Madalya ‘FARK’ı

09:05 - 18.10.2021, Pazartesi

Tokyo 2020'de Türk sporcularının tarihi performansı spor ekonomisini coşturacak. BİREYSEL BRANŞLARA yönelecek maddi kaynaklar, artık sosyal sorumluluk kapsamında değil, sürekliliği ve karşılığı olan tanıtım bütçelerinden sağlanACAK. markalar mesajlarını vermek için ŞAMPİYONLARI markaja aldı BİLE.

Özlem Kapar Bayburs / INBUSINESS

Olimpiyatlar, spora ilgi duymayanları bile ekran karşısına çekebilen organizasyonlar olmayı başarmıştır her zaman. O güne kadar adını bile hiç duymadığımız veya hakkında hiç bilgi sahibi olmadığımız spor branşlarını ve sporcuları izlerken bulabiliriz kendimizi. Kürsülerde bayrağımızın dalgalandığını görünce de müthiş bir milli gurur sarar benliğimizi. İşte Tokyo 2020'de de bu duygularla dolduk, taştık. 13 madalyayla tarihi bir olimpiyat geçirdik. Öyle genç, azimli ve güzel sporcularla başarılar ve madalyalar aldık ki, unutulmaz oldu. Bu başarıların getirisi sadece manevi değil elbette; spor ekonomisini coşturacak bir dönemi de başlatacak gibi görünüyor. Madalya alan/almayan bireysel ve takım oyuncuları markaların markajına girmiş durumda. Elde edilen başarılar ve artan bilinirlikler hem pek çok spor branşına ilginin artmasına, hem de ekonomisinin büyümesine olanak sağlayacak. Spor turizmi açısından da ülke olarak dikkatler üzerimizde.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener, Tokyo 2020'de kaydedilen başarının Türk toplumu üzerinde yarattığı etkiyi tek kelime ile özetliyor: Farkındalık. "Türkiye bu olimpiyat süresince sporun birleştiriciliğini, heyecan vericiliğini ve çeşitliliğini keşfetti" diyen Erdener, bu dikkat odağına girmenin mutlak ekonomik bir karşılığının da olacağını öne sürüyor. Erdener, dünyada spor karşılaşmalarının yaygın olarak yayınlanması ile oluşan bilinirlik avantajının, tanıtım sektörünün vazgeçilmez bir unsuru haline gelmesini sağladığını söyleyerek şu yorumu yapıyor: "Spor dünyasına yönelecek maddi kaynaklar, artık sosyal sorumluluk kapsamında değil, sürekliliği ve karşılığı olan tanıtım bütçelerinden sağlanacak. Markalar mesajlarını vermek için spor dünyasının yükselen farkındalığını mutlaka dikkate alacaklar. Yeni oluşacak bu kaynaklar da sporcularımızın yetiştirilmesine büyük katkı getirecek."

BÜYÜK MARKALAR SPORCU AVINDA

Türk sporcularının Tokyo 2020 başarılarının hem takım hem bireysel sporun gelişimine ve yaygınlaşmasına katkı sağlayacağını söyleyen Talent360PRO Spor Ajansı Kurucusu Burak Yeşilcan, "Futbol ve basketbol dışındaki spor dalları hakkında konuşma oranları hızlı bir şekilde yükseldi" diyor. Yeşilcan'ın yorumları şöyle: "Halihazırda büyük markaların sporcu araştırması yapmaya başladığı kulağımıza gelmeye başladı bile. Markaların ilgisi elbette branşlara göre değişkenlik gösteriyor ama en çok ilgi teknoloji markalarından geliyor diyebiliriz. Özellikle mobil telefon markaları ön planda, sporcuları iletişim stratejilerinde değerlendiriyor. Bitcoin tarzı elektronik para birimlerinin de ilgisi var; Türkiye pazarına hızlı bir giriş yapan bu markaların, farklı noktalarda takım yapılanmalarıyla bir şekilde sporcu grupları oluşturduklarını ya da takım bazında sponsorluk yaptıklarını görüyoruz. Bunun devamlılığı olacak ve büyüyecek."

