YAPIŞKAN ENFLASYONA DİKKAT!
Ayfer ARSLAN / INBUSINESS
Gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ekonomi ve finans dünyasında 'Yüksek büyüme mi? Düşük enflasyon mu öncelikli olmalı?' tartışmaları gündemdeki yerini korurken, bankacılık sektörünün duayen isimlerinden DenizBank Finansal Hizmetler Grubu CEO'su Hakan Ateş çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özellikle seçime doğru gidilen bir dönemde istihdamın azalmaması ve büyümenin sürdürülebilmesinin önemine değinen Ateş, seçim sonrasında ise kalıcı tedbirler ile enflasyonun düşürülmesinin zorunlu olduğunu savundu. "En büyük düşman enflasyondur" diyen Ateş, "Enflasyon bütün varlığımızı yiyip bitiriyor. Seçim sonrası ilan edilecek orta vadeli planla enflasyonun dizginlenmesi halinde yatırımcı iştahının artacağını ve sürdürülebilir büyümemizin devam edeceğini düşünüyorum" görüşünü dile getirdi.
Geçtiğimiz hafta Antalya'da gerçekleştirilen 12. Uluslararası Resort Turizm Kongresi öncesi ekonomi basını ile bir araya gelen DenizBank Finansal Hizmetler Grubu CEO'su Hakan Ateş, turizm sektörünün yanı sıra makro ekonomik sorunlara ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
'ÇİVİ ÇAKAN HERKESİN HİZMETKARIYIZ'
Turizmi, ülke ekonomisi açısından 'altın yumurtlayan sektör' olarak tanımlayan Ateş, ancak son yıllarda turizm yatırımlarının giderek yavaşlamasından üzüntü duyduğunu dile getirdi. Turizm yatırımlarının genel yatırımlar içindeki payının yüzde 4,9'dan yüzde 1,2'ye gerilediğinden yakınan Ateş, şöyle devam etti:
"Son 4-5 yılda 2-3 milyar dolar arasında bir yatırımdan bahsediyoruz. Halbuki bu yatırım tutarı 2015'e kadar 10 milyar dolar civarındaydı. O tarihten sonra yaşanan bazı talihsizlikler nedeniyle turizm yatırımları inişe geçti. Turizmde kendimizi pazarlamayı çok iyi öne çıkarmamız lazım. Böyle bir altın yumurtlayan sektörde yatırım değil 10 milyar dolar, 20 milyar dolar seviyelerine çıkması lazım. İşin bir de iyi bir tarafı var; turizme doğrudan yatırım olarak yurt dışından da para girişi olmuş. Yabancıların otel yatırımları olmuş. Biz isteriz ki; turizm sektörüne herkes gelsin, biz de bankacılık sektörü olarak çivi çakan herkesin hizmetkarı olalım."
100 MİLYON TURİST ARTIK HAYAL DEĞİL!
Turizm sektöründeki yatak kapasitesine de değinen Hakan Ateş, şu anda 45 milyon kişiyi ağırlarken, doluluk oranının Antalya bölgesinde yüzde 90'lara kadar çıktığını belirterek, "O yüzden önden tedbiri alıp kapasiteyi artırmak için yatırım yapmak gerekli. 100 milyon turist artık hayal değil. Özellikle salgının ikinci yılı 2021'de 30 milyon turisti bulduk. Turist başına harcamalar da o dönemde bin dolarları geçti. Salgın dönemi 2020-2021 kayıp yıllar olsa da turizm sektörümüz açısından tüm dünyada salgın sonrası en iyi toparlanan ülkeyiz. Yüzdesel artış olarak kaybettiklerimizi geri kazanma hızımız çok fazla. 3 yılda 80 milyar dolar gelir, 90 milyon misafiri ağırladık. İnşallah sadece gelecek yıl 50 milyon yabancı turisti çekeceğiz" diye konuştu.
