Dikey tarım dönemi

10:58 - 22.07.2021, Perşembe

Arzu Kurum / INBUSINESS

Tarım 4.0, dijitalleşme ve inovasyonla yeni bir dönem açtı. Hayatımıza giren yeni teknolojiler, tarımsal üretim yapmanın zor ve imkansız olduğu alanlarda, daha az çaba ile yüksek verim elde edilmesini sağlıyor. Geleneksel tarımın kurallarını yıkarak, oyunu değiştiren bu dönüşüm, tarımın kontrollü, akıllı bitki fabrikalarında güneşe ihtiyaç duyulmadan, topraksız bir şekilde yapılmasına imkan tanıyor. Üstelik sabit fiyat garantisi sunarak. Bu gelişme, küresel iklim krizi nedeniyle yaşanması kaçınılmaz susuzluk ve açlık sorunları düşünüldüğünde tüm canlılar için hayati önem taşıyor.

FARK YARATTI

2013'te Endüstri 4.0 ile başlayan hızlı dijitalleşmeyle birlikte başta Almanya olmak üzere batı ülkeleri kaybettikleri krallıklarını geri kazanmaya başlarken; bu süreçte endüstri 4.0'ı rüzgarını arkasına alan; lojistik 4.0, eğitim 4.0, sağlık 4.0 hatta sanat 4.0 olmak üzere her alanda büyük bir atılım yaşanmaya başlandı. Birinci evresi, insanların yerleşik düzene geçmesi ve ilkel aletler kullanmasıyla Göbeklitepe'de başlayan tarım sektörü de tüm bu gelişmelerin dışında kalamazdı. Makinelerin tarımda kullanımı ile ikinci evrede devam eden sektörün, üçüncü evresinde karşımıza çıkan seralar artık ihtiyaca cevap veremiyor, verim kaybına yol açıyor. 2010'lu yılların başında yine Almanya başta olmak üzere Hollanda, Danimarka, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler yaptıkları yatırımlarla sektörde önemli gelişim kaydetti. 'Hassas tarım' veya 'akıllı tarım' olarak adlandırılan, alanın dijitalleşmesi akımları 'Tarım 4.0' adı altında birleşti. Maliyet tasarrufunun sağlandığı sektörde, verimlilik ve kalite artırılarak; iklime bağlı kalınmadan sürdürülebilir bir döneme girildi.

HIZLI ADAPTASYON

Endüstri 4.0 Derneği Başkanı ve ION Academy Kurucusu Ali Rıza Ersoy, Türkiye olarak Endüstri 4.0'ı ıskalamamak için kolları sıvadıklarını anlatıyor. 2018'in ortasında Türkiye imalat sanayinin dijital dönüşümünün yol haritasını çok başarılı bir şekilde çıkardıklarını söyleyen Ersoy'a göre kamu ve özel sektör olarak sürece çok hızlı bir şekilde adaptasyon sağlandı.

TÜRKİYE'DE HIZLI GELİŞİYOR

2018'de yaşanan döviz krizine kadar her şeyin yolunda gittiği alanda bu nedenle bir yavaşlama yaşanmaya başlandı. Yaşanan bu gerileme pandemi sürecinden de nasibini aldı. Salgın sonrasında bütün şirket yönetim kurullarının ilk gündem maddesinin dijitalleşme ve Endüstri 4.0 olacağına inanan Ersoy, bu dönemde kaybedilen bir-iki yılın çok hızlı bir şekilde kazanılacağını düşünüyor. Aynı zamanda Urla'nın Barbaros köyünde ION Village adında bir çiftlik kuran Ali Rıza Ersoy, startup'lara yönelik Tarım Teknolojileri için Hızlandırma Programı başlattı. 10 startup'a 24-30 Mayıs'ta eğitim veren Ersoy, "Takip edebildiğim kadarıyla 150'ye yakın, her yaştan gencimizin kurduğu girişimler var. Gençlerimiz tarım 4.0 teknolojileri üzerinde çalışıyor. Ülkemizde tarım 4.0 çok hızlı gelişiyor" diyor.

