Erdoğan: Yılbaşından itibaren enflasyonun boynunu kırmış olacağız

08.12.2022
Turkuvaz Medya tarafından İstanbul'da düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi ve Para Sohbetleri'ne video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İhracatımız her ay rekor kırarak 300 milyar dolar eşiğine yaklaşıyor. Tedbirlerin etkisiyle inşallah önümüzdeki yılbaşından itibaren enflasyonun boynunu kırmış olacağız" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi Sabah Gazetesi ve ekonomi kanalı A Para tarafından düzenlenen 'Türkiye 2023 Zirvesi & A Para Sohbetleri'ne video mesaj ile katıldı.

Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi Sabah Gazetesi ve ekonomi kanalı A Para tarafından düzenlenen 'Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri' Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın video mesajı ile başladı.

İş dünyasına seslenen Erdoğan, "Dünyamız son üç yılda salgınla başlayan ardından sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle daha da çetrefilleşen sancılı bir süreçten geçiyor. Son yılların en yüksek rakamlarına ulaşan enerji, gıda ve hammadde fiyatlarıyla buna bağlı olarak ortaya çıkan enflasyon sorunu hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm ekonomileri zorluyor" dedi.

"FABRİKALARIMIZ HARIL HARIL ÇALIŞIYOR"

Faizleri artırarak, enflasyonu düşürme üzerine kurulu klasik yöntemlerin şimdiye kadar beklentileri karşılamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu tarz politikalarla enflasyonu dizginlemeye çalışan pek çok ekonomi bugün hayat pahalılığı yanında istihdam kayıplarıyla da mücadele ediyor. Türkiye olarak son 20 yılda hayata geçirdiğimiz sağlam altyapıyla birlikte üretimi, istihdamı, ihracatı ve cari fazla yoluyla büyümeyi esas alan ekonomi modelimiz sayesinde bu sıkıntılı dönemi nispeten rahat geçiren ülkelerden biriyiz" ifadelerini kullandı. İhracatımızın her ay rekor kırarak, 300 milyar dolar eşiğine doğru yaklaştığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Organize sanayi bölgelerimiz, fabrikalarımız, imalat tesislerimiz harıl harıl çalışıyor. Yollarımız ve otobanlarımız ülkemizden Avrupa, Asya ve Ortadoğu'ya yük taşıyan tırlar ve kamyonlarla dolu. Salgının en çok vurduğu turizm sektöründe zararlarımızı telafi etmenin ötesine geçerek farklı bir ivme yakaladık. İşgücüne katılım oranımız artmasına rağmen istihdamda ilk kez 31 milyon sınırını aşma başarısı gösterdik."

"ENFLASYONU ADIM ADIM ÇÖZÜME KAVUŞTURUYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yerli ve milli elektrikli otomobilimiz olan TOGG'un üretim tesisinin açılış törenini Cumhuriyetimizin 99'uncu yılında büyük bir gururla gerçekleştirdik. Dünyanın en büyük beşinci barajı olan Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin açılışıyla enerji hamlemizi bir adım öteye taşıdık. Karadeniz'de keşfettiğimiz 540 milyar metreküplük doğalgazı vatandaşlarımızın emrine verme çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. Avrupa ve Amerika dahil herkesin gündemini meşgul eden hayat pahalılığı ve enflasyon meselesini de adım adım çözüme kavuşturuyoruz. Aldığımız tedbirlerin etkisiyle inşallah önümüzdeki yılbaşından itibaren enflasyonun boynunu kırmış olacağız. Savunma sanayii alanında kısa sürede ulaştığımız seviye ise milletimizin gurur kaynaklarından biri haline geldi. 2002 yılında sadece 248 milyon dolar savunma sanayii ihracatı varken, geçen sene 3 milyar 224 milyon dolarla rekor kırdık. Bu yıl 4 milyar doların üzerinde bir ihracat rakamı bekliyoruz. Silah ve mühimmatlardan füzelere insansız hava, kara deniz araçlarından helikopterlere ve gemilere kadar çok geniş bir yelpazede İhtiyacımız olan sistemleri yerli ve milli olarak tasarlıyor üretiyor geliştiriyoruz. 2023 senesini ekonomi ve enerjide olduğu gibi savunma sanayide çok ilkin yaşandığı milat yapmakta kararlıyız. Türkiye vizyonunu tüm unsurlarıyla hayata geçireme kadar durmayacak mücadelede kesintisiz sürdüreceğiz. Turkuvaz Medya'nın zirvesinin bizlere bu mücadelede yardımcı olacağını düşünüyorum. "

Turkuvaz Medya Center'da düzenlenen olan Zirve'de Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum özel oturumlarda önemli açıklamalarda bulundu.

Zirveye Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, Borsa İstanbul A.Ş. Genel Müdürü Korkmaz Ergun, Sermaye Piyasa Kurulu Başkanı İbrahim Ömer Gönül, Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli, Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Ali Emre Ballı ve sektörün önde gelen birçok ismi katıldı.

