Orada bir pazar var Uzak'ta...

04:37 - 30.01.2021, Cumartesi

Prof. Dr Kerem Alkin - Dr. Metin Gürler / INBUSINESS

Dünyadan 5 trilyon doların üzerinde ithalat yapan 15 Asya ülkesini bir araya getiren RCEP Serbest Ticaret Anlaşması ile dünya ticaretinde kartlar yeniden dağıtıldı. RCEP, bu yeni duruma adapte olan Türk İhracatçılar için de fırsat demek.

İki binli yıllar ülke ekonomilerinin birbiri ardına olumsuz etkilendiği iki krize tanıklık etti: Küresel finansal kriz ve Covid-19 pandemisi. Küresel finansal krizle olumsuz etkilenen yatırım-üretim-ihracat döngüsü pandemi ile bir daha da sekteye uğrayarak, küresel tedarik zincirinin aksaması ile bütün dünyayı etkiledi.

ABD'de başkanın değişmesi Ticaret Savaşı'nın 'tonu'nu da değiştirecek elbette ancak Çin pandemiye rağmen yeni işbirlikleri için adımlar atmaya devam ediyor. Bunun son örneği geçen yıl kasım ayında Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) üyesi ülkeler arasında imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ticaret Anlaşması (RCEP) oldu. Kökeni 2012'ye dayanan RCEP, Çin'in ABD'ye karşı son hamlelerinden biri olarak değerlendiriliyor. Peki, Türk ihracatçısı ASEAN RCEP anlaşmasından faydalanabilir mi? INBUSINESS için bu sorunun cevabını araştırdık.

481 STA YÜRÜRLÜKTE

Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) tarifelerin ithalat ve ihracatçı şirketleri derinden etkilediği günümüzde oldukça önemli hale gelmiş durumda. DTÖ'nün tarife oranlarını aşağıya çekme ve ticaretin önünü açma çabalarının sonuç vermesiyle 2001'de 6,3 trilyon dolar olan küresel ticaret 2019'da 19 trilyon doları aştı. Ancak ülkelerin, tarifeleri aşağı çekerken, bir yandan hem yerel sanayiyi korumak hem de ülkeye ithal edilen ürünlerin belli bir standartta olması için tarife dışı engellere (Non-Tariff Measures, NTMs) müracaat ettikleri görülüyor. DTÖ'nün en çok 'gözetilen' ülke kuralı, üye ülkelerin aralarındaki ticarette yapacağı bir ayrımcılığın (tarife indirimi) diğer ülkelere de uygulamasını ifade eder. Bu kural nedeni ile ülkeler, aralarındaki tarifeleri düzenlemek için birbirleriyle Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA), ticaret anlaşmaları yapmak gibi çözümlere başvururlar. DTÖ verilerine göre 2018'de 12, 2019'da ise 15 STA bildirimi yapıldı. Buna göre, 2019 sonu itibarıyla toplamda 696 STA bildirimi yapılmış durumda ve bunlardan 481'i yürürlükte.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, Türkiye ile diğer ülke ve ülke grupları arasında 21 STA mevcut. Ayrıca Lübnan, Sudan ve Katar ile iç onay süreçlerinden sonra STA'lar yürürlüğe girecek. Bakanlık verilerine göre 17 ülke/ülke grubu ile de STA müzakereleri resmi olarak başlatıldı.

BÖLGEYİ ANLAMAK

RCEP anlaşmasını iyi okuyabilmek için biraz geriye gitmek ve Trans-Pasifik Ortaklık Anlaşması'na (TPP) uzanmak gerekiyor. Bu oluşumun itici gücü, Brunei Darussalam, Şili, Yeni Zelanda ve Singapur'dan oluşan küçük bir Pasifik Kıyısı ülkeleri grubu arasındaki 2005 ticaret anlaşmasıydı. Barack Obama başkanlığı süresince küresel ticaret kurallarını Çin'in önderlik yaptığı oluşumların değil ABD'nin önderliğinde yazılması gerektiğini öne sürdü ve TPP'yi destekledi.

