik tasarrufunu sağlıyor.
Ergür'ün lise üçüncü sınıfta motosikletlerde yüzde 22 oranında güç artışı ve yüzde 3 oranında tasarruf sağlayan bir sistem geliştirerek TÜBİTAK'ın yarışmasında altıncı olmasıyla başlayan 'mucitlik' yolculuğu artık yeni bir evreye giriyor. 2019'da start-up olarak kurduğu Phoenix Enerji'de son dönemde yoğunluk had safhada. Bir yandan Ar-Ge çalışmalarıyla hem var olan teknoloji geliştirilmeye ve yeni teknolojiler üzerinde çalışılmaya devam edilirken diğer taraftan ürünün satışı ve yeni yatırımcılar için Roadshow hazırlıkları sürdürülüyor.
Yusuf Furkan Ergür, yaptığı Ar-Ge çalışmaları sonucunda icat ettiği bir filtreleme sistemiyle bacalardan çıkan gazlardan hidrojeni ayırarak fabrikanın isteğine göre yakıt olarak kullanma, enerjiye dönüştürme ya da direkt olarak hidrojen formunda değerlendirilebilmesini sağlıyor. Küresel hidrojen üretiminin yüzde 90'ından fazlası fosil yakıtlardan elde edilirken birincil kaynak ise doğal gaz. Doğalgazın bozumu ile de hidrojen üretimi yapıldığını belirten Ergür, "Biz diğer firmaların aksine bir şeyi tüketerek değil, mevcut tüketimin olduğu yerde hidrojeni üretebilir hale geldik" diyor.
Hidrojen üretilen sistem fabrikalara entegre edildiğinde emisyon oranını düşümenin dışında, tasarruf sağlandığını da söyleyen Ergür, "Hidrojeni yanmaya göndermek yerine fabrikanın ana pahalı ürünü kömürse onun yerine, yan pahalı ürünü elektrikse elektriğe çevirerek sunabiliyoruz. İki türlü de emisyon oranlarını düşürebiliyoruz. Karbonmonoksit ve karbondioksitin yanı sıra hidrojen çok hızlı bir yanma sağladığı için zararlı azot oksit (NOx) gazları da ortadan kalkmış oluyor" diyor.
AB RUHSATI
Ergür pandemi öncesi üç firmayla yatırım görüşmesi yaparken şu an bu sayının 20'nin üstünde olduğunu belirtiyor. Küresel ısınmayı 1,5 derece düşürme amacıyla Avrupa'nın odaklandığı Yeşil Mutabakat bu ilginin en önemli aktörü. Karbon vergilendirmesi ve finansman kuruluşlarının çevreci projelere daha uygun ve kolay kredi vermesi de talebin bu alana yönelmesini sağlıyor.
Girişimin sektör bazında en önemli potansiyel müşterileri ise AB pazarına ihracat yapan ağır sanayi şirketleri. Bilindiği gibi demir çelik, çimento gibi ağır sanayi ürünlerinin en büyük pazarı AB. Hal böyleyken firmaların AB şartlarına uyma zorunluluğu Phoenix Enerji'nin filtreleme sistemine olan talebi de artırmış durumda. Zaten öncelikli hedeflerini çimento fabrikaları olarak belirleyen Ergür'ün sonraki hedef alanları ise; biyogaz, termik santraller ve cam sanayii.
YÜZDE 69 ARTAN VERİMLİLİK
Hidrojenin elektriğe çevrilebilmesi için gerekli olan kojen sistemlerinin 700 bin dolar seviyelerinde olduğunu belirten Ergür, yüksek maliyetlerin fabrikaların yatırımın dönüş süresine etkisi nedeniyle farklı arayışlara girmek zorunda kalmış. Böylelikle Phoenix Enerji, Ar-Ge çalışmasıyla normalde doğalgaz için üretilen jeneratörleri hidrojen üretiminde kullanmak üzere geliştirmiş ve çok daha düşük maliyetler ile hidrojenden elektrik üretmeyi başarmış. Ergür, Ar-Ge'nin şirket DNA'sında olduğunu belirtirken, "Bu geliştirmeleri ciromuzun yüzde 60'ından fazlasını Ar-Ge çalışmalarına aktararak yapıyoruz" sözüyle de destekliyor.
Hidrojen yanma hızı ve kalorifik değer bakımından hem doğalgaz hem de kömürden daha etkin bir madde. Peki böyle tehlikeli bir elementi yüzlerce kişinin çalıştığı bir fabrikaya entegre etmek güvenilir mi? Firmaların hidrojen üretimini duydukla- rında oluşan çekincelerinin nedeni de maddenin bu tehlikeli yapısı. Bu noktada Türkiye'de henüz bir standart olmadığını belirten Ergür, güvenlik önlemlerini AB standartlarına göre aldıklarını söylüyor ve ekliyor, "100 bin liralık bir projenin 35 bin lirası güvenlik ekipmanlarına harcanıyor."
Hidrojeni değerli kılan da aslında güvenlik endişesinin temelini oluşturan bu yanma hızı ve ısıl değeri. Doğalgaz bozularak elde edilen hidrojenin enerji değeri yüzde 69 daha fazla. Bu nedenle sadece içindeki hidrojeni almak üzerine iş stratejisini oluşturan kurumlar var.
