Eğitimde, geleceğin ön gösterimi mi?..

03:49 - 30.01.2021, Cumartesi

Belce Örü / INBUSINESS

Fütürist Alvin Toffler 90'lı yıllarda şöyle demişti: "21'inci yüzyılın cahilleri eskiden öğrendiği ve artık işe yaramayan bilgilerden vazgeçmeyenler ile yeniden öğrenmeyenler olacaktır." Bu sözün doğrulandığı bir zamanda yaşıyoruz. Covid-19 pandemisi sağlık ve iş dünyasının yanında eğitim sektörünü de derinden etkiledi. Eğitim konusundaki zorunlu değişikliğe adaptasyon müthiş bir hızla gerçekleşti. Bugün hemen hemen bütün dünyada -imkanı olan- öğrenciler evlerinde bilgisayarlarının başında derslerine devam ediyor. Eğitimin tüm bileşenleri yeni duruma adapte olarak yaklaşık 10 aydır çalışmalarına devam ediyor. Covid-19 pandemisine acil yanıt verebilen eğitim sektöründe bugün yaşananlar aslında geleceğin bir ön gösterimi denebilir. Zira pandemi öncesinde bile hem gereklilikler hem de sektörün dinamikleri yavaş yavaş 'uzaktan eğitim'in ve yeni eğitim metotlarının hayata geçmesine neden olmuştu.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan 'Mesleklerin Geleceği 2020' (Future of Jobs 2020) raporu 2025'e kadar, otomasyon nedeniyle orta ve büyük işletmelerde 85 milyon işin kesintiye uğrayacağını ortaya koyuyor. Rapora göre 2025'te, en önemli beceriler analitik düşünme, yaratıcılık ve esneklik olacak. McKinsey'in 'İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye'nin Yetenek Dönüşümü Ocak 2020' raporu ise 2030'da sahip olunması gereken yeni yetkinliklerde yüzde 63 ile teknoloji bilgisinin öne çıktığını gösteriyor. Onu yüzde 22 ile sosyal alan ve yüzde 7 ile de ileri seviye bilişsel yetenekler takip ediyor. İleri seviye bilişsel yetenekler yaratıcılık, karmaşık bilgi yorumlama, eleştirel düşünme olarak sıralanırken; sosyal yetenekler olarak empati ve adapte olma becerisi dikkat çekiyor. Bu bilgiler aslında gelecekte iş hayatında yerini alacak gençlerin şimdi olduğundan çok daha farklı bir eğitim sisteminin içinde olması gerektiğini de gözler önüne seriyor.

TÜRKİYE ÖNE ÇIKIYOR

Covid-19 salgını bu süreci iyiden iyiye hızlandırdı. Araştırmaların da gösterdiği gibi ihtiyaçlar nedeniyle kabuk değiştirmesi gereken eğitim sektörü kendini bir anda 'gelecek'te buldu. Uzaktan eğitim, öğrenciler ve öğretmenler için tek seçenek haline geldi. Türkiye eğitim alanındaki bu adaptasyon döneminde en hızlı hareket eden ülkeler arasında yer alıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, okulların kapalı olduğu süre boyunca eğitimi telafi etmek için acilen uzaktan eğitim uygulamalarını devreye aldı. Uzaktan eğitimde belirlenen üç ana strateji ise EBA televizyon kanalları açmak, eğitim bilişim ağı internet platformunun yaygın ve kapsamlı kullanımını sağlamak ve basılı eğitim materyalleriyle sahayı desteklemek oldu. Milli Eğitim Bakanı (MEB) Ziya Selçuk'un 'Sabah 35'inci Yaş Sektör Buluşmaları'nda açıkladığına göre, EBA okul öncesinden son sınıfa kadar tüm seviyelerde yaklaşık 18 milyon öğrenci ve bir milyon öğretmen tarafından kullanılıyor.

OKULLAR FARKLI KURGULANMALI

Dünyada online eğitim modeline geçişle ilgili adımlar pandemiden önce de atılmaya başlanmıştı. Buna verebilecek en iyi örneklerden biri 2006'da kurulan ve OHS, Western Association of Schools and Colleges (WASC) tarafından akredite edilen Stanford Online Lisesi. Okulun diploması ABD dahil dünyanın birçok ülkesinde geçerliliğe sahip. Öğrenciler online eğitimin yanı sıra bir dizi kulübe, yüz yüze buluşmalara, çevrimiçi toplantılara, eğitim gezilerine katılma fırsatı yakalıyor. Bu tür lise ve üniversitelerin sayısı özellikle de ABD, İngiltere ve Kanada'da giderek artıyor. Yine de şimdilik uzaktan eğitimin okulun yerini aldığı modeller nadir olarak karşımıza çıkıyor. Online eğitim daha ziyade tamamlayıcı bir görev üstlenmiş durumda. Udemy, Coursera ve Khan Academy gibi online eğitim platformlarından veya MIT, Harvard gibi üniversitelerden faklı dersleri ücretsiz ya da belli bir bedel karşılığında izleyebiliyorsunuz. Özellikle de yabancı dil üzerine pratik yapmak isteyenler dünyanın farklı bir bölgesindeki öğretmenle görüntülü konuşabiliyor ya da mobil uygulamalar sayesinde kendilerini geliştirebiliyor.