Obama, 2009'da göreve geldikten sonra görüşmelere devam etti. 2011'de Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, TPP'yi ABD'nin Asya-Pasifik bölgesine stratejik dönüşünün merkezi olarak çerçevelendirdi. On dokuz resmi müzakere turunun ve birçok toplantının ardından, katılımcı ülkeler Ekim 2015'te bir anlaşmaya vardı. TPP anlaşması 2016'da imzalandı.

Trump, başkanlık görevindeki ilk gününde ülkenin TPP'den çekileceğini açıkladı ve 2017'de çekildi. Kalan ülkeler alternatif oluşumlar üzerinde tartıştı ancak ABD gibi büyük bir pazarın bu anlaşmaya taraf olmaması birçok ülkenin isteğini kırdı. Geriye kalan ve küresel üretimin yaklaşık yüzde 15'ini oluşturan 11 ülke ABD olmadan yeni haliyle Kapsamlı ve Aşamalı Trans Pasifik Ortaklığı (CPTPP) anlaşmasını 2018'de imzaladı.

ÇİN HAMLESİNİ YAPIYOR

TPP kısmında bunlar olurken, Çin TPP'ye alternatif kendi ağırlığının da olacağı Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) adlı çok taraflı bir Pasifik Kıyısı ticaret anlaşması için bastırmaya başladı. Anlaşma sayesinde Çin, ASEAN'ı oluşturan ülkelere ticari anlamda bağlanacaktı. RCEP anlaşmasıyla ilgili müzakereler 2012'de başlamıştı. RCEP ülkeleri 15 Kasım 2020'de müzakerelerin tam olarak sonuçlanmasına karar vererek, anlaşmayı imzaladı.

Kasım 2019'da bu müzakerelerden çekilen Hindistan, gelecekte RCEP'ye yeniden katılmak istemesi durumunda hızlı bir katılım süreci ile bu gruba katılabilecek. Böylece Hindistan dışında kalan 10 ASEAN ülkesi ve bu ülkelerin ticaret anlaşması yaptığı Avustralya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda RCEP'i imzaladı. Tarifeleri rakibi olan TPP kadar düşürme amaçlı olmasa da RCEP'nin büyüklüğü onu daha önemli kılıyor.

RCEP İLE 9 MİLYAR DOLAR HACMİMİZ VAR

RCEP ülkeleri 2019'da en çok tedariki (ithalatı) 774,2 milyar dolar ile anlaşmaya üye ülke Çin'den yaptı. İkinci sırada 407,2 milyar dolar ithalat yaptıkları ABD ve üçüncü sırada 352,8 milyar dolar ile Japonya var. RCEP ülkeleri Türkiye'den 2019'da yaklaşık 9 milyar dolarlık ithalat yaparken Türkiye bu ülkelerin 52'nci büyük tedarikçisi oldu. Türkiye'nin tedarikteki payı ise yaklaşık yüzde 0,2 olarak gerçekleşti. RCEP ülkelerinin 2019'da hem dünyadan hem de Türkiye'den yaptığı ithalatın sektör sınıflamasına göre kırılımını incelediğimizde, 2019'da en çok ithalatın 1,38 trilyon dolar ile (toplam ithalatın yüzde 28'i) 'Kimyevi Maddeler' sektöründe yapıldığını görüyoruz. İkinci sırada 1,31 trilyon dolar (yüzde 26,5) ile 'Elektrik Elektronik' sektörü yer alıyor. Üçüncü sırada ise 311,3 milyar dolar ile 'Madencilik Ürünleri' sektöründe ithalat yapıldı.

NE SATABİLİRİZ?

Türkiye, RCEP iktisadi entegrasyon bölgesinde yer alan ve küresel ithalatı 5 trilyon dolara yakın olan on beş ülkeyle ticaretini geliştirebilir. Çin önderliğinde imzalanan RCEP bölgesinde aralarında Türkiye'nin STA yaptığı Güney Kore, Singapur ve Malezya ile STA görüşmelerini sürdürdüğü Japonya, Tayland ve Endonezya da yer alıyor. Çin, kendisi ile birlikte Kuşak Yol İnisiyatifi kapsamında yer alan 70 ülkenin de ticaretlerini geliştirmelerini ve ekonomilerini büyütmeleri gerektiğini ve bunun için gerekli destekleri sağlayacağını sürekli dile getiriyor. Ayrıca RCEP üyesi on beş ülkeden Malezya, Endonezya ve Brunei, Türkiye ile birlikte İslam İşbirliği Teşkilatı içinde yer alıyor. RCAP bölgesinde yer alan ve Türkiye ile ticarete soğuk bakmayan bu ülkeler ile ticareti arttırıcı işbirliklerine gitmek ve bu amaca yönelik çalışmaları ve analizleri acil olarak yapmak gerekiyor.