Tarım 4.0'ın önemli bir kolu olan dikey tarım çiftliklerinin ticarileştirilmesi aslında 2010'dan itibaren Japonya ve Tayvan gibi Asya ülkelerinde tarım alanlarının dar ve elverişsiz olmasından dolayı başladı desek yanlış olmaz. Bu ülkelerin ardından Hollanda'da önemli çalışmalara imza atıldı. Öteki taraftan Rusya da sektöre ilgi gösteren bir başka ülke olarak karşımıza çıkıyor. Bu yatırımlardan en çok dikkat çekenlerden biri de 2020'nin başında Antalya'da hayata geçirilen Türkiye'nin ilk Avrupa'nın en büyük akıllı bitki fabrikası oldu.

İş insanı Can Hakan Karaca, Antalya'da kurduğu Cantek adlı şirketiyle, 30 yılı aşkın bir süredir gıda saklama ve soğutma teknolojileri alanında faaliyet gösteriyor. Afrika, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler ve Rusya gibi ülkelerde coğrafi ve iklim koşullarından dolayı gıda temininde büyük problemler yaşandığını gören Karaca konuyla ilgilenmeye başladı.

ALMANYA'DA ORTAYA ÇIKTI

İçinde; nesnelerin interneti, siber-fiziksel sistemler, otonom robotlar, bulut bilişim, 3D yazıcılar, büyük veri, artırılmış ve sanal gerçeklik, simülasyon, siber güvenlik sistemleri gibi teknolojileri barındıran Endüstri 4.0; ilk önce 2011'de, Almanya da bulunan Hannover fuarında karşımıza çıktı. 2012'nin Ekim ayında Bosch Grubu ve SAP'nin eski CEO'su Henning Kagermann bir çalışma grubu oluşturarak, hazırladıkları Dördüncü Sanayi Devrimi öneri dosyasını, Alman Federal Hükümeti'ne sundu. Bundan bir yıl sonra 2013'te Alman hükümeti Endüstri 4.0 için bir yol haritası hazırlamaya başladı. Böylece Endüstri 4.0'ın temelleri atılmış oldu.

YEŞİL YAPRAKLI BİTKİLER YETİŞTİRİLDİ

'Dikey Çiftçiliğin Babası' olarak da bilinen ve aynı zamanda Japonya'daki Chiba Üniversitesi'nde fahri profesör olan Dr. Toyoki Kozai'nin methini duyan Karaca, Japonya'ya gidip kendisinden eğitim alıyor. Onun gösterdiği vizyon çerçevesinde kendi usul ve tekniğine uygun bir bitki fabrikası konsepti hazırlayan Karaca, 2020'nin başında Farminova adını verdiği bitki fabrikasını hayata geçirdi. O dönemde toplamda 5 milyon euroluk yatırım yapılan işletmede, topraksız ve güneş görmeyen kapalı bir alanda yüzde 95 daha az su kullanılarak, ilk etapta marul, roka, fesleğen gibi yeşil yapraklı bitkiler yetiştirildi. Yaklaşık 20 bitkinin tamamen bütün formülleri tamamlanarak üretildiği tesiste, 200 çeşit bitki üzerinde çalışıldı.