Research and Markets'in araştırmasına göre, 2019'da 200 milyar dolar olan küresel online eğitim pazarının büyüklüğü 2023'e kadar 286 milyar doları aşacak. Ken Research'ün raporu Türkiye'de şu anda 100 milyon dolar olan online eğitim pazar büyüklüğünün, 2023'te 200 milyon doları aşacağını gösteriyor. Uzaktan eğitimde Türkiye hala pastadan küçük bir pay alsa da salgının da etkisiyle eğitimin giderek hızlanarak dijital kanallara kayacağı düşünülüyor. Eğitim teknolojileri şirketi Enocta'nın CEO'su Ahmet Hançer, öğrencilerin derse ve sınavlara katılımını ve başarısını ölçen ve raporlayan eğitim yönetim sistemleri ile öğrenme deneyimi platformlarının işlevselliğinden bahsediyor. Bu araçlar sayesinde öğrencilerin hangi konularda ne ölçüde eksiğinin olduğu ya da hangi alanlara daha eğilimli olduğunun daha hızlı ve verimli tespit edilebildiğine değiniyor ve ekliyor: "Öğretmenler de öğrencilerin eksik kaldığı noktalara daha hızlı müdahale edebiliyor."

KARMA EĞİTİM MODELİ

İstanbul Aydın Üniversitesi STEM Eğitimi Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Devrim Akgündüz, TÜSİAD'ın Webinar etkinliğinde her öğrencinin öğrenme kapasitesi ve hızı aynı olmadığından bahsederek, çevrimiçi öğrenme sayesinde kendi düzeylerine uygun bir şekilde derslere devam etme şansı bulabildiklerini anlatıyor. Akgündüz'ün dikkat çektiği bir diğer nokta Hançer'in de vurguladığı gibi çevrimiçi öğrenme sayesinde öğrencilere hızlı geri bildirim verebilmeleri. "Sanal sınıf ve mobil uygulamalar sayesinde daha çok öğrenciye ulaşabiliyor ve soruları yanıtlayabiliyoruz" diyor. Online eğitimin sunduğu bu gibi avantajlardan dolayı okulların da varlığını sürdürdüğü karma bir eğitim modeline geçilmesi gerektiğini düşünüyor: "Okulda proje ve tasarım tabanlı bir eğitim sunulmalı, gençler sanatsal çalışmalar ve spor aktiviteleriyle uğraşmalı. Temel eğitim kökenli dersler ise online platformlara aktarılmalı."

MEB'İN 2023 EĞİTİM VİZYONU

MEB ile eğitim hizmeti veren diğer kurum ve kuruluşlara 2021'de 19,1 milyar lirası yatırım olmak üzere toplamda 211,4 milyar lira kaynak ayrıldı. Bu kapsamda; yükseköğretim programına 52,2, ortaöğretim programına 43 ve temel eğitim programına 82,2 milyar lira ayrıldı. 2020 bütçesinde MEB'in yatırım ödeneği 5,8 milyar lirayken, bu rakam yüzde 94 artışla 11,3 milyar liraya çıkarıldı. Bu yatırımın büyük bir kısmı ise 2023 eğitim vizyonunda ortaya koyulan öngörüler doğrultusunda yüz yüze eğitimde olduğu gibi uzaktan eğitim ve dijitalleşme alanlarında kapsamlı bir dönüşüm için kullanılacak. Ziya Selçuk'un 2018'de açıkladığı MEB'in 2023 vizyonu geleneksel eğitim yöntemlerini değiştirmek için atılacak ciddi adımlar için bir yol haritası niteliğinde. Çalışma temel olarak okulların, öğrencilerin gelişimi açısından yeniden yapılandırılmasını ve niteliğinin artırılmasını, akademik bilginin beceriye dönüşmesinin sağlanmasını ve yenilikçi uygulamalara imkan tanınması içeriyor. Finlandiya'daki modele benzer bir şekilde temel becerilere ilişkin zorunlu derslerin korunması şartıyla okullarda, zorunlu ders saat ve çeşitleri azaltılarak derinleşmeye, kişiselleştirmeye ve uygulamaya zaman ayrılması planlanıyor.

BİZE ULAŞIN