Zirvenin açılış konuşmasını yapan Sabah ve Daily Sabah İcra Kurulu Üyesi ve Reklam Genel Müdürü Ceyda Uzman, pek çok organizasyon, zirve ve foruma imza attıklarını belirterek 2023 yılının herkes için bir heyecan noktası olduğunu söyledi. Uzman, "Türkiye 2023, ülkemizin koymuş olduğu hedeflere farklı perspektiflerden bakabilme ve yapılanları görebilme şansını bize veren, pek çok disiplini mercek altına aldığımız, gururla düzenleyerek, sabırsızlıkla beklediğimiz bir markamız haline geldi. Sabah Gazetesi olarak bu yıl 5'incisini gerçekleştirdiğimiz Türkiye 2023 Zirvemizin bu adımlara katkı sağlamasını amaçlıyoruz. Ülkemizin en can alıcı sektörlerini ve bu sektörlerin karar alıcılarını ve yönetimlerini, bakanlıklar nezdinde devlet kademesindeki yöneticilerimizi bugün bir araya getirerek ülkemiz için atılan adımları dinleyeceğimiz verimli bir zirve gerçekleştirmeyi umuyoruz" dedi.

KİRİŞÇİ: SUDA İSRAFA SON VERMEK İÇİN KOLLARI SIVIYORUZ

T.C Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci ise, sözleşmeli üretimi zorunlu hale getireceklerini ve Emine Erdoğan'ın başlattığı sıfır atık projesi gibi bir projeyi suda tasarruf için uygulamaya alacaklarını dile getirdi. Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi Sabah Gazetesi ve ekonomi kanalı A Para tarafından düzenlenen 'Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri'nde konuşan Bakan Kirişci "Türkiye'nin sadece ülkede yaşayanlar için değil, tüm mazlum ülkeler için de üreten ve tedarik eden ülke olduğunu belirterek, "Tahıl koridoru da bunun en önemli göstergesi" dedi.

Zirvede yaptığı konuşmada Bakan Kirişci, dünyanın üç konuya yoğunlaştığını bunların, tarım yani gıda, su ve enerji olduğunu dile getirerek Tarım ve Orman Bakanlığı'nın da 32 birim ve 150 binin üzerinde çalışan ile bu konulara yoğunlaştığını söyledi. Bu üç konunun önce iklim değişikliği, sonra pandemi ve son olarak savaşla zirve yaptığını kaydederek "20 yıldır izlediğimiz doğru ve yerinde politikalarla hamdolsun tüm zamanlarda en temel kriteri olan bulunurluk konusunda Türkiye başarılı bir sınav verdi. Çünkü bulunmayan ürün en pahalı üründür. Bu tarım ürünü olabilir, tarımdan elde edilen gıda olabilir, su, enerji olabilir. Kimse bugün Türkiye'de bahsettiğimiz ürün grupları içinde bir eksiklikten söz edemez. Dolayısıyla bulunurluğu sağlamış bir Türkiye var" dedi.

"YIL SONUNDA TARIM İHRACATI 26-27 MİLYAR DOLARA ÇIKACAK"

Türkiye'nin 20 yılda geldiği noktayı görebilmek için önemli noktalardan örnekler veren Bakan Kirişci şunları söyledi:

"2002 yılında Türkiye'de toplam bitkisel üretimi 98 milyon ton ile 100 milyon tonun biraz altındaydı. Bu yıl aradan geçen 20 yıl sonra üretimimiz 127 milyon tonla, gelmiş geçmiş tüm zamanların en yüksek üretimi olacak. 127 milyon tonluk tarım, gıda ve üretim alanlarındaki bir takım baskılara, tarımsal anlamlardaki azalmalara, kırsaldan kente göçe, enerji ve gübre maliyetlerindeki artışa rağmen bu ülkenin 2 milyon 200 bin üreticisinin alın ve akıl teriyle ürettiği üründür. Hamdolsun 2002 yılında 65 milyon olan nüfusun 85 milyona çıkmış olması bile bu ülkenin üreticilerinin ürettikleriyle ülke insanlarının doyuruluyor olması büyük bir başarıdır. Tek başına sadece bu da değil, 2002 yılında ülkemizi ziyaret eden turist sayısı 15 milyon iken, bu yıl 52 milyonlara yeniden ulaşan bir turizm sektörü misafirlerini doyuran da yine ülkenin eli öpülesi üreticileridir. Bu da yetmez, 2002 yılında 3,8 milyar dolarlık tarım ve gıda ürünleri ihracatı 2022'nin 11 ayında 24,5 milyar dolar gibi önemli bir düzeye erişmiş gözüküyor. Yıl sonunda 26-27 milyar dolar mertebesine çıkmasını bekliyorum."

Bakan Kirişci bu başarının kendiliğinden olmadığını, verilen desteklerin çok katkısı olduğunu vurgulayarak, 2002 yılında 1,8 milyon lira olan tarımsal desteklerin bu yıl sonunda 40 milyar lira mertebesine ulaştığını dile getirdi. Bu rakamın içinde regülasyon kurumlarının üstlendiği finansal yük, Ziraat Bankası'nın çiftçilere kullandırdığı selektif ve sübvansiyonlu kredilerin dahil olmadığını belirten Kirişci, tüm bunlar dikkate alındığında desteklerin GSYH'nin yüzde 1'ine ulaştığını vurguladı.

Bakan Kirişci, Türkiye'nin 112 milyar metreküp suyu bulunduğunu, bu suyun da 58 milyar metreküpünün kullanabildiğini ve 85 milyon nüfus, 1,323 metreküp yıl hesabıyla su stresi yaşayan bir ülke olduğumuzu kaydetti. Türkiye nüfusunun 20 yılda 20 milyon arttığını ve projeksiyonların artışın süreceğini gösterdiği için de suyu idareli kullanıp ve depolamanın şart olduğunu dile getiren Kirişci, "Bu çerçevede de yaptığımız baraj, gölet, yeraltı su depoları gibi suyu depolamaya yönelik çalışmalar da 20 yılda hızla artmıştır. 2002 yılında bu ülkenin depolanabilir su miktarı 133 milyar metreküp iken 183 milyar metreküpe çıktı" dedi.