Dünyadan 5 trilyon dolara yakın alım yapan bu pazara ihracatçılarımızın faaliyet gösterdikleri sektördeki üretim kapasiteleri yettiği takdirde sunabileceği birçok ürün var. On beş ülkenin ithalat değeri olarak dünyadan en çok tedarik ettiği sektörler 'Kimyevi Maddeler', 'Madencilik Ürünleri' ve 'Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar'.

'Kimyevi Maddeler ve Mamulleri' sektöründe RCEP ülkeleri dünyadan bin 140 farklı ürün, Türkiye'den ise 896 ürün ithal ediyor. On beş ülke Türkiye'den 675 ürünü hiç ithal etmiyor. Ancak bu 675 ürünün ancak 431 tanesini ihracatçılarımızın uluslararası piyasalara sunduğu görülüyor. RCEP ülkeleri Türkiye'den ithal edebilecekleri ancak Türkiye'den değil de başka ülkelerden tedarik ettikleri bu 431 üründe 249,3 milyar dolarlık küresel ithalat gerçekleştiriyor.

'Madencilik Ürünleri' sektöründe RCEP ülkeleri dünyadan 134 farklı ürün, Türkiye'den ise 84 ürün ithal ediyor. Türkiye'den 50 ürün ithal edilmiyor. Türk ihracatçılar, bu 50 ürünün de ancak 33 tanesini uluslararası piyasalara sunuyor. RCEP ülkeleri bu 33 üründe 78,5 milyar dolarlık küresel ithalat gerçekleştiriyor.

'Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar' sektöründe ise RCEP ülkeleri dünyadan 257 farklı ürün ithal ediyor. Bu sektörde Türkiye'den 133 ürün ithal edilmiyor. Bu 133 ürünün ancak 97 tanesini ihracatçılarımız uluslararası piyasalara sunuyor. RCEP ülkeleri 97 üründe 67,5 milyar dolarlık küresel ithalat yapıyor.

On beş ülkenin toplamda dünyadan en çok ürün ithal ettiği ancak Türkiye'den alım yapmadığı sektörler sıralandığında ise ilk sırada 431 ürünün daha ihraç dilebileceği 'Kimyevi Maddeler' sektörü yer alırken, bu sektörü 169 ürünün ihraç edilebileceği 'Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller' sektörü ile 130 ürün ihraç edilebileceği 'Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri' sektörü takip ediyor.

1513 ÜRÜNDE İHRACAT FIRSATI

RCEP ülkeleri 2019'da dünyadan 5 bin 430 farklı 6'lı GTİP kodlu üründe toplamda 4,94 trilyon dolarlık ithalat gerçekleştirdi. Aynı yıl Türkiye'den 3 bin 229 farklı 6'lı GTİP kodlu üründe toplamda yaklaşık 9 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Türkiye'nin uluslararası piyasalara ihraç ettiği ürünlerden bin 533 tanesinde rekabet üstünlüğüne sahip iken (RCA değeri 1 ve üzerinde olan ürün sayısı) RCEP ülkelerine ihraç ettiği 3 bin 229 üründen bin 338 tanesinde rekabet üstünlüğüne sahip. Tespit edilen bin 338 üründe RCEP ülkeleri 733,9 milyar dolarlık ithalat yaparken Türkiye ise toplamda dünyaya 136,3 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Türkiye bu ihracatın 6,25 milyar dolarlık kısmını RCEP ülkelerine yaptı. Türkiye'nin bu ürünlerde RCEP ülkelerine tedarik payı ise yüzde 0,85 ile toplam tedarikteki payından (yüzde 0,2) daha yüksek olduğu görülüyor.

