Pandemi fintech sektörünü zayıflattı
Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ertürk pandeminin fintech sektörünün ayaklarının yere değmesine neden olduğunu söyledi.
Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı ve Özgencil Grup iş birliği ile bu yıl 4'üncüsü gerçekleştirilen Ege Ekonomik Forum 2020 konferansının dördüncü gündeki yedinci oturumu "Finansal Teknoloji Endüstrisinin Geleceği" başlıklı oturum oldu.
"Fintech Tabanlı Yaklaşımlar, Finansman Kilidini Nasıl Açabilir ve Ekonominin İyileşmesine Nasıl Katkı Sağlayabilir?", "Finansal İnovasyonda, Fintech, Techfin , Super-App Trendi", "Fintech Avantajlarından Yararlanılması İçin Siber Güvenliğin Önemi Nedir?", "Bankacılığın Geleceği : Açık Bankacılık / Gelecekteki Tüketici Davranışları, Bankaların Müşterilerine Hizmet Verme Şeklini Nasıl Değiştirecek?" gibi konular Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ertürk, Denizbank İnovasyon Komitesi Başkanı Gürhan Çam, Finoa, Co-CEO ve Kurucu Christopher May, Bahçeşehir Üniversitesi, Öğretim Üyesi & İstanbul Blokzincir Kadınları Derneği Kurucu Üyesi Prof. Dr. Fatma Ulucan Özkul tarafından tartışıldı.
PANDEMİ, FINTECH SEKTÖRÜNÜ ZAYIFLATTI
Oturumda ilk olarak söz alan Manchester Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Ertürk pandeminin fintech sektörünün ayaklarının yere değmesine neden olduğunu vurguladı:
"Fintech gerçekten teknolojik yenilikler getiren bir sektördü. Özellikle açık bankacılık açısından arkasında denetleme kurullarının da desteği vardı. Aynı zaman teknolojinin önemli olup olmadığına karar veren bir yatırımcı grubu da vardı. Ancak bunlar pandemi sonrası zayıfladı. Fintech şirketleri işin sadece çok akıllı teknolojiler yapmak olmadığını, o teknolojiyi kâra dönüştürecek şirketlere de ihtiyaçları olduğu gerekliliğini sorgulamaya başladı."
Bu dönemde özellikle kâr yapmayan, işletme modelleri zayıf olan şirketlerin piyasalarını kaybettiklerini belirten Ertürk, Revolut'un bir dönemin en değerlisi olduğunu, seyahat eden iş insanlarına yönelik hizmetler sunduğunu hatırlattı. Ertürk, sözlerine şöyle devam etti:
"Pandemi nedeniyle turizm durunca Revolut'un değeri yüzde 50 azaldı. Ama buna karşılık Paypal gibi ödeme üzerine para kazanarak bu işi yapan şirketlerin değeri arttı. Çünkü pandemi nedeniyle herkese evine kapandı, e-ticaret arttı. Bu dönemde işletme modelleri iyi olmayan, kârlılığı iyi olan fintech şirketleri öne çıktı. Ekonomiyi kurtarmak için Merkez Bankaları uyguladığı parasal yardımları güvenli bankalarla yapmayı tercih ettiler. Fintech şirketleri; sadece çok zeki teknolojiden anlayan insanlara ihtiyaç duymadıklarını, aynı zamanda lobi faaliyetleri yapmaları gerektiğini de anladılar. Bir kısmı Merkez Bankalarının dağıttığı paraları kendi üzerlerinden dağıtarak kazanmanın yolunu buldular. Merkez Bankaları ise zor günlerde ne olduğu belli olmayan fintech'lerle çalışmaktansa, sermayesi güçlü ve şube ağı büyük şirketlerle çalışmayı tercih etti."
DÜNYA EKONOMİSİNİN ÇIKIŞI YENİ BİR 'BRETTON WOODS'DA
Bahçeşehir Üniversitesi, Öğretim Üyesi & İstanbul Blokzincir Kadınları Derneği Kurucu Üyesi Prof. Dr. Fatma Ulucan Özkul ise finansal teknoloji endüstrisinin geleceğinden bahsetmeden önce bugünü iyi bir şekilde değerlendirmenin gerekliliğini vurguladı.
Pandeminin ilanıyla geçmişten biriken bir krizin insanlığı bugünkü durumla yüz yüze getirdiğini belirten Özkul, sadece ekonomi alanında değil sosyoloji ve psikoloji alanlarında da bir krizler karşı karşıya kaldığımızı vurguladı. Özkul, şöyle devam etti:
"Tüm ülkelerin Merkez Bankaları, bu krizi hafifletmek için bir likidite bolluğu yaşattılar. Parasal genişlemeye gidildi. Ancak ilkbahar aylarında alınan tedbirler, yıl sonuna kadar sorunun çözülmesi umuduyla gerçekleştirildi. Bugüne baktığımızda virüsün şiddeti azalmadı, ikinci dalgayı yaşıyoruz. Burada IMF ile Dünya Bankası'nın 15 Ekim tarihinde yaptığı toplantıda söylediklerine dikkat çekmek isterim: 'Bugün yeni bir Bretton Woods anındayız.' Kastettiği ise dünya ekonomisini kurtarmak için yeni bir uluslararası para anlaşmasına ihtiyaç duyulduğuydu. O dönemde de ABD'nin odağında bulunduğu yepyeni bir finansal sisteme geçildi."