"SU AKAR TÜRK BAKAR' SÖZÜ ARTIK GEÇERLİ DEĞİL"

Enerji için de 'su akar Türk bakar' sözünü değiştirdiklerini, iktidara geldiklerinde 276 olan baraj sayısını 930'a çıkardıklarını söyleyen Kirişci, şöyle konuştu:

"930'a çıkan baraj sayesinde 183 milyar metreküplük su depolama kapasitesine erişildi. Elektrik üretiminde de 1,6 kat artış sağlanmış ve Türkiye'nin hem hidroelektrik gücünden hem de yenilenebilir enerjiden daha etkin verimli elektrik üretmesi yoluna gidilmişti. Daha yürünecek çok yol var, bunun farkındayız. Ama bir taraftan da tarlada suyu verimli kullanmak zorundayız. Tarımsal sulamada kullanılan su, toplam suyun yüzde 76-77'sine tekabül ediyor. Yüzde 23-24'lük kısım öncelikle sanayi tesislerinde, sonra vatandaşın içme ve kullanma suyu olarak kullanılıyor. Aslan payını tarım aldığı için tarımda kullanılan suyu verimli kullanmak adına da öncelikle vahşi sulama adını verdiğimiz sulama yerine, basınçlı sulamaya dönmesi ve basınçlı sulamanın önceliklendirilmesi birinci gündemimiz oldu. Gelinen noktada 23 milyon hektarlık tarımsal faaliyet yürütülebilir alanın 12,5 milyon hektarı, yani yarısı sulanabilir durumda. Ama 8,5 milyon hektarlık kısmı teknik ve ekonomik olarak sulanması öncelikli olan alanlar. Bu alanlar iktidarımız döneminde artık yüzde 80'ler mertebesine ulaştı. Yani 6 milyon hektarlık alan sulanabilir hale geldi. Bu sulanan alanın da yüzde 30'dan fazlası basınçlı sulama sistemleriyle sulanabilir düzeyde."

Bakan Kirişci buradaki hedefin yüzde 76 olan tarımsal sulamanın payını yüzde 70'lere, 65'lere hatta 60'lara kadar indirmek ve sulamadaki verimliliği yüzde 50-55-60 artırmak olduğunu söyledi. Bakan Kirişçi, böylelikle de tarımsal sulama başta olmak üzere suyu en verimli kullanmayı amaçladıklarını dile getirdi.

Belediyeler Birliği ile yaptıkları etkinlikte de suyun önemine dikkat çektiklerini hali hazırda yüzde 33,5 olan yani 100 litrelik suyun 33,5 litresinin kullanıldığı gerisinin kayıp kaçak olduğu durumun değiştirilmesi için harekete geçtiklerini söyleyen Bakan Kirişci, "Bize düşen bu suyu en tasarruflu şekilde kullanmak önemli kayıp ve kaçakları da azaltmak. Suda tasarruf için Hanımefendi Emine Erdoğan'nın başlatmış olduğu dünyaya mal olmuş, BM tarafından ilgi gören sıfır atık projesi kapsamındaki projelere benzer çalışmayı hayata geçiriyoruz. Bu projeyi suda israfa son vermek için başlattık. Öncelikle hedefimiz kayıp kaçak oranının yüzde 25'e inmesi ve sonra yüzde 8-10'lara çekilmesidir. Türkiye'nin böyle bir tasarrufu yapması artık bir keyfiyet değil zorunluluktur" diye konuştu.

"TÜRKİYE'NİN YÜZYILINDA TARIM VE ORMANA ÇOK SORUMLULUK DÜŞÜYOR"

Türkiye'nin yüzyılı projesinde tarım ve ormanın öncelikli olduğunu vurgulayan Kirişci, nüfusun da 2053'te 105 milyona çıkacağı düşünüldüğünde görev ve sorumluluklarının arttığını kaydetti. Kirişci şunları söyledi:

"Tarım ve gençlik ikisini bir arada maalesef uzun yıllardır göremiyoruz. 6 yıldır Teknofest kuşağından söz ediyoruz, ama tarımda ortalama yaş 55. Dolayısıyla bu yaş grubundan inovatif düşünme beklenmemeli. Bunu gerçekleştirecek olan Teknofest kuşağı. İlgilerini çekmek için Tarım Orman Gençlik Konseyi'ni kuracağız. Ayrıca ailenin direği kadındır. Kadın nüfusu kırsal istihdamda tutmak için sosyal güvenlik desteği vereceğiz. Sözleşmeli üretimi zorunlu kılacağız. Ne arz fazlası ne arz açığı olsun istiyoruz. Sözleşmeli üretimi gerekirse stratejik ürünlerde zorunlu hale getireceğiz. Gelir koruma poliçesini hayata geçiriyoruz. Diğer sigortalarda olduğu gibi tarımda da gelirini garanti almak isteyen üreticiler için poliçelerinin üretilmesine katkıda bulunacağız. Primin yüzde 60'ını biz sağlayacağız."