Türkiye'nin RCEP ülkelerine ihraç edebileceği ve diğer ülkelere ihraç ettiği bin 513 ürün bulunuyor. RCEP ülkeleri bu ürünlerde dünyadan 732,6 milyar dolarlık ithalat yaparken Türkiye ise RCEP ülkeleri dışındaki ülkelere 7,4 milyar dolarlık ihracat yapıldığı görülüyor. Tespit edilen bin 513 ürün içinde 195 üründe ihracatçılarımız rekabet üstünlüğüne sahip. Bu ürünlerde RCEP ülkeleri 26,8 milyar dolarlık ithalat yaparken Türkiye ise diğer ülkelere 5,4 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

Türkiye'nin uluslararası piyasalarda rekabet üstünlüğüne sahip olduğu ancak RCEP ülkelerine ihraç edemediği 195 ürün içinde RCEP ülkelerinin toplamda küresel ithalatının 115 milyon dolar üzerinde olduğu 45 ürün bulunuyor. Tespit edilen 45 üründe RCEP ülkeleri dünyadan yaklaşık 23,3 milyar dolarlık ürün ithal ediyor. Türkiye ise RCEP ülkeleri dışındaki ülkelere bu 45 üründe 2019'da 4,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.

TARİFELERE DİKKAT!

Elbette ticarette uygulanan tarifeler en önemli nokta. Verisi belli olan ülkelerin ithalatları incelendiğinde toplamda 5,1 trilyon dolarlık küresel ithalatta yüzde 2,61 tarife uyguladıkları görülürken bu oran aynı dönemde 9 milyar dolarlık alım yaptıkları Türkiye için yüzde 3,93 olarak gerçekleşti.

Toplamda küresel ithalatta Çin, ortalama yüzde 3,39 tarife uygularken, Türkiye'den yaptığı ithalatta ise ortalama yüzde 5,97 tarife uyguladığı görülüyor. Türkiye'den yapılan ithalatta 'hammadde' ürün grubunda en yüksek tarife uygulayan ülkeler, Filipinler, Kamboçya ve Vietnam şeklinde sıralanıyor. 'Ara mal' ürün grubunda sıralama Vietnam, Kamboçya ve Çin şeklinde.

RCEP ülkelerinin Türkiye'den yaptıkları ithalatta uyguladıkları tarife dışı engellerin (NTMs) sayıları da ihracatçılar için büyük önem taşıyor. Toplamda en çok tarife dışı engeli 5 bin 710 engel ile Çin uygularken, onu 2 bin 118 engel uygulayan Tayland ile bin 296 tarife dışı engel uygulayan Güney Kore takip ediyor. En az tarife dışı engel sayısına ise 265 engel ile Myanmar ile sahip. İhracatçılarımızın tarifelere dikkat ederken hedef pazarlarda karşılarına çıkacak tarife dışı engelleri de göz önünde bulundurmaları ve bunlara göre hazırlık yapmaları gerekiyor.

UZAKLIK ENGEL DEĞİL

Türkiye ihracatını ağırlıklı olarak dört saatlik uçuş mesafesindeki ülkelere yapıyor. Veriler incelendiğinde Türkiye'nin 1'inci ve 2'inci kuşak etrafında yer alan ülkelerin zaman içerisinde hem milli gelirlerinin hem de dış ticaretlerinin küresel paylarının azaldığı görülüyor. Bu nedenle, ihracatçılarımızın yeni pazarlara yönelmesi ve bunu yaparken pazarın uzak mı yakın mı olduğunu fazla dikkate almaması gerekiyor.

Dünyada 2019'da ortalama ithalat 5 bin 156 km'den yapılırken ihracat ise 4 bin 708 km olarak gerçekleşti. Aynı dönemde Türkiye ise ortalama 2 bin 953 km mesafedeki pazarlara ürünleri ihraç ederken, 4 bin 257 km'den ithalat gerçekleştirdi. Türkiye'nin daha uzak pazarlara yönelmesi ve ihracat mesafesini 2 bin 953 km'nin ötesine taşıması gerekiyor.

