Artırılmış sonsuzluk...


İnsanoğlu şimdilik fiziki olarak kısıtlı bir ömre sahip olsa da teknolojinin yardımıyla dijital ölümsüzlüğü yakalamaya çalışıyor.
Belce Örü / INBUSINESS
Yıllar önce hayatını kaybeden bir yakınınızla sohbet edebilme şansınız olsaydı bu garip durum karşısında ne tepki verirsiniz? Sosyal medya hesabınıza gelen bir bildirimin, yaşama veda eden bir arkadaşınıza ait olduğunu görseniz nasıl hissedersiniz? Peki ya yönetici olarak atandığınız şirkette oryantasyon sürecinde size liderlik edecek kişinin ölen eski CEO olduğunu duysanız ne yapardınız? Bu sorular size saçma gelmiş olabilir. Hatta bu satırları okuduğunuzda belki gülümsediniz, belki de ürperdiniz. Ama bu örneklerin hepsi imkan dahilinde. Tuhaf ama gerçek…
İnsanlar en eski çağlardan beri ölümsüzlüğü yakalamak için çaba sarf ediyor. Henüz bu tam anlamıyla gerçekleşmiş olmasa da bilim ve teknolojinin yardımıyla sanal ölümsüzlüğe açılan kapı günümüzde aralanmış durumda. Amerikalı yazar, bilim insanı ve Google'ın baş fütüristi Ray Kurzweil yakın gelecekte beynimizin bir bulut sistemine bağlanacağını ve nano teknoloji sayesinde tıbbi cihazların bağışıklık sistemimizin yerini alarak kanser, dolaşım sistemi hastalıkları gibi sağlık sorunlarının üstesinden geleceğini öngörüyor. Fütürist Dr. Ian Pearson ise insanoğlunun tarih boyunca en büyük hayali olan ölümsüzlüğün yapay zeka, robotik bendenler ve genetik mühendisliğindeki ilerlemeler sayesinde önümüzde 29 yıl içinde gerçek olacağını söylüyor.
ARTIRILMIŞ SONSUZLUK
İnsanoğlu şimdilik fiziki olarak kısıtlı bir ömre sahip olsa da dijital ölümsüzlüğe çok da uzak değil. Ocak ayında Microsoft'tan gelen bir haber bu gelişmenin bir fragmanı niteliğinde. Şirket hayatını kaybedenlerle sohbet edebilme fırsatı sunan bir teknolojinin patentini aldı. Söz konusu kişilerin görüntüleri, ses kayıtları, yazışmaları kısaca kişisel verileri aracılığıyla sohbet robotları oluşturacak. Özetle, dijital ayak izlerinizle beslenecek yapay zekanın avatarınıza dönüşebilmesi mümkün.
Microsoft'un piyasaya çıkaracağı sohbet robotu dijital ölümsüzlüğe uzanan yolda atılan en somut adımlardan biri olsa da bu alandaki ilk çalışma değil. Üniversite ve şirketler bünyesinde yurt dışında uzun yıllardır bu alanda çalışmalar yürütülüyor. Daha önce de teknoloji şirketi Luka'nın kurucu ortağı Eugenia Kuyda, trafik kazasında hayatını kaybeden arkadaşı Roman Mazurenko'nun konuşma tarzını taklit eden bir sohbet robotu oluşturmaya çalıştı. Kuyda, "Hala bir insanın gölgesi kadar ama çok yakın gelecekte çok daha fazlasını yapabileceğiz" diye paylaşım yapsa da sohbet robotuyla anlamlı bir bağlantı kurmak mümkün olmadı.
Bir başka kapsamlı çalışma ise MIT'nin Augmented Eternity (Artırılmış Sonsuzluk) isimli projesi kapsamında hala devam ediyor. Proje yöneticisi Hossein Rahnama basına verdiği demeçte Augmented Eternity için öldükten sonra şirketine danışmanlık yapmaya devam etmek isteyen CEO'larla çalıştıklarını açıklamıştı. Proje, dijital etkileşimlerine dayalı olarak bir bireyin gelişen ontolojik bir haritasını oluşturarak kişinin bir yazılım aracısı biçiminde birleştirilmiş bilgi tabanını yapay zeka ve makine öğrenmesi yardımıyla temsil etmesine olanak tanıyor. Bu aracı daha sonra bir sohbet robotu veya ses tabanlı bir yardımcı olarak işlenebiliyor. Netkent Akdeniz Araştırma ve Bilim Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Burak Olgun, bu gelişmeden hareketle "Sosyal medya paylaşımları ve ziyaret edilen internet sitelerinde çok büyük boyutta veri toplandığı bir gerçek" diyor ve devam ediyor: "Dijital ayak izimizi oluşturan bu veriler, tüketici alışkanlıklarının belirlenmesi ve hedef kitleye özel reklam sunulması için zaten kullanılıyor. Microsoft'un geliştirdiği sohbet robotuna bu açıdan da bakmak gerekir."