Bakan Kirişci, Türkiye'nin tarım topraklarının azaldığını ve üretimde olmayan kısımlarının üretime kazandırılması için göç nedeniyle bırakılan topraklarda kiralama yapacaklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2 bin köy yaşam merkezini açtığını hatırlatan Kirişci, şöyle konuştu:

"İstanbul 76 ilden tedarik sağlıyor ve bu şehre 270 bin kamyon yük taşınıyor. Bu yük için 140 milyon kilometre yol kat ediliyor. Meyve sebzeler bu kadar yolu kat ediyor, ayrıca 117 bin ton karbondioksit havaya salınıyor. Biz bakanlık olarak bu Türkiye Vizyonu için bununla ilgili olarak çalışmalarımızı hızla ve titizlikle sürdürüyoruz. Türkiye yüzyılı bu aziz milletin ve bu millete bel bağlamış tüm mazlum milletlerin yüzyılı olacak. Türkiye sadece kendisi için üreten ve tüketen ülke değil tüm mazlum mülkeler için çalışan bir ülke. Tahıl koridoru da bunun en önemli göstergesi oldu."

DÖNMEZ: SİLİVRİ DOĞALGAZ DEPOLAMA TESİSİNİN GENİŞLETİLMİŞ FAZI HAFTAYA AÇILIYOR

Zirvede konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de, yerli gazı 2023'te Türk milletiyle buluşturmanın heyecanı içerisinde olduklarını ve Faz-1 kapsamında 10 kuyudan 9'unun sondajını tamamladıklarını kaydederek, "Denizden gelecek gazı ayrıştıracak Filyos Kara Gaz İşleme Tesisimizin yüzde 85'i tamamlandı. Deniz altındaki boru hattını biliyorsunuz geçtiğimiz haftalarda tamamlamıştık. Sakarya Gaz Sahası'nda arı gibi, gece gündüz demeden çalışan bir ekip var. İnşallah Sakarya Gaz Sahası, keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz saha geliştirme projesi olacak." diye konuştu.

Bakan Dönmez, Silivri Doğal Gaz Depolama tesisinin 4,6 milyar metreküplük genişletme fazının tamamlandığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"İnşallah önümüzdeki hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımlarıyla açılışını gerçekleştireceğiz. Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisimizin genişletme fazı devam ediyor. 2 kara, 2 deniz toplam 4 LNG tesisini devreye aldık. Saros FSRU tesisimizin inşası devam ediyor. Onu da, inşallah, yakın zamanda hizmete alacağız. Bor Karbür tesisimiz tamamlandı yakın zamanda açılışını gerçekleştireceğiz. Ferrobor tesisimizin temelini attık. Lityum üretecek iki fabrikamızın temelini yakında atacağız."

"AMACIMIZ REFERANS GAZ FİYATININ BELİRLENDİĞİ GAZ TİCARET MERKEZİ HALİNE GELMEK"

Dönmez, Türkiye'nin denizlerinde gaz arama ve sondajlarının büyük bir kısmını kendi insan kaynağıyla, ekipmanlarıyla ve yerli teknolojisiyle yaptığına dikkati çekerek "Daha önce uluslararası ortaklıklar yoluyla kazdığımız kuyularımızın yerini artık mühendislerimiz belirliyor, verilerini mühendislerimiz yorumluyor ve sondaj yapılacak bölgenin kararını mühendislerimiz veriyor." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin gaz merkezine dönüşmesine ilişkin de doğal gazın üretilmesi, ithal edilmesi, ticaretinin yapılabilmesi ve ihraç edilebilmesi için yeterli altyapıya, teknik donanıma, uluslararası bilgi ve birikime sahip bulunduğunu aktaran Dönmez "Amacımız bölgesinde ve dünyada referans gaz fiyatının belirlendiği gaz ticaret merkezi haline gelmek. İnşallah bu konudaki yol haritamızı yıl sonuna doğru netleştireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Dönmez, elektrikte kurulu gücün 100 bin megavat sınırını aştığını aktararak, Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamid Han sondaj gemileriyle dünyanın en ileri sondaj filosunun kurulduğunu dile getirdi.

Nükleer enerji alanında ise Türkiye'nin başka ülkelere mühendislik ve danışmanlık ihraç eden bir seviyeye ulaştığını kaydeden Dönmez, "İnşallah Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında Türkiye'yi yeni bir enerji kaynağıyla tanıştırmayı hedefliyoruz. Dahası buradan elde ettiğimiz know-how ve tecrübeyle yeni santraller yapmayı, ilerleyen dönemde ise tasarımından işletimine kadar yerli nükleer santralimizi hayata geçirmek istiyoruz." dedi.

TÜRKİYE PETROLLERİNİN GÜNLÜK ÜRETİMİNDE HEDEF 100 BİN VARİL

Karada petrol arama ve üretimine hız verildiğini, Gabar'da Şehit Esma Çevik Sahasında günlük yaklaşık 5 bin varillik üretime başlandığını ve Adana'da Çukurova Sahasında 8 milyon varil değerinde keşif yapıldığını vurgulayan Dönmez, Türkiye Petrolleri'nin günlük yurt içi üretiminin gelecek 1-2 yıl içinde 100 bin varil seviyelerine getirilmesinin hedeflendiğini dile getirdi.

Dönmez, kara ve denizlerde petrol arama ve sondajcılığından madencilik faaliyetlerine, doğal gaz depolama tesislerinden yenilebilir enerji üretimi ve teknolojilerinin geliştirilmesine kadar en büyük gayenin enerjide kendi öz yeterliliğini sağlayan bir Türkiye olduğunu belirterek "Enerjide kızılelmamız belli: Bağımsız enerji, güçlü Türkiye." ifadesini kullandı.