HER YERDE TÜRKİYE'NİN REKLAMINI GÖRÜYORUZ
Turizmcilerin karlı olanı en çok görenler olduğunu savunan Ateş, Denizbank olarak müşterilerinin gittiği her yerde onlara destek olduklarının altını çizerek şu tespitlerde bulundu:
"Rusya'da, Almanya'da şirketlerimiz var. Bugün, sadece Kapadokya'ya dahi bakacak olursak; orası ile özdeşleşen balonlara bizim müşterimiz sahip çıktı, başarıyla işletiyor. Şimdi Türkiye dediğiniz zaman Kapadokya diyorlar. Türkiye'yi haritada gösteremeyecek insanlar, Kapadokya'yı ismen biliyor. Markalaşmak kolay işler değil. Bunu turizmcilerin öncülüğünde yapmamız gerekir. 'Hepsi dahil' dedik. Biraz eleştirel bakılabilir ama 'Türk turizmi' diye bir kavramı insanların zihnine sokan ve ülkemizi bir destinasyon noktasına taşıyan da bu sistemdir. 15 yılda ne olduğuna bakın. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) cirolardan ciddi paylar aldı. TGA'nın arkeolojik alan, ören yerleri ihyası ve arıtma konusunda Sayın Bakanım Başkanlığında yaptığı icraatlar çok değerli. Dünyanın her yerinde Türkiye'nin reklamı görülüyor artık. "
BÜYÜMEDE DÜNYADA YİNE ÖN SIRALARDA OLACAĞIZ
Türkiye ekonomisinin gündemindeki makro ekonomik sorunlara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Hakan Ateş, seçime doğru gidilen bir dönemde istihdamın azalmaması, büyümenin de sürdürülebilmesinin büyük önem arz ettiğini savundu. Türkiye'nin, geçen yıl yüzde 11 ile dünyada en fazla büyüyen ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Ateş, "Bu yıl da büyümede yüzde 5,5 sürpriz değil ki bu rakamla dünyada yine ön sıralarda olacağımızı şimdiden söyleyebiliriz. Bunu sağlarken bizim birkaç tane makroya bakarken kamu borçlanmamız gayrisafi milli hasılanın yüzde 37'si civarında. Bunlara ilave borçlanmaları koyduğunuz zaman geleceği yer yüzde 40'ın üzeri olabilir. Enflasyon endeksini bir kenara koyuyorum. Bütçe açığımız yüzde 2'nin biraz altında. Kamu borcunun ve bütçe açığının milli gelire oranı da Maastricht kriterlerinin altında" diye konuştu.
EN BÜYÜK DÜŞMAN ENFLASYON
Yüksek enflasyon sorununa da değinen Ateş, "Makro ihtiyati tedbirler oluşturup enflasyonun bu kadar yüksek seyrettiği bir ahvalde, para piyasalarının bu kadar düşük faizle sürdürülmesi çok zor bir iş" dedi. Faiz oranlarının yanı sıra gerçek anlamda enflasyonun da tek haneye düşürülmesinin şart olduğunu söyleyen Ateş, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz bu ülkede 2004'te yüzde 7-8'lere kadar düşen enflasyonla ve yüzde 5'lerin üzeri büyüme ile uzun süre devam ettik. Sonraki dönemde de 2010'dan sonra faiz oranımızı enflasyonla dengeleyerek yurt dışına reel faiz ya hiç ödememişiz ya yüzde 1-2 ödemişiz. Enflasyon baz etkisi ile yüzde 40-50'lere düşebilir ama bu yeterli değil çünkü bir de yapışkan enflasyon diye bir şey var. Hatırlayın 1980-1990'ları... Enflasyon yüzde 35, 40, 60 seviyelerindeydi. O dönem fukaralaştık, yatırımlar geriledi, hiçbir altyapı yapılamadı. Enflasyon sizin bütün varlığınızı yiyip bitiriyor. En büyük düşman enflasyondur. Yaklaşan seçim döneminde ekonomiyi daraltıcı tedbirleri almak kolay değil. Dolayısıyla bu politikalar, en azından seçime kadar böyle sürebilir. Sonrasında tercihen enflasyonun kalıcı tedbirlerle düşürülmesi zaruri. Seçim sonrası ilan edilecek orta vadeli planla enflasyonun dizginlenip, istikrarlı büyümeye dönülmesi ile yatırımcı iştahı geri döner diye düşünüyorum. Sadece inşaatta değil, turizm, yurt dışı müteahhitlik, gemicilik ve tarım gibi stratejik alanlarda yapılacak yatırımlarla sürdürülebilir büyümemizin devam edeceğini düşünüyorum."