İLK DEVİR VAKASI
Dijital avatarımızı yaratırken sosyal medya hesaplarında oluşturduğumuz profiller büyük önem taşıyor. Günümüzde Descartes'in "Düşünüyorum öyleyse varım" sözünü bugün "Görülüyorum öyleyse varım" diye değiştirerek yeniden okumak mümkün. Artık insanların fiziksel varlıkları dijital ayak izleri ve sanal dünyadaki kimlikleri ile bir bütün olarak görülüyor. Sosyal medya ve dijital iletişim platformları insanların hayatlarında büyük yer kaplıyor evet ama artık miras terekeleri için de aynı durum söz konusu olacak gibi gözüküyor. Zira 40 yaşındaki bir yazılım mühendisi 9 Temmuz'da Antalya'da açtığı davayla trafik kazasında ölen eşinin Apple marka cep telefonunun iCloud hesabındaki fotoğraf, video, ses, mail kayıtları ile medya dosyalarına ulaşma izni istedi. Aralık ayında sonuçlanan davadan iCloud hesaplarının, Türkiye'de ilk kez 'dijital miras' sayılmasını sağlayan karar çıktı. Dijital mal varlığı ve dijital miras ile ilgili Türkiye'de yasal bir düzenleme bulunmasa da bu karar diğer davalar için emsal niteliği taşıyor.
Konya Ticaret Odası (KTO) Karatay Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Bölüm Başkanı Dr. Yalçın Bostancı, ticari amaç taşımayan söz konusu hesapların sahibi dışındaki kişiler tarafından kullanılması ile devrinin, Anayasa tarafından koruma altına alınan özel hayatın gizliliği, haberleşmenin gizliliği ve bu iki hakkın ihlali tartışılmasına neden olacağını söylüyor. Bostancı, "Mevcut durumda hukuki düzenleme yapılmadığı takdirde ölen kişinin sosyal medya hesaplarının şifresinin mirasçılara geçeceğinin kabulü hukuka aykırı olacaktır" diyor ve ekliyor, "Maddi kazanç elde edilen, reklam alan ve çok yüksek takipçi/tıklanma sayıları olan hesapların ise mirasçılara geçebileceğinin kabulü gerekir. Zira bu hesapların kullanımına devam edilmesi ya da hesapların satılması durumunda ciddi ekonomik kazançlar gündeme geleceğinden buradaki maddi değerin mirasçılara aktarımı söz konusu olabilir.
ANIT HESAP
Gelişen teknoloji ve sosyal platformlar dikkate alındığında, dünyada taşınır ve taşınmaz mülkiyet anlayışının dışında tutulan dijital mülkiyetin de hukuka eklenmesi düşüncesine Avrupa'da birçok ülkede ve ABD'de de olumlu bakılıyor. 20 yaşındayken Irak savaşına genç bir asker olarak katılan ve orada hayatını kaybeden Justin Ellsworth'ın ailesinin 2005'te Yahoo'ya açtığı dava, ABD'deki dijital miras davalarının ilkini oluşturuyor. Oğlunun ölümünden sonra babası, oğlunun sosyal medya hesaplarına erişerek mesajlarını okumak ve Irak'ta yaşadıklarını kamuoyuna duyurmak için Yahoo'dan hesabın adına devredilmesini istedi. Yahoo, bu talebi reddetse de uyuşmazlığı incelen mahkeme, miras hukuku açısından sosyal medya hesaplarının ve bu hesap içeriklerinin de mirasta yer aldığına, bu hesapların da mirasçılara intikal etmesi gerektiğine karar verdi. Uzun vadede değerlendirildiğinde, sosyal medya platformlarına yeni özellikler kazanmasını sağladığı için Almanya'da açılan dava buna dair verilecek en somut örneklerden biri. Almanya'da 15 yaşında kızı ölen bir anne
Facebook hesabı anıt hesaba çevrildiği için erişim izni alamıyordu. 2012'de ölen kızlarının gerçek ölüm nedenini öğrenmek isteyen aile yazışmalarını görmek için hesaba erişme mücadelesini 5,5 yıl sonra kazanabildi. Facebook hesabının mirasçılara geçip geçmeyeceği tartışmasından sonra geçen süre içerisinde Facebook ve diğer bazı sosyal medya platformları içeriklerinde bir düzenlemeye giderek, kişilere ayarlar menüsünden ölümleri halinde hesap şifrelerinin paylaşılıp paylaşılamayacağını, paylaşılacaksa kimlerle paylaşılacağını tercih etme imkanı getirdi.
KAREKOD MEZAR TAŞI
Amerika Birleşik Devletleri'nde giderek yaygınlaşan karekod mezar taşları, öldükten sonra da dijitalleşmeyle bağımızın kopmadığını gösteren en somut uygulamalardan biri. Bu uygulama sayesinde ölen kişilerin yakınları, mezar taşındaki barkodu, akıllı telefonlarına taratarak sevdiklerinin video ve fotoğraflarından oluşan dijital bir arşive erişebiliyor. Pandemi nedeniyle hayatın birçok alanında yaygınlaşan karekod sistemi, artık mezar taşlarında sadece ABD'de değil birçok ülkede hatta Türkiye'nin bazı bölgelerinde de kullanılmaya başlandı.