İHRACATÇILAR İÇİN ÖNEMLİ

Küresel tedarik zincirindeki konumu her yıl artan Türkiye sahip olduğu ve görüşmelerini sürdürdüğü STA'ların yanı sıra dünyanın başka ülkelerinde meydana gelen iktisadi entegrasyonları da yakından takip etmek zorunda. Çin önderliğinde imzalanan ve aralarında Türkiye'nin de STA yaptığı Güney Kore, Singapur ve Malezya ile STA görüşmelerini sürdürdüğü Japonya, Tayland ve Endonezya'nın da yer aldığı 15 üyeli RCEP iktisadi entegrasyonunu da yakından takip edilmeli. İhracatçılarımız ilk aşamada daha önceden STA yaptığı Güney Kore, Singapur ve Malezya pazarlarına yönelik ihracatı artırıcı stratejiler belirlemeli. RCEP üyesi on beş ülkeden Malezya, Endonezya ve Brunei'nin Müslüman ülkeler olduğu ve Türkiye ile birlikte İslam İşbirliği Teşkilatı (Organisation of Islamic Cooperation, OIC) üyesi olduğu da dikkatlerden kaçırılmamalı.

Pandemi dönemi sonrası yeni normalle birlikte ülkeler ekonomilerini toparlamaya küresel tedarik zincirinde yeniden konumlanmaya çalışacak. Çin'in pandemi döneminde küresel tedarik zincirini aksatması bu ülkede yatırımları olan ve bu ülkeden ürün tedarik eden birçok batılı ülkeyi ve firmayı tedirgin etti ve yeni ticaret rotaları ile tedarik zincirleri belirlemelerini düşünmeye zorladı. Kendine yeni üretim üssü ve tedarikçi arayan ülkeler için sanayi altyapısı, ekosistemi ve yeni yatırımları destekleyeceğini kuvvetli bir irade ile açıklayan hükümetimiz ile Türkiye bu ülkeler için bütün kapılarını açmış durumda. Yeni normale adaptasyonu sağlamada hiç zorlanmayacak gibi görünen Türkiye, 2021'de hem yatırım çeken hem de üretim ve ihracatını arttıran bir ülke olacak. Bu iştahla eminiz ki Türkiye birçok uluslararası kuruluşun beklediği yüzde 5'lik büyüme performansının üzerinde bir büyüme gerçekleştirecek.

İhracatçılarımız klasik üretim modelinden müşteri odaklı esnek üretime geçmeli, alışagelmiş pazarlardan yeni pazarlara yönelmeli ve inovatif sofistike ürünlerin üretimine ve ihracatına ağrılık vermeli. Böylece firmalarımız pandeminin olumsuz etkilerini atlatmakla kalmayacak yeni değişen tedarik zincirinde önemli bir rol üstlenecek.

26 TRİLYON DOLARLIK GÜÇ

RCEP ekonomik entegrasyonunda 15 ülke yer alıyor. RCEP ülkelerinin 2,3 milyarlık toplam nüfusu dünya nüfusunun yüzde 30'unu oluşturuyor. Yaklaşık 26 trilyon dolar ile küresel GSYİH'nın da yüzde 30'unu oluşturan 15 ülkeden beş tanesi (Avustralya, Çin, Endonezya, Japonya ve Güney Kore) aynı zamanda küresel ekonomik işbirliği için uluslararası forum olan dünyanın en büyük 20 ekonomisinin oluşturduğu G-20 üyesi. Çin, 2019'da sahip olduğu 1,4 milyar nüfusla, 14,4 trilyon dolarlık üretimle, 141,2 milyar dolarlık çektiği Doğrudan Yabancı Yatırım (DYY) ile 2,1 trilyon dolarlık ithalat ve 2,5 trilyon dolarlık ihracat ile en büyük ekonomik güç olarak öne çıkıyor. Çin nüfusunun 2030'da 1,46 milyara yükselmesi, 2020'de milli gelirinin yüzde 1,9 olacağı, 2021'de ise Covid-19 etkisinin atlatılacağı ve ekonomisinin toparlanacağı ön görülürken büyümenin yüzde 8,2 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

Japonya 2019'da sahip olduğu 126,2 milyon nüfus, 5,1 trilyon dolarlık üretim, 14,6 milyar dolarlık çektiği DYY, 721 milyar dolarlık ithalat ve 706 milyar dolarlık ihracat ile RCEP içindeki en büyük ikinci ekonomi. Japonya milli gelirinin 2020'de yüzde 5,3 daralması, 2021'de ise büyümenin yüzde 2,3 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.

BİZE ULAŞIN