KARAİSMAİLOĞLU: ŞU ANDA ARAZİDE 4 BİN 500 KİLOMETRE HIZLI TREN YATIRIMIMIZ DEVAM EDİYOR

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu da, Türkiye'de ulaştırma, haberleşme ve altyapı alanında yapılan yatırımları ve hayata geçirilen projeleri anlattı.

Kara yoluna yapılan yatırımlar sayesinde trafik kazalarında azalma yaşandığını, trafik sıkışıklığının önüne geçildiğini ifade eden Karaismailoğlu, son 20 yılda yapılan planlı ve akıllı yatırımlar sayesinde hareketliliğin, turizmin, ihracatın ve tasarrufların arttığını söyledi.

Karaismailoğlu, son bir yılda yaptıkları yatırımlara işaret ederek, önce Türksat 5B uydusunun uzaya fırlatıldığını, Gaziantep Havalimanı'nın yeni terminal binasının açıldığını, Pirinkayalar Tüneli'nin ve Zonguldak-Kilimli Yolu'nun hizmete alındığını bildirdi.

Konya-Karaman Hızlı Tren Hattı'nın Ocak 2022'de açıldığını anımsatan Karaismailoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ankara-İstanbul, İstanbul-Konya, arada Eskişehir, Adapazarı, Kocaeli hızlı trenle tanışmıştı. Onu Karaman'a uzattık, 100 kilometre daha... Onu da Niğde'ye, Niğde'den Mersin'e, Mersin'den Gaziantep'e inşaatlarımız devam ediyor. Ankara-İzmir devam ediyor. Önümüzdeki aylarda Ankara-Sivas hattını hizmete açacağız. Kapıkule-Halkalı arasında da hızlı tren çalışmalarımız devam ediyor. Şu anda arazide 4 bin 500 kilometre hızlı tren yatırımımız devam ediyor."

"YAPTIĞIMIZ PROJELER YÜZYILLARCA ÜLKEMİZE HİZMET EDECEK"

Adil Karaismailoğlu, son bir yılda hayata geçirdikleri Kandıra Yolu'nu hizmete açtıklarını belirterek, 1915 Çanakkale Köprüsü ve Malkara-Çanakkale Otoyolu'nu vatandaşın hizmetine sunarak birçok ilke imza attıklarını söyledi.

Bolu Dağı Tüneli'nin bir yıl kullanılmamasının Türkiye ekonomisine zararının 400 milyon dolar olduğunu aktaran Karaismailoğlu, Çanakkale Köprüsü'nün bir yıl erken bitirilmesinin ekonomiye senelik katkısının 410 milyon avro olduğunu bildirdi.

Karaismailoğlu, Anadolu'nun her yerinde çok sayıda projeyi birer birer hizmete aldıklarını, mega projelerin özelliklerinin anlatılarak bitirilemeyeceğini, bu projelerin yüzyıllarca ülkeye hizmet edeceğini söyledi.

Tokat Havalimanı, Malatya'da Çevre Yolu, Phaselis Tüneli, Pınarhisar ve Çakıllı Çevre Yolu, Rize-Artvin Havalimanı, Adana Hacı Sabancı OSB Baklalı Köprülü Kavşağı, Sabiha Gökçen-Pendik Metrosu, Ayvacık Küçükkuyu Yolu Assos ve Troya Tünelleri, Malatya-Hekimhan Yolu, Diyarbakır Güneybatı Çevre Yolu, Bitlis Çevre Yolu, Togg Fabrikası Bağlantı Yolu, Gaziray, Hasankeyf Tüneli ve bağlantı yolları gibi çok sayıda projeyi son bir yılda hizmete açtıklarını hatırlatan Karaismailoğlu, Türkiye'nin en yüksek viyadüğü olan Eğiste Hadimi Viyadüğü'nü geçen ay açtıklarını kaydetti.

"BİTLİS ÇAYI VİYADÜĞÜ BU AY İÇERİSİNDE AÇILACAK"

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, ulaştırma projelerinin bölge ekonomisine sunduğu katkılara değinirken, Bitlis Çayı Viyadüğü'nü bu ay içerisinde açacaklarını, burada 56 bin ton çelik kullanıldığını, bunun iki tane Eyfel Kulesi'ne denk geldiğini söyledi.

Yap-işlet-devret (YİD) projelerinin katkılarına işaret eden Karaismailoğlu, Türkiye'nin hedeflerini gerçekleştirmek için bu mega projelerin yapılması gerektiğini vurguladı.

Karaismailoğlu, Kuzey Marmara Otoyolu'na Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu, bunun yapılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Bunun bedeli de belli, 8 milyar dolar. 8 milyar dolarlık bir projeyi Bolu Dağı Tüneli gibi 17-20 senede mi yapmak Türkiye'nin işine gelir, yoksa bu projeyi finansal bir problem olmadan 3-4 yıllık sürede mi bitirmek gerekir? Tabii ki 3-4 yılda bitireceğim ki o süreçte üretim, milli gelir artırılacak. 8 milyar doları ülke bütçesinden kısa zamanda veremeyeceğim için, bu 8 milyar doları yatırımcı Türkiye'ye getirecek. Bu projeyi tamamlayacak. Tamamladıktan sonra da işletme süresi içerisinde bunun finansal geri dönüşümü için önemli bir kısmını kullanıcıdan alacaksınız. Kullanıcıdan alınan ücretler yıllık ödemeyi karşılamıyorsa kalanını devlet taahhüt ediyor."