Ülkemizde son 5-6 yıldır sporcu iletişimi, spor veya sporcu bazlı organizasyonlarda sponsorluklar hızlı bir şekilde artmışken Tokyo 2020'nin başarılarının tetikleyici olacağını savunan Yeşilcan, "Olimpiyat, dünyanın en büyük spor organizasyonu; madalya almak bir yana sürekli bir şekilde bulunup, ülkenizi iyi bir şekilde temsil edebilmek bile büyük bir başarı. Bu başarılar devam ettikçe de markaların ilgisi giderek yükselecek" değerlendirmesinde bulunuyor.

United Kurucu Ortağı Hande Aydın da sponsorluklar açısından olimpik sporcular için farklı bir dönemin başladığını vurguluyor.

Spor organizasyonları düzenleyen ve aynı zamanda Turizm Gazetecileri ve Yazarları Derneği Başkanı da olan Haluk Özsevim de, Tokyo'da kazandığımız madalyaların turizmde Türkiye'nin imajına ve tanıtımına büyük bir katkı sağladığını vurguluyor. Özsevim, "Olimpiyat madalyalarımızla spor camiasında daha fazla gündeme gelebiliriz. Hem sporcularımızın başarıları hem de Türkiye'de yapılan uluslararası organizasyonlarla spor turizminde daha fazla dikkat çekeceğiz" diyor.

ALTIN MADALYA OKÇULUĞU BÜYÜTECEK

Olimpiyat tarihimizdeki ilk okçuluk madalyasını şampiyon olarak kazanan 22 yaşındaki sporcumuz Mete Gazoz, hepimizin gönlünde taht kurmuş durumda. Mete Gazoz'un babası ve Okçuluk Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Metin Gazoz, bugünleri göreceklerine inanarak çalıştıklarını söylüyor. Gazoz, spor bilimi ışığında işe koyulduklarını; kondisyoner, fizyoterapist, masör ve spor psikoloğu ile çalıştıklarını kaydediyor. Gazoz, Mete'nin başarısının rastlantısal olmadığını ifade ederek şunları anlatıyor: "Aldığı eğitimler sayesinde bu süreci çok iyi yöneterek, hepsini geride bırakarak madalyayı almayı başardı."

BAŞARI ÜRETİMİ KÖRÜKLEDİ

Metin Gazoz, devletin de yatırımlarını artırmasıyla ülkemizde okçuluk sporunun ivme kazandığını belirterek, Okçular Vakfı'nın kuruluşu ve kursların yaygınlaşmasıyla geniş kitlelere ulaşabildiklerini ifade ediyor. Tüm bunlara paralel olarak okçuluk sanayisinin de geliştiğini aktaran Gazoz şöyle konuşuyor: "Biz sahada başarılı oldukça bu işin ekonomisi de büyüyor. Mete'nin madalyasından sonra eğitim almak için ülkemizin dört bir yanından arayanlar oldu. Okçuluk malzemelerine olan talep arttı, bu işe giren şirket sayısı katlanmaya başladı."

Altın madalyanın getirisinin bir de spor turizmi ayağı olacağına dikkat çeken Metin Gazoz, şunları söylüyor. "Örneğin Antalya'da uluslararası sporcuların antreman yapıp, konakladığı Gloria Sports Arena adında dev bir tesis var. İşte Mete'nin direkt spor turizmine katkısı burada rahatça gözlemlenebilir. Mete'nin ve diğer sporcularımızın başarıları geldikçe, Almanya, Fransa, Rusya gibi pek çok ülkeden sporcular burada kamp yapmak istiyorlar. Her bir sporcu ekibiyle geliyor tabii. Bu tür başarılar, turizme de yeni bir gelir sağlayacak etkide bulunuyor."