KÜLLERİNDEN YENİDEN DOĞDU

Dünya genelinde 100'e yakın ülkeye ihracat hedefleyerek, 365 gün, 24 saat kesintisiz üretimin sürdüğü fabrikada, her şey yolunda giderken 17 Ağustos 2020'de elektrik kontağından çıkan bir yangınla işletmenin yüzde 95'i kül oldu. Hakan Karaca, aradan geçen 8 ayda, 60 milyon liralık yatırımla tesisi yeniden ayağa kaldırmayı başardı. İki ay sonra yeniden üretime başlanması planlan tesiste kapasite beş kat attırılarak, 8 bin metrekareye çıkartıldı. Yeni fabrikada bambaşka bir teknikle, üç yılın da verdiği tecrübeyle bambaşka bir tesis yaratıklarını söyleyen Karaca, "Artık çok daha hızlı, çok daha büyük sahada çalışan, çok daha az elektrik ve su tüketen, çok daha mükemmel iklimlendirilmiş bitki fabrikaları neslini yarattık" yorumunu yapıyor.

AVRUPA'YA YOĞUNLAŞACAK

İstanbul Ticaret Odası (İTO) iştiraki olan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) çatısı altındaki girişimlerden biri olan ForFarming girişimi, bireylerin ve gıda sektöründe faaliyet gösteren firmaların kendi ürünlerini üretebileceği akıllı topraksız tarım çözümleri sunuyor. Tarıma elverişsiz atıl alanları verimli alanlara dönüştürebilen girişim, geliştirdiği yazılım ve kullandığı sensörler aracılığıyla her bitki tipi için gereken su ve besin miktarlarını otomatik olarak belirliyor. Ocak 2019'da, Vehbi Yurdakurban ile ForFarming'i hayata geçiren Levent Atlas, alandaki ihtiyacı görerek sektöre adım atmaya karar verdiğini söylüyor. Atlas'a göre topraksız tarımın önemi giderek artıyor. Yazılım, içinde ABD, Kanada, İspanya ve Hindistan merkezli firmaların da olduğu 70 şirket tarafından kullanılıyor. Bundan sonraki gayelerinin yurt dışında da başarılı olmak olduğunu söyleyen Atlas, "2021'de yaklaşık 2 milyon eurodan fazla ciro elde etmek istiyoruz" diyor. Yakın dönem için şirketin yeni hedef pazarları arasında ise Avrupa, Kuzey Amerika ve Kanada yer alıyor.

ÜNİVERSİTELER DE İŞİN İÇİNDE

Alanda atılan adımlardan biri de Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ), HGT Tarım işbirliği kapsamında hayata geçirilen dikey tarım uygulaması oldu. GTÜ kampüsünde kurulan LED Destekli Dikey Tarım Laboratuvarı'nda (LAVFARM) 20 farklı türde bitki, herhangi bir pestisit (zararlı organizmalara yönelik maddelerden oluşan karışım) ve herbisit (yabani ot ilacı) kullanılmadan üretildi. Bir milyon metrekarelik tarım fabrikası oluşturma çalışmalarının sürdüğü proje kapsamında, taban alanı 20 metrekare olan iki konteynerde üçer katlı dikey üretim alanı oluşturularak, bitki yetiştirme alanı 120 metrekareye çıkarıldı. Toprak ve gün ışığına ihtiyaç duymadan su ve LED ışığı kullanılarak yapılan deneme üretimleri sonucunda bitkilerin hasada gelme süreleri kısalırken, daha yüksek verim elde edildi. Toprak yerine su ve bitkilere destek sağlamak için kaya yünü kullanılan üretimde suyun içine belli miktarda bitki besin solüsyonu ekleniyor. GTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Bitki Biyoteknolojisi Grubu Sorumlusu Prof. Dr. Yelda Özden Çiftçi, "Bitkileri tamamen sevdikleri bir ortamda yetiştiriyoruz" diyor.

TARIM ALANI GÖKDELENE UZANDI

Alanda, süs ve tıbbi aromatik bitkilerinden oluşan 20 çeşit için sistemi optimize ettiklerini, farklı reyhan çeşitleri ile biberiye, ekinezya, İngiliz çimi, fesleğen, roka, sarı gül, biber ve domates üzerinde çalışmalar yapılıyor. Prof. Dr. Çiftçi'ye göre, toprağın tarıma elverişli olmadığı ve özellikle İstanbul gibi metropollere yakın olan yerlerde dikey tarım gittikçe önemli hale gelecek. Son yapılan araştırmalar, hangar, metro istasyonu gibi yerlerde de veya gökdelenlerin otoparklarının bir köşesinde de dikey tarımın yapılabildiğini bize gösteriyor.