Karaismailoğlu, kamu-özel ortaklığıyla yapılan projelerin ihalelerinin hepsinin şeffaf bir şekilde kamuya açık şekilde gerçekleştirildiğini kaydetti.

"İSTANBUL'DAKİ DEVAM EDEN METRO HATLARIMIZI 2023'TE AÇACAĞIZ"

Adil Karaismailoğlu, Türkiye'nin mega projeleri başarıyla bitirdiğini aktararak, "Bu projeler Türkiye'ye nefes aldırdı. Bugün Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden tam 130 bin araç geçiyor. Yapılmasaydı İstanbul kilitlenecekti, hiç hareket edemeyecektiniz. Bu lojistik koridorları açtığınızda üretim artıyor. OSB'lerde üretim katbekat artıyor. Turizmde yatak sayısı artıyor. Trafik kazaları azalıyor. Bu yolların kısalması akaryakıttan tasarruf ettiriyor, emisyonu azaltıyor." ifadelerini kullandı.

Bu projelerin işletme süresi bittiğinde kamuya geçeceğini bildiren Karaismailoğlu, söz konusu projelerin dünyanın her yerinde uygulandığını söyledi.

Genel bütçelerinin yüzde 80'ini kamudan kullandıklarını aktaran Karaismailoğlu, "Sadece 38 projede 37,5 milyar dolarlık projeyi kamu-özel ortaklığıyla yaptık." dedi.

Karaismailoğlu, 2053 yılına kadar olan bütün yatırımları planladıklarını kaydederek, 198 milyar dolarlık yatırım yapacaklarını bildirdi.

İstanbul'daki metro yatırımlarına değinen Karaismailoğlu, kısa süre içerisinde İstanbul Havalimanı-Kağıthane ile Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi-Kayaşehir metro hatlarının hizmete açılacağını duyurdu. Karaismailoğlu, "Devam eden diğer metro hatlarımızı 2023'te bitirerek İstanbul'a nefes aldıracağız." dedi.

KAVCIOĞLU: ENFLASYONU YÜKSELTEN TÜM NEDENLER GERİDE KALDI

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ise yaptığı konuşmada, para politikası, liralaşma stratejisi ve enflasyon gelişmelerini değerlendirdi.

Enflasyonla ilgili zor bir süreç geçirildiğini, ancak gelinen noktada enflasyonu yükselten tüm nedenlerin geride kaldığını belirten Kavcıoğlu, "Kurun dengede gitmesi, faiz maliyetlerinin önemli miktarda aşağı gelmesi, ham madde ve navlun fiyatlarının aşağı gelmesi, tedarik zincirindeki sorunların kısmen çözülmesi gibi enflasyonu besleyen önemli maliyetler süreç içerisinde dengeye oturdu ve aşağı doğru önemli bir yönelme söz konusu.

Aldığımız tedbirlerle ve uyguladığımız politikalarla bu dengeyi bundan sonra koruyarak gittiğimiz sürece enflasyonun baz etkisi dışında da geriye geleceğini öngörüyoruz. Aralık ve ocakta da baz etkisiyle beraber önemli bir gerileme öngörüyoruz." diye konuştu.

Kavcıoğlu, gıda enflasyonunda öngörülenin dışı bir durumun söz konusu olduğunu vurgulayarak, denge politikalarıyla gıda fiyatlarında da aşağı doğru bir iniş beklediklerini ifade etti.

Kurun dengelendiğini, finansman maliyetlerinin de temmuzdan bu yana KOBİ'lerde 20-25 puan, orta ölçekli ve üzeri firmalarda da 15 puandan fazla bir düşüş yaşandığını anlatan Kavcıoğlu, burada alınan makroihtiyati tedbirlerin etkili olduğunu, uygulanan politikalardan sonuç almaya başladıklarını kaydetti.

"DÖNEMSEL DEĞİL, KALICI VE SÜREKLİ BİR FİYAT İSTİKRARINI ARZULUYORUZ"

Prof. Dr. Kavcıoğlu, Liralaşma Stratejisi'nin enflasyonun uzun vadeli aşağı doğru gelişinde de önemli bir faktör olduğunu söyledi.

Yıllardır Türkiye'de ne zaman bir yükselme veya gelişme yaşansa döviz kuru üzerinden spekülasyonlarla oluşan bir çarpık yapılaşma olduğunu belirten Kavcıoğlu, "Biz Liralaşma ile bunun önüne geçmeye çalışıyoruz ve önemli bir mesafe aldık. Tüm bu uyguladığımız politikalarla hem enflasyonun düşürülmesinde hem de engellenen değil sürdürülebilir büyüme ile kalıcı bir fiyat istikrarını temelini oluşturmuş olacağız. Arzuladığımız da bu; dönemsel değil kalıcı ve sürekli bir fiyat istikrarı..." değerlendirmelerini yaptı.

Kavcıoğlu, asgari ücretin enflasyona etkisine dair de görüşlerini paylaşarak, şunları söyledi:

"Enflasyonla alakalı önümüzdeki süreçte baz etkisi dışında fiyat artışlarına neden olacak çok bir sebep kalmıyor. Asgari ücret konuşuluyor, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) geliyor..Asgari ücretle ilgili şu çok önemli; geçmişte farklı düşünceler olmakla beraber bizim çalışmalarımızda bunların bir kısmı fiyatlara bindirilmiş durumda.

Geçmiş dönemlerde de asgari ücret artışının enflasyonu çok yüksek etkileyen bir yapı söz konusu değil. Geriden gelerek, giydirilerek, fiyatlara yansıtılan bir asgari ücretin enflasyon üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyoruz. Geçmiş yıllarda da bunun örneği var. Etkisi var ama direkt bir ilgisi yok."