YERLİ ÜRETİCİ VİTES BÜYÜTTÜ

Türkiye Okçuluk Federasyonu ana sponsoru Navek Sport'un sahibi Recep Demirkan da, Mete Gazoz'un bu başarısının okçuluk sektörünü iki, hatta üç kat büyüteceğini savunuyor. Kendisi de milli bir sporcu olan Demirkan, 2013'te üç ortakla kurduğu şirketiyle sporculara en hızlı ve en güvenilir şekilde okçuluk malzemeleri temin etmeye başladıklarını açıklıyor. 2013'te ülkemizde lisanslı olarak 5-6 bin okçunun olduğunu kaydeden Demirkan, şimdi bu sayının 35-40 bine ulaştığını söylüyor. İlk önce ithalatla başladıkları işe üretimle devam ettiklerini anlatan Demirkan, 2016'dan itibaren okçuluk pazarının büyümesi ve sporcuların malzeme sıkıntısı yaşamaya başlamasıyla birlikte üretime geçtiklerini kaydediyor. Demirkan, böylelikle kendi markalarının ürünlerini pazarlar hale geldiklerini bildirerek, "Şimdilik 40 kişilik ekibimizle, sekiz makinemizle dört alanda üretim yapıyoruz" diyor.

Okçuluk sektörünün büyüklüğünün 25-30 milyon lira civarında olduğu tahmininde bulunan Demirkan, pazarın gittikçe büyüdüğünü, Tokyo 2020 altın madalyasıyla da büyüme hızının artacağını söylüyor. Mete Gazoz'u üç yaşından beri tanıdığını, gelişimini sevinçle izlediğini vurgulayan Demirkan, bu şampiyonluğun okçuluğa olan ilgiye tavan yaptıracağını, bu sektörün de iki-üç kat büyümesine vesile olacağını savunuyor. Navek Sport'un bütün okçuluk aksesuarlarını üretebildiğini vurgulayan Demirkan şöyle devam ediyor: "Spor malzemelerinin ithalatında gümrük vergisi uygulandığı için fiyatlar çok yüksek. Oysa biz yerli bir üretici olarak iç piyasaya gayet iyi fiyatlara ürün verebiliyoruz."

Online satış mağazalarında Navek'in ürünlerinin yanı sıra global markaların ürünlerini de sattıklarını kaydeden Demirkan, Tokyo 2020 başarıların şirketlerinin de büyümesine ivme katacağı öngörüsü yapıyor. Macaristan'da bir şubelerinin olduğunu buradan Avrupa pazarına satış yaptıklarını anlatan Demirkan, "Macaristan'da 21 bin metrekarelik bir tesisimiz var. Öte yandan ABD ve Çin'de birer tane ofisimiz var. Oralara da yay satıyoruz. Hedefimiz beş kıtaya Navek'i götürüp global bir şirket olmak."

METE GAZOZ MARKA OLACAK

Tokyo 2020 altın madalyasından sonra online satışlarda da artış olduğunu anlatan Demirkan, Mete Gazoz'u marka yapmak istediklerini de açıklıyor. Demirkan, geçtiğimiz günlerde Hendek Gümüşova'da altı bin metrekarelik bir yer satın aldıklarını, üretimi oraya taşıyacaklarını da ekliyor.

"BU MADALYANIN ADI DA ANLAMI DA UMUT"

Kadınlar kategorisinde ilk kez katıldığımız boks branşında altın madalya alan Busenaz Sürmeneli de, olimpiyat tarihimizin ilk şampiyon boksörü oldu. "Ülkeme, bayrağıma, aileme, kendi yeteneklerime ve karakterime sıkıca bağlıyım. Sınırlarımı zorlayana kadar çok çalışarak başarıyı çok istedim. Pes etmem. Yorulsam da, üzülsem de, düşsem de pes etmem" diyen Sürmeneli, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bu madalyanın adı da anlamı da umut oldu artık… Umut ışığı. Türk kadınları, çocuklarımız ve herkes tarafından böyle görülmesini isterim. 'Bir Türk kadını çıktı, 13 yıl çalıştı, sporun zirvesinde herkesi yendi ve başardı, ben de işimde ve hayattaki amacımda bunu yapabilirim' desin insanlar. Çok mutlu olurum."

BOKSA TEKLİFLER

Türkiye Boks Federasyonu Başkanı Eyüp Gözgeç de, kadın boksunda elde edilen tarihi başarının bu branşa ilgiyi artıracağını vurguluyor. Gözgeç, "Bu sporcularımız, Türk kadınlarına, kızlarına model olacaklar, dolayısıyla kadınlardaki boksör sayımız artacak, spor ekonomisi de büyüyecek" diyor. Gözgeç ayrıca, "Mutlaka reklamlarda veya başka mecralarda bu başarılı kadınlarımızın ismi geçecek" yorumunu yapıyor.