ARAÇLARA ELEKTRİK ÜRETEBİLİR
Diğer taraftan hidrojenin, yakıt olarak da kullanılması mümkün. Özellikle biyogaz tesislerinden elde edilecek hidrojenin, şehirlerin elektrikli araçlar için ihtiyacı olan elektriği üretebileceğini söyleyen Ergür, "İstanbul, sahip olduğu üç biyogaz tesisiyle şehirdeki araçların üçte birini hidrojenle çalıştırabilir. Türkiye'deki pek çok şehir, araçlarının ihtiyacını karşılayacak şekilde hidrojen üretebilir" diyerek önemli bir noktaya değiniyor. Bugün şehir trafiğinde ve lojistikte kullanılan araçlar en büyük emisyon kaynaklarından biriyken, elektrikli araçlar ne kadar masum?
Tamamen yenilenebilir kaynaklar ile üretilmeyen elektrik ile doldurulan bu araçlar kendileri direkt olarak emisyon üretmese de kullandıkları elektrik büyük ihtimalle doğalgaz ya da termik santraller aracılığıyla üretiliyor. Kömürle çalışan termik santraller ise hatırı sayılır bir emisyon üreterek elektrikli araçların emisyon üretmeme açığını kapatabiliyorlar.
Ergür'ün hedefi çöpün yakılmasıyla ortaya çıkan biyogaz tesislerini geliştirerek hidrojen üretmek. Bunu gerçekleştirmek için partner arama çalışmalarınınsa devam ettiğini belirten Ergür, firmaların biyogazın içindeki doğalgazı hidrojene çevirememelerinin nedenini, diğer gazların içinden alamamaları olarak açıklıyor ve "Biz ayrıştırıcımızla bunu diğer gazlar içinden alarak emisyon salmadan yakabiliyoruz" diyor. Hidrojenin içinden alındığı diğer gazlar da yeniden biyogaz üretimi yapmak için depolama tesisine gönderiliyor ve hem emisyon üretimi maksimum seviyede azalıyor hem de biyogaz tesisinin verimliliği yükselmiş oluyor. Böylelikle fazla elektrik üretimi sonucunda üretilen hidrojen sayesinde hidrojen yakıt hücreli araçlar gerçek anlamda emisyon üretmeden yollara çıkabilir.
YAYGIN KULLANIM İMKANI
Ergür, hidrojen gazının 8 metreküpünün piyasada bin 500-iki bin lira aralığında satın alınabildiğini belirtiyor ve fabrika içlerine fırınlar koyarak hidrojeni yerinde üretmeyi planladıklarını söylüyor. Ayrıca hidrojen karbondioksit gazı ile bir araya getirildiğinde metanole dönüşebiliyor. Bu sayede hem taşıma maliyetleri azalıyor hem de taşıma sırasındaki tehlike ortadan kalkıyor. Metanol istenirse yediye bir emisyonla kömür yerine yakılabilirken taşınma sonrası yeniden hidrojene de dönüştürülebilir. Ergür, "Metanole dönüştürülen hidrojen sadece yüzde 3 enerji kaybı yaşarken taşıma maliyetleri düşünüldüğünde çok küçük bir rakam" diyerek devam ediyor: "Metanol kimya sektöründe kullanılan bir alkol. Bu ürünün de ton fiyatı 500 dolar civarında." Bu durumda firmalar için taşıma maliyetinin az olmasının yanı sıra tüketimden üretilen hidrojen dönüştürülerek yeni bir satış kalemi de elde edilebilir gözüküyor.
Baca gazlarından hidrojen üret- menin maliyeti ise fabrikanın ürettiği emisyonla orantılı olarak değişiyor. Üretilen hidrojen direkt olarak yanmaya gönderildiğinde en fazla iki yıl gibi bir süre ile sistemin kendini amorti ettiğini belirten Ergür, elektriğe ve metanole dönüştürüldüğünde ise çok daha kısa bir dönüş süresinin olduğunu vurguluyor.
Ergür, paradan çok deneyimi ve bilgisini ortaya koyacak yeni ortaklarla çalışma konusunda ise oldukça istekli. Geniş kullanım alanı nedeniyle hidrojenle yapılabilecekler konusunda her geçen gün daha fazla bilgi açığa çıkarken büyüyen bir sektörde önemli bir oyuncu haline gelmeleri işten bile değil.
ALTI YILLIK ÇALIŞMA
Yusuf Furkan Ergür, enerji verimliliğini artırmanın yollarını henüz lisede okurken aramaya başlamış. İlk iş olarak kullandığı motorun yakıt yakma verimliliğini artıran 'rahatlatılmış motor' ismini verdikleri projeyle Türkiye'den ve ABD'den dereceler almış. Mühendislik öğrencisiyken hidrojenin nasıl üretildiğine merak salarak yaptığı araştırmalar sonunda önemli olanın hidrojeni yanma odasında üretmekten ziyade onu ayrıştırmak olduğunu düşünerek bugün kullandıkları sistemi üretmek için altı yıllık bir çalışma sonunda hidrojeni bütün baca gazlarından ayırabilir hale getirmiş.
KARBON KARŞITI TEKNOLOJİ
"Bizim sistemimiz hem karbonmonoksit hem de karbondioksit ölçümlerini düşüren bir sistem. Bugüne kadar insanlar hidrojenin mali karşılığına yani yakıt değerine bakıyordu. Fabrikada yakıt olarak kullanıldığında 500 bin ile 1 milyon dolar arasında bir tasarruf sağlarken aynı miktardaki hidrojen 5 milyon euroluk karbon konsantresi sağlayabiliyor. Yani yaptığımız işin karşılığında ortaya çıkan yan ürün, işten daha faydalı hale geldi. Biz bugüne kadar bir enerji verimliliği projesi satarken bugünden itibaren kendimizi karbon karşıtı bir teknoloji olarak niteliyoruz."