Bugünün krizinin önceki yıllara değinmesinin arkasında yatan parasal genişleme, sınırsız krediler tüketim ve faiz odaklı bir ekonomi yaratılması olduğunu hatırlatan Özkul, dünyanın bugün ödeyemediği bir borç yüküyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
ABD, FİNANSAL ENDÜSTRİYE YENİDEN TANIMLAYAMA ÇALIŞIYOR
Finoa, Co-CEO ve Kurucu Christopher May ise teknolojinin finans desteği aldığı sürece güçlü olabileceğini söylerken, teknolojinin ilerleyen yıllarda gelir dağılımı, eşitsizlik, sağlık sorunları gibi konulara eğilme ve çözüm bulabilmesi açısından daha sofistike finansal bazı enstrümanlara ihtiyaç olabileceğini paylaştı. May, sözlerini şöyle sürdür:
"Bugün fintech ya da techfin veya ya da süper uygulamaları (super app) konuşuyoruz. Hatırlayalım lütfen; geride bıraktığımız 20 yılda Google, Amazon ya da Facebook gibi platformlarda gördüğümüz değişimi unutmamamız gerekiyor. Evet, buradaki firmaların ABD'de bulunmasının ancak Avrupa'da bulunmamasının bir sebebi var. O da teknolojinin desteklenmesi ile ilgili. Bir de bunun dışında şunu unutmamak gerekiyor. Özellikle Batı Avrupa'da düzenleyici kuruluşlar bu şirketlerin fazla güçlenmeye gittiğini gördüler. Çünkü Çin'de ya da farklı ülkelerde benzer örnekler yaşandı."
Avrupa'da halen daha eski ekonomiyi ya da eski sanayi gelişimini, b2b hizmetlerle sürdürmeye çalışan şirketler olduğunu belirten May, bu yapıların daha iyi teknik çözümlerle hizmetlerini herkese ulaştırmaya çalıştığını paylaştı. May; ABD'de olanın ise endüstri yeniden tanımlanmaya çabası olduğunun altını çizerken, neo-bankacılık olarak tanımladığı yeni nesil bankaların Avrupa ekosistemi içerisinde globalleşmeye çalıştıklarını aktardı.
BANKACILIK SİSTEMİ, PANDEMİYE EN HAZIR SİSTEMLERDEN BİRİYDİ
Oturumun son konuşmacısı Denizbank İnovasyon Komitesi Başkanı Gürhan Çam ise, Türkiye'de bankacılık sisteminin Avrupa ve ABD'den çok daha önde olduğunu, teknolojik açıdan çok güçlü bir yerde durduğunun paylaştı.
Bankacılık sisteminin gerek paranın korunması gerekse transferi çok önde olduğunu vurgulayan Çam, "Türkiye'deki bankacılık sektörü teknolojiye yatırım konusunda oldukça cömert, müşteri deneyimine aktarma açısından da oldukça başarılılar. Bu anlamda pandemiye en hazır sektörlerden biriydik. Pandemi başladığında, uzaktan çalışma kararları alınmadan bankalar 4 ya da 5 gün içerisinde uzaktan çalışma sistemine anında uyum sağladılar. Bankalardaki bilgisayarlar bile evlere transfer edildi ve hiçbir hizmet sekteye uğramadı" dedi.
Denizbank'ın 5 bin kişi kapasiteli Genel Müdürlük binasında şu an sadece 250 kişinin yer aldığını, yüzde 95'in evlerinden çalıştığını belirten Çam, pandeminin hem çalışma biçimleri hem de finansal ihtiyaçlar açısından ciddi yıkımlar da getireceğini ekledi. Çam, şöyle devam etti:
"Çalışma biçimi açısından dikkat çeken gelişmeyi yine Denizbank'tan örneklemek isterim. Bizim iletişim merkezimizde çalışanlarımızın hepsi evlerinden hizmet veriyor. Hepsi kendi evlerini birer iletişim merkezi haline çevirdiler. Pandemi bittikten sonra da bu 2 bin arkadaşımız evlerinden çalışmaya devam edecek. Pandeminin olumlu avantajlarından biri oldu onlar için çünkü çalıştıkları ortam bir iletişim merkezi olduğu için oldukça gürültülüydü. Şu an evlerinde daha rahat bir biçimde çalışıyorlar."
Başka bir dalga daha geldiğini, finans sektörünün de sağlık sektörü gibi kesintiye uğramadan hizmet vermesi gerektiğini belirten Çam, Türk bankacılık sisteminin pandemi öncesi yaptığı yatırımlar nedeniyle bugünleri çok güçlü bir şekilde sırtladığını ve kesintisiz olarak faaliyetlerine devam ettiğini paylaştı.
Değişen ihtiyaçların dünyayı dönüştüreceğine, globalleşmeye doğru değiştireceğine dikkat çeken Çam, süper uygulamaların (süper app) tüm ihtiyaçların tek bir yerden toplanıp tek bir yerden hizmet verme yaklaşımına dönüştüreceğini ifade etti.
Çam; fintech alanının Türkiye'de bankacılık sisteminin güçlü olması nedeniyle zor bir alan olduğunu, ancak Denizbank olarak fintech'lerle ekosistem yaklaşımıyla, iş birliği ile, birlikte hareket edecek şekilde ilerlediklerini vurguladı.