Federasyon olarak da sponsorluk için yeni teklifler beklediklerini ifade eden Gözgeç, ülkemizin her ilinde temsilcilikleri olduğunu anlatarak şöyle konuşuyor: "Mesela bir ilimizde, 13-14 yaş grubunda bir şampiyona yaptığımızda, yaklaşık bin kişi seyirci alabiliyoruz. Olimpiyat madalyalarından sonra bu şampiyonaların sayısı da artacak. Dolayısıyla gittiğimiz illerin yerel ekonomilerine katkılarımız da yükselecek."

KARATEYE BÜYÜK SPONSORLUKLAR

Türkiye Karate Federasyonu Başkanı Mehmet Kör ise Tokyo 2020'deki başarıların hemen sonrasında kulüplere telefonlar geldiğini, şu günlerde karateye ilişkin pek çok soruyla karşılaştıklarını kaydediyor. Kör, "Ülke olarak bugüne kadar aldığımız en fazla madalya Tokyo'dan geldi. Bunda karate branşının rolü çok büyük; dört madalyayla öncüyüz. Bugünlere Türk Hava Yolları ve Spor Toto'nun sponsorluklarıyla geldik. Yönetimimizin özel çalışmaları ve genellikle ricayla destek alabiliyorduk. Ama olimpiyatlarda aldığımız madalyalardan sonra çok daha büyük sponsorlar bize el atacak" diye ekliyor.

TEKVANDODA GETİRİ BÜYÜK

Tekvando Federasyonu Başkanı Metin Şahin ise 2004'te 90 binlerde olan lisanslı tekvandocu sayısının en son 600 binlere çıktığını söylüyor. 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda bronz madalya kazanarak Türkiye'ye büyük gurur yaşatan sporcularımız sayesinde bu spora ilginin daha da artacağı öngörüsünde bulunan Şahin, şunları ifade ediyor: "Daha fazla sporcu olunca, daha fazla salon açılacak, daha çok kişiye iş olanağı sağlanacak. Bir futbol veya basketbol kadar sponsorumuz olamıyor ama yine de branşımıza ilgi arttıkça bu desteklerin de artacağına eminiz. Tokyo sonrası bu yol daha da hızlı ilerleyecek."

Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen ise "Jimnastiğin geleceği çok aydınlık. Halihazırda devam eden sponsorluk anlaşmalarımız var. Olimpiyat ile birlikte bunun artarak süreceğini düşünüyorum" diyor .

AÇIK ÇAĞRI

Yasemin Adar ise kadınlar güreşi branşında ilk olimpiyat madalyamız olan bronz madalyanın sahibi. Güreşe başladığında, "Bu erkek sporu" ve "yakışmıyor" diye eleştiriler aldığını söyleyen Adar, şunları anlatıyor: "Bunların hiçbirine kulak asmadım. Aksine beni daha çok hırslandırdı. Ülkemizde 1998'den itibaren kadın güreşi yapılmaya başladı. Ne zaman güreşte dünyada adımız öne çıktı, işte o zaman bizlerden söz edilir oldu. Arkasından her ilde kadın güreş takımları kurulmaya başladı. Kazandığım madalyalarla kızlarımıza öncü olmanın gururunu yaşıyorum. İnanabiliyor musunuz Hakkari'de bile kadın güreş takımı var, demek ki oraya kadar ulaşabilmişiz. Keşke büyük şehirlerin kulüpleri kadın güreşi şubeleri açsalar da bir rekabet ortamı oluşsa."

ÖZEL ANI GAZOZU ÇIKIYOR: Ömer Kızıl - Uludağ İçecek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Uzun zamandır Mete Gazoz'un sponsorluğunu yapıyoruz, olimpiyat dönemine uygun bir reklam kampanyası hazırladık. Reklamları Mete Gazoz'un yanında olurken sadece bir senelik değil 2017'den beri yanında olduğumuzun mesajını verdik. Altın madalya alması halinde ikinci "Tebrikler, seninle gurur duyuyoruz Mete Gazoz" reklamları hazırladık. Hatta o kadar kurallara uyduk ki "Tebrikler Mete Gazoz" derken kısıtlardan dolayı olimpiyat kelimesini kullanamadığımız için filmde "Olimpiyat Şampiyonu" yerine sadece "Şampiyon Milli Okçumuz" diye yazdık.