ŞEHİRDEKİ ÇİFTLİĞİNİZ

Geliştirdiği tarım teknolojisi sayesinde veri odaklı analizlerle bitki kalitesi ve lezzeti kontrol altında tutarak insan müdahalesini en aza indiren Plant Factory de dikey tarım alanında Türkiye'nin dikkat çeken girişimlerinden. Altı yıl içinde 12 tesis kurmayı hedefleyen şirket otel ve restoran zincirlerinin ağırlıkta olduğu müşterilerine de yakın olmak için şu sıralar Maslak Oto Sanayi'nin içinde uygun bir yer arıyor.

Çimlendirmeden filizlendirmeye tüm aşamalar, tesiste gerçekleştiren şirket su, ışık, nem, sıcaklık ve rüzgar faktörleri üretim en verimli, temiz ve sağlıklı olacak şekilde kontrol ediyor. Geliştirdiği sirkülasyon sistemleri ile geleneksel tarım yöntemlerine göre yüzde 95 daha az su tüketiyor.

Plant Factory, Dragos'taki kendi tesisinin daha küçük bir uygulaması olarak Mutfak Sanatları Akademisi içinde kurduğu MSA Bahçe sistemi ile de geleceğin şef adayları için geleceğin gıdasını üretiyor. Şeflerle özellikle tat konusunda yakın iş birliği içinde çalışan şirketi Gebze Teknik Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü ile de Aralık 2020'den bu yana birlikte çalışıyor. Plant Factory, Gebze Teknik Üniversitesi kampüsünde kuracağı, geliştirdiği topraksız dikey tarım sisteminde bitki besleme optimizasyonu ve biyofortifikasyon gibi yaklaşımlarla kaynak kullanım etkinliğini arttırmaya, karbon ayak izini azaltmaya, küresel gıda ve beslenme güvencesi bakımından sürdürülebilir ve iklim değişikliğine dirençli bir üretim sistemi oluşturmaya, ürünlere fonksiyonel gıda özelliği kazandırmaya ve sonuç olarak daha kaliteli, daha 'yeşil' ve her bakımdan daha sağlıklı ürünler yetiştirmeye yönelik Ar-Ge çalışmalarının yürütülmesini planlıyor. Hedef en sağlıklı ve en verimli ürünlerle ihtiyaçlara cevap vermek. Şirket şimdiden yerli ve yabancıların ilgi odağı olmuş durumda.

SÜPERMARKET TİPİ TARIM YAYGINLAŞIYOR

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Besleme Bölümü'ndeki akademisyenlik görevinden 2007'de istifa eden Murat Çiçekli, topraksız tarım danışmanı olarak birçok firmaya yol gösteriyor. Çiçekli'ye göre sektör Türkiye için henüz çok yeni bir pazar olsa da dünyada çok hızlı büyüyor. Öte yandan önümüzdeki 10 yıl içinde tüm dünyada her katında farklı bitkilerin yetiştirildiği süpermarket tipi binaların karşımıza daha çok çıkması bekleniyor. Hollanda'da benzer örneğinin hayata geçirildiği bu yapıların Türkiye'de de yaygınlaşmasını beklediklerini söyleyen Murat Çiçekli, "Şu anda ABD ve Avrupa'da bu tarım şeklinin dikey olarak şehirlerin içerisine entegre edilmesi planlanıyor" diyor. Çiçekli, maliyeti yüksek olan bu alanın çok katlı bir sistem olarak kurulması halinde geri dönüşünün daha karlı olacağını savunuyor.

BİZE ULAŞIN