"MAKRO İHTİYATİ TEDBİRLERİN KÖTÜ BİR ŞEY GİBİ ALGILANMASI DOĞRU DEĞİL"

Şahap Kavcıoğlu, konuşmasında uygulanan makroihtiyati tedbirlerden de bahsederek, bütünleşik bir politika çerçevesi benimsediklerini, bunun içerisinde faiz politikası, makro ihtiyati politikalar, likidite ve rezerv yönetimi bulunduğunu dile getirdi.

Bunların hepsinin omurgasında Liralaşma Stratejisi'nin bulunduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, "Uyguladığımız bu politika seti hem faizlerin ve kurun dengede gitmesini hem de oluşturduğumuz stratejinin daha sağlıklı bir şekilde uygulanmasını sağlıyor." dedi.

Kavcıoğlu, geçmişte sadece faiz politikası ile kredi mekanizmasının çalıştırıldığına değinerek, kendilerinin bunu hiçbir şekilde tercih etmediklerini söyledi.

Türkiye Ekonomi Modeli'nin yavaş yavaş sonuçlarını görmeye başladıklarını aktaran Kavcıoğlu, şöyle devam etti:

"Türkiye Ekonomi Modeli ile hedefimiz tamamen yatırım, istihdam, üretim ve ihracat ve bunun sonucunda sürdürülebilir cari denge ve fiyat istikrarına ulaşmak. Bu hedefe ulaşmak için de makro ihtiyati tedbirleri uygulamak zorundasınız. Bunun kötü bir şey gibi algılanması ya da farklı yollar deneniyormuş gibi yansıtılması doğru değil. Tamamen sistemin bu hedefe ulaşması için uygulanan ve dünyada da uygulaması olan bir şey. Japonya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin çoğunda şu an hala verilen finansmanın doğru kanallara ulaşmasını sağlayan makro ihtiyati tedbirler alınıyor.

Biz de bunu yapıyoruz şimdi ve sonucunu da alıyoruz. Kredilerin içinde yatırım ve ihracat kredilerinin payına baktığınızda yüzde 28 artmış. Bizim eylülde KOBİ'lere verilen kredi, 2021'de verilen toplam kredilerin 1,5 katı. Bu uyguladığımız makro ihtiyati tedbirlerin ne kadar yerinde ve ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Kredinin artış oranına baktığımızda geçen yıla göre KOBİ'lerde 7 kat artış var.

Bu kredinin daha doğru ve arzuladığımız yere, üretime ve istihdama katkı yapacak yere gittiğini çok net bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla kredi mekanizmasının hedefli ve selektif bir şekilde uygulanmasının sonuçları, aldığımız rakamlardan da belli."

"FARKLI KAYNAKLARLA FİNANSMANA ERİŞİMİN SAĞLANMASI DOĞRU BİR YOL"

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, yıllardır bankacılık sektörü içinde olduğunu, "bankalar kredi vermez", "finasmana erişim sıkıntılı" tartışmalarının her zaman yapıldığını söyledi.

İş dünyasının da bankacılık sektörünün de kendilerine göre haklı olduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, "Düzenleyici otoritelerin koyduğu kurallar bu iki tarafın daha doğru bir tarafta buluşması için. Makroihtiyati tedbirlere de bu bağlamda bakmak lazım." diye konuştu.

Kavcıoğlu, bazı firmaların sermaye piyasası yoluyla finansmana eriştiğine işaret ederek, "Biz de bu makroihtiyati tedbirlerle biraz o tarafa yöneltiyoruz. Bu hem banka bilançolarını rahatlatmayı hem de ihracat ve yatırımı düşünen firmaların daha uzun vadeli, ucuz ve kolay finansmana erişimini sağlıyor.

Biraz önce SPK Başkanımız ile de bunu konuştuk. Birçok büyük firmamızın tahvil ihracına başladığını söyledi. Hem uluslararası boyutta, hem de yurt içinde farklı kaynaklar ile finansmana erişimin sağlanması doğru bir yol." ifadelerini kullandı.

Alınan tedbir ve uygulanan politikalar sayesinde kur ve faizlerin dengeye ulaştığını yineleyen Kavcıoğlu, "Biz hep dayağı yedikten sonra tedbir alıyoruz. Liralaşma Stratejisi ile beraber piyasaya verilen güven, piyasayı kendi içerisinde dengeye oluşturdu. Kurda sağlanan denge, faizlerdeki düşüş enflasyona da yansıyacak, diğer piyasayı da olumlu etkileyecek. Sistem kendi içerisinde piyasayı dengede tutarak yoluna devam edecek. Bu zaten şu an uluslararası kuruluşlarca da desteklenen bir sistem." değerlendirmelerini yaptı.

"2023'LE BERABER DAHA GÜÇLÜ BİR REZERVİMİZ OLACAK"

Şahap Kavcıoğlu, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının TCMB'ye bir yükü olmadığını vurgulayarak, bunun rezervleri artırmak için yapılan bir işlem olduğunu söyledi.