Mete Gazoz olimpiyat altın madalyasını bu dalda alan ilk sporcumuz. Yaşı henüz 22, onunla olmaktan gurur duyuyoruz. Bu gururu sadece olimpiyatlarda değil sene içinde tüketicilerimize de hep hatırlatmak üzere bir karar aldık. Mete Gazoz'la 2024 Paris Olimpiyatları'na kadar sponsorluk anlaşmamızı uzattık. Yakın zamanda Mete Gazoz'un şampiyonluğu anısına özel anı olacak Efsane Uludağ Gazoz üretimine de başlayacağız. Bu genç sporcumuza yıllık anlaşması kadar bir bedeli başarı primi olarak vereceğiz. Takımların yanında Mete Gazoz/Efsane Uludağ Gazozu birlikteliği, ferdi sporları da desteklemenin çok doğru olduğunun önemli bir örneğidir.

RISKLİ BİR ALAN: Tamer Keskin - Sports&Brands Yönetici Ortak

Spor sponsorluğunda en riskli alanlardan biri aslında bireysel branşlardır. Yapılan yatırım sporcunun sakatlanması, karıştığı bir adli olay, doping kullanımı, kariyeri sonlandırma gibi birçok nedenle erken ya da tatsız bir şekilde son bulabilir. Bu nedenle sponsor marka da sporcuyla birlikte zarar görebilir. Örneğin ülkemizin yetiştirdiği en değerli sporculardan biri olarak bilinen Süreyya Ayhan başarılarıyla birlikte önce evliliği daha sonra ise tekrarlanan doping cezası nedeniyle hem kendi kariyerini hem de sponsorlarla ilişkilerini sonlandırmıştı. Bu ve benzeri nedenlerle bireysel spora ve sporcuya yatırım yapacak marka yöneticilerinin tercihlerini belirlerken çok daha dikkatli olmaları gerekir. İdeali, markanın sporcu sponsorluğunu yönetecek, konusunda yetişmiş personel istihdam etmesidir. Bu işi profesyonel yapan global markalar, pazarlama takımlarında, 'athlete manager'kadrosu açarak sporcuları erken yaşta tespit etmek, performans gelişiminden, federasyon ilişkilerine, spora bakışına, markayı temsil etme kabiliyeti gibi birçok detayı inceleyerek sporcu anlaşmaları yapıyor.

TEAM PARIBU'NUN KADROSU BÜYÜYECEK: Yasin Oral - Paribu CEO'su

Team Paribu, sporcularımızın Tokyo'daki müsabakalarından öte olimpiyata gidene kadarki süreçte ve tabii ki sonrasında yanlarında olmak adına kurulmuş bir takım. Bu noktada önemli olan verilen mücadele ve böylesi bir organizasyonda Türkiye'yi temsil etmek, sporcuların yanında olmak ve spora olan desteğin yaygınlaştırılmasını sağlamak için ses getirmekti. Nitekim bu başarıyı elde ettik. Bu sponsorluğun markamıza katkısından ziyade Türk sporuna katkısını önemsiyoruz. Yola çıkış hikayemizde dile getirdiğimiz en önemli nokta bugünün sporcularına verdiğimiz desteklerle örnek olmak ve yarının sporcularının önünü açmak. Sporda moral ve motivasyon çok önemli. Bugün bir çocuk sporcu olmaya karar verdiğinde ülkemizden çok başarılı sporcuların yetiştiğini görecek. Yalnız olmadıklarını da hissedecek. Küçük ya da büyük bu tür çabaların uzun vadede çok önemli etkiler yaratacağını düşünüyoruz. Team Paribu, kadrosunu her yıl genişletmeyi hedefleyerek, bünyesine yeni sporcuları da katarak büyüyen bir takım olacak.

BİZE ULAŞIN