Merkez bankalarının kar amacı gütmediğini, para politikasına yön vermek ve parasal aktarım mekanizmasını sağlıklı yönetmeyi hedeflediklerini belirten Kavcıoğlu, "KKM, Merkez Bankamız için bir rezerv oluşturma kalemlerinden biri olduğu için bize herhangi bir yükü yoktur. Bugün kur bir dengeye gelmişse, enflasyonda düşüş başlamışsa, faizlerde önemli bir düşüş görülmüşse, Hazine'nin borçlanmaları tarihi seviyedeyse, bu politika seti içerisinde varılmak istenen noktaya yavaş yavaş gelinmek üzere demektir. Bunun maliyetine böyle bakmak lazım." dedi.

Kavcıoğlu, TCMB'nin rezerv politikasından da bahsederek, farklı kanallardan rezerv biriktirdiklerini, 2023'le beraber çok daha güçlü rezervleri olacağını ifade etti.

Türkiye'nin risk primi göstergesi CDS'lerin seyrine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Kavcıoğlu, şöyle devam etti:

"Son dönemde gelişmekte olan ülkelerin CDS'lerinde çok daha fazla yükselme var. Bizim uyguladığımız politikaların sonuç vermesi ile CDS'lerimiz diğer gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha hızlı aşağı indi. Bizim politikalarımızın dışarıda daha fazla karşılık bulması ile hem CDS daha fazla aşağı gelecek, hem de Türkiye'ye yabancı para girişleri daha hızlı bir şekilde artacak. Yabancı girişlerinin de Türkiye'de arzuladığımız bir şekilde olmasını önemsiyoruz.

Spekülatif amaçla gelen paradan ziyade hem portföy hem. Bugün borsamız ve sermaye piyasalarımız çok iyi gidiyor. Bankacılık sektörümüz dünyada en iyi durumda olanlardan biri. Dolayısıyla bir şeyi alıp sadece büyümeye finansal taraf katkı veriyor, diğer taraf vermiyor veya bankacılık sisteminde karlar enflasyonun etkisiyle falan. Bunları tartışabilirsiniz ama gerçekte çok da yakından alakası yok. Bankacılık sistemimiz çok daha güçlü. Yeni ürünleri ile çok güçlü bir sigorta sektörümüz de oluşmaya başladı. Türkiye'nin finansal piyasalarının gücü reel sektöre de yansıyacak."

"TÜRKİYE'DE NET HATA NOKSANIN MİLLİ GELİRE ORANI DİĞER ÜLKELERE KIYASLA ÇOK DAHA DÜŞÜK"

Prof. Dr. Kavcıoğlu, net hata noksan tartışmalarına da değinerek, "Böyle bir tartışmanın çıkış noktası üzücü. Net hata noksanı göstererek işte esrar, eroin parası. Bu bilgileri nereden aldıkları belli değil. Bunlar; hiçbir ekonomik altyapısı olmayan açıklamalardır. Bunun siyasi tarafı var. Bizi arayıp daha doğru bilgiye ulaşabilirler. Ülkeyi karalamak, ülkenin politikalarının doğru sonuç verdiğini gördüklerinde sevinmek yerine üzülerek başka yerlere işaret vermek doğru değil, Türkiye'ye zarar veriyor. Sonuç alamazlar çünkü bu politikalar doğru. Dünyada da artık kabul görmeye başladı." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de net hata noksanın milli gelire oranının diğer ülkelere kıyasla çok düşük seviyelerde bulunduğunu vurgulayan Kavcıoğlu, ayrıca ilk açıklanan verinin zaman içinde aşağı yönlü güncellenmelerin yansıtılması ile çok daha düşük seviyelere geldiğini söyledi.

Kavcıoğlu, geçen yılın eylül ayında 10,5 milyar dolar olarak açıklanan Türkiye'nin net hata noksan kaleminin bugün yapılan düzeltmelerle 1,3 milyar dolara geldiğine işaret ederek, "Bu diğer ülkelerde de böyle, ilk etapta BIS'e yansımayan rakamlar nedeniyle sonradan çok daha düşük rakamlara geliyor. Bu ay siz açıklanan net hata noksanı 5 milyar dolara yakın rakamı düşerek görmelisiniz. Net hata noksandaki düşüşü o zaman göreceksiniz. Bunu tüm merkez bankacıları bilir."

Suudi Arabistan ile yapılan swap anlaşmasından da bahseden Kavcıoğlu, paranın ne zaman geleceğine ilişkin, "Bize para her gün geliyor, bununla ilgili bir sorun yok." dedi.

Kavcıoğlu, swap anlaşmalarını yerel paralarla ticareti artırmak amacıyla yaptıklarını, bunun rezervleri artırmakla bir ilgisi olmadığını vurgulayarak, İstanbul Finans Merkezi'ne taşınma sürecinin tamamlanması ile Türkiye'nin bölgede finansal bir güç olacağını, TCMB'nin de burada bir omurga görevi alacağını sözlerine ekledi.

TÜRKİYE 2023 ZİRVESİ & PARA SOHBETLERİ GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ

Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri Zirvesi'nin ana sponsorluğunu Borsa İstanbul Grubu, TOKİ, Emlak Konut, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, Vakıf Leasing, Turkish Airlines, Türk Telekom, Vakıf Yatırım, Ziraat Yatırım üstlenirken, destek sponsorları ise Artaş Grubu, Aydınlı, Bilişim Vadisi, Cengiz Holding, DAP, Ege Yapı, Kalyon Enerji, Kuzu Grup, Koleksiyon, Limak, Nef, Tarsim, Ant Yapı, Astaş Holding, Besa Holding, Cargill, Doğuş, EPİAŞ, Kargomsende, Kuzey Marmara Otoyolu, Papara, Philip Capital, Trendyol ve Türkiye Sigorta Birliği oldu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.